“Türkiye’yi kendi vatandaşlarımız yanında dünyadaki tüm bilim insanları için de bir cazibe merkezi hâline getirmeyi hedefliyoruz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜBİTAK ve TÜBA Bilim Ödülleri Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Türkiye’yi kendi vatandaşlarımız yanında dünyadaki tüm bilim insanları için de bir cazibe merkezi hâline getirmeyi hedefliyoruz. Bu kapsamda, Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı vasıtasıyla 21 farklı ülkeden 127 üst düzey araştırmacı çalışmalarını Türkiye’ye taşıdı” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen TÜBİTAK ve TÜBA Bilim Ödülleri Töreni’ne katıldı.
Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl, TÜBİTAK ödüllerinde 18 bilim insanını, TÜBA ödüllerinde ise 43 bilim insanının takdir edildiğini belirterek, ödül almaya hak kazanan bilim insanlarını tebrik etti.
“EĞİTİM-ÖĞRETİM SİSTEMİMİZ ÜZERİNDE KURULAN TÜM BARİYERLERİ KALDIRDIK”
Türkiye’nin, son 18 yılda ortaya koyduğu başarıları, ilim ve irfan medeniyetine sahip çıkmasına borçlu olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu başarının en önemli mimarlarının çocuklarının eğitimi üzerine titreyen ana-babalar ile milleti ve insanlık için katma değer üreten bilim insanları olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, keşfetmeye, araştırmaya, üretmeye devam eden her bilim insanının yanında olarak, üzerlerine düşeni yapmaya çalıştıklarını ifade ederek, şöyle devam etti: “Bu anlayışla her kademede eğitimi ve bilimsel çalışmayı desteklemeyi, önceliklerimizin en başına yerleştirdik. Gerek ilk ve orta öğretimde, gerekse yükseköğretim seviyesinde gerçekleştirdiğimiz reformlarla, kendini yetiştirmek ve geliştirmek isteyen her evladımıza bu imkânı sağladık. Daha önceki dönemlerde kısır ideolojik bakış açılarıyla eğitim-öğretim sistemimiz üzerinde kurulan tüm bariyerleri kaldırdık. Erkek ve kız tüm evlatlarımızın, diledikleri düzeye kadar ve istedikleri her yerde eğitim-öğretim alabilmelerini temin ettik. Zorunlu eğitimi 8 yıldan 12 yıla çıkararak, lise seviyesinde okullaşma oranını yüzde yüze yaklaştırdık. Öğretmen başına düşen öğrenci sayımızı ilkokul düzeyinde 28’den 17’ye, ortaöğretimde ise 18’den 11’e indirdik. En büyük atılımlarımızdan birini ise yükseköğretimde gerçekleştirdik. Üniversite sayımızı 76’dan 207’ye çıkardık, okullaşma oranını yükseköğretim seviyesinde yüzde 15’ten yüzde 44’e çıkardık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ortaöğretim ve yükseköğretim seviyesindeki okullaşma oranlarının artık OECD ortalamasını yakalamış durumda olduğuna dikkat çekerek, şimdi okul öncesi eğitime odaklandıklarını söyledi.
“Biz geldiğimizde yüzde 10 civarında olan okul öncesi eğitim oranını 5 yaş grubunda yüzde 75’lere kadar yükselttik” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, hedefin bu oranı en kısa sürede yüzde 100’e taşımak olduğunu açıkladı.
Düzenlenen araştırma projesi yarışmaları, ulusal ve uluslararası bilim olimpiyatları ile çocukları, bilim insanı olma ve girişimcilik konusunda geleceğe hazırladıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TEKNOFEST yarışmalarıyla gençlerimizi büyük bir heyecanla icat peşinde koşmaya teşvik ediyoruz. DENE-YAP teknoloji atölyelerinde genç yeteneklerimizi geleceğin mucit adayları olarak, yükselen teknolojilerle buluşturuyoruz. Nitekim son iki yılda 159 öğrencimiz, uluslararası ve bölgesel bilim olimpiyatlarından 144 madalya ve 8 mansiyon derecesi ile döndü” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni Stajyer Araştırmacı Programı ile bin 500 lisans öğrencisini, AR-GE ve yenilik süreçlerine dâhil ettiklerini, TÜBİTAK Sanayi Doktora Programı ile de bugüne kadar bin 162 doktora öğrencisi yetiştirildiğini kaydederek, TÜBA’nın genç bilim insanlarına yönelik ödüllerini de bu açıdan çok önemli gördüğünü söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üstün yetenekli genç bilim insanlarının ödüllendirilmesinin gelecekteki çığır açıcı çalışmalara kapı açacağını vurguladı.
