Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBBUYUM Arabuluculuk ve Uyuşmazlık Çözüm Merkezi’nin açılış töreninde yaptığı konuşmada hukuk sisteminin sadece devletin değil ekonominin de temel direği olduğuna değinerek, “Adalet ve güven duygusu bir ülkede güçlüyse, o ülkenin ekonomisi de güçlü olur. ‘Adalet, kutup yıldızı gibidir, yerinde durur. Geri kalan her şey onun etrafında döner.’ İşte bu yüzden, adalet terazisinin dengesini korumalıyız“ dedi.
Hisarcıklıoğlu, arabuluculuğun yurtdışında da geçerli olmasını sağlayacak Singapur Sözleşmesi’nin yasalaşmasından büyük memnuniyet duyduğunu vurguladı.
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün de katıldığı TOBBUYUM Arabuluculuk ve Uyuşmazlık Çözüm Merkezi açılış törenine katıldı. Hisarcıklıoğlu, açılış töreninde yaptığı konuşmasında dosya yükü artmış yargı sisteminin yavaş işleyişine ve açılışı yapılan Arabuluculuk ve Uyuşmazlık Merkezi’nin önemine değindi.
-“Hukuk dünyası ile iş dünyasını bir araya getirdik”
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, iş dünyası olarak, her zaman şikayet edilen konuların başında aşırı dosya yükü sebebiyle yargı sisteminin yavaş işlemesi geldiğini belirterek, “Adalet Bakanımız Gül, burada önemli yapısal reformlara imza attı. Alternatif çözüm yollarının devreye girmesini sağladı. 2013’ten bu yana ihtiyari olarak uygulanmakta olan arabuluculuk sistemi, iş uyuşmazlıklarında zorunlu olarak uygulamaya başladı. Daha sonra ticari ve tüketici uyuşmazlıklarında da arabuluculuk zorunlu hale geldi. Bu süreçte Bakanımızla birlikte Ankara’da, İstanbul’da, Antalya’da ve İzmir’de pek çok etkinlik düzenledik. Hukuk dünyası ile iş dünyasını bir araya getirdik, birbirimizi daha iyi anlamaya başladık” dedi.
-“Arabuluculuk bir kazan-kazan yöntemidir”
Söz konusu bu birliktelik sayesinde arabuluculuk sisteminin kullanımının her geçen gün arttığını aktaran Hisarcıklıoğlu, “7 yılda buraya gelen dosya sayısı yaklaşık 1,6 milyon oldu. İş dünyamız için önem taşıyan, çalışma hayatına ilişkin konulardaki başvuru sayısıysa 1 milyona yaklaştı. Ve bunların %69’u, anlaşmayla sonuçlandı. Eskiden yıllar süren davalar, günler-haftalar içinde bitti. Yani adalete erişim hızlandı. Hep söylediğim gibi; ‘Arabuluculuk bir kazan-kazan yöntemidir, toplumsal barışa da katkı sağlar’ Zira insanlar, zaman kaybından ve maddi anlamda kendilerini yıpratan uzun süreçten, yargı sistemimiz ise önemli bir iş yükünden kurtuldu. Böylece mağduriyetler azaldı, adalet duygusu güçlendi. Uygulamadaki tüm bu güzel sonuçlar, yapılan reformun doğru ve yerinde bir adım olduğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı.
