Ankara Sanayi Odası tarafından Ankara iş dünyası ile Ankara’daki yabancı misyon temsilcilerini bir araya getirmeyi amaçlayan ve bu yıl 10.’su düzenlenen ASO Büyükelçiler Resepsiyonu Etnoğrafya Müzesi’nde gerçekleştirildi.
ASO Başkanı Nurettin Özdebir’in ev sahipliğinde gerçekleşen resepsiyona Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Faruk Kaymakcı, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dr. Çetin Ali Dönmez, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nurettin Nebati, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer İleri, AK Parti Ankara Milletvekili ve TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Emrullah İşler, AK Parti Konya Milletvekili ve TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız, CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Dr. Şenol Sunat, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar, Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, ATO Meclis Başkanı Mustafa Deryal, ATO Başkan Yardımcısı Temel Aktay, Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, Milletvekilleri, Büyükelçiler, Yabancı misyon temsilcileri, bürokratlar, STK Başkanları ASO Meclis ve Komite Üyeleri ile çok sayıda sanayici katıldı.
Resepsiyonun açış konuşmasını yapan ASO Başkanı Nurettin Özdebir’in konuşması söyle:
“Sayın Büyükelçiler, Sayın Milletvekilleri, Sayın Bakan Yardımcıları, Sayın Büyükşehir Belediye Başkanım, Yabancı Misyonun değerli temsilcileri, Değerli bürokratlar, Sivil toplum örgütlerinin değerli başkan ve yöneticileri, iş dünyasının değerli temsilcileri, değerli basın mensupları, kıymetli konuklar, Hepinizi şahsım ve Ankara Sanayi Odası Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyor, hoşgeldiniz diyorum.
Bu güzel Ankara akşamında bu yıl 10.’sunu düzenlediğimiz ve artık geleneksel hale gelen resepsiyonumuzda sizlerle birlikte olmaktan büyük bir mutluluk duyduğumuzu ifade etmek istiyorum. Pandemiden dolayı geçen yıl resepsiyonumuzu maalesef gerçekleştiremedik. Umarım tüm dünyanın aşı konusunda göstereceği duyarlılıkla bu sıkıntılı günleri bir an önce atlatırız. Geride bıraktığımız 9 yıl boyunca yabancı misyon temsilcileri ile Ankara iş dünyasını bir araya getirdiğimiz bu davetlerimizde çok güzel işbirliklerinin geliştiğini gördük. Ayrıca güzel dostluklar oluştu. Bundan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Aramızda Ankara’da göreve yeni başlayan yabancı misyondan konuklarımız da var. O nedenle izninizle önce Türkiye ekonomisiyle ilgili kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum. Ardından da Ankara ile ilgili birkaç tespit yapıp sözlerimi tamamlayacağım.
Değerli Konuklar,
2020 yılının ekonomi gündemini, şüphesiz pandemi kaynaklı kriz oluşturdu. Dünyadaki tüm ülkeler krizin reel sektörde ve finansal sektörde yol açığı sarsıntıları tecrübe etti. İş hayatımızda da uzun vadeli değişimlere yönelik güçlü ve zorlayıcı etkilere yol açtı. Bu güçlü ve zorlayıcı etkilere rağmen Türkiye ekonomisi hızlı bir toparlanma süreci içesine girerek, en yüksek büyüme rakamlarına ulaşan ülkelerden birisi oldu. Korona virüsü pandemisinin gölgesinde geçen 2020 yılında %1,8 büyüyen Türkiye ekonomisi, 2021 birinci çeyreğinde %7, ikinci çeyrekte ise %21,7’lik önemli bir büyümeye imza attı. Ekonomimiz muhtemeldir ki 2021’in tamamında çift haneli bir büyümeye ulaşacaktır. Bunu destekler mahiyette son dönemde birçok uluslararası kuruluş büyüme beklentilerini revize ederek yukarı yönlü tahminlerini ortaya koymuştur. OECD Türkiye’ye ilişkin 2021 büyüme tahminini 5,7’den 8,4’e, Fitch ise küresel ekonomiye ilişkin büyüme tahminini düşürürken, Türkiye beklentisini 7,9’dan 9,2’ye yükseltmiştir. Diğer taraftan Moody’s ise 5’den 6’ya çıkarmıştır. Bu da pandemiye rağmen Türkiye’nin büyüme dinamiklerinin diğer ülkelerden olumlu yönde ayrıldığını net bir biçimde göstermektedir.
