Bizimle iletişime geçin

GÜNCEL

DOĞUBEYAZIT BELGESELİ

Haberler

on

DOĞUBEYAZIT
Soğuk bir kış vakti bilmem hangi zaman doğmuşum doğu illerinin birinde. Etrafta yalancı bir telaş… Siyah beyaz bir resme bakar gibi sadece bir ismim var dünyaya gelişimin nedeni saydığım. Doğduğum yerin çok soğuk olması benimle beraber doğan çocukların hayata tutunamadıkları halde benim yaşamak için verdiğim mücadele. Belki de böyle düşünmeme sebepti bu anlatılanlar.

Yukarıda ki yazıyı Acılardan Arta Kalan isimli kitabımda yer alan bir paragraftan aldım. Evet 1979 yılında Ağrı da dünyaya gelmişim. Aslen Konya’lıyım. Yıllarca doğduğum memleketin hasretini çektim. Evleninceye kadar babama evlendikten sonra da yirmi yıl eşime söyledim ama gitmek nasip olmadı. İçim de adını koyamadığım bir burukluk oldu hep. Ne zaman Ağrı ile ilgili bir haber görsem duysam içim yandı.

Uzaktan hayalini kurmakla yetindim yıllarca. 2019 yılında eşimden ayrıldıktan sonra ilk yapacağım şeyler arasında Ağrı’ya gitmek vardı. Tek başına çok uzun süren bor yolculuğun ardından doğduğum şehre gelmiştim. Zafer kazanmış gibi mutluydum. Yıllarca gelemediğim yere kendi başına gelmenin mutluluğu vardı içimde. İlk önce Ağrı’nın havasını içime çektim. Yaşadığım mutluluğun tarifi yoktu. Dakikalarca etrafı izledim. Sakinliğiyle, sessizliğiyle, doğasıyla o kadar etkilemişti ki beni hayallerimden çok daha güzel bir yerle karşılaşmıştım. Ağrı’nın bu büyülü etkisinden az da olsa kurtulduktan sonra kitabım için çeşitli kurumları ziyarette bulundum. Beni karşılama şekilleri, insanların yüzlerinde ki gülümsemeler sundukları ikramlar o kadar içten ve samimiydi ki Ağrı da doğmaktan o an da orda bulunmaktan dolayı çok mutluydum. İçim huzurla kaplıydı sanki.

Ağrı ya olan ziyaretim geldiğim ilk dakikadan itibaren kulağımda yöresel ezgileri, gözümde doğanın muhteşem görüntüleri, dimağımda hikayeleriyle ve yüreğimde ki heyacanlarıyla bitti.
Bu yıl tekrar Ağrı ya gitmek için programlar yaptım ama bu sefer Dogubeyazit ilçesine de gidip özellikle Ağrı Dağını ve İshak Paşa Sarayını da görecektim. Uçak korkumu da ilk defa yenerek tekrar heyecan ve coşkuyla kavuşmuştum Ağrı’ya .

