TÜBİTAK SAGE’nin genç mühehdis ve teknisyen ekibi tarafından geliştirilen, Türkiye’nin ilk görüş içi havadan havaya füzesi Bozdoğan, uçaktan ilk atışını başarıyla gerçekleştirdi. F-16’dan atılan Bozdoğan, hedefi “Doğrudan vuruş” ile imha etti. Bozdoğan’ın geliştirilme sürecini yakından takip eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bozdoğan’ın havadan havaya atış yaptığı ilk testi, sosyal medya hesabından duyurdu. “Türkiye, havadan havaya füze teknolojisine sahip sayılı ülkelerden biri olmayı başardı ” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajındaki videoda, Bozdoğan’ın F-16’dan ilk kez ateşlenmesi ve Şimşek isimli hava hedefini tam isabetle vurması yer alıyor. Bozdoğan’ın 2022’de Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) envanterine girmesi bekleniyor.
YERLİ VE MİLLİ
Türkiye, yıllardır yurt dışından zor şartlarda ithal ettiği havadan havaya füzeleri, yerli ve milli imkanlarla geliştirme hedefinde önemli bir aşamayı başardı. İlk etapta F-16 savaş uçağı ve Akıncı insansız hava araçlarına entegre edilecek yerli ve milli hava-hava füzesi Bozdoğan’ın en kritik testlerinden biri gerçekleştirildi.
4 ADET F-16 HAVALANDI
7 Nisan’da Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı 4 F-16 uçağı ve 10. Tanker Üs Komutanlığına bağlı tanker uçak koordinesinde bir atış testi yapıldı. F-16 tarafından hava hedefine karşı ateşlenen Bozdoğan, hedefi doğrudan vuruş ile imha etti.
İLK ATIŞTA TAM İSABET
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bozdoğan’ın başarıyla sonuçlanan testini sosyal medyadan “Türkiye, havadan havaya füze teknolojisine sahip sayılı ülkelerden biri olmayı başardı.
Genç teknisyen ve mühendislerimizin GÖKTUĞ projesinde geliştirdiği görüş içi hava-hava füzemiz BOZDOĞAN, ilk atışta hedefi tam isabetle vurdu.
Gençlere#Maşallah
#MilliTeknolojiHamlesi mesajıyla duyurdu.
SÜRECİ YAKINDAN TAKİP ETTİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2013’de başlayan Göktuğ Projesi le bizzat ilgileniyor. 2018 yılında TÜBİTAK SAGE’yi ziyaret eden ve burada Bozdğan ve Gökdoğan ile ilgili gelinen durum hakkında yetkililerden bilgi alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019 yılında da TBMM AK Parti Grup Toplantısında, Bozdoğan’ın yer testleriyle ilgili bir açıklama yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milyonlarca dolar maliyetle dışarıdan aldığımız havadan havaya füzelerin yerli ve milli muadillerini seri üretimi için gün sayıyoruz. savaş uçaklarımıza entegre edilecek havadan havaya füzemiz, Bozdoğan fırlatma rampasından yapılan güdümlü atışlarda tam isabet sağladık.” dedi. O günlerde yapılan açıklamanın ardından Bozdoğan bu kez uçaktan ilk atış testini de gerçekleştirdi.
MAŞALLAH İLE F-16’DAN ATEŞLENİYOR
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajında yer alan videoda, Bozdoğan’ın F-16’dan ateşlenmesi esnasında telsizden gelen “Maşallah” sözü dikkat çekiyor. Radar görüntüsünde Bozdoğan, F-16’dan ayrılırken hedef uçak Şimşek’e doğru ilerliyor. Bozdoğan, Şimşek’i tam isabetle vururken askeri terminolojide düşman uçağının düşürülmesi anlamındaki “Splash” ifadesi telsizden duyuluyor.