-“Sonra biz bunu unuttuk, Avrupa bizden alıp geliştirdi”
Türk halkının arabuluculuk konusuna yabancı olmadığının altını çizen Hisarcıklıoğlu, “Asırlar önce bizim ecdadımız, bunu uygulamaya başlamıştı. Oda-Borsa camiamızın temelini oluşturan Ahilikte, ticari ihtilafları Ahiler çözerdi. Sonra biz bunu unuttuk, Avrupa bizden alıp geliştirdi. Sağ olsun Adalet Bakanımız, bu işe sahip çıktı. Bu işin mimarı olan Adalet Bakanımız Gül’e, Bakan Yardımcılarımıza, ilgili Genel Müdürlerimize ve Daire Başkanımıza, bu vesileyle teşekkürlerimi sunuyorum. Başta arabuluculuk olmak üzere, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin ülkemizde gelişmesi için, TOBB ve Oda-Borsa camiası olarak biz her türlü desteği veriyoruz. Arabuluculuğun iş dünyasında yaygınlaşması için büyük bir gayret sarf ediyoruz. İşte bu kapsamda, üyelerimize arabuluculuk alanında hizmet sunmak ve eğitimler vermek amacıyla TOBBUYUM’u kurduk. Bugün de sizin katılımınızla açılışını gerçekleştiriyoruz. TOBBUYUM’da Cemil Çiçek Başkanımızın da bilgi ve tecrübelerinden orada istifade edeceğiz. Bu işe inandığı, liderlik ettiği için huzurlarınızda kendisine de teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.
-“Med-Arb sistemini de hayata geçirdik”
TOBBUYUM ile TOBB’A bağlı 29 odanın da Arabuluculuk ve Tahkim Merkezleri ile TOBB üyelerine hizmet verdiğini hatırlatan Hisarcıklıoğlu, “Gün geçtikçe daha çok Odamızın da bu hizmeti vermeye başlayacağına inanıyorum. Üyelerimize bu hizmetleri verirken de hukuk camiasının kıymetli arabulucuları ile çalışacağız. Buradan hem TOBBUYUM’un, hem de Odalarımızdaki Arabuluculuk ve Tahkim Merkezlerinin kapısının, tüm arabuluculara açık olduğunu da söylemek istiyorum. Ticari uyuşmazlıkta arabuluculukla anlaşamayan üyelerimizin, mahkeme yerine tahkime giderek, en geç 5 ayda çözüme kavuşması için, Med-Arb sistemini de hayata geçirdik. Böylece iş dünyamız, hem daha hızlı, hem de daha ucuza, anlaşmazlıklarını çözmüş olacak. Burada da 1991’den bu yana TOBB Tahkim Divanı ile üyelerimize hizmet sunuyoruz. Ayrıca İstanbul’un tüm bu coğrafyanın tahkim merkezi olması vizyonuyla kurduğumuz İstanbul Tahkim Merkezinin de önemli bir misyonu yerine getireceğine de inanıyoruz. Özetle; TOBBUYUM, TOBB Tahkim, İstanbul Tahkim Merkezi ve 29 Odamızdaki Arabuluculuk ve Tahkim Merkezleri ile arabulucularımızın desteğiyle her zaman üyelerimizin hizmetinde olmaya devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.
Hukukun yalnızca devletin değil ekonominin de temel direği olduğunu belirten TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, “Hukuk güçlü olursa, insanların birbirine, kurumlara ve sisteme olan güveni artar. Adalet ve güven duygusu bir ülkede güçlüyse, o ülkenin ekonomisi de güçlü olur. Esasında bizim kültürümüzde de, inancımızda da, hukukun yeri zaten çok çok önemli. Mülkün temelinde adaletin olduğuna inanan bir milletiz. Ayrıca çok beğendiğim bir söz var: ‘Adalet, kutup yıldızı gibidir, yerinde durur. Geri kalan her şey onun etrafında döner’ İşte bu yüzden, adalet terazisinin dengesini korumalıyız. Etkin, hızlı ve sağlıklı çalışması için gereken her adımı atmalıyız. Hukuk sistemimizi daha sağlıklı ve daha iyi işler hale getirme konusunda ne kadar başarılı olursak, ülkemiz ve ekonomimiz de o kadar güçlü olur. Mevcut arabulucuların belirli konularda uzmanlaşmaları amacıyla uygulamaya aldığınız uzmanlık eğitimlerini önemli görüyoruz. Yine arabuluculuk müessesinin kalitesinin korunması, arabuluculuk merkezlerinin kurumsallaşması açısından şuan hazırlığı devam eden Arabuluculuk yasa tasarının kanunlaşması bekliyoruz. Uluslararası yatırımcılar için arabuluculuk ve tahkim imkânları, ülkemizin yatırım cazibesini artıracak unsurlardır.”
