Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, global markalara kalıp ve parça üreten MTN firmasının Çerkezköy OSB’deki yeni yatırımını açtı.
Bakan Varank, Çerkezköy OSB’de MTN Plastik Fabrikası’nın yeni yatırımının açılış töreninde yaptığı konuşmada, firmanın hem kalıpçılık hem de katma değerli plastik parçalar alanında çok önemli işlere imza attığını söyledi. Firmaların katma değerlerinin önemine işaret eden Varank, “Bu firmanın katma değerini şöyle ölçebiliriz. Türkiye’nin kilogram başına ihracat değeri 1 avrolar civarında ama bu firmamızın kalıptaki ihracat değeri kilogram başına 58 dolar, plastik parçalarda 5,8 dolar. Dolayısıyla katma değer nasıl oluşturulur bunu görmek isteyen gelsin bu firmamızı, MTN firmasını ziyaret etsin diyoruz. Firmamız 1997 yılında kurulmuş ama yeni yatırımını şimdi tamamlıyor. Biliyorsunuz orada da bir tartışma var. 1997 yılında kurulmuş bir firma yeni yatırım yapamaz diye iddia edenler var. Onu da görmek isteyenler nasıl yeni yatırım yapılıyormuş onu da burada görebilirler.” diye konuştu.
BÜYÜK BİR GAYRETLE ÇALIŞIYORUZ
Bakan Varank, “Ülkemizi katma değerli üretimle katma değer oluşturarak gelişen büyüyen, refahını da tüm milletiyle paylaşan bir ülke haline getirmek için büyük bir gayretle çalışıyoruz. Buradaki en büyük destekçilerimiz de müteşebbislerimiz ve onların fedakar çalışma arkadaşları oluyor. Ben kendilerine teşekkür ediyorum. Bu yeni yatırımın şehrimize, ülkemize, ekonomimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.” ifadelerini kullandı.
DÜNYAYA ÖRNEK OLACAK
Dünya markalarına Türkiye’den parça üretildiğine yönelik soru üzerine, Varank, “Ne diyor muhalefet, ‘Türkiye’de 19 yılda hiç fabrika açılmadı.’ Biz sadece fabrika açmıyoruz, üretim teknolojilerini de geliştiriyoruz. MTN firması hem kalıpçılık hem de plastik parçalar alanında dünyaya örnek olacak işleri kendi teknolojisini geliştirebilen bir firmamız. Üreterek büyüyen Türkiye’nin önemli markalarından. Bu elimde gördüğünüz parça TESLA’ya gidiyor. Biz Türkiye’nin Otomobili Projesi’ni niye başlattık. Biz otomotiv endüstrisindeki dönüşümü kendimiz yakalayalım, yüzde yüz fikri mülkiyet hakları bize ait olan bir markayı oluşturalım ki endüstri bize çalışsın, bizim markamıza çalışsın istiyoruz.” dedi.
YENİ NESİL ÜRETİM
“Bir yanda dünyada üretimle gündeme gelirken bir yandan da kendi markalarımızı, daha katma değerli üretimlerimizi yapacağımız alanlara da yatırım yapıyoruz” diyen Varank, “Keşke 3-5 saatimiz olsaydı da firmanın bütün detaylarını dinleyebilseydik. Gerçekten MTN firmasından etkilendim. Yeni nesil üretim, farklı materyalleri aynı anda kalıba dökebilmek önümüzdeki dönemde endüstrinin dönüşeceği alanlar. MTN bunu başarmış ve bu teknolojiyi dünyaya yayabilecek kapasiteye sahip. Ben kendilerine teşekkür ediyorum.” şeklinde konuştu.
Bakan Varank, ardından fabrikaya ziyaret ederek, yetkililerden çalışmalarla ilgili bilgi aldı.
Açılış törenine Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede, Tekirdağ Valisi Aziz Yıldırım, KOSGEB Başkanı Hasan Basri Kurt, AK Parti Tekirdağ milletvekilleri Mustafa Yel, Çiğdem Koncagül, AK Parti İl Başkanı Mestan Özcan, Sanayi Bölgeleri Genel Müdürü Fatih Turan, MTN Yönetim Kurulu Başkanı Metin Güler, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Güler, MTN Plastik Genel Müdürü Ender Yalçın, MTN Kalıp Genel Müdürü Şahan Eçin, MTN Plastik Genel Müdür Yardımcısı Mücahit Kartal, ÇOSB Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Sözdinler ve ÇOSB Müdürü Mehmet Özdoğan katıldı.
MTN PLASTİK FABRİKASI
Otomotiv başta olmak üzere beyaz eşya, medikal, ambalaj, savunma ve havacılık alanında birçok önemli projede sektörün ihtiyacı olan kalıpları defalarca yapmış olan firma, özellikle yurt dışından ithal edilen birçok projenin yerlileştirilmesini başarıyla gerçekleştirdi.