Ziyaretimin ikinci günü Doğubeyazıt’ a gitmek için yola çıktık. Taşlıçay ilçesini de geçtikten sonra merakla beklediğim Ağrı Dağını ilk defa görmenin heyecanını yaşadım. Ağrı Dağı karşımda tüm kişiliğiyle yükselirken tarifi imkansız duygular içerisindeydim. Kendimi bildiğimden beri Ağrı Dağı merakım hep vardı. Tepesine tırmanabilsem, yaylarına çıkıp renkli küçük çiçekleri görebilsem diye geçirirdim hep, ne kadar imkânsız olsa da Ağrı Dağının en tepesine çıkıp Ahmet Kaya şarkılarını yüksek sesle söylemek gibi hayallerim bile vardı. İnsan çok sevdiği bir şeyi kelimelere dökerken zorlanıyor inanın ben de şuan bu duyguları yaşıyorum. Ama mutlaka hayatınızda bir kez olsun, Ağrı Dağının o inanılmaz ihtişamını görün. O zaman anlayacaksınız ne demek istediğimi. Hepimiz biliyoruz Ağrı Dağı Türkiye’ nin 5.137 metrelik rakımıyla en yüksek dağıdır. Yüksekliğinin bir rakamla ifade edilmesinin dağı gördükten sonra bir anlamı bile kalmıyor aslında. O ihtişam her şeyi unutturuyor insana. Türkiye’nin doğu ucunda, İran’ın 16 km batısında ve Ermenistan’ın 32 km güneyinde olan bir yerde. Dağın %65’lik bir kesimi Iğdır ilinde, kalan %35’lik kesimi ise Ağrı ili sınırları içerisinde. Büyüklüğünü her yerden görebiliyorsunuz. Yalnız Ağrı Dağını gördükten sonra İshak Paşa Sarayına giderken hiç duymadığım bir şey söylediler. Ağrı dağı sadece İshak Paşa Sarayının bulunduğu yerden gözükmezmiş. Efsanelerden birinde “paşa, sarayın dağı görmesini, birbirlerini kıskanmalarını istememiş” deniyor, bu aslında bana anlatılanlarla örtüşüyor. Bir başka yerde de “Çolak Abdi Paşa’nın kızı, Ağrı Dağı eteklerinde dolaşan bir çobana aşık oldu. Paşa ne yaptı, ne ettiyse kızının gönlünü çobandan çelemedi. ‘Öyle bir saray yapacağım ki kızım, değil çobanı, Ağrı Dağı’nı bile göremeyecek’ dedi.” gibi bilgilerde yer alıyor. Aslında bu bilgileri ilk duyduğumda yok ya dedim saraydan yine de gözükür ama sarayın neresine gittiysem Ağrı Dağını göremedim. Zaten ilk Sarayın kapısına geldiğimde bütün yorgunluğumu unuttum. Nerden geldiğimi niye orda olduğumu tarih filminden geçiyor gibi bir his vardı içimde. İnternetten İshak Paşa Sarayı hakkında birçok bilgiyi edinmiştim zaten ama bir anda Sarayın içerisinde olmak çok farklı bir duyguydu.. Her köşesi ayrı güzel ihtişamı, büyüklüğü işçiliği muhteşem. Adeta tarih kokuyor her köşesi. Saray içine girdiğim andan itibaren büyüleyici atmosferi ve efsaneleri ile bütün ruhumu sarıp sarmaladı. İçerdeki kitabelerden de anlaşıldığı üzere 1784 yılında Çıldıroğulları’ndan II. İshak Paşa döneminde yaptırılmış. Osmanlı mimarisinin, Anadolu’da günümüze ulaşabilen tek saray yapısı olarak kabul ediliyor. Yapımı doksan dokuz yıl sürmüş olsa da mimari yapısı çok değişkenlik gösteriyor. Sarayın üç yüz altmış altı tane odası var. O kadar büyük ki , içinde barındırdığı cami, divan odası, fırın, mutfak, ahırları ve hamamıyla sanki küçük bir şehri andırıyor. Konumu, görkemli mimarisi, anıtsal tak kapıları, taşa hayat veren motifleriyle tam bir sanat abidesi. Ayrıca dünyada kalorifer sisteminin kullanıldığı ilk saray da İshak Paşa Sarayı olduğunu öğrenmenin şaşkınlığını da bir süre atamadım üzerimden.
Saray da attığınız her adımda iyi ki gelmişim cümlesini geçiriyorsunuz içinizden. Böyle ihtişamlı bir yapının dağın tepesine nasıl inşa edildiği sorusuyla baş başa kalıp hayranlıkla etrafı seyre dalıyorsunuz.
Sarayı gezip dışarıya çıktıktan sonra çay içilecek bir yer var sarayın bahçesinde. Sandalyeye oturup çayınızı yudumlarken karşınızda Dogubeyazit kalesi sanki tarih kitaplarindan çıkmış gibi heybetiyle sizi büyülüyor. O çayın tadını ben daha önce hiçbir yerde tatmadım. Belki de bana öyle geldi bilmiyorum ama şu an bile aklıma geldiğinde diyorum keşke bir bardak daha içseydim. Bazı tatlar bazı anlarda beyinde iz bırakıyor. Benimde o manzara karşısında içtiğim çayın tadı da bu sekilde iz bıraktı beynimde.