GÖKTUĞ PROJESİ
Ses hızının çok üstünde uçan ve yüksek manevra yeteneğine sahip Bozdoğan, Savunma Sanayii Başkanlığı adına TÜBİTAK SAGE tarafından Türk Hava Kuvvetleri’nin ihtiyaçları doğrultusunda Göktuğ Projesi kapsamında geliştiriliyor.
İKİ KARDEŞ: BOZDOĞAN VE GÖKDOĞAN
TÜBİTAK SAGE tarafından başlatılan Göktuğ Projesi, Bozdoğan ve Gökdoğan füzeleri ile bunların eğitimlerinde kullanılacak elektronik eğitim füzelerinin geliştirilmesini hedefliyor. Her ikisi de havadan havaya füzeler olan Bozdoğan ve Gökdoğan, hava üstünlüğünün tesis edilmesinde kritik önemde görülüyor. Bozdoğan, görüş içi bir füzeyken, Gökdoğan görüş ötesi bir füze niteliği taşıyor.
SİHA’LARDA DA KULLANILACAK
Öncelikli olarak F-16 uçaklarına entegrasyonu planlanan Bozdoğan ve Gökdoğan, muharip uçak, büyük gövdeli uçak, helikopter, insansız hava aracı ve seyir füzelerine karşı kullanılabilecek. Akıncı, Aksungur gibi SİHA’ların mühimmatları arasına da girmesi planlanan Bozdoğan ve Gökdoğan, milli muharip uçağın da önemli silahlarından biri olacak.
HEDEF UÇAK ŞİMŞEK DE MİLLİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın paylaştığı videoda görülen hedef uçak Şimşek, Bozdoğan ve Gökdoğan’ın sertifikasyon testleri sürecinde kullanılmak üzere, TUSAŞ tarafından tamamen milli imkanlarla geliştirildi. Test sırasında jet motorlu hedef uçak Şimşek, Bozdoğan tarafından doğrudan vuruş ile imha edildi.
İŞTE BOZDOĞAN
Kısa menzilli, kızılötesi görüntüleyicili arayıcı başlıklı (IIR) Görüş İçi Hava-Hava Füzesi olan Bozdoğan’ın bazı temel özellikleri şöyle:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) tarafından Anadolu Ajansının global iletişim ortaklığında düzenlenen “Kültürel Kodlar ve Kadın” temalı 5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin gala yemeğine katılarak bir konuşma yaptı.
Bahariye Mevlevihanesi’nde düzenlenen programda konuşan Emine Erdoğan, tüm katılımcıları selamlayarak, yurt dışından gelen yabancı konuklara da “Hoş geldiniz” dedi.
Zirve vesilesiyle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Emine Erdoğan, KADEM’in farklı temalarla her yıl düzenlediği zirvelerin, kadınlara dair evrensel meseleleri mercek altına aldığını, kördüğüm hâline gelmiş sorunların çözümlerine işaret ettiğini söyledi.
KADEM’in bugüne kadar yaptığı çalışmalarla, büyük bir ihtiyacı karşıladığına değinen Emine Erdoğan, derneğin kadın çalışmaları alanındaki tek sesliliğe, kendi medeniyet ve inanç dünyalarından yaklaşımlarla güçlü bir cevap verdiğini, kadınların, ailenin, toplumun yanında durduğunu dile getirdi. Tüm KADEM ailesine teşekkür eden Emine Erdoğan, derneğin başarılı çalışmalarının devamını diledi.
