Ankara Sanayi Odası Kasım ayı olağan Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Celal Koloğlu başkanlığında video konferans yöntemiyle yapıldı. ASO Başkanı Nurettin Özdebir toplantıda önümüzdeki dönemde uygulamaya konulacak yapısal reformlar ile gündemdeki ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. Özdebir’in toplantıda yaptığı konuşma şöyle: “Öncelikle hepinize en kalbi duygularla teşekkür etmek istiyorum. Eşimin gerek hastalığı süresince gerekse vefatından sonra gösterdiğiniz yakın ilgiye minnettarım. Allah sizlere sağlıklı ve huzurlu bir ömür versin. Bu vesileyle sevgili eşimi de bir kez daha rahmetle anıyorum. Değerli meclis üyeleri, Pandemi maalesef yaşantımızı ciddi bir biçimde etkilemeye devam ediyor. Bir süre daha bu zorluklarla yaşamaya devam edeceğiz gibi gözüküyor. Ancak dünyada aşıyla ilgili gelişmeler de umudumuzu artırıyor. Umarım bir araya gelerek toplantı yapacağımız günlere yakında ulaşırız. İzninizle makroekonomik gelişmelerle ilgili değerlendirmeler yaptıktan sonra bazı tespit ve önerilerimi de sizinle paylaşmak istiyorum; Pandemi sonrası toparlanma hızlı bir şekilde devam ediyor. Hem sanayi üretimi hem de perakende satışlar eylül ayı rakamları ile salgın öncesi seviyesinin üzerine çıktı. Sanayi üretiminde üçüncü çeyrekte yıllık %8,4, perakende satışlarda ise %9’luk bir artış var. Ciro endeksinde ise hizmet sektörü hariç tüm sektörlerde salgın öncesi rakamlara ulaşıldı. Ekim ayı PMI endeksindeki yukarı yönlü ivmelenme, hem sanayi hem de perakende satışlarda yukarı yönlü hareketi güçlendiriyor. Üçüncü çeyrekte ise güçlü bir büyüme performansı bekleniyor. Özellikle kredi genişlemesi ve öncü göstergeler olan sanayi üretim endeksinde üçüncü çeyrekte yukarı yönlü ivmelenme, güçlü büyümeye işaret ediyor. Üçüncü çeyrekte %8’lik bir büyüme performansı görme ihtimalimiz oldukça yüksek. Son dönemde, Merkez Bankası’nın parasal sıkılaşma politikası ve ardından kredi hacminin daralmasının üretim üzerine yansımasını görebiliyoruz. Merkez Bankası’nın sıkılaştırma politikalarına devam edeceğine ilişkin politika adımları son çeyrekte büyüme dinamiklerini olumsuz yönde etkileyecektir. Dördüncü çeyrekte ivmelenme azalsa da pozitif bir büyüme göreceğimizi düşünüyorum. Yılsonunu ise, %1’e yakın bir büyüme ile kapatma ihtimalimiz yüksek. Diğer taraftan, enflasyon ekonominin en önemli sorunlarında biri olmaya devam ediyor. Eylül ayında %11,89 olarak gerçekleşen enflasyonun, gelecek aylarda artma eğilimine girmesi muhtemeldir. Özellikle kura dayalı temel mal enflasyonu artmaktadır. Dolar kurunun son bir yılda %25 oranında artması, enflasyon eğilimlerini bozmaya devam etmektedir. Özellikle önümüzdeki dönem mevsimsel etkilerin ortadan kalması ile gıda enflasyonundaki baskı, enflasyonu yukarı yönlü zorlayacaktır. Üretimimiz yüksek oranda ithalata bağlı olduğu için, kur artışı ithal edilen ara malı ve sermaye malı fiyatlarının artmasına, üretim maliyetlerinin yükselmesine ve böylece enflasyon beklentilerinin artmasına neden olmaktadır Diğer yandan işsizlik Türkiye’nin en acil çözüm gerektiren ve en ağır yapısal iktisadi problemi olarak karşımızda durmaktadır. 