Bizimle iletişime geçin

GÜNCEL

DOĞUBEYAZIT BELGESELİ

Haberler

on

DOĞUBEYAZIT
Soğuk bir kış vakti bilmem hangi zaman doğmuşum doğu illerinin birinde. Etrafta yalancı bir telaş… Siyah beyaz bir resme bakar gibi sadece bir ismim var dünyaya gelişimin nedeni saydığım. Doğduğum yerin çok soğuk olması benimle beraber doğan çocukların hayata tutunamadıkları halde benim yaşamak için verdiğim mücadele. Belki de böyle düşünmeme sebepti bu anlatılanlar.

Yukarıda ki yazıyı Acılardan Arta Kalan isimli kitabımda yer alan bir paragraftan aldım. Evet 1979 yılında Ağrı da dünyaya gelmişim. Aslen Konya’lıyım. Yıllarca doğduğum memleketin hasretini çektim. Evleninceye kadar babama evlendikten sonra da yirmi yıl eşime söyledim ama gitmek nasip olmadı. İçim de adını koyamadığım bir burukluk oldu hep. Ne zaman Ağrı ile ilgili bir haber görsem duysam içim yandı.

Uzaktan hayalini kurmakla yetindim yıllarca. 2019 yılında eşimden ayrıldıktan sonra ilk yapacağım şeyler arasında Ağrı’ya gitmek vardı. Tek başına çok uzun süren bor yolculuğun ardından doğduğum şehre gelmiştim. Zafer kazanmış gibi mutluydum. Yıllarca gelemediğim yere kendi başına gelmenin mutluluğu vardı içimde. İlk önce Ağrı’nın havasını içime çektim. Yaşadığım mutluluğun tarifi yoktu. Dakikalarca etrafı izledim. Sakinliğiyle, sessizliğiyle, doğasıyla o kadar etkilemişti ki beni hayallerimden çok daha güzel bir yerle karşılaşmıştım. Ağrı’nın bu büyülü etkisinden az da olsa kurtulduktan sonra kitabım için çeşitli kurumları ziyarette bulundum. Beni karşılama şekilleri, insanların yüzlerinde ki gülümsemeler sundukları ikramlar o kadar içten ve samimiydi ki Ağrı da doğmaktan o an da orda bulunmaktan dolayı çok mutluydum. İçim huzurla kaplıydı sanki.

Ağrı ya olan ziyaretim geldiğim ilk dakikadan itibaren kulağımda yöresel ezgileri, gözümde doğanın muhteşem görüntüleri, dimağımda hikayeleriyle ve yüreğimde ki heyacanlarıyla bitti.
Bu yıl tekrar Ağrı ya gitmek için programlar yaptım ama bu sefer Dogubeyazit ilçesine de gidip özellikle Ağrı Dağını ve İshak Paşa Sarayını da görecektim. Uçak korkumu da ilk defa yenerek tekrar heyecan ve coşkuyla kavuşmuştum Ağrı’ya .