Diğer yandan ülkemiz ihracat tarafında da önemli başarılara imza atmaktadır. Sanayinin desteği ile ihracat artışındaki ivmelenme devam etmektedir. Zorlu koşullara rağmen üretebilme yeteneğini ve tedarikçi gücünü gösteren ihracatçılarımız Ağustos’ta yüzde 51,8’lik artışla 18.91 milyar dolarlık ihracat başarısını göstermiştir.
Yine ağustos ayı itibariyle yıllık bazda 207 milyar dolar ile cumhuriyet tarihinin ihracat rekoru kırılmıştır. Türkiye’nin ihracatının en önemli özelliklerinden biri esnekliktir. Tarihsel olarak da kıtalar arası geçiş noktası olması nedeniyle bu coğrafyanın girişimcileri dış ticarete oldukça yatkındır. Yani herhangi bir pazarda sorun olması durumunda Türk ihracatçısı hızlı bir şekilde farklı pazarlara yönelebilmektedir. Bunda hem coğrafi konumumuz, hem de kültürel ve tarihsel miras olarak bulunduğumuz bölgedeki münasebetlerimizin de etkisi büyüktür. Aynı zamanda, dünyanın her tarafındaki girişimcilerimiz ve üçüncü ülkelerle münasebetlerimizle birlikte bu potansiyelimizin çok daha yüksek olduğu ortadadır. Pandemi döneminde tedarik zincirindeki bozulma ile lojistikte süre ve maliyetlerin artması, Türk imalat sanayi için bulunduğumuz bölgede önemli fırsatlar yaratacağını düşünüyor ve bunun gerçekleşmeye başladığını da görüyoruz. Küresel ekonomide Çin merkezli üretim ağına alternatif arayışlarında; sanayisi, rekabetçi fiyatları, nitelikli iş gücü, özellikle coğrafi konumu ile ülkemiz ön plana çıkmış ve bu pozisyonunu önümüzdeki yıllarda daha da güçlendirecektir. Pandemi sonrası değişen ticaret ağları dikkate alındığında, fırsatları iyi değerlendirebilecek Türkiye, başta kıta Avrupa’sı olmak üzere küresel bir üretim ve teknoloji üstü olabilecek potansiyele sahiptir.
Değerli konuklar,
Ankara ile ilgili birkaç tespit yaparak konuşmamı tamamlamak istiyorum. Ankara sahip olduğu 129 Ar-Ge merkezi, 39 tasarım merkezi, 10 Teknoloji Geliştirme bölgesi (TGB) ve 13 Organize Sanayi Bölgesi ile Türkiye’nin diğer illerine göre önemli bir üstünlüğe sahiptir. Ankara 2020 yılında yaptığı yaklaşık 8 milyar dolarlık ihracat ile Türkiye’de en çok ihracat yapan 6. İl konumundadır. Ankara ihracatının %82’sini oluşturan 6,3 milyar dolarlık bölümü sanayi sektörü tarafından gerçekleştirilmektedir. 2020 yılında Türkiye’nin toplam savunma sanayi ürün ihracatının %33’ünü Ankara tek başına gerçekleştirmiştir. Odamız sunduğu bilgi, danışmanlık, eğitim ve iş geliştirme hizmetleri, yürüttüğü projeler, kurduğu ulusal ve uluslararası işbirlikleri yoluyla Ankara’nın yüksek teknoloji üssü olmasını ve sanayi yatırımları için bir cazibe merkezi haline gelmesini sağlamak amacıyla çalışmalar yapmakta ve bölgesel ve sektörel politikaların üretilmesine katkı sunmaktadır. Türkiye’nin başkenti ve en kalabalık 2. şehri olan Ankara, Bölgelere Göre Gayrisafi Katma Değer (GSKD) üretiminde de Türkiye’nin 2. büyük kentidir. Ankara; savunma, makine, elektrik, medikal, ulaştırma ve madencilik sanayii ile müteahhitlik gibi güçlü sektörleri ile ön plana çıkmaktadır. Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu içerisinde 37, İlk 1000 ihracatçısı içinde ise 47 Ankara firması bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, “Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhidi” sıralamasında 22 Ankara firması yer almaktadır. Öte yandan, kentimiz üniversiteleri ile de ön plana çıkmaktadır. Ankara’da 8 devlet üniversitesi, 12 vakıf üniversitesi olmak üzere toplam 20 üniversite ve 21 bin civarında akademisyen bulunmaktadır. Bu üniversitelerde 2020 yılı itibariyle öğrenci sayısı 300 binden fazladır. Ayrıca, Türkiye’deki 10 araştırma üniversitesinin 4 tanesi Ankara’da bulunmaktadır. Tüm bunlarla birlikte değerlendirildiğinde nitelikli insan kaynağı açısından da açık ara Türkiye’nin en avantajlı kenti Ankara’dır.
Değerli konuklar,
Ankara, gerek sanayi bölgeleri, gerek teknoloji gelişim merkezleri ve gerekse sahip olduğu insan kaynağı açısından Türkiye’nin diğer birçok kentine göre daha avantajlı durumdadır. Sahip olduğu bu avantajlar da ülke ekonomisine katma değer olarak yansımaktadır. Ankara, ilerleyen yıllarda teknolojik dönüşümünü daha da hızlandıracak ve Türkiye’nin teknoloji üretim ve ihracat üssü konumunu güçlendirecektir. Biz de Ankara Sanayi Odası olarak belirlemiş olduğumuz vizyon ve misyon çerçevesinde Ankara’nın rekabet gücünün artırılmasına katkı sağlamaya devam ederek, “Başkentin sanayiinden sanayinin başkentine” hedefimize doğru kararlı adımlarla ilerleyeceğiz.
Türkiye ve Ankara’nın üretim gücü, küresel ekonominin ihtiyaçlarını karşılayabilecek potansiyele sahiptir. Siz isteyin biz herşeyi üretmeye hazırız. Sözlerime burada son verirken, katılımınız için tekrar teşekkür ediyor, hepinize güzel bir akşam diliyorum”
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da Ankara Sanayi Odası’nın nazik davetleri için teşekkür etti ve Ankara’yı üretimin ve sanayinin de Başkent’i yapmak için ortak akıl ile çalışmaya devam edeceklerini belirtti.
Konuşmasında Ankara’dan yurt dışına direk uçuşlar konusuna da değinen Yavaş şunları söyledi: “Ankara yaşayan yabancı konuklarımız bizleri ziyarete geldiklerinde sordukları soru neden Ankara’dan ülkemize direk uçuş bulunmuyor. İkili ticareti geliştirmek istiyorsak mutlaka Ankara’dan yurt dışına uçuş sayısının artırılması gerekiyor. İstanbul’dan günde 4 sefer varken bunlardan bir tanesi neden Ankara’ya verilmiyor onu sorguluyoruz. Bu konuda ASO ve ATO Başkanlarının yaptıkları temaslar neticesinde başarılı sonuçlar aldık. Aynı başarıyı siz değerli büyükelçilerimizden bekliyoruz” diye konuştu.
Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez de “Ankara’daki sanayicilerimizin ve teknoloji girişimcilerimizin rekabet gücünü artıracak, teknoloji seviyesi yüksek, katma değerli ürünler üretmesini ve teknolojiye yön verir bir hale gelmesini arzuluyoruz.” dedi.