2020 yılının Ağustos ayı itibariyle mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranı %13,2, tarım dışı işsizlik oranı %15,7, genç işsizlik oranı ise %26,1 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu oranlar, küresel ortalamaya (2019 tahmini %4,9), gelişmiş ülke oranlarına ve gelişmekte olan ülkelerin ortalamalarına kıyasla dramatik ölçüde yüksektir. Özellikle genç işsizliğinin ulaştığı düzey, ekonomik ve sosyal duruma ilişkin en karamsar göstergelerden birini teşkil etmektedir. Bu noktada, sanayi istihdamını önemli ölçüde artıracak acil politika uygulamalarının gerekliliğini vurgulamak yerinde olacaktır. Burada diğer verilerden ayrışan değişken, tüketici güven endeksindeki olumsuz tablo. Vaka sayısının artması insanların moralinin bozulması ne yazık ki tüketici güven endeksine olumsuz yansımış durumda. Değerli Meclis Üyeleri, Geçtiğimiz haftalar içinde ekonomi yönetiminde önemli değişiklikler meydana geldi. Hem Hazine ve Maliye Bakanımıza, hem de Merkez Bankası Başkanımıza yeni görevinde başarılar diliyorum. Her ikisi de deneyimli, reel sektörü yakından bilen geçmişte sık sık bir araya geldiğimiz tecrübeli bürokratlardır. Yeni görevlerinde de başarılı olacaklarına inanıyorum. Son haftalarda hem içerde hem de dışarda yaşanan gelişmeler, gelecek günlerde ekonomik ve siyasi beklentilerin yönünü belirleyecek gibi gözüküyor. Ekonomi yönetimindeki bu değişim, piyasalar açısından olumlu algılandı. Bu değişikliklerle, ekonomide olumlu havanın devam edebilmesi için MB sadeleşme adımlarına devam etmesi, piyasa ile güçlü iletişim kurması, doğru yönlendirmesi ve piyasasının önünde olması gerekiyor. Merkez Bankası’nın bağımsız bir şekilde fiyat istikrarına odaklanması, güçlü stratejik ve sektörel planların yapılması, özellikle de fiyat istikrarının sağlanmasından kısa vadeli çözümler yerine uzun vadeli çözümlere odaklanıp ve enflasyonun kalıcı olarak düşürmek üzerine politika tercihleri ortaya koyması gerekmektedir Merkez Bankası başkanımız zor bir dönemde görevine başladı. İlk toplantısında piyasaların da beklentisi doğrultusunda 475 baz puanlık artışla politika faizini %15 seviyesine yükseltti. Bu faiz artırımı mevcut konjonktürde gereklilik arz etmesine rağmen, reel sektörün likiditeye ulaşma maliyetlerini önemli ölçüde arttıracaktır. Faiz artışlarının ekonominin yavaşlamasına neden olacağını biliyoruz. Önümüzdeki dönemde uygulamaya konulacak yapısal reformlar ile birlikte, yeniden düşük faizli ortama ulaşacağımızı umut ediyorum. Diğer yandan Cumhurbaşkanımızın geçtiğimiz haftalarda yaptığı yargı ve ekonomiyle ilgili reform mesajlarının önemli olduğunu düşünüyorum. Fetö sürecinde yargıyla ilgili maalesef çok kan kaybettik. Telafisi zaman alıyor ama hızla buradaki sorunları çözmeliyiz. Yargı sisteminin gözden geçirilerek daha hızlı, daha adil karar alınabilecek noktaya getirilmesi gerekmektedir. İş dünyasıyla ilgili yargılamaların da daha hızlı yapılabilmesi ve mağduriyetlere yol açmaması gerektiğini düşünüyoruz. Ekonomiyle ilgili bazı adımların atılması da önemli. Türkiye’nin en büyük sorunu cari açık. Üretim yapımızı bir an önce değiştirmeye odaklanmalıyız, özellikle de sanayi üretiminde dışa bağımlılığı azaltılmış bir yapıya dönmemiz gerekiyor. Ülke ekonomisinde dışa bağımlılığı azaltılmasının yolu da yerli üretimden