Ziyaretimin ikinci günü Doğubeyazıt’ a gitmek için yola çıktık. Taşlıçay ilçesini de geçtikten sonra merakla beklediğim Ağrı Dağını ilk defa görmenin heyecanını yaşadım. Ağrı Dağı karşımda tüm kişiliğiyle yükselirken tarifi imkansız duygular içerisindeydim. Kendimi bildiğimden beri Ağrı Dağı merakım hep vardı. Tepesine tırmanabilsem, yaylarına çıkıp renkli küçük çiçekleri görebilsem diye geçirirdim hep, ne kadar imkânsız olsa da Ağrı Dağının en tepesine çıkıp Ahmet Kaya şarkılarını yüksek sesle söylemek gibi hayallerim bile vardı. İnsan çok sevdiği bir şeyi kelimelere dökerken zorlanıyor inanın ben de şuan bu duyguları yaşıyorum. Ama mutlaka hayatınızda bir kez olsun, Ağrı Dağının o inanılmaz ihtişamını görün. O zaman anlayacaksınız ne demek istediğimi. Hepimiz biliyoruz Ağrı Dağı Türkiye’ nin 5.137 metrelik rakımıyla en yüksek dağıdır. Yüksekliğinin bir rakamla ifade edilmesinin dağı gördükten sonra bir anlamı bile kalmıyor aslında. O ihtişam her şeyi unutturuyor insana. Türkiye’nin doğu ucunda, İran’ın 16 km batısında ve Ermenistan’ın 32 km güneyinde olan bir yerde. Dağın %65’lik bir kesimi Iğdır ilinde, kalan %35’lik kesimi ise Ağrı ili sınırları içerisinde. Büyüklüğünü her yerden görebiliyorsunuz. Yalnız Ağrı Dağını gördükten sonra İshak Paşa Sarayına giderken hiç duymadığım bir şey söylediler. Ağrı dağı sadece İshak Paşa Sarayının bulunduğu yerden gözükmezmiş. Efsanelerden birinde “paşa, sarayın dağı görmesini, birbirlerini kıskanmalarını istememiş” deniyor, bu aslında bana anlatılanlarla örtüşüyor. Bir başka yerde de “Çolak Abdi Paşa’nın kızı, Ağrı Dağı eteklerinde dolaşan bir çobana aşık oldu. Paşa ne yaptı, ne ettiyse kızının gönlünü çobandan çelemedi. ‘Öyle bir saray yapacağım ki kızım, değil çobanı, Ağrı Dağı’nı bile göremeyecek’ dedi.” gibi bilgilerde yer alıyor. Aslında bu bilgileri ilk duyduğumda yok ya dedim saraydan yine de gözükür ama sarayın neresine gittiysem Ağrı Dağını göremedim. Zaten ilk Sarayın kapısına geldiğimde bütün yorgunluğumu unuttum. Nerden geldiğimi niye orda olduğumu tarih filminden geçiyor gibi bir his vardı içimde. İnternetten İshak Paşa Sarayı hakkında birçok bilgiyi edinmiştim zaten ama bir anda Sarayın içerisinde olmak çok farklı bir duyguydu.. Her köşesi ayrı güzel ihtişamı, büyüklüğü işçiliği muhteşem. Adeta tarih kokuyor her köşesi. Saray içine girdiğim andan itibaren büyüleyici atmosferi ve efsaneleri ile bütün ruhumu sarıp sarmaladı. İçerdeki kitabelerden de anlaşıldığı üzere 1784 yılında Çıldıroğulları’ndan II. İshak Paşa döneminde yaptırılmış. Osmanlı mimarisinin, Anadolu’da günümüze ulaşabilen tek saray yapısı olarak kabul ediliyor. Yapımı doksan dokuz yıl sürmüş olsa da mimari yapısı çok değişkenlik gösteriyor. Sarayın üç yüz altmış altı tane odası var. O kadar büyük ki , içinde barındırdığı cami, divan odası, fırın, mutfak, ahırları ve hamamıyla sanki küçük bir şehri andırıyor. Konumu, görkemli mimarisi, anıtsal tak kapıları, taşa hayat veren motifleriyle tam bir sanat abidesi. Ayrıca dünyada kalorifer sisteminin kullanıldığı ilk saray da İshak Paşa Sarayı olduğunu öğrenmenin şaşkınlığını da bir süre atamadım üzerimden.
Saray da attığınız her adımda iyi ki gelmişim cümlesini geçiriyorsunuz içinizden. Böyle ihtişamlı bir yapının dağın tepesine nasıl inşa edildiği sorusuyla baş başa kalıp hayranlıkla etrafı seyre dalıyorsunuz.
Sarayı gezip dışarıya çıktıktan sonra çay içilecek bir yer var sarayın bahçesinde. Sandalyeye oturup çayınızı yudumlarken karşınızda Dogubeyazit kalesi sanki tarih kitaplarindan çıkmış gibi heybetiyle sizi büyülüyor. O çayın tadını ben daha önce hiçbir yerde tatmadım. Belki de bana öyle geldi bilmiyorum ama şu an bile aklıma geldiğinde diyorum keşke bir bardak daha içseydim. Bazı tatlar bazı anlarda beyinde iz bırakıyor. Benimde o manzara karşısında içtiğim çayın tadı da bu sekilde iz bıraktı beynimde.