Saraydan hayranlıkla ayrılırken 500 metre uzakta bulunan, büyük İslam âlimlerinden ‘Memu Zin’ adlı eserin sahibi Şeyh Ahmedi Hani’nin türbesi olduğunu ögrendim. Orayi da ziyaret ettikten sonra yolumuza yemek molası vererek devam etmek istedik.Yolda birçok restorant var. Ama bizim ilgilimizi çeken bir yerde durup içeri girdik. Gelen misafirlerle i kadar ilgileniyorlar ki ilk dakikadan itibaren kendinizi çok daha özel hissediyorsunuz. Masaya oturur oturmaz bir adam geldi yanimiza ve Dogubeyazit ilçesinin en meshur çorbası ve köftesinden bahsetti. Hatta bahsetti az kalır yapılışına varıncaya kadar tek tek anlatti. Ilk olarak Gırar çorbası (ayran aşı)nın nasıl yapıldığını anlattı. Kisaca aklimda kaldığı kadariyla anlatmaya çalisiyim. Yoğurt, yumurta, un ve bir miktar su ile çırpılıyor.
Su bir tencerede kaynatılıyor yoğurtlu karışıma yavaş yavaş eklenerek birlikte ocağa alıniyor.
Buğday ve nohut eklenerek karıştırılip hazırlanıyor. Üzerine daglardan toplanan yedi çeşit farki bitki eklenip tereyağ ile servis ediliyor.
Çorbanin tarifinden sonra önümüze ne zaman geldi bir kase çorbayı ne zaman bitirdim hatirlamiyorum.Gerçekten çok değişik ve farklı bir çorba içmenin mutlulugunu yaşarken arkasından Abdigor köftesi isminde ki yemek geldi.Bu köftenin yapımı çok zahmetli olduğu için evde kadınlar yapıp restorana öyle getiriyorlarmiş. Abdigor köftesi İshak Paşa’nın 1634-1680 yılları arasında yaşayan ve kör olduğu için ‘Kör Abdi’ olarak anılan babası Çolak Abdi Paşa’nın midesindeki rahatsızlığın artması nedeniyle sarayın aşçıları tarafından hazırlanmış bir yemekmiş.Kuşaktan kuşağa anlatılan bu diyet yemeği yani Abdigor köftesi, Doğubayazıt’ın geleneksel mutfağıyla özdeşleşmiş adeta. 17. yüzyılın ikinci yarısından günümüze kadar Doğubayazıt mutfağında pişirilen Abdigor köftesi, şimdilik Anadolu’nun bilinen en eski ve lezzetli diyet yemeğini oluşturmaktaymiş. Diyet yemeği olarak gelen köftenin büyüklüğü etrafinda ki pilavı görsel olarak bile muhtesemdi. Tadı da gayet güzeldi. Yemekten sonra restoranin bahçesinde sergilenen kilimler dikkatimizi çekti ve bilgi almak istedik. Orada ki görevli bize bilgiler verdi. Doğubayazıt dev bir halı ve kilim pazarı. Anadolu, İran, Ermenistan ve Kafkasya halılarının güzelliği adeta göz kamaştırıyor. Çoğu el dokuması. Motiflerin zenginliği kadim kültürlerin birikiminden süzülmüş. Renklerse ilhamını doğadan, çiçeklerden, giysilerden almış. Halıların metrekare fiyatları 300 ila 7 bin TL arasında. Adresinize kargoyla gönderiliyor. En geniş koleksiyona sahip Ararat Carpets Kilims’de halı yapımını görebilir, kursları izleyebilirsiniz. İçesindeki el dokuması halıların yön, ölçü, biçim, doku, renk ve değerlerin düzenleme ilkelerine uygun olarak beğeni ve canlılık yaratacak şekilde bir araya getirilmesi ile oluşmakta oldugunu ancak bu işlem, tekrar, uygunluk, zıtlık, egemenlik ve denge ilkeleri dikkate alınarak yapılması gerektiği anlattı.El dokusu halıcılıkla uğraşan bireylerin desen konusunda teknik bilgiye sahip olması gerektiği düşünülmektedir Anadolu kadını ise, hiçbir matematik, renk ve düzen bilgisi olamadan, süslediği her şeyi kendi zevk ve anlayışına uygun bir şekilde işlemiştir.
Özellikle dokumalarına kendi öz benliğinden, geleneğinden bir şeyler katarak geniş anlamda bir tarz meydana getirmiştir. Halı ve kilim dokumalarda motifler genellikle geleneksel motif ve imler (damgalar), yöresel özelliği olan motifler, bitki ve hayvan motifleri olarak gruplandırılmaktadır. Anlatan kişiye teşekkür ettik ama kilimler hakkında ne kadar bilgi edinsek te üzerlerinde ki motifler zaten ne kadar büyük bir emeğin olduğunu da ortaya koyuyordu zaten.