geçmektedir. Yerli ve milli bir sanayi için ileri seviyede bir teknolojik dönüşüm politikası ortaya koymamız gerekir. Tabi bunun için işgücümüzün niteliğinin yükselmesi gerekiyor. Ama öncesinde topyekün bir zihniyet değişikliğine ihtiyacımız var. Hem kamu alımlarında hem kişisel tercihlerimizde Türkiye’de üretilen ürünleri kullanmamız gerektiğini düşünüyorum. Firmalarımızın karlılığını artırmak zorundayız. Çünkü firmalarımız böyle büyüyecek ve kendini geliştirecek. Ayrıca firmalarımızın bölünmesini önleyecek, markalaşarak büyümelerini teşvik edecek yeni yatırım yapmasına imkân sağlayacak mekanizmalara da ihtiyacımız var. Değerli Meclis Üyeleri, Geçtiğimiz hafta TOBB tarafından düzenlenen ve Cumhurbaşkanımızın katılımıyla gerçekleştirilen Türkiye Ekonomi Şurası’na video konferans yöntemiyle katılarak bir konuşma yaptım. Ekonomi yönetiminin de tam kadro bulunduğu toplantıda, kısa zaman dilimi içinde de olsa bazı sorunları aktarma fırsatı buldum. Daha önce sizinle ve ekonomi yönetimiyle paylaştığım ikame para önerimizi de tekrar Sayın Cumhurbaşkanımıza arz ettim. Bildiğiniz gibi pandemi sürecinde birçok tedbir alındı, bu tedbirlerle borçlarımız ötelendi ancak alınan kredilerle borç yükümüz daha da arttı. Ayrıca tüm borçlarımız sadece bunlardan ibaret değil, aynı zamanda birbirimize olan borçlarımız da var. Bu artan borçlar da maalesef piyasa aktörlerinin birbirlerine olan güvenini azalttı. Önerimizin, borçları azaltacak kamuya da yük getirmeyecek, faiz ödemeden firmaların finansman ihtiyacına çözüm getireceğine inanıyoruz. Bu uygulama hem bizim finansman ihtiyacın karşıladığı gibi devletinde likiditesini olumlu etkileyecektir. Değerli Meclis Üyeleri, Kısa bir bilgilendirmenin ardından sözlerime son vereceğim. Bildiğiniz gibi İl Hıfsızsıhha Kurulu’nun kararıyla sanayide çalışma saatlerine yeni bir düzen getirildi. Kararın ardından hem sayın valimizle, hem süreci yöneten vali yardımcılarımızla çok sayıda görüşme gerçekleştirdik. Bu çabalarımızın ardından mesai bitiş sürelerinde size de bildirdiğimiz değişiklikler gerçekleştirildi. Bu olumlu bir adım oldu. Ancak kendi servisini kullanan işletmelerimizin saat sınırlamasının dışında tutulmasına ilişkin girişimlerimiz henüz bir sonuç vermedi. Sayın vali bizden kısa bir süre istedi. Uygulamadaki bazı diğer aksaklıklarla birlikte bunun da en kısa süre içinde yeniden ele alınıp çözüleceğini düşünüyorum. Konuyu takip etmeye devam edeceğiz. Bu arada 18 Kasım ASO’nun 57. Kuruluş yıldönümüydü. 57 yıldan bu yana ASO’nun kuruluşundaki ruhu sizlerle birlikte korumaya çalışıyoruz. “Başkentin sanayiinden, sanayinin başkentine” hedefine ulaşmak ve Türkiye’yi dünyada hak ettiği yere taşımak için bütün gücümüzle çalışmaya, üretmeye devam edeceğiz. Bu vesileyle ASO’nun kuruluşunda emeği geçen ve bugünlere gelmesine katkı sağlayan; ebediyete intikal etmiş olanlara Allah’tan rahmet diliyor, hayatta olanlara da bir kez daha şükranlarımızı sunuyoruz. Sözlerime burada son veriyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) tarafından Anadolu Ajansının global iletişim ortaklığında düzenlenen “Kültürel Kodlar ve Kadın” temalı 5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin gala yemeğine katılarak bir konuşma yaptı.