-Adalet Bakanı Gül
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ise konuşmasında, “Özünde milletin iradesi olan yeni bir anayasa yarınlarımıza, çocuklarımıza bırakacağımız en değerli miras olacaktır” ifadesini kullandı.
Gül, konuşmasında, 2002’den bu yana Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde her alanda reformlar yapıldığını dile getirdi.
Cumhuriyet’in 100. yılına girerken demokrasi, barış, hak ve özgürlükler ile insanların ekmeğinin artması, güven ve istikrarın daha da çoğalması için reformların devam edeceğine işaret eden Gül, Yargı Reformu Strateji Belgesi ve İnsan Hakları Eylem Planı’na ilişkin, “Daha güçlü bir demokrasi, daha adil bir yargı sistemi ve özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye inancı amacını gerçekleştirmektedir.” dedi.
Bakan Gül, çalışma hayatını ilgilendiren faaliyetleri hatırlatarak kamu ihalelerinde rekabetin ve şeffaflığın sağlanması kapsamında kamu ihale mevzuatının gözden geçirileceğini, Avrupa Birliği’nin doğrudan yabancı yatırımları izlemesi çerçeve kararına uyumlu düzenlemeler yapılacağını dile getirdi. Sözleşme ve teşebbüs hürriyetine ilişkin mevzuat ve uygulamaların öngörülebilirlik, kazanmış hakların korunması ve şeffaflık ilkelerinin temelinde gözden geçirileceğini ifade eden Gül, ilkelere aykırılığı tespit edilen hükümlerin iptal edileceğini aktardı.
Gayrimenkul satış sözleşmelerinin noterler vasıtasıyla gerçekleştirilebileceğini, vatandaşların işlerini kolaylaştırmayı amaçladıklarını bildiren Gül, “Tüm amacımız, ekonomi çarkları daha iyi dönsün. Vatandaşımızın refah düzeyi artsın. Hukuk kolaylaştırıcı olsun. İşte bu çerçevede yine çalışmalarımızda ayrıca sürdüreceğiz.” diye konuştu.
Bakan Gül, vergi suçunun ayrı ayrı işlenmiş suç olarak kabul edilmesinin de mağduriyetler oluşturabildiğini belirterek bunu tek bir suç olarak kabul edileceğini ayrıca etkin pişmanlık hükümlerinin vergi suçlarında da uygulanacağını söyledi.
Arabuluculuğun çağdaş bir çözüm yöntemi olduğunu anlatan Gül, işçi ve işveren arasındaki arabuluculuk gibi vatandaşla devlet arasında da arabuluculuk sistemini kuracaklarını bildirdi.
– “Yeni bir anayasa yarınlarımıza çocuklarımıza bırakacağımız en değerli miras olacaktır”
Adalete erişimin kolaylaştırılmasının temel hedef olduğuna işaret eden Bakan Gül, “Özellikle hukuk devleti niteliğinin, hukukun üstünlüğünün daha da geliştirilmesi reform anlayışımızın temelinde yer almaktadır. Geleceğin Türkiyesi’nde hukukun, adaletin, özgürlüklerin çıtasının hep daha yükseğe taşınması ve bu anlamda tam demokrasiye çıkması hukukun üstünlüğüne güven veren adalete bağlılığımızın esasıdır.” dedi.
Hukuk ve ekonominin birbirini tamamlayan iki önemli çalışma alanı olduğuna dikkati çeken Gül, “Yatırımların sürdürülebilir olması, ön görülebilir ve sonuçları önceden kestirilebilir bir hukuk pratiğine ihtiyaç duymaktadır.” ifadelerini kullandı.TOBBUYUM Yönetim Kurulu Başkanı Cemil Çiçek de tüm dünyada özellikle gelişmiş ekonomilerde klasik ihtilaf çözme yöntemleri dışında yeni arayışların olduğunu söyledi. Diğer ülkelerde de davaların uzun ve masraflı olması nedeniyle alternatif uyuşmazlık çözümleri adı altında fikri çalışma ve gayretlerin olduğunu ifade eden Çiçek, arabuluculuk müessesesinin iyi, gerçekçi, adil ve toplum barışına da katkı sağlayacak bir yöntem olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) tarafından Anadolu Ajansının global iletişim ortaklığında düzenlenen “Kültürel Kodlar ve Kadın” temalı 5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin gala yemeğine katılarak bir konuşma yaptı.