Arabamıza binip Doğubeyazıt gezimize devam ederken ilçeye Doğubayazıt ın 35 km doğusunda, İran sınırına 2 km uzaklıktaki meteor çukurunu da görmek istedik. Genişliği 35 metre. Derinliği ise 60 metre olan çukurun TRT kaynaklarına göre 1920 de düşmüş olduğu söyleniyor. O zaman da yaşamış bir amca çok büyük bir gürültü duyduklarını ve yanlarına gittiklerinde devasa büyüklükte bir çukurla karşılaştıklarını anlatmış. Çukurun büyüklüğü insanı korkutsa da o anda orda olmanın büyüsüne kapılıyorsunuz. Çukurun bulunduğu yerden ilçenin merkezine doğru ilerledik. İnsanların yürekten karşılamaları, ilgilenmeleri insana sürekli şu cümleyi kuduruyor evet ya Doğunun insanı işte bir başka oluyor.

Çarşı merkezdeyken İstanbul da Ağrı tanıtım günlerinde tanıştığım Doğubeyazıt Belediye başkanı sayın Yıldız Acar la kitabımla ilgili görüşmek üzere ziyaretine gittim. Sağ olsun benimle ilgilendi Doğubeyazıt’ın sosyal kültürel sorunlarıyla ilgili konuştuk. Elinden gelenin fazlasıyla yaptığına ben bizzat şahit oldum. Bir kadın olarak ta cesaretine hayran kaldım. İnanıyorum ki, Doğubeyazıt için çok daha güzel şeylere imza atacak. En son ayrılırken kurduğu cümleler zaten ne kadar güzel yürekli bir insan olduğunu da koymuştu ortaya. Yüreğimizi siyaha boyayanlar sandınız ki,
Bir daha doğrulamayacağız düştüğümüz yerden
Bakın işte yine buradayız el ele yürek yüreğe
Elimizde gök kuşağının yedi rengi fırçası ile
Siyahları yok etmeye geldik var gücümüzle
Bizim gücümüz sevgimiz, gücümüz kardeşliğimiz,

Acıları, kederleri yok edemeyiz belki yüreklerimizden ama
Bir nebze hafifletip tuz basabilirsek yaralarımıza en büyük mutluluk bizim için. İnadına barış , inadına sevgi…Böyle güzel bir vedadan sonra Belediyeden de mutlu bir şekilde ayrılmıştık. Ağrı ya tekrar dönmek için yola çıktık. Unutulmayan bir Doğubeyazıt gezisi oldu benim için. Bir ilçeden çok daha fazlasıydı. O kadar etkilendim ki eğer ki daha gitmediyseniz mutlaka görmeniz ve kesinlikle gezinizi ertelememeniz gereken bir yer.

Nadire YETİŞ

Yazar

DÜNYA

Türkiye-Kazakistan Dostluk Parkı açıldı

Haberler

on

TBMM BAŞKANI ŞENTOP, KAZAKİSTAN MECLİS BAŞKANI KOŞANOV İLE BİRLİKTE, “TÜRKİYE-KAZAKİSTAN DOSTLUK PARKI”NIN AÇILIŞINI GERÇEKLEŞTİRDİ

TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, “Bugün olduğu gibi gelecekte de gerek Türkiye ve Kazakistan arasındaki ikili ilişkilerde gerekse bağımsız Türk devletleri arasındaki çok taraflı ilişkilerde kardeşlik, işbirliği ve dayanışma irademizi her zeminde ortaya koymaya devam edeceğiz.” dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, “Bugün olduğu gibi gelecekte de gerek Türkiye ve Kazakistan arasındaki ikili ilişkilerde gerekse bağımsız Türk devletleri arasındaki çok taraflı ilişkilerde kardeşlik, işbirliği ve dayanışma irademizi her zeminde ortaya koymaya devam edeceğiz.” dedi.

Mamak Belediyesince yaptırılan Türkiye-Kazakistan Dostluk Parkı’nın açılışında konuşan Şentop, Türkiye ve Kazakistan arasında dostluğun pekiştirilmesi için atılan her adımın mutluluk verdiğini söyledi.

Kazakistan’ın bağımsızlığından beri ilerleyen ilişkilere kardeşlik bilinci ve duygusunun yol gösterdiğini belirten Şentop, “Soydaş ve kardeş bir devlet olarak Kazakistan’ın sevincini kendi sevincimiz bildik, Kazakistan’ın kederini kendi kederimiz gibi gördük ve hissettik. Dostluk ve kardeşlik ilişkilerimiz, gerçek bir bağ olduğunu kara günlerde de ispatlamıştır. Türkiye olarak yaşadığımız deprem felaketinde bize yürekten gelen, dost elini uzatan Kazakistan’ın gösterdiği dayanışma ve destek bizim için çok kıymetlidir.” diye konuştu.

Türk Devletleri Teşkilatında (TDT) somutlaştığı gibi hükümetler arasındaki ilişkilerin çok derin ve boyutlu olduğunu dile getiren Şentop, iki ülke arasında 10 yılı aşkın süredir yüksek düzeyli, stratejik işbirliği olduğu vurguladı.

İki ülke cumhurbaşkanının, devletleri ortak amaç ve istikamette beraberce ilerletmek için iradelerini her zaman açıkça ifade ettiğini anlatan Şentop, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Enerji ve savunma gibi alanlarda yaptığımız işbirliği, ülkelerimizin tam bağımsız duruşuna güç katmaktadır. Bu güzel parkı ziyaret eden insanlar, halkımız, Kazakistan’a ve Kazakistan halkına duyduğu kardeşlik hislerini yakından tekrar yaşayacaktır. Ankara’nın kalbinde Kazakistan’a adanmış diğer abidelerde olduğu gibi bu parkta Kazakistan’ın yüreğimiz de tuttuğu yerin nişanesi olacak, dostluğumuzu somut olarak sergileyecektir. Bugün olduğu gibi gelecekte de gerek Türkiye ve Kazakistan arasındaki ikili ilişkilerde gerekse bağımsız Türk devletleri arasındaki çok taraflı ilişkilerde kardeşlik, işbirliği ve dayanışma irademizi her zeminde ortaya koymaya devam edeceğiz.”

Programa, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Jülide Sarıeroğlu, AK Parti Ankara Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeş, Mamak Belediye Başkanı Murat Köse, iki ülkenin diplomatik temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı.