Saraydan hayranlıkla ayrılırken 500 metre uzakta bulunan, büyük İslam âlimlerinden ‘Memu Zin’ adlı eserin sahibi Şeyh Ahmedi Hani’nin türbesi olduğunu ögrendim. Orayi da ziyaret ettikten sonra yolumuza yemek molası vererek devam etmek istedik.Yolda birçok restorant var. Ama bizim ilgilimizi çeken bir yerde durup içeri girdik. Gelen misafirlerle i kadar ilgileniyorlar ki ilk dakikadan itibaren kendinizi çok daha özel hissediyorsunuz. Masaya oturur oturmaz bir adam geldi yanimiza ve Dogubeyazit ilçesinin en meshur çorbası ve köftesinden bahsetti. Hatta bahsetti az kalır yapılışına varıncaya kadar tek tek anlatti. Ilk olarak Gırar çorbası (ayran aşı)nın nasıl yapıldığını anlattı. Kisaca aklimda kaldığı kadariyla anlatmaya çalisiyim. Yoğurt, yumurta, un ve bir miktar su ile çırpılıyor.
Su bir tencerede kaynatılıyor yoğurtlu karışıma yavaş yavaş eklenerek birlikte ocağa alıniyor.
Buğday ve nohut eklenerek karıştırılip hazırlanıyor. Üzerine daglardan toplanan yedi çeşit farki bitki eklenip tereyağ ile servis ediliyor.
Çorbanin tarifinden sonra önümüze ne zaman geldi bir kase çorbayı ne zaman bitirdim hatirlamiyorum.Gerçekten çok değişik ve farklı bir çorba içmenin mutlulugunu yaşarken arkasından Abdigor köftesi isminde ki yemek geldi.Bu köftenin yapımı çok zahmetli olduğu için evde kadınlar yapıp restorana öyle getiriyorlarmiş. Abdigor köftesi İshak Paşa’nın 1634-1680 yılları arasında yaşayan ve kör olduğu için ‘Kör Abdi’ olarak anılan babası Çolak Abdi Paşa’nın midesindeki rahatsızlığın artması nedeniyle sarayın aşçıları tarafından hazırlanmış bir yemekmiş.Kuşaktan kuşağa anlatılan bu diyet yemeği yani Abdigor köftesi, Doğubayazıt’ın geleneksel mutfağıyla özdeşleşmiş adeta. 17. yüzyılın ikinci yarısından günümüze kadar Doğubayazıt mutfağında pişirilen Abdigor köftesi, şimdilik Anadolu’nun bilinen en eski ve lezzetli diyet yemeğini oluşturmaktaymiş. Diyet yemeği olarak gelen köftenin büyüklüğü etrafinda ki pilavı görsel olarak bile muhtesemdi. Tadı da gayet güzeldi. Yemekten sonra restoranin bahçesinde sergilenen kilimler dikkatimizi çekti ve bilgi almak istedik. Orada ki görevli bize bilgiler verdi. Doğubayazıt dev bir halı ve kilim pazarı. Anadolu, İran, Ermenistan ve Kafkasya halılarının güzelliği adeta göz kamaştırıyor. Çoğu el dokuması. Motiflerin zenginliği kadim kültürlerin birikiminden süzülmüş. Renklerse ilhamını doğadan, çiçeklerden, giysilerden almış. Halıların metrekare fiyatları 300 ila 7 bin TL arasında. Adresinize kargoyla gönderiliyor. En geniş koleksiyona sahip Ararat Carpets Kilims’de halı yapımını görebilir, kursları izleyebilirsiniz. İçesindeki el dokuması halıların yön, ölçü, biçim, doku, renk ve değerlerin düzenleme ilkelerine uygun olarak beğeni ve canlılık yaratacak şekilde bir araya getirilmesi ile oluşmakta oldugunu ancak bu işlem, tekrar, uygunluk, zıtlık, egemenlik ve denge ilkeleri dikkate alınarak yapılması gerektiği anlattı.El dokusu halıcılıkla uğraşan bireylerin desen konusunda teknik bilgiye sahip olması gerektiği düşünülmektedir Anadolu kadını ise, hiçbir matematik, renk ve düzen bilgisi olamadan, süslediği her şeyi kendi zevk ve anlayışına uygun bir şekilde işlemiştir.
Özellikle dokumalarına kendi öz benliğinden, geleneğinden bir şeyler katarak geniş anlamda bir tarz meydana getirmiştir. Halı ve kilim dokumalarda motifler genellikle geleneksel motif ve imler (damgalar), yöresel özelliği olan motifler, bitki ve hayvan motifleri olarak gruplandırılmaktadır. Anlatan kişiye teşekkür ettik ama kilimler hakkında ne kadar bilgi edinsek te üzerlerinde ki motifler zaten ne kadar büyük bir emeğin olduğunu da ortaya koyuyordu zaten.