Firma, Avrupa ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkeye ihracat yaparak sektörün dünyada tercih edilmesine pozitif katkı sağladı. Firma, 2013 yılında Audi A8 için 2K parça üreterek plastik enjeksiyon parça imalatına da başladı. Bu imalatın başarılı olması ile yeni talepler arka arkaya devam etti ve enjeksiyon kapasitesi her yıl katlanarak arttı.
MTN Plastik grup, ayrı bir şirket olarak büyümeye devam etti ve İstanbul fabrikasının yanında Çerkezköy fabrikasının oluşmasını sağladı. Yüzde 100 yerli sermeye ile kurulan firma 240 çalışanı ile faaliyetlerine devam ediyor.
MTN Kalıp ve MTN Plastik olarak sürekli yenilik yapma ve yapılamayanları yapma hedefi ile 2k ve 3k teknolojisinde dünyada bilinen ve tercih edilen firmalar arasında bulunuyor.
Firma, otomotiv sektöründe OEM’lere (ana sanayi) direkt ve dolaylı hizmet veriyor ve bütün otomotiv markalarına kalıp ve parça üretiyor.
Otomotiv sektöründe Tesla, Mercedes, BMW, Audi, Toyota, Porsche, Renault, Ford ve Fiat markalarına parçalar imal eden firma, beyaz eşyada B/S/H, Arçelik başta olmak üzere diğer bütün beyaz eşya üreticilerine direkt kalıp ve parça üretiyor.
Firma TSI uçak koltuğu plastik parçaları, CERN plastik parçaları, savunma sanayi projelerinde yer alıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) tarafından Anadolu Ajansının global iletişim ortaklığında düzenlenen “Kültürel Kodlar ve Kadın” temalı 5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin gala yemeğine katılarak bir konuşma yaptı.
Bahariye Mevlevihanesi’nde düzenlenen programda konuşan Emine Erdoğan, tüm katılımcıları selamlayarak, yurt dışından gelen yabancı konuklara da “Hoş geldiniz” dedi.
Zirve vesilesiyle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Emine Erdoğan, KADEM’in farklı temalarla her yıl düzenlediği zirvelerin, kadınlara dair evrensel meseleleri mercek altına aldığını, kördüğüm hâline gelmiş sorunların çözümlerine işaret ettiğini söyledi.
KADEM’in bugüne kadar yaptığı çalışmalarla, büyük bir ihtiyacı karşıladığına değinen Emine Erdoğan, derneğin kadın çalışmaları alanındaki tek sesliliğe, kendi medeniyet ve inanç dünyalarından yaklaşımlarla güçlü bir cevap verdiğini, kadınların, ailenin, toplumun yanında durduğunu dile getirdi. Tüm KADEM ailesine teşekkür eden Emine Erdoğan, derneğin başarılı çalışmalarının devamını diledi.
“KADINI HAKİKATİNDEN KOPARARAK YENİDEN ŞEKİLLENDİRMEYE ÇALIŞAN BİR GÜNDEMİN İÇİNDEYİZ”
Kadınların tarih boyunca hep tartışma konusu olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya, her dönemde kadınlara dair yeni kodlar, yeni söylemler ve yeni roller üretmiştir. Buna rağmen kadınla erkeğin birbirini tamamladığı, fıtratın adalet terazisi olduğu bir dünya hâlâ kurulamadı. Maalesef, kadını hakikatinden kopararak yeniden şekillendirmeye çalışan bir gündemin içindeyiz. Kadınlar, sınırları her gün genişleyen popüler kültürün tahakkümü altında büyük mağduriyetler yaşıyorlar. Çünkü kadınlara vadedilen tüm hak, özgürlük ve başarıların ön koşulu öz kimliklerinden vazgeçmeleri. Kadınlar ötekileştirilmemek, sosyal hayattan dışlanmamak ya da işini kaybetmemek için bu koşulu kabul etmek zorunda kalıyorlar. O nedenle küreselleşmenin ve popüler kültürün, gözlerimizin önünde inşa ettiği yeni kodları, kılı kırk yararak irdelemeliyiz. Mesela, iş, teknoloji ve sanat dünyasına ait kültür kodlarının, kadınlarla ilgili neler söylediğine kulak kabartmalıyız.”
Modern dünyanın aileye yönelik tasarımının deşifre edilmesi gerektiğini belirten Emine Erdoğan, son zamanlarda öne çıkarılan rol modellere bakıldığında kadının bir özne olarak ailenin dışında, konumlandırıldığının görüldüğünü vurguladı.