сәуірде Анкарадағы Мамак муниципалитетінде Қазақстан-Түркия достық паркінің салтанатты ашылуы өтті.
Аталған іс-шараға Түркі мемлекеттері Парламенттік Ассамблеясының ХІІ пленарлық отырысына қатысу үшін Түркияға жұмыс сапарымен келген Қазақстан Республикасының Парламент Мәжілісінің төрағасы Ерлан Қошанов пен Түркия Республикасы Ұлы Ұлттық Мәжілісінің төрағасы Мұстафа Шентоп, Мамақ муниципалитетінің төрағасы Мурат Көсе, Қазақстан Республикасының Түркиядағы Елшісі Еркебұлан Сәпиев, Түркия Республикасы Сыртқы істер министрінің орынбасары Мехмет Кемал Бозай, зиялы қауым және диаспора өкілдері, қала тұрғындары және бұқаралық ақпарат құралдары қатысты.
Мәжіліс спикерлері парктің ашылу салтанатында сөйлеген сөздерінде осындай игі істер – түбі бір, мәдениеті мен тарихы ортақ тамырлас екі елдің достығы мен ынтымағын одан әрі нығайта түсетінін атап өтті.
Саябақ Анкараның көне тарихи орталығы – Мамак ауданында орналасқан. Ауданы 14 мың шаршы метр. Онда отбасылық демалыс, жүгіру және дене шынықтырумен айналысу үшін барлық жағдай жасалған. Саябақта Күлтегін, Білге Қаған, Тоныкөк жазба ескерткіштері орнатылған. Сондай-ақ қазақтың ұлы ақыны Абай Құнанбайұлы мен дана философ Әл-Фарабидің мүсіндері бар.

OKUMAYA DEVAM ET

DÜNYA

TBMM-KAZAKİSTAN PARLAMENTOSU ARASINDA İŞ BİRLİĞİ PROTOKOLÜ İMZALANDI

Haberler

on

Kazakistan’da 19 Mart’ta gerçekleştirilen parlamento seçimlerinden dolayı tebriklerini ileten Meclis Başkanı Şentop, “Yeni Meclisin, kardeş Kazak halkının esenliği ve refahı için faydalı çalışmalar yapacağından eminim. Yeni dönemin hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

Meclis Başkanı Şentop, 6 Şubat depremlerinden dolayı Kazakistan’ın desteği için de teşekkür ettiği konuşmasında, “Böylesi acıların yaşandığı bir dönemde kardeşlerimizin yanımızda olduğunu bilmek bizler için en büyük teselli kaynağı oldu” diye konuştu.

İkili ilişkiler ve bölgesel sorunların da ele alındığı görüşmede Şentop, Kazakistan’ın istikrarının hem bölgesi hem bütün Türk dünyası için büyük önem taşıdığını vurguladı. Kazakistan’ın, Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) kurumsallaşmasında öncü rolü olduğunu belirten Şentop, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin gözlemci üyelik statüsü almasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Şentop, “Bu kararın ardından, KKTC’nin TÜRKPA’da bulunmaması büyük bir eksiklik olurdu. Bu toplantı vesileyle, KKTC Cumhuriyet Meclisinin TÜRKPA’ya gözlemci üyeliği de inşallah tamamlanmış olur ve liderlerimizin Türk dünyası için attığı güçlü adımlara biz de ayak uydurmuş oluruz. Kuzey Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin on yıllardır uğradığı insanlık dışı ambargo ve izolasyona Türk dünyasının razı olmadığını bundan böyle somut eylemlerimizle de göstermemiz gerektiği kanaatindeyim” dedi.

Meclis Başkanı Şentop ayrıca, parlamentolar arasında imzalanan “İşbirliği Protokolü”nün de iki ülke arasındaki temasları daha da artıracağına olan inancını dile getirdi. “Bu Protokol, iki Parlamento arasındaki dostluk ve kardeşliği güçlendirme konusunda duyduğumuz arzunun ve ortak iradenin bir göstergesidir” değerlendirmesinde bulundu.

Kazakistan Meclis Başkanı Yerlan Koşanov da konuşmasında, Türkiye’de meydana gelen deprem felaketinden dolayı üzüntülerini dile getirdi. Koşanov, ilk yurtdışı ziyaretini Türkiye’ye yaptığını vurgulayarak, bunun sembolik olarak önemine işaret etti. Kazakistan Meclis Başkanı Koşanov, Türkiye’nin izlediği dış politikayı yakından takip ettiklerini ifade eden Koşanov, özellikle Ukrayna Rusya savaşı konusunda arabulucu rolüne dikkat çekti. Koşanov, parlamentolar arasında imzalanan protokolün de iki ülke ilişkilerinin temposunu daha da yükselteceğine olan inancını dile getirerek, “Protokol, parlamentolarımız arası ilişkilere ivme kazandıracaktır” dedi.

Görüşme sonrasında iki Meclis Başkanı, Kazakistan Parlamentosu ve TBMM arasında İş Birliği Protokolü’nü imzaladı.