Arabamıza binip Doğubeyazıt gezimize devam ederken ilçeye Doğubayazıt ın 35 km doğusunda, İran sınırına 2 km uzaklıktaki meteor çukurunu da görmek istedik. Genişliği 35 metre. Derinliği ise 60 metre olan çukurun TRT kaynaklarına göre 1920 de düşmüş olduğu söyleniyor. O zaman da yaşamış bir amca çok büyük bir gürültü duyduklarını ve yanlarına gittiklerinde devasa büyüklükte bir çukurla karşılaştıklarını anlatmış. Çukurun büyüklüğü insanı korkutsa da o anda orda olmanın büyüsüne kapılıyorsunuz. Çukurun bulunduğu yerden ilçenin merkezine doğru ilerledik. İnsanların yürekten karşılamaları, ilgilenmeleri insana sürekli şu cümleyi kuduruyor evet ya Doğunun insanı işte bir başka oluyor.

Çarşı merkezdeyken İstanbul da Ağrı tanıtım günlerinde tanıştığım Doğubeyazıt Belediye başkanı sayın Yıldız Acar la kitabımla ilgili görüşmek üzere ziyaretine gittim. Sağ olsun benimle ilgilendi Doğubeyazıt’ın sosyal kültürel sorunlarıyla ilgili konuştuk. Elinden gelenin fazlasıyla yaptığına ben bizzat şahit oldum. Bir kadın olarak ta cesaretine hayran kaldım. İnanıyorum ki, Doğubeyazıt için çok daha güzel şeylere imza atacak. En son ayrılırken kurduğu cümleler zaten ne kadar güzel yürekli bir insan olduğunu da koymuştu ortaya. Yüreğimizi siyaha boyayanlar sandınız ki,
Bir daha doğrulamayacağız düştüğümüz yerden
Bakın işte yine buradayız el ele yürek yüreğe
Elimizde gök kuşağının yedi rengi fırçası ile
Siyahları yok etmeye geldik var gücümüzle
Bizim gücümüz sevgimiz, gücümüz kardeşliğimiz,

Acıları, kederleri yok edemeyiz belki yüreklerimizden ama
Bir nebze hafifletip tuz basabilirsek yaralarımıza en büyük mutluluk bizim için. İnadına barış , inadına sevgi…Böyle güzel bir vedadan sonra Belediyeden de mutlu bir şekilde ayrılmıştık. Ağrı ya tekrar dönmek için yola çıktık. Unutulmayan bir Doğubeyazıt gezisi oldu benim için. Bir ilçeden çok daha fazlasıydı. O kadar etkilendim ki eğer ki daha gitmediyseniz mutlaka görmeniz ve kesinlikle gezinizi ertelememeniz gereken bir yer.

Nadire YETİŞ

Yazar

DÜNYA

Çin Halk Cumhuriyeti’nin Milli Günü Ankara’da kutlandı.

Haberler

on

Çin Halk Cumhuriyeti’nin 75’inci KURULUŞ GÜNÜ olan Milli Günü Ankara JW MARRIOTT otelde verilen bir resepsiyon ile kutlandı.

Çin’in 75’inci Milli Günü-KURULUŞ YILDÖNÜMÜ dolayısıyla Ankara JW MARRIOTT otelde bir resepsiyon verildi.

Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçisi Liu Shaobin resepsiyona ev sahipliği yaptı.

Çin Halk Cumhuriyeti’nin KURULUŞ YILDÖNÜMÜ resepsiyonunda Türkiye’yi Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK temsil etti.

Resepsiyona Büyükelçiler, Askeri Ataşeler, elçilik görevlileri ve seçkin bir davetli topluluğu katıldı.

Resepsiyon iki ülkenin milli marşlarının seslendirilmesiyle başladı.

Milli marşların seslendirilmesinin ardından konuşmalara geçildi.

Resepsiyonda, ilk olarak kürsüyle Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçisi Liu SHAOBIN geldi.

Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçisi Liu Shaobin, konuşmasına Çin ve Türkiye’nin kadim ve medeni ülkeler olduğunu hatırlatarak başladı.

Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçisi Liu Shaobin daha sonra sözlerine şöyle devam etti: “Tarihi binlerce yıl öncesine uzanan İpek Yolu, iki milleti birbirine bağladı, aralarındaki karşılıklı alışveriş ve dostane temaslar tarihe geçti. Son yıllarda Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortak ilgileri ve liderliği sonucu Çin-Türkiye ilişkileri istikrarlı bir şekilde gelişmekte ve her alandaki iş birliği derinleşmektedir. Kısa bir süre önce başkan Jinping, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Şangay İş Birliği Örgütü Zirvesinde başarılı bir görüşme gerçekleştirmiş ve ikili ilişkilerin geleceğine yön vermiştir.”

Çin ve Türkiye’nin temel İLGİ alanlarının kararlılıkla destekleneceğini ve milli duruşlarına paralel kalkınma yolunda ilerleyeceklerine işaret eden Büyükelçi Shobin, “Yeni koşullar altında kapsamlı, derin ve üst düzey bir Çin Halk Cumhuriyeti- Türkiye ilişkisinin kurulması her iki ülkenin ve halklarının temel çıkarlarına uygundur. İki ülke liderinin önemli mutabakatının kapsamlı ve özenli bir şekilde yerine getirilmesi, potansiyeli derinlemesine su yüzüne çıkarılması ve Çin-Türkiye stratejik iş birliği ilişkilerini bir üst seviyeye çıkarmak için Türk tarafı ile birlikte çalışmaya hazırız” şeklinde konuştu.

Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçisi Liu SHAIBIN’den sonra kürsüye Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK geldi.

Çin Halk Cumhuriyeti’nin 75’inci KURULUŞ yıldönümünü kutladığına dikkati çeken Mehmet Şimşek konuşmasında şunları söyledi: “Çin hükümeti ve halkına en içten tebriklerimi sunuyorum. Türkiye ve Çin köklü tarihleri, güçlü kültürel bağları ve kadim medeniyet geçmişleriyle binlerce yıllık etkileşime sahip.