Dönmez, Ankara’nın ülkenin gelişme, ilerleme ve sanayileşme mücadelesinin de merkezi olmaya devam ettiğini belirterek, bunda Ankaralı sanayicilerin katkısının çok büyük olduğunu ifade etti. Ankara’daki OSB’lerde yapılan üretim ve oluşturulan istihdamın ülke ekonomisinin temel dinamiklerinden biri haline geldiğine işaret eden Dönmez, şehrin tüm dünyaya ihracat yaptığını anlattı.
Ankara’nın ihracatında ilk sıralarda ABD, Çin ve Almanya’nın yer aldığını aktaran Dönmez, bunun şehrin rekabet gücünü, teknolojik katma değer kapasitesini ve üretim yeteneklerini göstermesi açısından önemli olduğunu söyledi.
Dönmez, “Bakanlık olarak Ankara’daki sanayicilerimizin ve teknoloji girişimcilerimizin rekabet gücünü artıracak, teknoloji seviyesi yüksek, katma değerli ürünler üretmesini ve teknolojiye yön verir bir hale gelmesini arzuluyoruz. Ankara’nın bu alandaki başarısını bundan sonraki süreçte daha fazla artıracağına inanıyorum.” dedi.
Türkiye’de görev yapan dış temsilcilikleri Bakanlık olarak tek tek ziyaret edeceklerini dile getiren Dönmez, şunları kaydetti:
“Çalışmalarınızı yürütürken, bizzat sahaya inerek, şirketlerimizin üretim alanlarını yerinde görerek, organize sanayi bölgelerini, teknoparkları ziyaret ederek çalışmaları yakından görmenizi istirham ediyorum. Böylece ülkelerimiz arasındaki ekonomik ve sanayi iş birliğinin de derinleşeceğini ümit ediyorum.”
Dönmez, ülkedeki sanayicilerinin tüm dünyanın ihtiyaç duyduğu ürünleri ürütmesi için her türlü yatırımlara teşvik sağladıklarına dikkati çekerek, “Ülkemizde şirket kuran, yatırım yapan, ortaklıklar kuran yabancı misafirlerimize aynı imkanları sunuyoruz. Bakanlık olarak Türk sanayicileriyle sizleri bir araya getirmek için yeni çalışmalara başlayacağımızı ifade ediyorum” diye konuştu.
Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Faruk Kaymakcı ise Dışişleri Bakanlığı olarak, yurt dışındaki büyükelçiliklerimiz olarak tüm sanayicilerimizin yanında olacağız dedi.
Kaymakcı, sanayicilere seslenerek, “Dışişleri Bakanlığı olarak, yurt dışındaki büyükelçiliklerimiz olarak tüm sanayicilerimizin yanında olacağız. İhracatı artırma konusunda, vize engelinin aşılması konusunda, umarız önümüzdeki aylarda Türkiye-AB ilişkilerinde kaydedilecek gelişmeyle, Gümrük Birliğinin güncellemesi ve vize serbestisi konusunda da adımlar atabiliriz.” diye konuştu.
Dışişleri Bakanlığının sanayicilerin arkasında olduğunu belirten Kaymakcı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Türk Kızılay, Türk Hava Yolları (THY) ve Türkiye Maarif Vakfı’nın (TMV), Türkiye’nin menfaatleri için el ele olduğunu da vurguladı.
Kaymakcı, resepsiyonda bulunan yabancı misyon şeflerine de seslenerek, AB ile Gümrük Birliği ortağı olan Türkiye’nin, büyük bir sanayi bölgesi olduğunu ifade etti.
Türkiye’deki yabancı büyükelçiliklerde görevli diplomatlara ve ticaret ataşelerine Türkiye’deki sanayi bölgelerini ziyaret etmelerini tavsiye eden Kaymakcı, Türkiye’deki ilgili bakanlıkların da ticaret iş birliğini ve yatırımı artırmak için yanlarında olacağı mesajını verdi.
Resepsiyon’da, Ankara Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası da bir konser verdi.
