Zorlu Enerji, 2021 Türkiye Bonds & Loans Ödüllerinde zirveye yerleşti.
Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanındaki öncü şirketlerinden biri olarak, sürdürülebilirlik vizyonu odağında yaptığı çalışmalar doğrultusunda Türkiye’nin ilk sürdürülebilir Sukuk İhracını TSKB aracılığı ile sektörüne kazandıran Zorlu Enerji, Türk sermaye piyasaları ve finans sektörünün saygın ödüllerinden biri olan “2021 Türkiye Bonds & Loans Ödülleri” kapsamında Yılın İslami Finansal Anlaşması (Islamic Finance Deal of The Year) alanında birincilik ödülünü aldı.
Sürdürülebilir Sukuk ihracını Türkiye’de ilk uygulayan şirket olarak 2021 Türkiye Bonds & Loans ödülünü almak gurur verici
Zorlu Enerji’nin dünyada örnekleri bulunan sürdürülebilir Sukuk ihracını Türkiye’de ilk kez uygulamasıyla ödüle hak kazandığını belirten Zorlu Enerji Mali İşler Genel Müdürü Elif Yener şunları söyledi: “Sermaye piyasaları ile finans sektörünün en saygın ödüllerinden biri olarak değerlendirilen ve GFC Media Group tarafından düzenlenen ‘Bonds & Loans 2021 Türkiye Ödülleri’nden birine layık görülmekten dolayı son derece mutluyuz. Bu organizasyon, Türk bankacılık ve finans sektörünün güçlü yönlerinin vurgulanması ve şirketlerin gelecekte yapacakları ihracat hamlelerine de fırsat vermesi açısından son derece önemli. 2018 yılından bu yana değerlendirildiğimiz bu önemli organizasyondan, katılım gösterdiğimiz her yıl gurur verici başarılarla döndük. İlk olarak 2018’de İslami Sermaye Piyasaları alanında 3’üncülük, 2019’da Altyapı Finansman Anlaşması alanında 2’ncilik ödülüne hak kazandık. Geçtiğimiz yıl Altyapı Finansman Anlaşması alanında 3’üncülük ödülünü aldık. TSKB tarafından oluşturulan toplam 450 milyon lira tutarındaki sürdürülebilirlik temasına sahip Sukuk İhraç Programı çerçevesinde ilk etapta aldığımız 50 milyon liralık ihraç ile ‘Yılın İslami Finansal Anlaşması’ kategorisinde birinciliğe layık görüldük. Bu süreçteki uyumlu işbirliğimiz için TSKB’ye ayrıca teşekkür etmek istiyorum.
Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanındaki öncü şirketlerinden biri olarak sürdürülebilir enerji tedariği ile yenilenebilir enerji alanında yaptığımız yenilikçi yatırımlar, çalışmalar, geliştirdiğimiz işbirlikleri ve bunların sonucunda elde ettiğimiz dikkat çekici performans yıllar içerisinde Türkiye Bonds & Loans Ödülleri’nde bizi zirveye taşıdı. ‘Yılın İslami Finansman İşlemi’ ödülünü alan ilk enerji şirketi olmak da bizi ayrıca gururlandırıyor.”
Zorlu Enerji adına ihraç ettikleri Sürdürülebilir Kira Sertifikası’nın “Bonds and Loans 2021” gibi prestijli bir platformda ödüle layık görülmesinden büyük bir mutluluk duyduklarını belirten TSKB Genel Müdür Yardımcısı Hakan Aygen, “2020 yılının Haziran ayında değerli iş ortağımız Zorlu Enerji adına gerçekleştirdiğimiz Sürdürülebilir Kira Sertifikası ihracına, 2021 yılının ilk yarısında BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları odaklı SKA Kira Sertifikasını da ekleyerek bu alandaki yenilikçi yaklaşımımızı bir adım öteye taşıdık. Uluslararası Sermaye Piyasası Birliği’nin (ICMA-International Capital Markets Association) 4 temel standardına uyumlu bir çerçevede yapılandırılan bu ihraç, sürdürülebilir altyapı ve temiz ulaşım gibi hedefleri de içermesi nedeniyle büyük bir önem taşıyor. Özellikle pandeminin ve doğal afetlerin tüm dünyada etkilerinin hissedildiği bu süreçte, sürdürülebilirlik kavramı, gündemimizin en önemli konusu haline geldi. Sürdürülebilir sukuk içeriği açısından dünyada ilk olma niteliğine sahip bu ihraçla, yatırım bankacılığı faaliyetlerimize hız kazandırarak, öncü bir misyon üstlenmekten dolayı mutluluk duyuyoruz. Önümüzdeki dönemlerde de iş birliklerimizi geliştirerek, finans sektörü ve ülkemizde düşük karbonlu ve daha verimli bir üretim düzeyine geçiş için katma değer yaratmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