Bahariye Mevlevihanesi’nde düzenlenen programda konuşan Emine Erdoğan, tüm katılımcıları selamlayarak, yurt dışından gelen yabancı konuklara da “Hoş geldiniz” dedi.
Zirve vesilesiyle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Emine Erdoğan, KADEM’in farklı temalarla her yıl düzenlediği zirvelerin, kadınlara dair evrensel meseleleri mercek altına aldığını, kördüğüm hâline gelmiş sorunların çözümlerine işaret ettiğini söyledi.
KADEM’in bugüne kadar yaptığı çalışmalarla, büyük bir ihtiyacı karşıladığına değinen Emine Erdoğan, derneğin kadın çalışmaları alanındaki tek sesliliğe, kendi medeniyet ve inanç dünyalarından yaklaşımlarla güçlü bir cevap verdiğini, kadınların, ailenin, toplumun yanında durduğunu dile getirdi. Tüm KADEM ailesine teşekkür eden Emine Erdoğan, derneğin başarılı çalışmalarının devamını diledi.
“KADINI HAKİKATİNDEN KOPARARAK YENİDEN ŞEKİLLENDİRMEYE ÇALIŞAN BİR GÜNDEMİN İÇİNDEYİZ”
Kadınların tarih boyunca hep tartışma konusu olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya, her dönemde kadınlara dair yeni kodlar, yeni söylemler ve yeni roller üretmiştir. Buna rağmen kadınla erkeğin birbirini tamamladığı, fıtratın adalet terazisi olduğu bir dünya hâlâ kurulamadı. Maalesef, kadını hakikatinden kopararak yeniden şekillendirmeye çalışan bir gündemin içindeyiz. Kadınlar, sınırları her gün genişleyen popüler kültürün tahakkümü altında büyük mağduriyetler yaşıyorlar. Çünkü kadınlara vadedilen tüm hak, özgürlük ve başarıların ön koşulu öz kimliklerinden vazgeçmeleri. Kadınlar ötekileştirilmemek, sosyal hayattan dışlanmamak ya da işini kaybetmemek için bu koşulu kabul etmek zorunda kalıyorlar. O nedenle küreselleşmenin ve popüler kültürün, gözlerimizin önünde inşa ettiği yeni kodları, kılı kırk yararak irdelemeliyiz. Mesela, iş, teknoloji ve sanat dünyasına ait kültür kodlarının, kadınlarla ilgili neler söylediğine kulak kabartmalıyız.”
Modern dünyanın aileye yönelik tasarımının deşifre edilmesi gerektiğini belirten Emine Erdoğan, son zamanlarda öne çıkarılan rol modellere bakıldığında kadının bir özne olarak ailenin dışında, konumlandırıldığının görüldüğünü vurguladı.
Kadının emeği ev içinde kaldıysa, emeğinin de kendinin de görünmediğini dile getiren Emine Erdoğan, şunları söyledi: “İş yerlerinde kadın başarılı sayılırken, evdeki kadın hakir görülen bir konumda kalıyor. Evi ve işi arasında savrulan kadınların, ‘eşitlik’ adı altında sarf ettikleri insanüstü efor ve yaşadıkları çelişkiler göz ardı ediliyor. Benzer olarak annelik, kadının kendini gerçekleştirmesinin önündeki bir bariyer olarak sunuluyor. Evdeki kadının nesil yetiştiren, aile hayatını organize eden, her dakikası üretim ve sorumluluk dolu yaşamına tepeden bakılıyor. İşte tüm bunlar kadınları dar kalıplara mahkûm etmektir. Hayatın zenginliklerini, terazisini ve sunduğu seçenekleri yok etmektir.”