Türk Hava Yolları, DP World Tour’un Antalya’da düzenlenecek olan prestijli golf turnuvasına yeniden ev sahipliği yapacak.
Dünyanın en çok ülkesine uçan havayolu Türk Hava Yolları, Türkiye Golf Federasyonu ile yaptığı sponsorluk anlaşmasıyla Turkish Airlines Open’ın bir kez daha isim sponsoru oldu. Turkish Airlines Open altı yıl aranın ardından DP World Tour’un Race to Dubai takviminde yeniden yer alacak. Turnuva 8-11 Mayıs 2025 tarihleri arasında Antalya’da yer alan Regnum Carya Golf & Spa Resort’ta gerçekleştirilecek.
Sponsorluk imza töreni, Türk Hava Yolları Genel Yönetim Binası’nda Türk Hava Yolları Genel Müdürü Bilal Ekşi, Türkiye Golf Federasyonu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nihat Özdemir ve DP World Tour Turnuva İş Birlikleri Direktörü Mark Casey ve diğer üst düzey yöneticilerin katılımlarıyla gerçekleşti.
İmzalanan Sponsorluk anlaşmasıyla ilgili açıklamalarda bulunan Türk Hava Yolları Genel Müdürü Bilal Ekşi, “Türk Hava Yolları olarak biz, misyonumuzu yolcu taşımacılığının çok ötesinde görüyoruz. İnsanları ve kültürleri buluşturmak misyonuyla spora ve sporculara verdiğimiz desteğin yeni bir adımı olan Turkish Airlines Open turnuvamızın golf sporu, markamız ve ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum.” ifadelerini kullandı.
Türkiye Golf Federasyonu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nihat Özdemir, sponsorluk anlaşması ile ilgili, “Mayıs ayında düzenlenecek Turkish Airlines Open turnuvası ile Avrupa’nın en büyük profesyonel golf turunun bir bacağı ülkemize geri gelmiş oluyor. Bu noktaya gelmemizde en büyük katkıyı sağlayan, turnuvanın ana sponsoru Türk Hava Yolları’na teşekkürlerimizi sunmak istiyorum.” dedi.
DP World Tour Turnuva İş Birlikleri Direktörü Mark Casey ise anlaşmaya dair, “Türk Hava Yolları’nın bu sezon Race to Dubai’ye geri dönen Turkish Airlines Open’ın isim sponsoru olmasından mutluluk duyuyoruz. Bir kez daha golfün merkezi Antalya’ya gelmeyi, Türk Hava Yolları, Türkiye Golf Federasyonu ve tüm turnuva ortaklarıyla birlikte çalışarak unutulmaz bir hafta geçirmeyi dört gözle bekliyoruz.” açıklamasında bulundu.
Türk Hava Yolları’nın 2013 yılında isim sponsorluğunu üstlendiği Turkish Airlines Open, 2019 yılına kadar Tiger Woods, Sergio Garcia, Tyrrell Hatton, Justin Rose ve Rory Mcllroy gibi dünyadaki öncü profesyonel golf oyuncularını Antalya’da ağırlamıştı. Ayrıca Türk Hava Yolları’nın 2013’ten beri düzenlediği, dünyanın en büyük amatör golf turnuvası olma özelliğini taşıyan Turkish Airlines World Golf Cup bu yıl 73 ülkede 117 destinasyonda gerçekleştiriliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sağlık Çalışanları ile İftar Programı’nda yaptığı konuşmada, “Her alanda olduğu gibi, sağlıkta da şiddete asla müsamahamız yoktur. Bu konuda ilkemiz sıfır toleranstır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde Sağlık Çalışanları ile İftar Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, sofralarını sağlık çalışanlarıyla paylaşmanın memnuniyeti içerisinde olduğunu söyledi.
Türkiye’nin 81 vilayetinde millete fedakârca hizmet eden, toplam sayısı 1,5 milyonu bulan sağlık ordusunun her bir mensubuna ayrı ayrı şükranlarını sunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün aynı zamanda 14 Mart Tıp Bayramı’nın idrak edildiğini, hekimlerle birlikte tüm sağlık çalışanlarının bayramını gönülden kutladığını belirtti.