Bahariye Mevlevihanesi’nde düzenlenen programda konuşan Emine Erdoğan, tüm katılımcıları selamlayarak, yurt dışından gelen yabancı konuklara da “Hoş geldiniz” dedi.
Zirve vesilesiyle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Emine Erdoğan, KADEM’in farklı temalarla her yıl düzenlediği zirvelerin, kadınlara dair evrensel meseleleri mercek altına aldığını, kördüğüm hâline gelmiş sorunların çözümlerine işaret ettiğini söyledi.
KADEM’in bugüne kadar yaptığı çalışmalarla, büyük bir ihtiyacı karşıladığına değinen Emine Erdoğan, derneğin kadın çalışmaları alanındaki tek sesliliğe, kendi medeniyet ve inanç dünyalarından yaklaşımlarla güçlü bir cevap verdiğini, kadınların, ailenin, toplumun yanında durduğunu dile getirdi. Tüm KADEM ailesine teşekkür eden Emine Erdoğan, derneğin başarılı çalışmalarının devamını diledi.
“KADINI HAKİKATİNDEN KOPARARAK YENİDEN ŞEKİLLENDİRMEYE ÇALIŞAN BİR GÜNDEMİN İÇİNDEYİZ”
Kadınların tarih boyunca hep tartışma konusu olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya, her dönemde kadınlara dair yeni kodlar, yeni söylemler ve yeni roller üretmiştir. Buna rağmen kadınla erkeğin birbirini tamamladığı, fıtratın adalet terazisi olduğu bir dünya hâlâ kurulamadı. Maalesef, kadını hakikatinden kopararak yeniden şekillendirmeye çalışan bir gündemin içindeyiz. Kadınlar, sınırları her gün genişleyen popüler kültürün tahakkümü altında büyük mağduriyetler yaşıyorlar. Çünkü kadınlara vadedilen tüm hak, özgürlük ve başarıların ön koşulu öz kimliklerinden vazgeçmeleri. Kadınlar ötekileştirilmemek, sosyal hayattan dışlanmamak ya da işini kaybetmemek için bu koşulu kabul etmek zorunda kalıyorlar. O nedenle küreselleşmenin ve popüler kültürün, gözlerimizin önünde inşa ettiği yeni kodları, kılı kırk yararak irdelemeliyiz. Mesela, iş, teknoloji ve sanat dünyasına ait kültür kodlarının, kadınlarla ilgili neler söylediğine kulak kabartmalıyız.”
Modern dünyanın aileye yönelik tasarımının deşifre edilmesi gerektiğini belirten Emine Erdoğan, son zamanlarda öne çıkarılan rol modellere bakıldığında kadının bir özne olarak ailenin dışında, konumlandırıldığının görüldüğünü vurguladı.
Kadının emeği ev içinde kaldıysa, emeğinin de kendinin de görünmediğini dile getiren Emine Erdoğan, şunları söyledi: “İş yerlerinde kadın başarılı sayılırken, evdeki kadın hakir görülen bir konumda kalıyor. Evi ve işi arasında savrulan kadınların, ‘eşitlik’ adı altında sarf ettikleri insanüstü efor ve yaşadıkları çelişkiler göz ardı ediliyor. Benzer olarak annelik, kadının kendini gerçekleştirmesinin önündeki bir bariyer olarak sunuluyor. Evdeki kadının nesil yetiştiren, aile hayatını organize eden, her dakikası üretim ve sorumluluk dolu yaşamına tepeden bakılıyor. İşte tüm bunlar kadınları dar kalıplara mahkûm etmektir. Hayatın zenginliklerini, terazisini ve sunduğu seçenekleri yok etmektir.”