Kadının emeği ev içinde kaldıysa, emeğinin de kendinin de görünmediğini dile getiren Emine Erdoğan, şunları söyledi: “İş yerlerinde kadın başarılı sayılırken, evdeki kadın hakir görülen bir konumda kalıyor. Evi ve işi arasında savrulan kadınların, ‘eşitlik’ adı altında sarf ettikleri insanüstü efor ve yaşadıkları çelişkiler göz ardı ediliyor. Benzer olarak annelik, kadının kendini gerçekleştirmesinin önündeki bir bariyer olarak sunuluyor. Evdeki kadının nesil yetiştiren, aile hayatını organize eden, her dakikası üretim ve sorumluluk dolu yaşamına tepeden bakılıyor. İşte tüm bunlar kadınları dar kalıplara mahkûm etmektir. Hayatın zenginliklerini, terazisini ve sunduğu seçenekleri yok etmektir.”
“KADINLARIMIZIN MEDENİYETİMİZ İÇİNDEKİ GÜÇLÜ VARLIĞINI HATIRLATMAMIZ GEREKİYOR”
Gerçek eşitlik ve özgürlüğün, kadınların fıtri hasletlerini korumalarına imkân sağlayacak ekosistemi oluşturmakla başladığını ifade eden Emine Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kadınların hayatın tüm alanlarında, kendi tabiatlarıyla var olmalarını sağladığımızda adalet ve denge ekseninde bir dünya zaten oluşacaktır. Hükûmetimiz bu anlayışla kadınların çalışma, sosyal ve eğitim hayatlarına yönelik reform niteliğinde iyileştirmeler yaptı. Kamusal yasakların kaldırılması da kadın meselelerinin en başta bir insan hakları mücadelesi ölçeğinde ele alınmasıyla başarıldı. Bu tecrübe, insanlık adına büyük bir kazanım olduğu gibi, evrensel bir referans noktasıdır. O nedenle bu başarılar sadece bizim gündemimiz olmamalı. El birliğiyle kadınlar adına kazandığımız hakları ve kadını örseleyen sistemlere karşı dik duruşumuzu tüm dünyaya anlatabilmemiz lazım. Zira bugün özgürlüğü sadece kendi değerleriyle tanımlayan dünyanın en medeni sayılan ülkelerinde bile kadınlar, ideolojik kıyımların kurbanı olabiliyorlar. Kamusal yasaklarla, mahalle baskısıyla, yaşamları görünmez prangalar içinde geçiyor.”
Emine Erdoğan, “Şu bir gerçek ki ana akım söylemler artık geçerliliğini yitirmiştir. Çözüm ise kadınların, hakikatlerinden koparılmadan var olabilecekleri reçeteler üretebilmektir. Dinimizin, kadın ve erkek arasında gözettiği, hassas dengeyi unutmayalım. Bizim inancımızda kadın ve erkek bir bütünün iki yarısıdır. Farklı fıtratlar ve farklı kabiliyetlerle hayatta yer alır, iş birliği içinde var olurlar. Dinimiz, kadınların ve erkeklerin, insan onuruna yaraşır hayatlar yaşamasının yollarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu noktada bizim ödevimiz, bu prensipleri hayata aktarmaktır” dedi.
Dünyanın önemli bir dönemeçten geçtiğini vurgulayan Emine Erdoğan, ailenin DNA’sını bozmaya, kadını aileden koparmaya çalışanların çocuklar üzerinden çok çirkin hesaplar yaptığını dile getirdi.
Kadın hakları her konuşulduğunda cinsiyet kavramını belirsizleştiren küresel hareketin ortaya atıldığına dikkati çeken Emine Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bizler büyük bir dayanışma içinde, bu dayatmaları bertaraf edecek güçlü formüller üretmek zorundayız. En başta da kadınlarımızın kendi medeniyetimiz içindeki güçlü varlığını onlara hatırlatmamız gerekiyor. Cesareti, azmi, rikkati ve vakarıyla temayüz eden Anadolu kadını, zamanlar üstü bir rol modeldir. Topraklarımızdan geçen seyyahların tarihe bıraktığı kayıtlar, Anadolu kadınının yüzyıllar öncesinde dahi sergilediği liderliğin delilleridir. Hanım sultanların vakıf eserleri, medeniyetimizde kadınların topluma yön veren figürler olduğunu anlatır. Şifahaneler, imaretler, aşevleri, camiler ve külliyeler ile donattıkları şehirler kadının dönüştürücü gücünü gösterir. Anadolu medeniyetinde ve İslam medeniyetinde çok güçlü bir kadın tarihi var. Bu tarihin güncel söylemlerle gün yüzüne çıkarılmaması, gerçekten çok düşündürücü. Tarihimize ve medeniyetimize, mührünü vurmuş kadınların örnekliğini geleceğe aktaracak projelerin hayati olduğuna inanıyorum.”