Bilim ve teknolojinin, insanlığın faydasına kullanılabildiği, başkalarına aktarılabildiği ölçüde kıymetli olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Bir ilmin sadece eyleme dönüşmesi yeterli değildir, elzem olan faydalı hâle gelmesidir. Sizlerin ortaya koyduğu bilimi, ürettiği teknolojiyi özgün ve değerli kılan işte bu hassasiyettir. Eğer ailenizden, kendinizden feragat ederek yürüttüğünüz, hayatınızı adadığınız çalışmalar insanlığa fayda sağlamıyorsa, o zaman şöyle oturup ne yaptığımızı bir düşünmemiz lazım” değerlendirmesinde bulundu.
“BİLİM VE TEKNOLOJİYİ DİĞERLERİNE ÜSTÜNLÜK KURMAK İÇİN BİR SÖMÜRÜ ARACI OLARAK KULLANAN ÜLKELER VAR”
Her medeniyetin kendi teknolojisini, her teknolojinin de kendi kültürünü ve değerini ürettiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bilim ve teknolojiyi yıkıcı güç olarak gören, diğerlerine üstünlük kurmak için bir sömürü aracı olarak kullanan ülkeler var. Bizim medeniyetimiz işte tüm bu noktada diğerlerinden ayrılıyor. Bu medeniyetin evlatları, bilimi sadece ve sadece insanlık yararına üretir, teknolojiyi insanlık yararına geliştirir. Onlar yeni bir teknoloji geliştirdiğinde, uzak coğrafyaları antrenman sahası olarak kullanır, yeni savaşlar başlatır. Biz yeni bir teknoloji geliştirdiğimizde ise bunu, o coğrafyalarda sefaletin, insanlık dışı görüntülerin önüne geçmek, hayatlarını değiştirmek için kullanırız. Bizim medeniyetimize yakışan da dünyanın Türk bilim insanlarından beklediği de işte bu duruştur. Türkiye’yi kritik teknolojilerin pazarı değil, üreticisi yapma hedefimizin altında yatan ana sebep de budur.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilim insanlarına seslenerek; “Sizlerin laboratuvarlarda, araştırma-geliştirme merkezlerinde yaptığınız çalışmaların gün yüzüne çıkması, somutlaşması hedeflerimiz bakımdan çok önemlidir. Bu çerçevede, dünyanın Koronavirüs salgını ile boğuştuğu bir dönemde bilim insanlarımızın sağlık alanında da elde ettikleri gelişmeleri dikkatle takip ediyoruz” dedi.
Salgın henüz Türkiye sınırlarına dayanmadan kurdukları TÜBİTAK KOVID-19 Türkiye Platformu ile adeta bir bilim seferberliği başlattıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, platformdaki 436 araştırmacının, aşı ve ilaç geliştirme odaklı 17 proje yürüttüklerini açıkladı.
“KENDİ AŞISINI ÜRETEN BİR ÜLKE OLARAK ULUSLARARASI ARENADA ÖNDE GELEN BİR OYUNCU KONUMUNA GELECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda üç yenilikçi aşı adayının faz çalışmalarına başlama arifesinde olunduğunu bildirerek, “Hocalarımızın çalışması, kendi kategorilerinde dünyada klinik aşamaya geçen üçüncü aşı adayı olma potansiyeline sahiptir. Ayrıca, mevcut inaktif aşılardan daha etkin olma potansiyeline sahip bir aşımız ile ikinci nesil bir aşımızın çalışmaları da hızla devam ediyor” bilgisini paylaştı.
Yenilikçi aşı adaylarının yerli ve millî üretimi konusunda özel sektör kuruluşlarını da seferber ettiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, Amerika ve Çin’den sonra, KOVID-19 konusunda en çok aşı projesi yürüten üçüncü ülke durumunda olduğunu bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu alana yapılan yatırımların sadece salgın dönemiyle sınırlı olmadığını da belirterek, “İnşallah kendi aşısını tasarlayan, geliştiren ve üreten bir ülke olarak, uzun yıllardır ihmal edilmiş bu alanda, uluslararası arenada önde gelen bir oyuncu konumuna geleceğiz” ifadelerini kullandı.