Bugünkü dostluğumuz ve işbirliği işte bu sağlam temeller üzerine yükselmektedir. Cumhurbaşkanımız ve Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi JINPING’in gerçekleştirmiş olduğu verimli görüşme neticesinde ülkelerimiz arasındaki üst düzey temaslar son dönemde ivme kazandı. Türkiye Çin hükumetler arası iş birliği Komitesi eş başkanı olarak yakında Çin’i ziyaret edeceğim. Bu ziyarette ülkelerimiz arasındaki ekonomik ve siyasi ilişkileri güçlendirmeye çalışacağız. Türkiye ve Çin arasındaki ekonomik ilişkiler her geçen yıl daha da ivmeleniyor. Çin bizim için Asya’da birinci Dünyada üçüncü büyük ticaret ortağımız. Geçen yıl 48 milyar doları aşan ticaret hacmimizin daha dengeli bir şekilde gelişmesi için çaba gösteriyoruz. Bu kapsamda Çinli yatırımcıların son dönemde ülkemize artan ilgisini memnuniyetle karşılıyor, iş birliğimizin farklı alanlarda daha da güçlenmesini ümit ediyoruz.

Bu yıl daha fazla Çinli turistin ülkemizi ziyaret ediyor olması bizler için çok sevindirici. Ayrıca iki ülke arasında yapay zeka, yeşil enerji, sürdürülebilir tarım ve finans gibi alanlarda da iş birliğini önemsiyoruz. Yeniden Asya girişimimiz kapsamında Çin’le ilişkilerimizi daha ileri noktalara taşıyoruz”

Konuşmalar, solo müzik şarkıcıların performansı ve dans gösterisinden sonra resepsiyon, davetlilere Çin ve Türk mutfağından yemek ikramıyla sona erdi.

Metin ASLIM

OKUMAYA DEVAM ET

DÜNYA

Türk Hava Yolları, Dünyanın İlk Ekmeğini New York Uçuşunda Tanıttı

Haberler

on

Dünyanın en çok ülkesine uçan havayolu Türk Hava Yolları, Taş Tepeler Bölgesi’nde yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkan ve tarihte bilinen evcilleştirilmiş ilk buğday tanelerinin yeniden üretimiyle yapılan 12 bin yıllık ekmeği tanıttı. Anadolu’nun da en eski tahıl türleri olan Siyez ve Gernik Buğdaylarından yapılan ekmek, Türk Hava Yolları’nın misafirleriyle Türk kültürünü paylaşma ve geleneklerini modern yeniliklerle birleştirme çabasını yansıtıyor.

22 Eylül 2024 tarihinde İstanbul’dan New York’a giden TK3 seferinde resmi olarak menüye dahil edilen ilk ekmek için T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle Göbeklitepe, Karahantepe ve Taş Tepeler ’in yer aldığı Mezopotamya Bölgesi’nde bir film prömiyeri yapıldı. İlk Ekmek, ödüllü seyyah şef Ömür Akkor ve Doç Dr. Çetin Şenkul danışmanlığında, İstanbul merkezli Turkish DO&CO catering şirketi tarafından hazırlandı. Yemek servisi öncesinde sıcak olarak servis edilecek ekmek, tereyağı ve zeytinyağı eşliğinde QR kodlu tanıtım kartı ile özel kesesinde sunularak, kıtalararası seyahat eden Business Class misafirlerine ikram edilecek.

Tanıtılan tarihi ekmeğe ilişkin değerlendirmede bulunan Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat; “Dünyanın en iyi lezzetlerini misafirlerine sunan ve bu alanda dünya çapında tanınmış kuruluşlardan birçok ödül alan bayrak taşıyıcı havayolu olarak, Business Class yolcularımızı Anadolu bölgesindeki kazılarda keşfedilen antik buğdaylardan elde edilen, dünyanın en eski ekmeği ile tanıştırmaktan mutluluk duyuyoruz. Türk mutfağına özgü olan ve küresel gastronomi tarihinde önemli bir yer tutan bu temel gıdayı misafirlerimize deneyimletmeyi amaçlıyoruz. Uçuş yemekleri alanındaki ödüllü liderliğimizi sürdürürken, misafirlerimizin bu yeni ürünü takdir edeceğini umuyoruz. “dedi.

Türk Hava Yolları projesi olarak Anadolu tarım tarihini yansıtan ilk ekmek, Taş Tepeler bölgesinde 12 bin yıl önce evcilleştirilmiş buğdaydan üretilmiş ve bunun sonucunda beslenme alışkanlıkları ve sosyal yapılar yeniden şekillenmiştir.

Bayrak taşıyıcı, dünyanın en iyi uçak içi ikram konseptine sahip havayolu konumunu korumaya ve güçlendirmeye devam ediyor. Menülerinde kullandığı ürünlerin yüzde 80’ini yerel üreticilerden temin eden küresel marka, misafirlerinin beğenisine sunduğu yemeklerini her gün uzman şeflere en taze ürünlerle hazırlatıyor.