“KADINLARIMIZIN MEDENİYETİMİZ İÇİNDEKİ GÜÇLÜ VARLIĞINI HATIRLATMAMIZ GEREKİYOR”
Gerçek eşitlik ve özgürlüğün, kadınların fıtri hasletlerini korumalarına imkân sağlayacak ekosistemi oluşturmakla başladığını ifade eden Emine Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kadınların hayatın tüm alanlarında, kendi tabiatlarıyla var olmalarını sağladığımızda adalet ve denge ekseninde bir dünya zaten oluşacaktır. Hükûmetimiz bu anlayışla kadınların çalışma, sosyal ve eğitim hayatlarına yönelik reform niteliğinde iyileştirmeler yaptı. Kamusal yasakların kaldırılması da kadın meselelerinin en başta bir insan hakları mücadelesi ölçeğinde ele alınmasıyla başarıldı. Bu tecrübe, insanlık adına büyük bir kazanım olduğu gibi, evrensel bir referans noktasıdır. O nedenle bu başarılar sadece bizim gündemimiz olmamalı. El birliğiyle kadınlar adına kazandığımız hakları ve kadını örseleyen sistemlere karşı dik duruşumuzu tüm dünyaya anlatabilmemiz lazım. Zira bugün özgürlüğü sadece kendi değerleriyle tanımlayan dünyanın en medeni sayılan ülkelerinde bile kadınlar, ideolojik kıyımların kurbanı olabiliyorlar. Kamusal yasaklarla, mahalle baskısıyla, yaşamları görünmez prangalar içinde geçiyor.”
Emine Erdoğan, “Şu bir gerçek ki ana akım söylemler artık geçerliliğini yitirmiştir. Çözüm ise kadınların, hakikatlerinden koparılmadan var olabilecekleri reçeteler üretebilmektir. Dinimizin, kadın ve erkek arasında gözettiği, hassas dengeyi unutmayalım. Bizim inancımızda kadın ve erkek bir bütünün iki yarısıdır. Farklı fıtratlar ve farklı kabiliyetlerle hayatta yer alır, iş birliği içinde var olurlar. Dinimiz, kadınların ve erkeklerin, insan onuruna yaraşır hayatlar yaşamasının yollarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu noktada bizim ödevimiz, bu prensipleri hayata aktarmaktır” dedi.
Dünyanın önemli bir dönemeçten geçtiğini vurgulayan Emine Erdoğan, ailenin DNA’sını bozmaya, kadını aileden koparmaya çalışanların çocuklar üzerinden çok çirkin hesaplar yaptığını dile getirdi.
Kadın hakları her konuşulduğunda cinsiyet kavramını belirsizleştiren küresel hareketin ortaya atıldığına dikkati çeken Emine Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bizler büyük bir dayanışma içinde, bu dayatmaları bertaraf edecek güçlü formüller üretmek zorundayız. En başta da kadınlarımızın kendi medeniyetimiz içindeki güçlü varlığını onlara hatırlatmamız gerekiyor. Cesareti, azmi, rikkati ve vakarıyla temayüz eden Anadolu kadını, zamanlar üstü bir rol modeldir. Topraklarımızdan geçen seyyahların tarihe bıraktığı kayıtlar, Anadolu kadınının yüzyıllar öncesinde dahi sergilediği liderliğin delilleridir. Hanım sultanların vakıf eserleri, medeniyetimizde kadınların topluma yön veren figürler olduğunu anlatır. Şifahaneler, imaretler, aşevleri, camiler ve külliyeler ile donattıkları şehirler kadının dönüştürücü gücünü gösterir. Anadolu medeniyetinde ve İslam medeniyetinde çok güçlü bir kadın tarihi var. Bu tarihin güncel söylemlerle gün yüzüne çıkarılmaması, gerçekten çok düşündürücü. Tarihimize ve medeniyetimize, mührünü vurmuş kadınların örnekliğini geleceğe aktaracak projelerin hayati olduğuna inanıyorum.”