Tıp Bayramı’nın ülke, millet ve sağlık çalışanları için hayırlara vesile olmasını yüce Allah’tan niyaz ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, programı düzenleyen Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu ve ekibine teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Malumunuz 14 Mart, tıp tarihimizde iki önemli vakanın yıl dönümüdür. Bunlardan ilki tıp eğitimiyle ilgilidir. Bundan tam 198 yıl önce 14 Mart 1827’de ordumuza hekim yetiştirmek üzere Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire kurulmuştur. Böylelikle ülkemizde modern tıp eğitimi resmen başlamıştır. 14 Mart’ın tekabül ettiği diğer bir hadise ise tıbbiyelilerin beyaz önlüklerini bayrak yaparak başlattıkları muhteşem kıyamdır. İstanbul’un ve okullarının işgal edilmesine itiraz eden tıbbiyeliler, 14 Mart 1919’da okulun iki kulesi arasına astıkları büyük bir Türk bayrağı ile tüm öğrencileri toplantıya çağırmışlardır.”
Direnişin önderlerinden Dr. Memduh Necdet’in duygu ve cesaret yüklü cümlelerinin bugün bile herkes için ilham verici olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Memduh Necdet, tıbbiyenin salonunu dolduran genç hekimlere şöyle seslenmiştir; ‘İtiraf ediyoruz ki vatan, bilhassa onun kalbi, beyni olan İstanbul, bu dakikada korkunç bir buhran geçiriyor ama korkmuyoruz, buradayız, burada kalacağız. İstanbul bizimdir çünkü halife ve hakan yatağıdır. İstanbul bizimdir çünkü şehitler ve tarih buradadır. İstanbul bizimdir çünkü istiklal buradadır.’ Bu muazzam ve muhteşem sözler sadece tıbbiyenin salonunda değil adeta tüm İstanbul’da yankılanmış, işgalciler neye uğradığını şaşırmış, toplantıyı şiddet kullanarak dağıtmaya çalışmışlardır” diye konuştu.
“TÜM SAĞLIK PERSONELİMİZE, ÜLKEM VE MİLLETİM ADINA TEŞEKKÜR EDİYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tıbbiyelilerin İstiklal Harbi’nde hem cephe hattında hem cephe gerisinde hayatlarını riske atarak, kahramanca mücadele ederek şehit düştüklerini ve gazilikle müşerref olduklarını anımsattı.
Hekimlerin ve sağlık çalışanlarının, genç Cumhuriyet’in büyümesi ve güçlenmesinde de hep önde yer aldıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son olarak Kovid-19 salgınına karşı yürüttüğümüz savaşın ilk safında yine sağlık çalışanlarımız bulunuyordu. Hocasından doktoruna, hemşiresinden teknik personeline kadar sağlık ordumuzun tüm neferlerinin gayretine ve özverisine hem salgında hem de 6 Şubat depremlerinde milletçe hep beraber şahitlik ettik. Günlerce hatta haftalarca evlerinden, evlatlarından uzakta kalan, bir cana şifa olmak için gerektiğinde kendi canını tehlikeye atan, hekim olmanın, sağlık çalışanı olmanın omuzlarına yüklediği ağır mesuliyetle ülkesine ve milletine sevda ile hizmet eden siz kardeşlerimizin çabalarını, emeklerini asla ve asla unutamayız. Rabb’im sizlerden, tüm sağlık camiamızdan razı olsun diyorum. Sizlerin şahsında tüm sağlık personelimize, ülkem ve milletim adına bugün bir kez daha teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlık çalışanlarının zor günlerde gösterdikleri fedakârlıkların millet tarafından her zaman şükranla yâd edileceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vazife esnasında vefat edenler başta olmak üzere dar-ı bekaya uğurladıkları tüm sağlık çalışanlarına rahmet diledi.