OKUMAYA DEVAM ET

DÜNYA

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yatırım Danışma Konseyi 10. Toplantısı’nda konuştu

Haberler

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Yatırım Danışma Konseyi 10. Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Cari açığımızın düştüğü, rezervlerin arttığı, risk göstergelerinin iyileştiği, enflasyonun kontrol altına alındığı bir döneme girmiş bulunuyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’nde Türkiye Yatırım Danışma Konseyi 10. Toplantısı’na katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıda yaptığı konuşmanın başında katılımcıları selamladı.

Toplantı vesilesiyle katılımcıları İstanbul’da ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılacak istişarelerin hayırlara vesile olmasını temenni etti.

“TÜRKİYE YÜZYILI’NI AYNI ZAMANDA YATIRIM YÜZYILI YAPMAYA KARARLIYIZ”

Konseyin uluslararası iş dünyasının görüş ve önerilerini almak amacıyla 2004 yılında oluşturulduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Konseyde iletilen birçok teklif ve tavsiyeyi ülkemizin yatırım ortamını iyileştirirken daima göz önünde bulundurduk. Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu’ndan sermaye piyasaları düzenlemelerine, bankacılık ve finans sisteminin etkinleştirmesinden yatırım teşviklerine, fikri mülkiyetten gümrük ve rekabet düzenlemelerine uzanan geniş bir yelpazede devrim niteliğinde adımlar attık. Tüm bunlar sayesinde ülkemiz bugün uluslararası doğrudan yatırımların yöneldiği öncü destinasyonlardan biri hâline geldi. Bundan sonra da ortak akılla sorunlarımıza çözüm bulacak yeni reform paketlerini devreye alacağız. Türkiye Yüzyılı’nı aynı zamanda yatırım yüzyılı yapmaya kararlıyız.”

“ÜLKEMİZİN KÜRESEL TEDARİK ZİNCİRLERİNDEKİ KONUMU HER GEÇEN YIL GÜÇLENİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kovid-19 sonrasında küresel tedarik zincirlerinde yaşanan kırılmalar ve ortaya çıkan jeopolitik gerilimlerin uluslararası ticareti ve yatırımları yeniden şekillendirdiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye sahip olduğu üretim kabiliyetleri, güçlü altyapısı, nitelikli insan kaynağı, gelişmiş pazarlara yakın konumu ve küresel entegrasyonu ile bu dönüşüm sürecine en hızlı adapte olan ülkelerin başında geliyor. Yakın dönemde yaşanan birçok gelişme Türkiye’nin küresel ekonomideki rolünü daha da öne çıkarmıştır. Mesela bu yılbaşında Süveyş Kanalı’nda yaşanan kriz dünya ticaretinin ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Türkiye, Süveyş Kanalı’ndaki tıkanma döneminde alternatif ulaşım rotaları sunarak küresel ticarette güvenilir bir partner olduğunu ispatlamıştır. Ülkemizin küresel tedarik zincirlerindeki konumu her geçen yıl daha da güçleniyor. 2002 yılında 36 milyar dolar ihracatla dünya ticaretinden binde 5 oranında pay alırken, bugün 256 milyar dolara ulaşan ihracatımızla payımızı yüzde 1’in üzerine çıkardık.”

Burada sadece bir hacim artışından bahsetmediğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ihraç edilen ürünlerin teknoloji kompozisyonunu da genişlettiklerini söyledi.

“YAPTIĞIMIZ DEV YATIRIMLARLA ÜLKEMİZİN ALTYAPI EKSİKLERİNİ TAMAMLADIK”

Artık ürün sepetinin yarıya yakınının yüksek ve orta yüksek teknolojili ürünlerden oluştuğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Son 21 yılda yıllık ortalama yüzde 5,4’lük büyüme kaydederek satın alma gücü paritesine göre 11’inci sıraya yükseldik. Ulaştırma, enerji, eğitim, sağlık ve dijitalleşme alanlarında yaptığımız dev yatırımlarla ülkemizin altyapı eksiklerini tamamladık. Uluslararası doğrudan yatırımlar da bu süreçte bizlere ciddi katkı sundu. 2003’ten önceki 30 yılda sadece 15 milyar dolar yatırım alan Türkiye, son 20 yılda toplamda 268 milyar dolarlık doğrudan yatırım çekti. 2002 yılında ülkemizde yalnızca 5 bin 600 uluslararası sermayeli şirket faaliyet gösteriyordu, bugün ise 83 binden fazla çok uluslu şirkete ev sahipliği yapıyoruz. Türkiye artık bu şirketlerin üretim faaliyetlerinin, araştırma geliştirme merkezleri, tasarım ekipleri, satın alma ofisleri, lojistik üsleri ve bölgesel yönetim merkezleriyle desteklendiği bir ekonomik merkeze dönüştü.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada karşılıklı bir “kazan kazan” durumu söz konusu olduğunu vurgulayarak, “Son 15 yılda Türkiye’de gerçekleştirilen ihracatın yaklaşık yüzde 31’ini uluslararası sermayeli şirketler yaptı. Özel sektör istihdamında uluslararası yatırımcıların payı yüzde 8,8’e çıktı” diye konuştu.