Programa; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Saliha Okur Gümrükçüoğlu, Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, Azerbaycan Aile, Kadın ve Çocuk Sorunları Devlet Komitesi Başkanı Bahar Muradova, Tanzanya Toplumsal Gelişim, Toplumsal Cinsiyet, Kadın ve Özel Gruplar Bakanı Onesphoro Gwajima, Libya Sosyal İşler Bakanı Wafaa Abu Bakhr Mohamed Al Kilani’nin yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, akademisyenler ve KADEM temsilcileri katıldı.
Bu yıl üçüncüsü düzenlenen TechXtile Start-Up Challenge, genç girişimcileri sektöre kazandırırken, Türkiye genelindeki sektör paydaşları ve ihracatçı birlik başkanlarını da bir araya getirerek, sektörün “güçbirliği” oluşturmasını sağladı.
Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği ve Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirdikleri girişimcilik programı Techxtile Start-Up Challenge, tekstil ve hazır giyim sektörünü buluşturan zirveye dönüştü. UTİB Başkanı Pınar Taşdelen Engin ve UHKİB Başkanı Nüvit Gündemir’in ev sahipliğinde; TİM Başkanı İsmail Gülle ve BTSO Başkanı İbrahim Burkay’ın yanı sıra Türkiye genelindeki Tekstil ve Hazır Giyim İhracatçı Birliklerinin başkanlarının yer aldığı gecede dereceye girenler ödüllerine kavuştular.
İnovasyon Ligi’nin şampiyonu Sun Tekstil
Gecenin ilk ödül töreninde; 8 yıldır firmaların katılarak inovatif çalışmalarını sergilediği İnovasyon Ligi’nin kazananları ödüllerini aldılar. T.C. Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay’ın video konferans yoluyla bağlanarak girişimcilere başarılar dilediği ödül töreninde kazanan firmaların ödüllerini UTİB Başkanı Pınar Taşdelen Engin ile Birlikte TİM Başkanı İsmail Gülle, BTSO Başkanı İbrahim Burkay, UHKİB Başkanı Nüvit Gündemir, İHKİB Başkanı Mustafa Gültepe birlikte verdiler. Geceye katılan GAİB Başkanı Ahmet Fikret Kileci, İTHİB Başkanı Ahmet Öksüz, ATHİB Başkanı Fatih Doğan, AHKİB Başkanı Gürkan Tekin, DENİB Başkanı Hüseyin Memişoğlu, EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, EHKİB Başkanı Recep Burak Sertbaş ve BEBKA Genel Sekreteri M. Zeki Durak, İnovasyon Ligi kazananları ile birlikte aile fotoğrafında yer aldılar.
İnovasyon Ligine katılan firmalar arasında Ar-Ge ve İnovasyona yaptıkları yatırımlar ve sektöre katkıları nedeniyle ilk 10 sırayı Almaxtex Yeşim Tekstil, Berteks Tekstil, Bossa, Elyaf Tekstil, FG Tekstil Konfeksiyon, Kipaş Mensucat, Polyteks Tekstil, Sun Tekstil, Tepar Tekstil ve Yünsa Yünlü Sanayi firmaları paylaşırken, En Sürdürülebilir Proje Ödülünü FG Tekstil, En İnovatif Projesi ile gecenin şampiyonluğunu ise Sun Tekstil kazandı. Gecede ayrıca Akbaşlar Tekstil, Bursalı Tekstil, Ebruzen Tekstil, Gamateks Tekstil, Işıksoy Tekstil, İskur Tekstil, Maritaş Denim, Ozanteks firmaları mansiyon ödülü aldılar.
On iki yıldır genç girişimcilerin kariyerlerine yön vermesine destek olduklarını belirten UTİB Başkanı Pınar Taşdelen Engin, “Techxtile Start-Up Challenge, gelecek güzel günler için tohumları toprağa ektiğimiz bir platform. Toprağın veriminden hiç şüphemiz yok. Eğer hava şartları da uygun olur, üzerine bir de sulamasını iyi yaparsak bu tohumlardan nefis çiçekler açacağına yürekten inanıyorum” dedi. Törende konuşan BTSO Başkanı İbrahim Burkay, BEBKA bünyesinde oluşturulacak fon ile girişimcilere destek olacaklarını açıklarken, TİM Başkanı İsmail Gülle ise Girişimcilerin projelerini sanayiciler ile buluşturma ve ortak bulmaları açısından destek vereceklerini vurguladı.