“KADINLARIMIZIN MEDENİYETİMİZ İÇİNDEKİ GÜÇLÜ VARLIĞINI HATIRLATMAMIZ GEREKİYOR”
Gerçek eşitlik ve özgürlüğün, kadınların fıtri hasletlerini korumalarına imkân sağlayacak ekosistemi oluşturmakla başladığını ifade eden Emine Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kadınların hayatın tüm alanlarında, kendi tabiatlarıyla var olmalarını sağladığımızda adalet ve denge ekseninde bir dünya zaten oluşacaktır. Hükûmetimiz bu anlayışla kadınların çalışma, sosyal ve eğitim hayatlarına yönelik reform niteliğinde iyileştirmeler yaptı. Kamusal yasakların kaldırılması da kadın meselelerinin en başta bir insan hakları mücadelesi ölçeğinde ele alınmasıyla başarıldı. Bu tecrübe, insanlık adına büyük bir kazanım olduğu gibi, evrensel bir referans noktasıdır. O nedenle bu başarılar sadece bizim gündemimiz olmamalı. El birliğiyle kadınlar adına kazandığımız hakları ve kadını örseleyen sistemlere karşı dik duruşumuzu tüm dünyaya anlatabilmemiz lazım. Zira bugün özgürlüğü sadece kendi değerleriyle tanımlayan dünyanın en medeni sayılan ülkelerinde bile kadınlar, ideolojik kıyımların kurbanı olabiliyorlar. Kamusal yasaklarla, mahalle baskısıyla, yaşamları görünmez prangalar içinde geçiyor.”
Emine Erdoğan, “Şu bir gerçek ki ana akım söylemler artık geçerliliğini yitirmiştir. Çözüm ise kadınların, hakikatlerinden koparılmadan var olabilecekleri reçeteler üretebilmektir. Dinimizin, kadın ve erkek arasında gözettiği, hassas dengeyi unutmayalım. Bizim inancımızda kadın ve erkek bir bütünün iki yarısıdır. Farklı fıtratlar ve farklı kabiliyetlerle hayatta yer alır, iş birliği içinde var olurlar. Dinimiz, kadınların ve erkeklerin, insan onuruna yaraşır hayatlar yaşamasının yollarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu noktada bizim ödevimiz, bu prensipleri hayata aktarmaktır” dedi.
Dünyanın önemli bir dönemeçten geçtiğini vurgulayan Emine Erdoğan, ailenin DNA’sını bozmaya, kadını aileden koparmaya çalışanların çocuklar üzerinden çok çirkin hesaplar yaptığını dile getirdi.
Kadın hakları her konuşulduğunda cinsiyet kavramını belirsizleştiren küresel hareketin ortaya atıldığına dikkati çeken Emine Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bizler büyük bir dayanışma içinde, bu dayatmaları bertaraf edecek güçlü formüller üretmek zorundayız. En başta da kadınlarımızın kendi medeniyetimiz içindeki güçlü varlığını onlara hatırlatmamız gerekiyor. Cesareti, azmi, rikkati ve vakarıyla temayüz eden Anadolu kadını, zamanlar üstü bir rol modeldir. Topraklarımızdan geçen seyyahların tarihe bıraktığı kayıtlar, Anadolu kadınının yüzyıllar öncesinde dahi sergilediği liderliğin delilleridir. Hanım sultanların vakıf eserleri, medeniyetimizde kadınların topluma yön veren figürler olduğunu anlatır. Şifahaneler, imaretler, aşevleri, camiler ve külliyeler ile donattıkları şehirler kadının dönüştürücü gücünü gösterir. Anadolu medeniyetinde ve İslam medeniyetinde çok güçlü bir kadın tarihi var. Bu tarihin güncel söylemlerle gün yüzüne çıkarılmaması, gerçekten çok düşündürücü. Tarihimize ve medeniyetimize, mührünü vurmuş kadınların örnekliğini geleceğe aktaracak projelerin hayati olduğuna inanıyorum.”