100’ün üzerinde başvuru yapıldı
Türkiye’deki yaratıcı ve çığır açan anlaşmaları yapan kurumsal ve finansal şirketler ile ihracatçı firmalar ve yatırımcıların değerlendirildiği 2021 Türkiye Bonds & Loans Ödülleri’ne bu yıl 100’ün üzerinde başvuru oldu. 2014 yılından bu yana düzenlenen bu ödüllere başvuran firmalar, çok kapsamlı bir seçim sürecinde değerlendiriliyor. Başvuruda bulunan şirketlerin, yapılarından finansman erişimine, yüksek kaliteli uygulamalarından yenilikçi yapılanmalarına kadar pek çok önemli kriterler çerçevesinde performanslarının ölçüldüğü Türkiye Bonds & Loans Ödüllerine üç yıl boyunca katılım gösteren Zorlu Enerji, organizasyondan önemli başarılar elde ederek döndü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) tarafından Anadolu Ajansının global iletişim ortaklığında düzenlenen “Kültürel Kodlar ve Kadın” temalı 5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin gala yemeğine katılarak bir konuşma yaptı.
Bahariye Mevlevihanesi’nde düzenlenen programda konuşan Emine Erdoğan, tüm katılımcıları selamlayarak, yurt dışından gelen yabancı konuklara da “Hoş geldiniz” dedi.
Zirve vesilesiyle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Emine Erdoğan, KADEM’in farklı temalarla her yıl düzenlediği zirvelerin, kadınlara dair evrensel meseleleri mercek altına aldığını, kördüğüm hâline gelmiş sorunların çözümlerine işaret ettiğini söyledi.
KADEM’in bugüne kadar yaptığı çalışmalarla, büyük bir ihtiyacı karşıladığına değinen Emine Erdoğan, derneğin kadın çalışmaları alanındaki tek sesliliğe, kendi medeniyet ve inanç dünyalarından yaklaşımlarla güçlü bir cevap verdiğini, kadınların, ailenin, toplumun yanında durduğunu dile getirdi. Tüm KADEM ailesine teşekkür eden Emine Erdoğan, derneğin başarılı çalışmalarının devamını diledi.
“KADINI HAKİKATİNDEN KOPARARAK YENİDEN ŞEKİLLENDİRMEYE ÇALIŞAN BİR GÜNDEMİN İÇİNDEYİZ”
Kadınların tarih boyunca hep tartışma konusu olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya, her dönemde kadınlara dair yeni kodlar, yeni söylemler ve yeni roller üretmiştir. Buna rağmen kadınla erkeğin birbirini tamamladığı, fıtratın adalet terazisi olduğu bir dünya hâlâ kurulamadı. Maalesef, kadını hakikatinden kopararak yeniden şekillendirmeye çalışan bir gündemin içindeyiz. Kadınlar, sınırları her gün genişleyen popüler kültürün tahakkümü altında büyük mağduriyetler yaşıyorlar. Çünkü kadınlara vadedilen tüm hak, özgürlük ve başarıların ön koşulu öz kimliklerinden vazgeçmeleri. Kadınlar ötekileştirilmemek, sosyal hayattan dışlanmamak ya da işini kaybetmemek için bu koşulu kabul etmek zorunda kalıyorlar. O nedenle küreselleşmenin ve popüler kültürün, gözlerimizin önünde inşa ettiği yeni kodları, kılı kırk yararak irdelemeliyiz. Mesela, iş, teknoloji ve sanat dünyasına ait kültür kodlarının, kadınlarla ilgili neler söylediğine kulak kabartmalıyız.”
Modern dünyanın aileye yönelik tasarımının deşifre edilmesi gerektiğini belirten Emine Erdoğan, son zamanlarda öne çıkarılan rol modellere bakıldığında kadının bir özne olarak ailenin dışında, konumlandırıldığının görüldüğünü vurguladı.