“TÜRKİYE’NİN İMALAT SANAYİ YATIRIMLARINDAKİ LİDERLİĞİ DE DİKKAT ÇEKİCİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin imalat sanayi yatırımlarındaki liderliğinin dikkati çekici olduğunu söyledi.

Türkiye’nin yeni dönemde de uluslararası yatırımların tercih ettiği, büyüyüp geliştiği lider ekonomilerden biri olmaya devam edeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “12. Kalkınma Planı, Orta Vadeli Program ve Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejisi gibi belgelerle ekonomideki yol haritamızı belirledik. Orta Vadeli Program’ın temel hedeflerinden biri yıllık ortalama yüzde 5’in üzerinde ekonomik büyümedir. Enflasyonun tek haneli rakamlara düşürülmesi cari açığın azaltılması ve ihracatın yıllık ortalama yüzde yedi oranında artırılması da programın öne çıkan başlıkları arasındadır” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dijital dönüşüm, yeşil ekonomi ve enerji verimliliği konularına özellikle ağırlık vererek, bu alanlardaki yatırımları hızlandırmayı planladıklarını vurgulayarak, “6 Şubat depremlerinin maliyemize getirdiği 104 milyar dolarlık ilave yüke rağmen program döneminde mali disiplinden taviz vermiyoruz. Son dönemde açıklanan büyüme, istihdam, dış ticaret ve enflasyon verileri programın çalıştığını ortaya koyuyor. Cari açığımızın düştüğü rezervlerin arttığı, risk göstergelerinin iyileştiği, enflasyonun kontrol altına alındığı bir döneme girmiş bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.

“YATIRIMCILARIMIZ İÇİN ÖNEM ARZ EDEN BİRÇOK KONUDAKİ ÇALIŞMALARIMIZ TÜM HIZIYLA DEVAM EDİYOR”

Mikroekonomide elde edilen olumlu gidişatı, yatırım ortamının iyileştirilmesi çalışmalarıyla desteklediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) 2024 yılı Eylem Planı’nda birçok çalışmayı hâlihazırda tamamladıklarını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kişisel verilerin korunması, yenilenebilir enerji, girişim sermayesi, yatırım taahhütlü avans kredisi gibi önemli konularda ilerlemeler kaydedildiğine dikkati çekerek, “Yatırımcılarımız için önem arz eden birçok konudaki çalışmalarımız da tüm hızıyla devam ediyor” dedi.

İklim yasası, girişimcilik ekosistemi, araştırma geliştirme faaliyetleri, dijitalleşme ve yatırım teşvikleri gibi konulara odaklanan bu çalışmaları da yıl bitmeden tamamlayıp yatırımcıların önünü daha da açmayı hedeflediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir diğer önemli belgemiz Uluslararası Doğrudan Yatırım Strateji’mizdir. 29 Temmuz’da kamuoyu ile paylaştığımız bu stratejiyi, nitelikli yatırımları ülkemize kazandıracak bir yol haritası olarak tasarladık. Stratejiyle, yüksek katma değerli sürdürülebilir dijital dönüşümü destekleyen, yüksek teknolojiye dayalı ve kaliteli istihdam sağlayan yatırımları ülkemize daha fazla çekmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.

“KANUNLA SANAYİMİZDE YEŞİL DÖNÜŞÜM SÜRECİNİ HIZLANDIRACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece Türkiye’nin küresel sermaye pastasından aldığı payı 2028 yılı itibarıyla yüzde 1,5’a çıkaracaklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada şunu da söylemek isterim. 1 Ekim itibarıyla yeni yasama yılımız başlayacak. Meclisimizin açılmasıyla birlikte iklim kanunu gündeme gelecek. Kanunla sanayimizde yeşil dönüşüm sürecini hızlandıracağız. Emisyon ticaret sistemi kurulmasına yönelik çalışmalar da devam ediyor. Karbon ayak izini azaltıcı her türlü yeniliği teşvik ederek sanayimizin dönüşümünü destekleyecek ve rekabet gücümüzü arttıracağız. Gerek yüksek teknoloji yatırım programımız, gerekse yatırım taahhütlü avans kredisi mekanizmamız sizlerin kullanımına açıktır. 30 milyar dolar bütçeyle desteklenen bu programla 8 öncelikli alandaki 30’dan fazla yatırım başlığında çok önemli imkânlar sunacağız. Yarı iletkenlerden, mobiliteye, yeşil enerjiden ileri imalata haberleşme ve uzaydan değer zinciri yatırımlarına kadar birçok sektör programdan faydalanacaktır.”