Bir gerçeği hatırlatmakta fayda gördüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Salgınla mücadeleyi Amerika ve Avrupa’sı dâhil imkân bakımından bizden ileri düzeyde olan ülkelerden daha iyi yönetmemizde, şu an çatısı altında bulunduğumuz Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi gibi sağlık tesislerimiz de oldukça kritik roller oynamışlardır. Ülkemizdeki muhalefetin ‘israf’ dediği, engellemek için her yolu denediği hatta akla ziyan mazeretler üreterek bağlantı yollarını dahi yapmadığı bu hastaneler, binlerce insanımızın hayatının kurtulmasına vesile olmuştur. Tabii, sel gider ama balçığı kalırmış. Her ne kadar salgını atlatmış olsak da olumsuz etkilerini hâlen müşahede ediyoruz” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgının ardından toplumun ertelenmiş sağlık hizmeti talebinde çok ciddi artışlar yaşandığını, tüm dünya gibi Türkiye’nin de bu yeni durumla sınandığını belirtti.
Son 2 yılda sağlık sisteminde ilave bir yük oluşturan bu talebin doğru dağıtılması ve karşılanması amacıyla farklı adımlar attıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaşın sağlık hizmetlerine ilk başvuru kapısı olan aile hekimliğinin yeniden yapılandırılması ve koruyucu hekimliğin ön plana çıkartılması bunlardan sadece bir tanesidir. Her iki çalışmamızın da müspet neticelerini sahada görmeye başladık. Hekimlerimizin de çabalarımızı sahiplenmesiyle birlikte insanımızın doğru yerde, doğru zamanda etkin tedaviye ulaşmasını sağlayacak, inşallah hastanelerimizdeki yoğunluğun da azaltılmasını temin edeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldiklerinde önem ve öncelik vereceklerini ilan ettikleri alanlardan bir tanesinin de sağlık olduğunu anımsatarak, sözlerine şöyle devam etti: “İnsanı merkeze alan, insan hayatına ve sağlığına değer veren bir anlayışla sağlık alanında 22 yıl boyunca pek çok reforma imza attık. Üniversite ve özel hastane kapılarının bütün vatandaşlarımıza açılmasını sağladık. Hastane, poliklinik, sağlık ocağı sayılarının arttırılmasından sağlık kuruluşlarımızdaki şartların ve teçhizatın modernleştirilmesine, sağlık alanında hizmet veren personelimizin sayı, özlük ve imkânlarının iyileştirilmesinden şehir hastaneleri gibi özgün projelerin sağlık sistemine kazandırılmasına kadar geniş bir yelpazede çok önemli işler yaptık. Çam ve Sakura’nın da içinde olduğu toplamda 37 bin 367 yataklı 25 şehir hastanemiz hamdolsun hizmete girdi. Hâlen toplam 13 bin 950 yataklı 11 şehir hastanesinin yapımı sürüyor. İhale, proje ve arsa süreci devam edenlerle birlikte hepsi tamamlandığında, toplamda 57 bin yatak kapasiteli 45 şehir hastanemiz olacak. Tomografi, MR, diyaliz cihazı, ambulans, hava ambulansı gibi birçok alanda geçmişle kıyaslanamayacak seviyelere ulaştık. İlk defa dönemimizde uygulamaya aldığımız evde sağlık hizmetleriyle bugün 2 milyon 753 bin insanımızın ayağına sağlık hizmetini götürüyoruz. Sağlıkta yaptığımız devrimleri burada tek tek anlatmaya kalksak değil iftarı, sahuru da herhalde burada yaparız.”
“SAĞLIK PERSONELİMİZE EL KALDIRILMASINI ASLA KABUL ETMEYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’dan Hakkari’ye, Van’dan Muğla’ya, Antalya’dan Trabzon’a, ülkenin dört bir yanındaki vatandaşların sağlık hizmetlerinin son 22 yılda nereden nereye geldiğini zaten çok iyi bildiğini belirtti.