Programa; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Saliha Okur Gümrükçüoğlu, Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, Azerbaycan Aile, Kadın ve Çocuk Sorunları Devlet Komitesi Başkanı Bahar Muradova, Tanzanya Toplumsal Gelişim, Toplumsal Cinsiyet, Kadın ve Özel Gruplar Bakanı Onesphoro Gwajima, Libya Sosyal İşler Bakanı Wafaa Abu Bakhr Mohamed Al Kilani’nin yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, akademisyenler ve KADEM temsilcileri katıldı.
Bu yıl üçüncüsü düzenlenen TechXtile Start-Up Challenge, genç girişimcileri sektöre kazandırırken, Türkiye genelindeki sektör paydaşları ve ihracatçı birlik başkanlarını da bir araya getirerek, sektörün “güçbirliği” oluşturmasını sağladı.
Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği ve Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirdikleri girişimcilik programı Techxtile Start-Up Challenge, tekstil ve hazır giyim sektörünü buluşturan zirveye dönüştü. UTİB Başkanı Pınar Taşdelen Engin ve UHKİB Başkanı Nüvit Gündemir’in ev sahipliğinde; TİM Başkanı İsmail Gülle ve BTSO Başkanı İbrahim Burkay’ın yanı sıra Türkiye genelindeki Tekstil ve Hazır Giyim İhracatçı Birliklerinin başkanlarının yer aldığı gecede dereceye girenler ödüllerine kavuştular.
İnovasyon Ligi’nin şampiyonu Sun Tekstil
Gecenin ilk ödül töreninde; 8 yıldır firmaların katılarak inovatif çalışmalarını sergilediği İnovasyon Ligi’nin kazananları ödüllerini aldılar. T.C. Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay’ın video konferans yoluyla bağlanarak girişimcilere başarılar dilediği ödül töreninde kazanan firmaların ödüllerini UTİB Başkanı Pınar Taşdelen Engin ile Birlikte TİM Başkanı İsmail Gülle, BTSO Başkanı İbrahim Burkay, UHKİB Başkanı Nüvit Gündemir, İHKİB Başkanı Mustafa Gültepe birlikte verdiler. Geceye katılan GAİB Başkanı Ahmet Fikret Kileci, İTHİB Başkanı Ahmet Öksüz, ATHİB Başkanı Fatih Doğan, AHKİB Başkanı Gürkan Tekin, DENİB Başkanı Hüseyin Memişoğlu, EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, EHKİB Başkanı Recep Burak Sertbaş ve BEBKA Genel Sekreteri M. Zeki Durak, İnovasyon Ligi kazananları ile birlikte aile fotoğrafında yer aldılar.
İnovasyon Ligine katılan firmalar arasında Ar-Ge ve İnovasyona yaptıkları yatırımlar ve sektöre katkıları nedeniyle ilk 10 sırayı Almaxtex Yeşim Tekstil, Berteks Tekstil, Bossa, Elyaf Tekstil, FG Tekstil Konfeksiyon, Kipaş Mensucat, Polyteks Tekstil, Sun Tekstil, Tepar Tekstil ve Yünsa Yünlü Sanayi firmaları paylaşırken, En Sürdürülebilir Proje Ödülünü FG Tekstil, En İnovatif Projesi ile gecenin şampiyonluğunu ise Sun Tekstil kazandı. Gecede ayrıca Akbaşlar Tekstil, Bursalı Tekstil, Ebruzen Tekstil, Gamateks Tekstil, Işıksoy Tekstil, İskur Tekstil, Maritaş Denim, Ozanteks firmaları mansiyon ödülü aldılar.
On iki yıldır genç girişimcilerin kariyerlerine yön vermesine destek olduklarını belirten UTİB Başkanı Pınar Taşdelen Engin, “Techxtile Start-Up Challenge, gelecek güzel günler için tohumları toprağa ektiğimiz bir platform. Toprağın veriminden hiç şüphemiz yok. Eğer hava şartları da uygun olur, üzerine bir de sulamasını iyi yaparsak bu tohumlardan nefis çiçekler açacağına yürekten inanıyorum” dedi. Törende konuşan BTSO Başkanı İbrahim Burkay, BEBKA bünyesinde oluşturulacak fon ile girişimcilere destek olacaklarını açıklarken, TİM Başkanı İsmail Gülle ise Girişimcilerin projelerini sanayiciler ile buluşturma ve ortak bulmaları açısından destek vereceklerini vurguladı.