“Medeniyet coğrafyamızın büyüklüğü, bizim en önemli gücümüzdür” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu gücü değerlendirebilmek için, öncelikle elimizdeki potansiyeli kullanılabilir hâle getirmemiz gerekiyor. Bu amaçla, Türk-İslâm medeniyeti havzasında farklı dillerde ve farklı lehçelerde üretilmiş telif, tercüme ve şerh eserleri çeviri, tıpkı-basım ve harf-çevirisi yoluyla günümüze kazandırıyoruz. TÜBA’nın 2014 yılında başlattığı TÜBA Türk-İslâm Bilim Kültür Mirası Projesi kapsamında pek çok eser genç kuşaklarla buluştu” dedi.
“2025 YILINDA DÜNYA BİLİM FORUMU’NA EV SAHİPLİĞİ YAPMAYA TALİP OLDUK”
TÜBA’nın bilim diplomasisi kapsamında uluslararası çatı kuruluşlar nezdinde yürüttüğü temsil faaliyetlerinin de Türkiye’nin bilim dünyasındaki etkinliğinin artırılması bakımından çok kıymetli olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu çerçevede, 2025 yılında Dünya Bilim Forumu’na ev sahipliği yapmaya talip olduk, hazırız” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Diğer yandan, Türkiye’yi kendi vatandaşlarımız yanında dünyadaki tüm bilim insanları için de bir cazibe merkezi hâline getirmeyi hedefliyoruz. Bu kapsamda, Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı vasıtasıyla 21 farklı ülkeden 127 üst düzey araştırmacı çalışmalarını Türkiye’ye taşıdı” açıklamasında bulundu.
Fransa’nın ve dünyanın önde gelen araştırma kuruluşlarından birinde 36 yıldır temiz ve güvenli enerji konusunda çalışmalar yürüten Prof. Dr. İskender Gökalp’in, iklim değişikliği alanında çok önemli çalışmaları olan ve Hükûmetlerarası İklim Değişikliği Paneli üyesi Prof. Dr. Erik Jeppesen’in çalışmalarını Türkiye’ye taşıdığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dr. Hasan Demirci’nin de Stanford Üniversitesi’ndeki laboratuvarını Türkiye’ye taşıyarak, yapısal biyofizik, yapısal biyoloji ve protein mühendisliği çalışmalarını Türkiye’de yürüteceğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl TÜBA ödülü almaya hak kazanan bilim insanlarından Dr. Rodica Eliza Gheorghe, Dr. Savaş Taşoğlu ve Dr. Ayşegül Doğan’ın da Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı kapsamında Türkiye’ye gelen isimler arasında yer aldığını aktararak, “Tüm bu bilim insanlarımızı, kıymetli çalışmaları için bir kez daha tebrik ediyorum. İnşallah, bu yıl içerisinde yeni bir çağrı daha açarak, alanının en iyisi en az 100 araştırmacıyı daha ülkemize kazandıracağız” ifadesini kullandı.
Daha gidecek çok yolları ve yapılacak çok işleri olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sahip olduğumuz sinerji ve potansiyelin bizleri en kısa sürede hedeflerimize ulaştıracağına yürekten inanıyorum” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile TÜBİTAK ve TÜBA’ya teşekkür ederek, ödül alan tüm bilim insanlarını tekrar tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından TÜBİTAK ve TÜBA Bilim Ödülleri’ne layık görülen bilim insanlarına ödüllerini takdim etti.
2020 TÜBA Uluslararası Akademi Ödülleri Prof. Dr. Erik Jeppesen, Prof. Dr. Okyay Kaynak Prof. Dr. Murat Günel Prof. Dr. Tayfun Özçelik’e, Prof. Dr. Wael B. Hallaq yerine ise İbn Haldun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Şentürk’e takdim edildi.