“KADINI HAKİKATİNDEN KOPARARAK YENİDEN ŞEKİLLENDİRMEYE ÇALIŞAN BİR GÜNDEMİN İÇİNDEYİZ”
Kadınların tarih boyunca hep tartışma konusu olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya, her dönemde kadınlara dair yeni kodlar, yeni söylemler ve yeni roller üretmiştir. Buna rağmen kadınla erkeğin birbirini tamamladığı, fıtratın adalet terazisi olduğu bir dünya hâlâ kurulamadı. Maalesef, kadını hakikatinden kopararak yeniden şekillendirmeye çalışan bir gündemin içindeyiz. Kadınlar, sınırları her gün genişleyen popüler kültürün tahakkümü altında büyük mağduriyetler yaşıyorlar. Çünkü kadınlara vadedilen tüm hak, özgürlük ve başarıların ön koşulu öz kimliklerinden vazgeçmeleri. Kadınlar ötekileştirilmemek, sosyal hayattan dışlanmamak ya da işini kaybetmemek için bu koşulu kabul etmek zorunda kalıyorlar. O nedenle küreselleşmenin ve popüler kültürün, gözlerimizin önünde inşa ettiği yeni kodları, kılı kırk yararak irdelemeliyiz. Mesela, iş, teknoloji ve sanat dünyasına ait kültür kodlarının, kadınlarla ilgili neler söylediğine kulak kabartmalıyız.”
Modern dünyanın aileye yönelik tasarımının deşifre edilmesi gerektiğini belirten Emine Erdoğan, son zamanlarda öne çıkarılan rol modellere bakıldığında kadının bir özne olarak ailenin dışında, konumlandırıldığının görüldüğünü vurguladı.
Kadının emeği ev içinde kaldıysa, emeğinin de kendinin de görünmediğini dile getiren Emine Erdoğan, şunları söyledi: “İş yerlerinde kadın başarılı sayılırken, evdeki kadın hakir görülen bir konumda kalıyor. Evi ve işi arasında savrulan kadınların, ‘eşitlik’ adı altında sarf ettikleri insanüstü efor ve yaşadıkları çelişkiler göz ardı ediliyor. Benzer olarak annelik, kadının kendini gerçekleştirmesinin önündeki bir bariyer olarak sunuluyor. Evdeki kadının nesil yetiştiren, aile hayatını organize eden, her dakikası üretim ve sorumluluk dolu yaşamına tepeden bakılıyor. İşte tüm bunlar kadınları dar kalıplara mahkûm etmektir. Hayatın zenginliklerini, terazisini ve sunduğu seçenekleri yok etmektir.”
“KADINLARIMIZIN MEDENİYETİMİZ İÇİNDEKİ GÜÇLÜ VARLIĞINI HATIRLATMAMIZ GEREKİYOR”
Gerçek eşitlik ve özgürlüğün, kadınların fıtri hasletlerini korumalarına imkân sağlayacak ekosistemi oluşturmakla başladığını ifade eden Emine Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kadınların hayatın tüm alanlarında, kendi tabiatlarıyla var olmalarını sağladığımızda adalet ve denge ekseninde bir dünya zaten oluşacaktır. Hükûmetimiz bu anlayışla kadınların çalışma, sosyal ve eğitim hayatlarına yönelik reform niteliğinde iyileştirmeler yaptı. Kamusal yasakların kaldırılması da kadın meselelerinin en başta bir insan hakları mücadelesi ölçeğinde ele alınmasıyla başarıldı. Bu tecrübe, insanlık adına büyük bir kazanım olduğu gibi, evrensel bir referans noktasıdır. O nedenle bu başarılar sadece bizim gündemimiz olmamalı. El birliğiyle kadınlar adına kazandığımız hakları ve kadını örseleyen sistemlere karşı dik duruşumuzu tüm dünyaya anlatabilmemiz lazım. Zira bugün özgürlüğü sadece kendi değerleriyle tanımlayan dünyanın en medeni sayılan ülkelerinde bile kadınlar, ideolojik kıyımların kurbanı olabiliyorlar. Kamusal yasaklarla, mahalle baskısıyla, yaşamları görünmez prangalar içinde geçiyor.”