Meclis Başkanı Şentop, Kazakistan Meclis Başkanı Koşanov ile birlikte Mamak’ta açılışı gerçekleştirilecek olan Türkiye-Kazakistan Dostluk Parkı’na kendi kullandığı TOGG araç ile geçti.

Кеше Мәжіліс төрағасы Ерлан Қошанов бастаған депутаттар тобы Анкараға, Түркі мемлекеттері Парламенттік Ассамблеясының ХІІ пленарлық отырысына қатысу үшін арнайы келді.
Ұшақтан түсе сала ресми шаралар басталып кетті.
Түркия Республикасы Ұлы Ұлттық Жиналысының ғимаратында екі елдің заң шығарушы органдарының басшылары – Ерлан Қошанов және Мұстафа Шентоп бастаған делегация түбір халықтардың өзара достық, экономикалық және стратегиялық байланыстарды тереңдету жайын сөз етті.
Жиын соңында екіжақты ынтымақтастық туралы хаттамаға қол қойды.
Кеше Анкараның тарихы терең аудандарының бірі – Мамак муниципалитетінде Қазақстан-Түркия достық саябағы ашылды. Шараның ресми ашылуында Мәжіліс төрағасы бауырлас екі тамыры терең тарихына, дипломатиялық байланысына, екі ел басшыларының берік ұстанымдарына ерекше тоқталды.
Биыл Түркия Республикасының құрылғанына – 100 жыл! Осы ғасырлық саяси жеңіс қарсаңында ашылған саябақтан түбі бір бабаларымыз Күлтегін, Білге Қаған, Тоныкөктің тасқа жазып, тарихқа қаттаған рухты сөздері орын алыпты.
Сонымен бірге, ұлы данышпан Әбу Насыр әл-Фараби мен һакім Абайға саябақ аумағында арнайы бюст орнатылған.
700 мың халқы бар Мамак ауданы тұрғындарының серуеніне арналған ғажайып саябақта сейілдеген жандар Қазақ-Түрік бауырластығын ешқашан ұмытпайтыны даусыз.
Бүгін Ұлы Ұлттық Жиналысы ғимаратында Түркі мемлекеттері Парламенттік Ассамблеясының Кеңесі отырысы мен Түркі мемлекеттері Парламенттік Ассамблеясының ХІІ пленарлық жиына өтеді.
Сол отырысқа қатысатын боламыз.

OKUMAYA DEVAM ET

DÜNYA

Emine Erdoğan, Kadın ve Adalet Zirvesi’nin gala yemeğine katıldı

Haberler

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) tarafından Anadolu Ajansının global iletişim ortaklığında düzenlenen “Kültürel Kodlar ve Kadın” temalı 5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin gala yemeğine katılarak bir konuşma yaptı.

Bahariye Mevlevihanesi’nde düzenlenen programda konuşan Emine Erdoğan, tüm katılımcıları selamlayarak, yurt dışından gelen yabancı konuklara da “Hoş geldiniz” dedi.

Zirve vesilesiyle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Emine Erdoğan, KADEM’in farklı temalarla her yıl düzenlediği zirvelerin, kadınlara dair evrensel meseleleri mercek altına aldığını, kördüğüm hâline gelmiş sorunların çözümlerine işaret ettiğini söyledi.

KADEM’in bugüne kadar yaptığı çalışmalarla, büyük bir ihtiyacı karşıladığına değinen Emine Erdoğan, derneğin kadın çalışmaları alanındaki tek sesliliğe, kendi medeniyet ve inanç dünyalarından yaklaşımlarla güçlü bir cevap verdiğini, kadınların, ailenin, toplumun yanında durduğunu dile getirdi. Tüm KADEM ailesine teşekkür eden Emine Erdoğan, derneğin başarılı çalışmalarının devamını diledi.

“KADINI HAKİKATİNDEN KOPARARAK YENİDEN ŞEKİLLENDİRMEYE ÇALIŞAN BİR GÜNDEMİN İÇİNDEYİZ”

Kadınların tarih boyunca hep tartışma konusu olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya, her dönemde kadınlara dair yeni kodlar, yeni söylemler ve yeni roller üretmiştir. Buna rağmen kadınla erkeğin birbirini tamamladığı, fıtratın adalet terazisi olduğu bir dünya hâlâ kurulamadı. Maalesef, kadını hakikatinden kopararak yeniden şekillendirmeye çalışan bir gündemin içindeyiz. Kadınlar, sınırları her gün genişleyen popüler kültürün tahakkümü altında büyük mağduriyetler yaşıyorlar. Çünkü kadınlara vadedilen tüm hak, özgürlük ve başarıların ön koşulu öz kimliklerinden vazgeçmeleri. Kadınlar ötekileştirilmemek, sosyal hayattan dışlanmamak ya da işini kaybetmemek için bu koşulu kabul etmek zorunda kalıyorlar. O nedenle küreselleşmenin ve popüler kültürün, gözlerimizin önünde inşa ettiği yeni kodları, kılı kırk yararak irdelemeliyiz. Mesela, iş, teknoloji ve sanat dünyasına ait kültür kodlarının, kadınlarla ilgili neler söylediğine kulak kabartmalıyız.”