2020 TÜBA-GEBİP Ödülleri; doğa bilimleri alanında Doç. Dr. Serdar Akbayrak, Doç. Dr. Yaşar Akdoğan, Dr. Ghaith Makey, Dr. Korhan Özkan ve Doç. Dr. Rifat Onur Umucalılar’a mühendislik bilimleri alanında Doç. Dr. Abdullah Aksu, Doç. Dr. Kamil Boratay Alıcı, Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık, Prof. Dr. Necip Atar, Dr. Ayşegül Doğan, Doç. Dr. Ozan Erdinç, Doç. Dr. Ozan Erdinç, Doç. Dr. Aysel Kantürk Figen, Prof. Dr. Yusuf Kaynak, Dr. Savaş Taşoğlu ve Dr. Hüseyin Cumhur Tekin’e Kutup çalışmaları alanında ise Uzm. Dr. Güneş Güner, Doç. Dr. Zerrin Sezgin Bayındır, Doç. Dr. Fatma Sezer Şenol Deniz, Doç Dr. Mustafa Oğuz Afacan, Dr. Muhammet Zahit Atçıl, Dr. Eliza Gheorge, Doç. Dr. Hulusi Kafalıgönül, Dr. Mert Moral, Dr. Betül Özbay, Doç. Dr. Ahmet Şensoy, Dr. İhsan Efe Tokdemir, prof. Dr. Mehmet Gökhan Hakıcı, Prof. Dr. Didem Özçimen, Doç. Dr. Burcu Özsoy ve Prof. Dr. Cengiz Yıldırım’a tevdi edildi.
2020 TÜBA-TESEP Ödülleri’ne Prof. Dr. Alp Can’ın “Yaşam Bilimlerinde A’dan Z’ye: Mikroskopi”, Doç. Dr. Ersin Erdoğan’ın “Hakem Kararlarının kesin Hüküm Etkisi”, Prof. Dr. Altay Tayfun Özcan’ın “Hazar Kağanlığı ve Etrafındaki Dünya”, Ar. Gör. Kübra Fettahoğlu “Rasathane-i Amire (1868 – 1922)”, Dr. Ömer Gezer’in “Kale ve Nefer: Habsburg Serhaddinde Osmanlı Askeri Gücü (1699 – 1715)”, Doç. Dr. Evren Küçük’ün “Savaşta Diplomasi: Adana – Yenice Gizlice Görüşmeleri (30-31 Ocak 1943) ve Fatma Betül Altıntaş’ın “Tarihsel Eleştiri Yöntemleri: Tenkidi ve İslami Rivayetlere Uygulanması Sorunu” adlı eserlerine takdim edildi. Ayrıca 2020 Yılı TÜBİTAK Bilim Ödülü’nü mühendislik bilimleri alanında TÜBA Asli Üyesi Prof. Dr. Hilmi Volkan Demir aldı.
TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, “Bugün olduğu gibi gelecekte de gerek Türkiye ve Kazakistan arasındaki ikili ilişkilerde gerekse bağımsız Türk devletleri arasındaki çok taraflı ilişkilerde kardeşlik, işbirliği ve dayanışma irademizi her zeminde ortaya koymaya devam edeceğiz.” dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, “Bugün olduğu gibi gelecekte de gerek Türkiye ve Kazakistan arasındaki ikili ilişkilerde gerekse bağımsız Türk devletleri arasındaki çok taraflı ilişkilerde kardeşlik, işbirliği ve dayanışma irademizi her zeminde ortaya koymaya devam edeceğiz.” dedi.
Mamak Belediyesince yaptırılan Türkiye-Kazakistan Dostluk Parkı’nın açılışında konuşan Şentop, Türkiye ve Kazakistan arasında dostluğun pekiştirilmesi için atılan her adımın mutluluk verdiğini söyledi.
Kazakistan’ın bağımsızlığından beri ilerleyen ilişkilere kardeşlik bilinci ve duygusunun yol gösterdiğini belirten Şentop, “Soydaş ve kardeş bir devlet olarak Kazakistan’ın sevincini kendi sevincimiz bildik, Kazakistan’ın kederini kendi kederimiz gibi gördük ve hissettik. Dostluk ve kardeşlik ilişkilerimiz, gerçek bir bağ olduğunu kara günlerde de ispatlamıştır. Türkiye olarak yaşadığımız deprem felaketinde bize yürekten gelen, dost elini uzatan Kazakistan’ın gösterdiği dayanışma ve destek bizim için çok kıymetlidir.” diye konuştu.