“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” düsturuyla emanetini taşıdıkları millete en kaliteli sağlık hizmetini sunabilmek için gece-gündüz demeden koşturduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Değerli dostlar, değişen ihtiyaçlara ve beklentilere cevap verebilmek amacıyla inşallah önümüzdeki dönemde kamunun sağlık alanında üstlendiği öncü rolü güçlendirmeyi, vatandaşın acil sağlık hizmet talebinde ambulanstan taburcu olduğu aralığa kadar sağlık hizmet sunumunun kalitesinin artırılmasını, kronik hastalıkların erken teşhisi, takibi ve tedavisinin yanı sıra gereksiz ilaç kullanımının önlenmesini, aşırı kilo ve hareketsizlik yanında madde, tütün ve teknoloji bağımlılığıyla mücadeleyi daha etkin bir şekilde yürütmeyi hedefliyoruz. Her alanda olduğu gibi sağlıkta da şiddete asla müsamahamız yoktur. Bu konuda ilkemiz sıfır toleranstır. Hayat kurtaran, insanın en değerli nimeti olan sağlığına kavuşmasına yardımcı olan hekimlerimize ve sağlık personelimize el kaldırılmasını asla kabul etmeyiz. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet konusunda zaten en üst düzeyde olan hassasiyetimizin değişmeyeceğini tekrar altını çizerek söylüyorum.”
“2025’TE SAĞLIK TEŞKİLATIMIZI 37 BİN YENİ PERSONEL İLE DAHA DA GÜÇLENDİRECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 sene boyunca ne yaptılarsa, başta doktorlar olmak üzere sağlık çalışanlarıyla birlikte dayanışma içinde yaptıklarını kaydederek, “Neyi başardıysak, hekimlerimizle, hemşirelerimizle, sağlık çalışanlarımızla birlikte omuz omuza vererek başardık. İnşallah bu şekilde de yola devam edeceğiz” dedi.
Sağlık camiasının beklediği önemli bir müjdeyi sağlık çalışanları ve aziz milletiyle paylaşmak istediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah 2025 senesi içinde sağlık teşkilatımızı, istihdam edeceğimiz 37 bin hekim dışı yeni personelle daha da güçlendireceğiz. Hayırlı uğurlu olsun diyorum. Bu düşüncelerle, hekimlerimiz başta olmak üzere ülkemizin dört bir ucunda sabır, şefkat ve metanetle insanımıza hizmet etmeyi görev bilen tüm sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı’nı tekrar tebrik ediyorum” diye konuştu.
SABUNCUOĞLU ŞEREFEDDİN ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Hazreti Muhammed’in tüm insanlığa rahmet olarak gönderildiğini ve ahlaki mükemmelliğini anlatan “kâinatın iftihar tablosu”nu günün anısına takdim etti.
Konuşmaların ardından 14 Mart Tıp Bayramı kapsamında düzenlenen Sabuncuoğlu Şerefeddin Ödülleri törenine geçildi. Törende, ödülleri Cumhurbaşkanı Erdoğan takdim etti.
Yaptırdığı normal doğum oranı yüksek, sezaryen doğum oranı düşük olan kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Sevdenur Su “hizmet ödülleri” kategorisinde, Konya-Ankara yolundaki trafik kazasında yaralanan 8 yaşındaki Eymen’e kendi çorabını giydiren acil tıp teknisyeni Aysen Göçer “vefa ödülü” kategorisinde ödül aldı.
Kovid-19 nedeniyle Haziran 2020’de vefat eden hemşire Dilek Akçabelen’in eşi Tansu Akçabelen ve oğlu Tunç Akçabelen’e de özel plaket verildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Sağlık Bakanı Memişoğlu, ödüle değer görülenlerle hatıra fotoğrafı çektirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye çalışma ziyaretinde bulunan Polonya Başbakanı Donald Tusk ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Polonya Başbakanı Tusk’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Türkiye ve Polonya bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Polonya Başbakanı Tusk, daha sonra baş başa görüşmeye geçti.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. www.kimlerburada.com Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. www.kimlerburada.com Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.