Modern dünyanın aileye yönelik tasarımının deşifre edilmesi gerektiğini belirten Emine Erdoğan, son zamanlarda öne çıkarılan rol modellere bakıldığında kadının bir özne olarak ailenin dışında, konumlandırıldığının görüldüğünü vurguladı.

Kadının emeği ev içinde kaldıysa, emeğinin de kendinin de görünmediğini dile getiren Emine Erdoğan, şunları söyledi: “İş yerlerinde kadın başarılı sayılırken, evdeki kadın hakir görülen bir konumda kalıyor. Evi ve işi arasında savrulan kadınların, ‘eşitlik’ adı altında sarf ettikleri insanüstü efor ve yaşadıkları çelişkiler göz ardı ediliyor. Benzer olarak annelik, kadının kendini gerçekleştirmesinin önündeki bir bariyer olarak sunuluyor. Evdeki kadının nesil yetiştiren, aile hayatını organize eden, her dakikası üretim ve sorumluluk dolu yaşamına tepeden bakılıyor. İşte tüm bunlar kadınları dar kalıplara mahkûm etmektir. Hayatın zenginliklerini, terazisini ve sunduğu seçenekleri yok etmektir.”

“KADINLARIMIZIN MEDENİYETİMİZ İÇİNDEKİ GÜÇLÜ VARLIĞINI HATIRLATMAMIZ GEREKİYOR”

Gerçek eşitlik ve özgürlüğün, kadınların fıtri hasletlerini korumalarına imkân sağlayacak ekosistemi oluşturmakla başladığını ifade eden Emine Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kadınların hayatın tüm alanlarında, kendi tabiatlarıyla var olmalarını sağladığımızda adalet ve denge ekseninde bir dünya zaten oluşacaktır. Hükûmetimiz bu anlayışla kadınların çalışma, sosyal ve eğitim hayatlarına yönelik reform niteliğinde iyileştirmeler yaptı. Kamusal yasakların kaldırılması da kadın meselelerinin en başta bir insan hakları mücadelesi ölçeğinde ele alınmasıyla başarıldı. Bu tecrübe, insanlık adına büyük bir kazanım olduğu gibi, evrensel bir referans noktasıdır. O nedenle bu başarılar sadece bizim gündemimiz olmamalı. El birliğiyle kadınlar adına kazandığımız hakları ve kadını örseleyen sistemlere karşı dik duruşumuzu tüm dünyaya anlatabilmemiz lazım. Zira bugün özgürlüğü sadece kendi değerleriyle tanımlayan dünyanın en medeni sayılan ülkelerinde bile kadınlar, ideolojik kıyımların kurbanı olabiliyorlar. Kamusal yasaklarla, mahalle baskısıyla, yaşamları görünmez prangalar içinde geçiyor.”

Emine Erdoğan, “Şu bir gerçek ki ana akım söylemler artık geçerliliğini yitirmiştir. Çözüm ise kadınların, hakikatlerinden koparılmadan var olabilecekleri reçeteler üretebilmektir. Dinimizin, kadın ve erkek arasında gözettiği, hassas dengeyi unutmayalım. Bizim inancımızda kadın ve erkek bir bütünün iki yarısıdır. Farklı fıtratlar ve farklı kabiliyetlerle hayatta yer alır, iş birliği içinde var olurlar. Dinimiz, kadınların ve erkeklerin, insan onuruna yaraşır hayatlar yaşamasının yollarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu noktada bizim ödevimiz, bu prensipleri hayata aktarmaktır” dedi.

Dünyanın önemli bir dönemeçten geçtiğini vurgulayan Emine Erdoğan, ailenin DNA’sını bozmaya, kadını aileden koparmaya çalışanların çocuklar üzerinden çok çirkin hesaplar yaptığını dile getirdi.

Kadın hakları her konuşulduğunda cinsiyet kavramını belirsizleştiren küresel hareketin ortaya atıldığına dikkati çeken Emine Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bizler büyük bir dayanışma içinde, bu dayatmaları bertaraf edecek güçlü formüller üretmek zorundayız. En başta da kadınlarımızın kendi medeniyetimiz içindeki güçlü varlığını onlara hatırlatmamız gerekiyor. Cesareti, azmi, rikkati ve vakarıyla temayüz eden Anadolu kadını, zamanlar üstü bir rol modeldir. Topraklarımızdan geçen seyyahların tarihe bıraktığı kayıtlar, Anadolu kadınının yüzyıllar öncesinde dahi sergilediği liderliğin delilleridir. Hanım sultanların vakıf eserleri, medeniyetimizde kadınların topluma yön veren figürler olduğunu anlatır. Şifahaneler, imaretler, aşevleri, camiler ve külliyeler ile donattıkları şehirler kadının dönüştürücü gücünü gösterir. Anadolu medeniyetinde ve İslam medeniyetinde çok güçlü bir kadın tarihi var. Bu tarihin güncel söylemlerle gün yüzüne çıkarılmaması, gerçekten çok düşündürücü. Tarihimize ve medeniyetimize, mührünü vurmuş kadınların örnekliğini geleceğe aktaracak projelerin hayati olduğuna inanıyorum.”