Türk Devletleri Teşkilatında (TDT) somutlaştığı gibi hükümetler arasındaki ilişkilerin çok derin ve boyutlu olduğunu dile getiren Şentop, iki ülke arasında 10 yılı aşkın süredir yüksek düzeyli, stratejik işbirliği olduğu vurguladı.
İki ülke cumhurbaşkanının, devletleri ortak amaç ve istikamette beraberce ilerletmek için iradelerini her zaman açıkça ifade ettiğini anlatan Şentop, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Enerji ve savunma gibi alanlarda yaptığımız işbirliği, ülkelerimizin tam bağımsız duruşuna güç katmaktadır. Bu güzel parkı ziyaret eden insanlar, halkımız, Kazakistan’a ve Kazakistan halkına duyduğu kardeşlik hislerini yakından tekrar yaşayacaktır. Ankara’nın kalbinde Kazakistan’a adanmış diğer abidelerde olduğu gibi bu parkta Kazakistan’ın yüreğimiz de tuttuğu yerin nişanesi olacak, dostluğumuzu somut olarak sergileyecektir. Bugün olduğu gibi gelecekte de gerek Türkiye ve Kazakistan arasındaki ikili ilişkilerde gerekse bağımsız Türk devletleri arasındaki çok taraflı ilişkilerde kardeşlik, işbirliği ve dayanışma irademizi her zeminde ortaya koymaya devam edeceğiz.”
Programa, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Jülide Sarıeroğlu, AK Parti Ankara Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeş, Mamak Belediye Başkanı Murat Köse, iki ülkenin diplomatik temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı.
сәуірде Анкарадағы Мамак муниципалитетінде Қазақстан-Түркия достық паркінің салтанатты ашылуы өтті. Аталған іс-шараға Түркі мемлекеттері Парламенттік Ассамблеясының ХІІ пленарлық отырысына қатысу үшін Түркияға жұмыс сапарымен келген Қазақстан Республикасының Парламент Мәжілісінің төрағасы Ерлан Қошанов пен Түркия Республикасы Ұлы Ұлттық Мәжілісінің төрағасы Мұстафа Шентоп, Мамақ муниципалитетінің төрағасы Мурат Көсе, Қазақстан Республикасының Түркиядағы Елшісі Еркебұлан Сәпиев, Түркия Республикасы Сыртқы істер министрінің орынбасары Мехмет Кемал Бозай, зиялы қауым және диаспора өкілдері, қала тұрғындары және бұқаралық ақпарат құралдары қатысты. Мәжіліс спикерлері парктің ашылу салтанатында сөйлеген сөздерінде осындай игі істер – түбі бір, мәдениеті мен тарихы ортақ тамырлас екі елдің достығы мен ынтымағын одан әрі нығайта түсетінін атап өтті. Саябақ Анкараның көне тарихи орталығы – Мамак ауданында орналасқан. Ауданы 14 мың шаршы метр. Онда отбасылық демалыс, жүгіру және дене шынықтырумен айналысу үшін барлық жағдай жасалған. Саябақта Күлтегін, Білге Қаған, Тоныкөк жазба ескерткіштері орнатылған. Сондай-ақ қазақтың ұлы ақыны Абай Құнанбайұлы мен дана философ Әл-Фарабидің мүсіндері бар.
Kazakistan’da 19 Mart’ta gerçekleştirilen parlamento seçimlerinden dolayı tebriklerini ileten Meclis Başkanı Şentop, “Yeni Meclisin, kardeş Kazak halkının esenliği ve refahı için faydalı çalışmalar yapacağından eminim. Yeni dönemin hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
Meclis Başkanı Şentop, 6 Şubat depremlerinden dolayı Kazakistan’ın desteği için de teşekkür ettiği konuşmasında, “Böylesi acıların yaşandığı bir dönemde kardeşlerimizin yanımızda olduğunu bilmek bizler için en büyük teselli kaynağı oldu” diye konuştu.