Bahar Korçan adına özel ödül
Gecede yakın zamanda hayatını kaybeden Moda Tasarımcısı Bahar Korçan adına verilen “Sürdürülebilirlik Özel Ödülü’nü Greensus Projesi ile Emrah Özbakır kazanırken, bu yıl ikinci kez verilen Kadın Girişimci Özel Ödülünü kazanan Reyhan Miray Reyhan’a ise ödülünü UTİB Başkanı Pınar Taşdelen Engin, TİM Kadın Konseyi Başkan Yardımcıları, Adalet İnanç, Jale Tunçel, Nilgün Özdemir, Sultan Tepe ve TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Bursa Şube Başkanı Sevgi Saygın birlikte verdiler.
Level-Up birincisi Bora Mert Tığlı ve ekibi
İki kategoride toplam 16 projenin yarıştığı finalde, girişimleri henüz fikir aşamasında olan projelerin yarıştığı Fikir Aşaması Girişimci Kategorisi’nin (Level-Up) birincisi On Of Out isimli projesiyle Bora Mert Tığlı ve ekibi oldu. Bu kategoride ikinciliği SES (Sustainable Energy Services) isimli proje ile Göksel Güler ve ekibi kazanırken, üçüncülüğü ise Robocam Textile projesiyle Doğa Nalcı ile Yama isimli projesiyle Mahmure Nur Bayram ve ekibi paylaştı.
Scale-Up Birincisine iki ödül birden
Girişimleri fikir aşamasını geçmiş, ticarileşme ve ölçeklenme potansiyeline sahip ürün veya hizmeti geliştirmiş girişimcilerin yarıştığı Hizmet Geliştirmiş Girişimci Kategorisi’nin (Scale- Up) galibi ise En Güzel Günüm Her Günüm isimli projesi ile Reyhan Miray Reyhan oldu. İş ve akademi dünyasının önemli isimlerinden oluşan jürinin değerlendirmesi sonucunda Yapay Zeka Tabanlı Desen ve Doku Yazılım Teknolojisi isimle proje ile Özgecan Üstgül ikinci sırada yer alırken, Virtual Try isimli projesi ile Melih Ünsal ve Nazife Nur Köksal üçüncülük ödülünü kazandı.
TÜRKSOY’un seçme eserlerinin yer aldığı 2000 adet kitap Almatılı okurlara hediye edildi.Hediye edilen eserlerin arasında 3 dilde hazırlanan Abay, Üç Arıs, Oljas Süleymanov, Cengiz Aytmatov gibi prestij eserler de yer aldı.
Etkinliğe Kazakistan Yazarlar Birliği Başkanı Ulugbek Esdaulet, TÜRKSOY Kazakistan Ülke Temsilcisi Bakıtjan Omarov, Daire Başkanı Sancar Mülazımoğlu ve Kazakistan edebiyat camiasının temsilcileri katıldı.
Kazakistan Cumhuriyetinin bağımsızlığının 30. yılı anısına düzenlenen etkinlikte, TÜRKSOY tarafından hediye edilen eserler Kazakistan’ın Almatı şehrinde bulunan farklı kütüphanelere dağıtılacak.
Etkinliği takiben, Karabağ’ın düşman işgalinden kurtarılması mücadelesini dünya kamuoyuna çalışmalarıyla duyuran Kazakistan medyasının temsilcilerinden Nurgali Jusipbay ile Serik Maleyev’e TÜRKSOY Basın Ödülü takdim edildi. Medya çalışanlarına ödüllerini TÜRKSOY Kazakistan Ülke Temsilcisi Bakıtjan Omarov takdim etti.