Kadının emeği ev içinde kaldıysa, emeğinin de kendinin de görünmediğini dile getiren Emine Erdoğan, şunları söyledi: “İş yerlerinde kadın başarılı sayılırken, evdeki kadın hakir görülen bir konumda kalıyor. Evi ve işi arasında savrulan kadınların, ‘eşitlik’ adı altında sarf ettikleri insanüstü efor ve yaşadıkları çelişkiler göz ardı ediliyor. Benzer olarak annelik, kadının kendini gerçekleştirmesinin önündeki bir bariyer olarak sunuluyor. Evdeki kadının nesil yetiştiren, aile hayatını organize eden, her dakikası üretim ve sorumluluk dolu yaşamına tepeden bakılıyor. İşte tüm bunlar kadınları dar kalıplara mahkûm etmektir. Hayatın zenginliklerini, terazisini ve sunduğu seçenekleri yok etmektir.”
“KADINLARIMIZIN MEDENİYETİMİZ İÇİNDEKİ GÜÇLÜ VARLIĞINI HATIRLATMAMIZ GEREKİYOR”
Gerçek eşitlik ve özgürlüğün, kadınların fıtri hasletlerini korumalarına imkân sağlayacak ekosistemi oluşturmakla başladığını ifade eden Emine Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kadınların hayatın tüm alanlarında, kendi tabiatlarıyla var olmalarını sağladığımızda adalet ve denge ekseninde bir dünya zaten oluşacaktır. Hükûmetimiz bu anlayışla kadınların çalışma, sosyal ve eğitim hayatlarına yönelik reform niteliğinde iyileştirmeler yaptı. Kamusal yasakların kaldırılması da kadın meselelerinin en başta bir insan hakları mücadelesi ölçeğinde ele alınmasıyla başarıldı. Bu tecrübe, insanlık adına büyük bir kazanım olduğu gibi, evrensel bir referans noktasıdır. O nedenle bu başarılar sadece bizim gündemimiz olmamalı. El birliğiyle kadınlar adına kazandığımız hakları ve kadını örseleyen sistemlere karşı dik duruşumuzu tüm dünyaya anlatabilmemiz lazım. Zira bugün özgürlüğü sadece kendi değerleriyle tanımlayan dünyanın en medeni sayılan ülkelerinde bile kadınlar, ideolojik kıyımların kurbanı olabiliyorlar. Kamusal yasaklarla, mahalle baskısıyla, yaşamları görünmez prangalar içinde geçiyor.”
Emine Erdoğan, “Şu bir gerçek ki ana akım söylemler artık geçerliliğini yitirmiştir. Çözüm ise kadınların, hakikatlerinden koparılmadan var olabilecekleri reçeteler üretebilmektir. Dinimizin, kadın ve erkek arasında gözettiği, hassas dengeyi unutmayalım. Bizim inancımızda kadın ve erkek bir bütünün iki yarısıdır. Farklı fıtratlar ve farklı kabiliyetlerle hayatta yer alır, iş birliği içinde var olurlar. Dinimiz, kadınların ve erkeklerin, insan onuruna yaraşır hayatlar yaşamasının yollarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu noktada bizim ödevimiz, bu prensipleri hayata aktarmaktır” dedi.
Dünyanın önemli bir dönemeçten geçtiğini vurgulayan Emine Erdoğan, ailenin DNA’sını bozmaya, kadını aileden koparmaya çalışanların çocuklar üzerinden çok çirkin hesaplar yaptığını dile getirdi.
Kadın hakları her konuşulduğunda cinsiyet kavramını belirsizleştiren küresel hareketin ortaya atıldığına dikkati çeken Emine Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bizler büyük bir dayanışma içinde, bu dayatmaları bertaraf edecek güçlü formüller üretmek zorundayız. En başta da kadınlarımızın kendi medeniyetimiz içindeki güçlü varlığını onlara hatırlatmamız gerekiyor. Cesareti, azmi, rikkati ve vakarıyla temayüz eden Anadolu kadını, zamanlar üstü bir rol modeldir. Topraklarımızdan geçen seyyahların tarihe bıraktığı kayıtlar, Anadolu kadınının yüzyıllar öncesinde dahi sergilediği liderliğin delilleridir. Hanım sultanların vakıf eserleri, medeniyetimizde kadınların topluma yön veren figürler olduğunu anlatır. Şifahaneler, imaretler, aşevleri, camiler ve külliyeler ile donattıkları şehirler kadının dönüştürücü gücünü gösterir. Anadolu medeniyetinde ve İslam medeniyetinde çok güçlü bir kadın tarihi var. Bu tarihin güncel söylemlerle gün yüzüne çıkarılmaması, gerçekten çok düşündürücü. Tarihimize ve medeniyetimize, mührünü vurmuş kadınların örnekliğini geleceğe aktaracak projelerin hayati olduğuna inanıyorum.”