“TÜRKİYE’NİN AYDINLIK GELECEĞİNE YATIRIM YAPAN HERKESİN YANINDA OLDUĞUMUZU BİLMENİZİ İSTERİM”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir hususu özellikle vurgulamak istediğini belirterek, şunları söyledi: “Biz iktidar ve ittifak olarak tüm planlarımızı 2028’e göre yapıyoruz. Milletin 14-28 Mayıs seçimlerinde verdiği yetkiyi sonuna kadar en güzel, en verimli şekilde kullanmanın çabasındayız. Muhalefetin kendi iç çekişmelerini perdeleme amacıyla gündeme getirdiği seçim tartışmalarını havanda su dövmek olarak görüyoruz. Türkiye’nin önünde her biri altın kıymetinde seçimsiz 3,5 yıl vardır. Ekonomide, savunmada, diplomaside, demokraside ve diğer alanlardaki hedeflerimize ancak bu 3,5 yılın hakkını vererek ulaşabiliriz. Bunun dışındaki her gündem lafügüzaftır, sahtedir, sanaldır. Sadece ve sadece ülkenin enerjisini tüketmeye dönük fuzuli hamlelerdir. Sizin de gelecek planlarınızı buna göre yapmanızda fayda olduğuna inanıyorum.”

Türkiye’nin siyasi istikrarı, nitelikli insan kaynağı küresel değer zincirlerindeki yükselen konumu, coğrafi avantajları ve güçlü ekonomik altyapısıyla, uluslararası doğrudan yatırımların merkezi olmaya devam edeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu süreçte şunu lütfen unutmayın. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’miz 7 gün 24 saat sizlerin hizmetindedir. İlgili bakanlıklarımız da sizlere gereken desteği vermeye daima hazırdır. Türk ekonomisine güvenen, Türkiye’nin aydınlık geleceğine yatırım yapan herkesin yanında olduğumuzu ve olacağımızı bilmenizi isterim” diye konuştu.

OKUMAYA DEVAM ET

DÜNYA

DÜNYA2 gün önce

Çin Halk Cumhuriyeti’nin Milli Günü Ankara’da kutlandı.

Çin Halk Cumhuriyeti’nin 75’inci KURULUŞ GÜNÜ olan Milli Günü Ankara JW MARRIOTT otelde verilen bir resepsiyon ile kutlandı. Çin’in 75’inci...

DÜNYA6 gün önce

Türk Hava Yolları, Dünyanın İlk Ekmeğini New York Uçuşunda Tanıttı

Dünyanın en çok ülkesine uçan havayolu Türk Hava Yolları, Taş Tepeler Bölgesi’nde yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkan ve tarihte bilinen...

DÜNYA6 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yatırım Danışma Konseyi 10. Toplantısı’nda konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Yatırım Danışma Konseyi 10. Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Cari açığımızın düştüğü, rezervlerin arttığı, risk göstergelerinin iyileştiği, enflasyonun kontrol...

DÜNYA1 hafta önce

Emine Erdoğan, New York’ta “Afrika’nın Lezzetleri programına ev sahipliği yaptı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, New York’ta Türkevi’nde düzenlenen, “Afrika’nın Lezzetleri: Bir Kültür, Mutfak ve Dostluk Şöleni” ile...

DÜNYA2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’de

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu’na katılmak ve çeşitli temaslarda bulunmak üzere gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nin...

DÜNYA2 hafta önce

Dev Yatırımlar | Türkiye’nin İlk Deniz Üretim Tesisi

Türkiye, doğal gaz üretiminde yeni bir kabiliyet kazandı. Denizde 20 yıl boyunca sabit kalarak faaliyet gösterecek olan Yüzer Üretim Tesisi,...

DÜNYA2 hafta önce

“Türkiye’nin huzurundan en ufak bir taviz veremeyiz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Jandarma ve Emniyet Teşkilatlarına 7204 Yeni Aracın Hizmete Alım Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Milletimizin huzurunu kaçıran, kamu düzenini bozan,...

DÜNYA3 hafta önce

Türk Hava Yolları, Airline Economics Tarafından Üç Ayrı Finansman Ödülüne Lâyık Görüldü.

Küresel marka, 9 Eylül’de Londra’da gerçekleştirilen ‘’Airline Economics ’’ ödül töreninde “Yılın Garantili Finansmanı (Avrupa)” ve “Yılın Anlaşması (Avrupa)” ödüllerini...

DÜNYA3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar İngiliz Parlamentosu’nda düzenlenen resepsiyona katıldı

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, parlamenterler, büyükelçiler, düşünce kuruluşu temsilcileri, Birleşik Krallık basın mensupları, iş dünyası ve sivil toplum temsilcilerinin katıldığı bir...

DÜNYA3 hafta önce

OSB SAYISI 362’YE ULAŞTI

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Edirne Uzunköprü Atatürk OSB ve Gaziantep Nurdağı OSB ile organize sanayi bölgelerimizin sayısını...

EN ÇOK OKUNAN HABERLER

seers cmp badge
tr_TRTurkish