İkili ilişkiler ve bölgesel sorunların da ele alındığı görüşmede Şentop, Kazakistan’ın istikrarının hem bölgesi hem bütün Türk dünyası için büyük önem taşıdığını vurguladı. Kazakistan’ın, Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) kurumsallaşmasında öncü rolü olduğunu belirten Şentop, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin gözlemci üyelik statüsü almasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Şentop, “Bu kararın ardından, KKTC’nin TÜRKPA’da bulunmaması büyük bir eksiklik olurdu. Bu toplantı vesileyle, KKTC Cumhuriyet Meclisinin TÜRKPA’ya gözlemci üyeliği de inşallah tamamlanmış olur ve liderlerimizin Türk dünyası için attığı güçlü adımlara biz de ayak uydurmuş oluruz. Kuzey Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin on yıllardır uğradığı insanlık dışı ambargo ve izolasyona Türk dünyasının razı olmadığını bundan böyle somut eylemlerimizle de göstermemiz gerektiği kanaatindeyim” dedi.
Meclis Başkanı Şentop ayrıca, parlamentolar arasında imzalanan “İşbirliği Protokolü”nün de iki ülke arasındaki temasları daha da artıracağına olan inancını dile getirdi. “Bu Protokol, iki Parlamento arasındaki dostluk ve kardeşliği güçlendirme konusunda duyduğumuz arzunun ve ortak iradenin bir göstergesidir” değerlendirmesinde bulundu.
Kazakistan Meclis Başkanı Yerlan Koşanov da konuşmasında, Türkiye’de meydana gelen deprem felaketinden dolayı üzüntülerini dile getirdi. Koşanov, ilk yurtdışı ziyaretini Türkiye’ye yaptığını vurgulayarak, bunun sembolik olarak önemine işaret etti. Kazakistan Meclis Başkanı Koşanov, Türkiye’nin izlediği dış politikayı yakından takip ettiklerini ifade eden Koşanov, özellikle Ukrayna Rusya savaşı konusunda arabulucu rolüne dikkat çekti. Koşanov, parlamentolar arasında imzalanan protokolün de iki ülke ilişkilerinin temposunu daha da yükselteceğine olan inancını dile getirerek, “Protokol, parlamentolarımız arası ilişkilere ivme kazandıracaktır” dedi.
Görüşme sonrasında iki Meclis Başkanı, Kazakistan Parlamentosu ve TBMM arasında İş Birliği Protokolü’nü imzaladı.
Meclis Başkanı Şentop, Kazakistan Meclis Başkanı Koşanov ile birlikte Mamak’ta açılışı gerçekleştirilecek olan Türkiye-Kazakistan Dostluk Parkı’na kendi kullandığı TOGG araç ile geçti.
Кеше Мәжіліс төрағасы Ерлан Қошанов бастаған депутаттар тобы Анкараға, Түркі мемлекеттері Парламенттік Ассамблеясының ХІІ пленарлық отырысына қатысу үшін арнайы келді. Ұшақтан түсе сала ресми шаралар басталып кетті. Түркия Республикасы Ұлы Ұлттық Жиналысының ғимаратында екі елдің заң шығарушы органдарының басшылары – Ерлан Қошанов және Мұстафа Шентоп бастаған делегация түбір халықтардың өзара достық, экономикалық және стратегиялық байланыстарды тереңдету жайын сөз етті. Жиын соңында екіжақты ынтымақтастық туралы хаттамаға қол қойды. Кеше Анкараның тарихы терең аудандарының бірі – Мамак муниципалитетінде Қазақстан-Түркия достық саябағы ашылды. Шараның ресми ашылуында Мәжіліс төрағасы бауырлас екі тамыры терең тарихына, дипломатиялық байланысына, екі ел басшыларының берік ұстанымдарына ерекше тоқталды. Биыл Түркия Республикасының құрылғанына – 100 жыл! Осы ғасырлық саяси жеңіс қарсаңында ашылған саябақтан түбі бір бабаларымыз Күлтегін, Білге Қаған, Тоныкөктің тасқа жазып, тарихқа қаттаған рухты сөздері орын алыпты. Сонымен бірге, ұлы данышпан Әбу Насыр әл-Фараби мен һакім Абайға саябақ аумағында арнайы бюст орнатылған. 700 мың халқы бар Мамак ауданы тұрғындарының серуеніне арналған ғажайып саябақта сейілдеген жандар Қазақ-Түрік бауырластығын ешқашан ұмытпайтыны даусыз. Бүгін Ұлы Ұлттық Жиналысы ғимаратында Түркі мемлекеттері Парламенттік Ассамблеясының Кеңесі отырысы мен Түркі мемлекеттері Парламенттік Ассамблеясының ХІІ пленарлық жиына өтеді. Сол отырысқа қатысатын боламыз.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) tarafından Anadolu Ajansının global iletişim ortaklığında düzenlenen “Kültürel Kodlar ve Kadın” temalı 5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin gala yemeğine katılarak bir konuşma yaptı.