Programa; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Saliha Okur Gümrükçüoğlu, Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, Azerbaycan Aile, Kadın ve Çocuk Sorunları Devlet Komitesi Başkanı Bahar Muradova, Tanzanya Toplumsal Gelişim, Toplumsal Cinsiyet, Kadın ve Özel Gruplar Bakanı Onesphoro Gwajima, Libya Sosyal İşler Bakanı Wafaa Abu Bakhr Mohamed Al Kilani’nin yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, akademisyenler ve KADEM temsilcileri katıldı.
TÜRKSOY’un seçme eserlerinin yer aldığı 2000 adet kitap Almatılı okurlara hediye edildi.Hediye edilen eserlerin arasında 3 dilde hazırlanan Abay, Üç Arıs, Oljas Süleymanov, Cengiz Aytmatov gibi prestij eserler de yer aldı.
Etkinliğe Kazakistan Yazarlar Birliği Başkanı Ulugbek Esdaulet, TÜRKSOY Kazakistan Ülke Temsilcisi Bakıtjan Omarov, Daire Başkanı Sancar Mülazımoğlu ve Kazakistan edebiyat camiasının temsilcileri katıldı.
Kazakistan Cumhuriyetinin bağımsızlığının 30. yılı anısına düzenlenen etkinlikte, TÜRKSOY tarafından hediye edilen eserler Kazakistan’ın Almatı şehrinde bulunan farklı kütüphanelere dağıtılacak.
Etkinliği takiben, Karabağ’ın düşman işgalinden kurtarılması mücadelesini dünya kamuoyuna çalışmalarıyla duyuran Kazakistan medyasının temsilcilerinden Nurgali Jusipbay ile Serik Maleyev’e TÜRKSOY Basın Ödülü takdim edildi. Medya çalışanlarına ödüllerini TÜRKSOY Kazakistan Ülke Temsilcisi Bakıtjan Omarov takdim etti.
SOCAR Türkiye, 8 Kasım Karabağ Zaferi’ni ve şehitlerin hatırasını ölümsüzleştirmek üzere İzmir’in Aliağa ilçesinde ‘Azerbaycan Karabağ Hatıra Ormanı’ kurdu. 20 bin ağaçlık hatıra ormanının fidan dikim töreni, SOCAR Türkiye CEO’su Zaur Gahramanov’un ev sahipliğinde, Aliağa Kaymakamı Ömer Kocaman, Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar ve İzmir Orman Bölge Müdürü Zafer Derince’nin katılımlarıyla gerçekleşti.
Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi SOCAR’ın iştiraki olan SOCAR Türkiye, 30 yıldır işgal altında olan Karabağ’ın 8 Kasım 2020’de yeniden Azerbaycan topraklarına katılması zaferini ölümsüzleştirmek ve 44 gün süren mücadelede şehit olanların anısını yaşatmak üzere ‘Azerbaycan Karabağ Hatıra Ormanı’ kurdu. SOCAR’ın Türkiye’deki en büyük yatırımlarının konuşlandığı İzmir’in Aliağa ilçesinde kurulan hatıra ormanı için 22 Kasım’da fidan dikim töreni gerçekleştirildi.
SOCAR Türkiye CEO’su Zaur Gahramanov’un ev sahipliğinde ve SOCAR Türkiye çalışanlarından oluşan SOCAR Gönüllüleri’nin de katılımıyla gerçekleşen törene, Aliağa Kaymakamı Ömer Kocaman, Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar ve İzmir Orman Bölge Müdürü Zafer Derince katıldı. Samurlu mevkiinde bulunan 55 dönümlük alana dikilmek üzere Orman Genel Müdürlüğü’ne 20 bin adet kızılçam ve sedir ağacı fidanı bağışlanırken, törene katılan konuklar sembolik olarak fidan dikimi gerçekleştirerek, Karabağ Zaferi’ni ve şehitlerini andı.
“İKİ KARDEŞ ÜLKE OLARAK AZİZ ŞEHİTLERİMİZİ BİRLİKTE ANIYORUZ”
SOCAR Türkiye CEO’su Zaur Gahramanov, törende yaptığı konuşmada Karabağ Zaferi’ni iki devlet tek millet ülküsüyle kutladıklarını belirterek şunları söyledi: “SOCAR Türkiye olarak Azerbaycan Karabağ Hatıra Ormanımızı, bu zaferi ve şehitlerimizin hatırasını ölümsüzleştirmek için kurduk. İki kardeş ülke olarak, Karabağ’ı yeniden Azerbaycan toprağı yapan ve bize büyük bir zafer armağan eden aziz şehitlerimizi birlikte anmaktan gurur ve mutluluk duyuyorum.