Programa; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Saliha Okur Gümrükçüoğlu, Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, Azerbaycan Aile, Kadın ve Çocuk Sorunları Devlet Komitesi Başkanı Bahar Muradova, Tanzanya Toplumsal Gelişim, Toplumsal Cinsiyet, Kadın ve Özel Gruplar Bakanı Onesphoro Gwajima, Libya Sosyal İşler Bakanı Wafaa Abu Bakhr Mohamed Al Kilani’nin yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, akademisyenler ve KADEM temsilcileri katıldı.

OKUMAYA DEVAM ET

DÜNYA

DÜNYA1 ay önce

Türkiye-Kazakistan Dostluk Parkı açıldı

TBMM BAŞKANI ŞENTOP, KAZAKİSTAN MECLİS BAŞKANI KOŞANOV İLE BİRLİKTE, “TÜRKİYE-KAZAKİSTAN DOSTLUK PARKI”NIN AÇILIŞINI GERÇEKLEŞTİRDİ TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop,...

DÜNYA1 ay önce

TBMM-KAZAKİSTAN PARLAMENTOSU ARASINDA İŞ BİRLİĞİ PROTOKOLÜ İMZALANDI

Kazakistan’da 19 Mart’ta gerçekleştirilen parlamento seçimlerinden dolayı tebriklerini ileten Meclis Başkanı Şentop, “Yeni Meclisin, kardeş Kazak halkının esenliği ve refahı...

DÜNYA7 ay önce

Emine Erdoğan, Kadın ve Adalet Zirvesi’nin gala yemeğine katıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) tarafından Anadolu Ajansının global iletişim ortaklığında düzenlenen “Kültürel...

GÜNCEL1 sene önce

Techxtile Start-Up Challenge ödülleri sahiplerini buldu

Bu yıl üçüncüsü düzenlenen TechXtile Start-Up Challenge, genç girişimcileri sektöre kazandırırken, Türkiye genelindeki sektör paydaşları ve ihracatçı birlik başkanlarını da...

DÜNYA1 sene önce

TÜRKSOY’un seçme eserlerinin yer aldığı 2000 adet kitap Almatılı okurlara hediye edildi.

TÜRKSOY’un seçme eserlerinin yer aldığı 2000 adet kitap Almatılı okurlara hediye edildi.Hediye edilen eserlerin arasında 3 dilde hazırlanan Abay, Üç...

ENERJİ2 sene önce

2018 yılında bin 541 olan kadın çalışan sayısını 3 binin üzerine çıkarmayı başardık

OPET Yönetim Kurulu Üyesi Filiz Öztürk, “2018 yılında bin 541 olan kadın çalışan sayısını 3 binin üzerine çıkarmayı başardık. ”...

DÜNYA2 sene önce

SOCAR Türkiye, Karabağ Şehitleri Anısına ‘Azerbaycan Karabağ Hatıra Ormanı’ Kurdu.

SOCAR Türkiye, 8 Kasım Karabağ Zaferi’ni ve şehitlerin hatırasını ölümsüzleştirmek üzere İzmir’in Aliağa ilçesinde ‘Azerbaycan Karabağ Hatıra Ormanı’ kurdu. 20...

İŞ DÜNYASI2 sene önce

ATO BAŞKANI BARAN ANTOD’UN TOPLANTISINA KATILDI

ATO’DAN SAĞLIK TURİZMİ İÇİN HİSER PROJESİ BARAN: “ANKARA SAĞLIK TURİZMİNDE DE BAŞKENT OLMAYA ADAY” 27 KASIM 2021-Ankara Ticaret Odası (ATO)...

EĞİTİM2 sene önce

CW Enerji’nin Geleneksel Bayi Buluşmasında Gövde Gösterisi

Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük güneş paneli üreticisi CW Enerji, Türkiye’nin dört bir yanında hizmet veren bayilerini ağırladı. Sektörün öncüsü...

DÜNYA2 sene önce

Kazakistan Senfoni Orkestrası,CSO ADA Ankara’da konser verecek.

Kazakistan’ın bağımsızlığının 30. yıl dönümü dolayısıyla 27 Kasım Cumartesi günü saat 20.00’de CSO ADA Ankara’da Avrasya Senfoni Orkestrası konser verecek. ...

EN ÇOK OKUNAN HABERLER

tr_TRTurkish