Bahariye Mevlevihanesi’nde düzenlenen programda konuşan Emine Erdoğan, tüm katılımcıları selamlayarak, yurt dışından gelen yabancı konuklara da “Hoş geldiniz” dedi.
Zirve vesilesiyle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Emine Erdoğan, KADEM’in farklı temalarla her yıl düzenlediği zirvelerin, kadınlara dair evrensel meseleleri mercek altına aldığını, kördüğüm hâline gelmiş sorunların çözümlerine işaret ettiğini söyledi.
KADEM’in bugüne kadar yaptığı çalışmalarla, büyük bir ihtiyacı karşıladığına değinen Emine Erdoğan, derneğin kadın çalışmaları alanındaki tek sesliliğe, kendi medeniyet ve inanç dünyalarından yaklaşımlarla güçlü bir cevap verdiğini, kadınların, ailenin, toplumun yanında durduğunu dile getirdi. Tüm KADEM ailesine teşekkür eden Emine Erdoğan, derneğin başarılı çalışmalarının devamını diledi.
“KADINI HAKİKATİNDEN KOPARARAK YENİDEN ŞEKİLLENDİRMEYE ÇALIŞAN BİR GÜNDEMİN İÇİNDEYİZ”
Kadınların tarih boyunca hep tartışma konusu olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya, her dönemde kadınlara dair yeni kodlar, yeni söylemler ve yeni roller üretmiştir. Buna rağmen kadınla erkeğin birbirini tamamladığı, fıtratın adalet terazisi olduğu bir dünya hâlâ kurulamadı. Maalesef, kadını hakikatinden kopararak yeniden şekillendirmeye çalışan bir gündemin içindeyiz. Kadınlar, sınırları her gün genişleyen popüler kültürün tahakkümü altında büyük mağduriyetler yaşıyorlar. Çünkü kadınlara vadedilen tüm hak, özgürlük ve başarıların ön koşulu öz kimliklerinden vazgeçmeleri. Kadınlar ötekileştirilmemek, sosyal hayattan dışlanmamak ya da işini kaybetmemek için bu koşulu kabul etmek zorunda kalıyorlar. O nedenle küreselleşmenin ve popüler kültürün, gözlerimizin önünde inşa ettiği yeni kodları, kılı kırk yararak irdelemeliyiz. Mesela, iş, teknoloji ve sanat dünyasına ait kültür kodlarının, kadınlarla ilgili neler söylediğine kulak kabartmalıyız.”
Modern dünyanın aileye yönelik tasarımının deşifre edilmesi gerektiğini belirten Emine Erdoğan, son zamanlarda öne çıkarılan rol modellere bakıldığında kadının bir özne olarak ailenin dışında, konumlandırıldığının görüldüğünü vurguladı.
Kadının emeği ev içinde kaldıysa, emeğinin de kendinin de görünmediğini dile getiren Emine Erdoğan, şunları söyledi: “İş yerlerinde kadın başarılı sayılırken, evdeki kadın hakir görülen bir konumda kalıyor. Evi ve işi arasında savrulan kadınların, ‘eşitlik’ adı altında sarf ettikleri insanüstü efor ve yaşadıkları çelişkiler göz ardı ediliyor. Benzer olarak annelik, kadının kendini gerçekleştirmesinin önündeki bir bariyer olarak sunuluyor. Evdeki kadının nesil yetiştiren, aile hayatını organize eden, her dakikası üretim ve sorumluluk dolu yaşamına tepeden bakılıyor. İşte tüm bunlar kadınları dar kalıplara mahkûm etmektir. Hayatın zenginliklerini, terazisini ve sunduğu seçenekleri yok etmektir.”