Programa; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Saliha Okur Gümrükçüoğlu, Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, Azerbaycan Aile, Kadın ve Çocuk Sorunları Devlet Komitesi Başkanı Bahar Muradova, Tanzanya Toplumsal Gelişim, Toplumsal Cinsiyet, Kadın ve Özel Gruplar Bakanı Onesphoro Gwajima, Libya Sosyal İşler Bakanı Wafaa Abu Bakhr Mohamed Al Kilani’nin yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, akademisyenler ve KADEM temsilcileri katıldı.
TÜRKSOY’un seçme eserlerinin yer aldığı 2000 adet kitap Almatılı okurlara hediye edildi.Hediye edilen eserlerin arasında 3 dilde hazırlanan Abay, Üç Arıs, Oljas Süleymanov, Cengiz Aytmatov gibi prestij eserler de yer aldı.
Etkinliğe Kazakistan Yazarlar Birliği Başkanı Ulugbek Esdaulet, TÜRKSOY Kazakistan Ülke Temsilcisi Bakıtjan Omarov, Daire Başkanı Sancar Mülazımoğlu ve Kazakistan edebiyat camiasının temsilcileri katıldı.
Kazakistan Cumhuriyetinin bağımsızlığının 30. yılı anısına düzenlenen etkinlikte, TÜRKSOY tarafından hediye edilen eserler Kazakistan’ın Almatı şehrinde bulunan farklı kütüphanelere dağıtılacak.
Etkinliği takiben, Karabağ’ın düşman işgalinden kurtarılması mücadelesini dünya kamuoyuna çalışmalarıyla duyuran Kazakistan medyasının temsilcilerinden Nurgali Jusipbay ile Serik Maleyev’e TÜRKSOY Basın Ödülü takdim edildi. Medya çalışanlarına ödüllerini TÜRKSOY Kazakistan Ülke Temsilcisi Bakıtjan Omarov takdim etti.
SOCAR Türkiye, 8 Kasım Karabağ Zaferi’ni ve şehitlerin hatırasını ölümsüzleştirmek üzere İzmir’in Aliağa ilçesinde ‘Azerbaycan Karabağ Hatıra Ormanı’ kurdu. 20 bin ağaçlık hatıra ormanının fidan dikim töreni, SOCAR Türkiye CEO’su Zaur Gahramanov’un ev sahipliğinde, Aliağa Kaymakamı Ömer Kocaman, Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar ve İzmir Orman Bölge Müdürü Zafer Derince’nin katılımlarıyla gerçekleşti.
Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi SOCAR’ın iştiraki olan SOCAR Türkiye, 30 yıldır işgal altında olan Karabağ’ın 8 Kasım 2020’de yeniden Azerbaycan topraklarına katılması zaferini ölümsüzleştirmek ve 44 gün süren mücadelede şehit olanların anısını yaşatmak üzere ‘Azerbaycan Karabağ Hatıra Ormanı’ kurdu. SOCAR’ın Türkiye’deki en büyük yatırımlarının konuşlandığı İzmir’in Aliağa ilçesinde kurulan hatıra ormanı için 22 Kasım’da fidan dikim töreni gerçekleştirildi.
SOCAR Türkiye CEO’su Zaur Gahramanov’un ev sahipliğinde ve SOCAR Türkiye çalışanlarından oluşan SOCAR Gönüllüleri’nin de katılımıyla gerçekleşen törene, Aliağa Kaymakamı Ömer Kocaman, Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar ve İzmir Orman Bölge Müdürü Zafer Derince katıldı. Samurlu mevkiinde bulunan 55 dönümlük alana dikilmek üzere Orman Genel Müdürlüğü’ne 20 bin adet kızılçam ve sedir ağacı fidanı bağışlanırken, törene katılan konuklar sembolik olarak fidan dikimi gerçekleştirerek, Karabağ Zaferi’ni ve şehitlerini andı.
“İKİ KARDEŞ ÜLKE OLARAK AZİZ ŞEHİTLERİMİZİ BİRLİKTE ANIYORUZ”
SOCAR Türkiye CEO’su Zaur Gahramanov, törende yaptığı konuşmada Karabağ Zaferi’ni iki devlet tek millet ülküsüyle kutladıklarını belirterek şunları söyledi: “SOCAR Türkiye olarak Azerbaycan Karabağ Hatıra Ormanımızı, bu zaferi ve şehitlerimizin hatırasını ölümsüzleştirmek için kurduk. İki kardeş ülke olarak, Karabağ’ı yeniden Azerbaycan toprağı yapan ve bize büyük bir zafer armağan eden aziz şehitlerimizi birlikte anmaktan gurur ve mutluluk duyuyorum.