Bahar Korçan adına özel ödül
Gecede yakın zamanda hayatını kaybeden Moda Tasarımcısı Bahar Korçan adına verilen “Sürdürülebilirlik Özel Ödülü’nü Greensus Projesi ile Emrah Özbakır kazanırken, bu yıl ikinci kez verilen Kadın Girişimci Özel Ödülünü kazanan Reyhan Miray Reyhan’a ise ödülünü UTİB Başkanı Pınar Taşdelen Engin, TİM Kadın Konseyi Başkan Yardımcıları, Adalet İnanç, Jale Tunçel, Nilgün Özdemir, Sultan Tepe ve TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Bursa Şube Başkanı Sevgi Saygın birlikte verdiler.
Level-Up birincisi Bora Mert Tığlı ve ekibi
İki kategoride toplam 16 projenin yarıştığı finalde, girişimleri henüz fikir aşamasında olan projelerin yarıştığı Fikir Aşaması Girişimci Kategorisi’nin (Level-Up) birincisi On Of Out isimli projesiyle Bora Mert Tığlı ve ekibi oldu. Bu kategoride ikinciliği SES (Sustainable Energy Services) isimli proje ile Göksel Güler ve ekibi kazanırken, üçüncülüğü ise Robocam Textile projesiyle Doğa Nalcı ile Yama isimli projesiyle Mahmure Nur Bayram ve ekibi paylaştı.
Scale-Up Birincisine iki ödül birden
Girişimleri fikir aşamasını geçmiş, ticarileşme ve ölçeklenme potansiyeline sahip ürün veya hizmeti geliştirmiş girişimcilerin yarıştığı Hizmet Geliştirmiş Girişimci Kategorisi’nin (Scale- Up) galibi ise En Güzel Günüm Her Günüm isimli projesi ile Reyhan Miray Reyhan oldu. İş ve akademi dünyasının önemli isimlerinden oluşan jürinin değerlendirmesi sonucunda Yapay Zeka Tabanlı Desen ve Doku Yazılım Teknolojisi isimle proje ile Özgecan Üstgül ikinci sırada yer alırken, Virtual Try isimli projesi ile Melih Ünsal ve Nazife Nur Köksal üçüncülük ödülünü kazandı.
TÜRKSOY’un seçme eserlerinin yer aldığı 2000 adet kitap Almatılı okurlara hediye edildi.Hediye edilen eserlerin arasında 3 dilde hazırlanan Abay, Üç Arıs, Oljas Süleymanov, Cengiz Aytmatov gibi prestij eserler de yer aldı.
Etkinliğe Kazakistan Yazarlar Birliği Başkanı Ulugbek Esdaulet, TÜRKSOY Kazakistan Ülke Temsilcisi Bakıtjan Omarov, Daire Başkanı Sancar Mülazımoğlu ve Kazakistan edebiyat camiasının temsilcileri katıldı.
Kazakistan Cumhuriyetinin bağımsızlığının 30. yılı anısına düzenlenen etkinlikte, TÜRKSOY tarafından hediye edilen eserler Kazakistan’ın Almatı şehrinde bulunan farklı kütüphanelere dağıtılacak.
Etkinliği takiben, Karabağ’ın düşman işgalinden kurtarılması mücadelesini dünya kamuoyuna çalışmalarıyla duyuran Kazakistan medyasının temsilcilerinden Nurgali Jusipbay ile Serik Maleyev’e TÜRKSOY Basın Ödülü takdim edildi. Medya çalışanlarına ödüllerini TÜRKSOY Kazakistan Ülke Temsilcisi Bakıtjan Omarov takdim etti.