“KADINLARIMIZIN MEDENİYETİMİZ İÇİNDEKİ GÜÇLÜ VARLIĞINI HATIRLATMAMIZ GEREKİYOR”
Gerçek eşitlik ve özgürlüğün, kadınların fıtri hasletlerini korumalarına imkân sağlayacak ekosistemi oluşturmakla başladığını ifade eden Emine Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kadınların hayatın tüm alanlarında, kendi tabiatlarıyla var olmalarını sağladığımızda adalet ve denge ekseninde bir dünya zaten oluşacaktır. Hükûmetimiz bu anlayışla kadınların çalışma, sosyal ve eğitim hayatlarına yönelik reform niteliğinde iyileştirmeler yaptı. Kamusal yasakların kaldırılması da kadın meselelerinin en başta bir insan hakları mücadelesi ölçeğinde ele alınmasıyla başarıldı. Bu tecrübe, insanlık adına büyük bir kazanım olduğu gibi, evrensel bir referans noktasıdır. O nedenle bu başarılar sadece bizim gündemimiz olmamalı. El birliğiyle kadınlar adına kazandığımız hakları ve kadını örseleyen sistemlere karşı dik duruşumuzu tüm dünyaya anlatabilmemiz lazım. Zira bugün özgürlüğü sadece kendi değerleriyle tanımlayan dünyanın en medeni sayılan ülkelerinde bile kadınlar, ideolojik kıyımların kurbanı olabiliyorlar. Kamusal yasaklarla, mahalle baskısıyla, yaşamları görünmez prangalar içinde geçiyor.”
Emine Erdoğan, “Şu bir gerçek ki ana akım söylemler artık geçerliliğini yitirmiştir. Çözüm ise kadınların, hakikatlerinden koparılmadan var olabilecekleri reçeteler üretebilmektir. Dinimizin, kadın ve erkek arasında gözettiği, hassas dengeyi unutmayalım. Bizim inancımızda kadın ve erkek bir bütünün iki yarısıdır. Farklı fıtratlar ve farklı kabiliyetlerle hayatta yer alır, iş birliği içinde var olurlar. Dinimiz, kadınların ve erkeklerin, insan onuruna yaraşır hayatlar yaşamasının yollarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu noktada bizim ödevimiz, bu prensipleri hayata aktarmaktır” dedi.
Dünyanın önemli bir dönemeçten geçtiğini vurgulayan Emine Erdoğan, ailenin DNA’sını bozmaya, kadını aileden koparmaya çalışanların çocuklar üzerinden çok çirkin hesaplar yaptığını dile getirdi.
Kadın hakları her konuşulduğunda cinsiyet kavramını belirsizleştiren küresel hareketin ortaya atıldığına dikkati çeken Emine Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bizler büyük bir dayanışma içinde, bu dayatmaları bertaraf edecek güçlü formüller üretmek zorundayız. En başta da kadınlarımızın kendi medeniyetimiz içindeki güçlü varlığını onlara hatırlatmamız gerekiyor. Cesareti, azmi, rikkati ve vakarıyla temayüz eden Anadolu kadını, zamanlar üstü bir rol modeldir. Topraklarımızdan geçen seyyahların tarihe bıraktığı kayıtlar, Anadolu kadınının yüzyıllar öncesinde dahi sergilediği liderliğin delilleridir. Hanım sultanların vakıf eserleri, medeniyetimizde kadınların topluma yön veren figürler olduğunu anlatır. Şifahaneler, imaretler, aşevleri, camiler ve külliyeler ile donattıkları şehirler kadının dönüştürücü gücünü gösterir. Anadolu medeniyetinde ve İslam medeniyetinde çok güçlü bir kadın tarihi var. Bu tarihin güncel söylemlerle gün yüzüne çıkarılmaması, gerçekten çok düşündürücü. Tarihimize ve medeniyetimize, mührünü vurmuş kadınların örnekliğini geleceğe aktaracak projelerin hayati olduğuna inanıyorum.”
Programa; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Saliha Okur Gümrükçüoğlu, Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, Azerbaycan Aile, Kadın ve Çocuk Sorunları Devlet Komitesi Başkanı Bahar Muradova, Tanzanya Toplumsal Gelişim, Toplumsal Cinsiyet, Kadın ve Özel Gruplar Bakanı Onesphoro Gwajima, Libya Sosyal İşler Bakanı Wafaa Abu Bakhr Mohamed Al Kilani’nin yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, akademisyenler ve KADEM temsilcileri katıldı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. www.kimlerburada.com Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. www.kimlerburada.com Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.