Emine Erdoğan, “Şu bir gerçek ki ana akım söylemler artık geçerliliğini yitirmiştir. Çözüm ise kadınların, hakikatlerinden koparılmadan var olabilecekleri reçeteler üretebilmektir. Dinimizin, kadın ve erkek arasında gözettiği, hassas dengeyi unutmayalım. Bizim inancımızda kadın ve erkek bir bütünün iki yarısıdır. Farklı fıtratlar ve farklı kabiliyetlerle hayatta yer alır, iş birliği içinde var olurlar. Dinimiz, kadınların ve erkeklerin, insan onuruna yaraşır hayatlar yaşamasının yollarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu noktada bizim ödevimiz, bu prensipleri hayata aktarmaktır” dedi.
Dünyanın önemli bir dönemeçten geçtiğini vurgulayan Emine Erdoğan, ailenin DNA’sını bozmaya, kadını aileden koparmaya çalışanların çocuklar üzerinden çok çirkin hesaplar yaptığını dile getirdi.
Kadın hakları her konuşulduğunda cinsiyet kavramını belirsizleştiren küresel hareketin ortaya atıldığına dikkati çeken Emine Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bizler büyük bir dayanışma içinde, bu dayatmaları bertaraf edecek güçlü formüller üretmek zorundayız. En başta da kadınlarımızın kendi medeniyetimiz içindeki güçlü varlığını onlara hatırlatmamız gerekiyor. Cesareti, azmi, rikkati ve vakarıyla temayüz eden Anadolu kadını, zamanlar üstü bir rol modeldir. Topraklarımızdan geçen seyyahların tarihe bıraktığı kayıtlar, Anadolu kadınının yüzyıllar öncesinde dahi sergilediği liderliğin delilleridir. Hanım sultanların vakıf eserleri, medeniyetimizde kadınların topluma yön veren figürler olduğunu anlatır. Şifahaneler, imaretler, aşevleri, camiler ve külliyeler ile donattıkları şehirler kadının dönüştürücü gücünü gösterir. Anadolu medeniyetinde ve İslam medeniyetinde çok güçlü bir kadın tarihi var. Bu tarihin güncel söylemlerle gün yüzüne çıkarılmaması, gerçekten çok düşündürücü. Tarihimize ve medeniyetimize, mührünü vurmuş kadınların örnekliğini geleceğe aktaracak projelerin hayati olduğuna inanıyorum.”
Programa; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Saliha Okur Gümrükçüoğlu, Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, Azerbaycan Aile, Kadın ve Çocuk Sorunları Devlet Komitesi Başkanı Bahar Muradova, Tanzanya Toplumsal Gelişim, Toplumsal Cinsiyet, Kadın ve Özel Gruplar Bakanı Onesphoro Gwajima, Libya Sosyal İşler Bakanı Wafaa Abu Bakhr Mohamed Al Kilani’nin yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, akademisyenler ve KADEM temsilcileri katıldı.
TÜRKSOY’un seçme eserlerinin yer aldığı 2000 adet kitap Almatılı okurlara hediye edildi.Hediye edilen eserlerin arasında 3 dilde hazırlanan Abay, Üç Arıs, Oljas Süleymanov, Cengiz Aytmatov gibi prestij eserler de yer aldı.
Etkinliğe Kazakistan Yazarlar Birliği Başkanı Ulugbek Esdaulet, TÜRKSOY Kazakistan Ülke Temsilcisi Bakıtjan Omarov, Daire Başkanı Sancar Mülazımoğlu ve Kazakistan edebiyat camiasının temsilcileri katıldı.
Kazakistan Cumhuriyetinin bağımsızlığının 30. yılı anısına düzenlenen etkinlikte, TÜRKSOY tarafından hediye edilen eserler Kazakistan’ın Almatı şehrinde bulunan farklı kütüphanelere dağıtılacak.
Etkinliği takiben, Karabağ’ın düşman işgalinden kurtarılması mücadelesini dünya kamuoyuna çalışmalarıyla duyuran Kazakistan medyasının temsilcilerinden Nurgali Jusipbay ile Serik Maleyev’e TÜRKSOY Basın Ödülü takdim edildi. Medya çalışanlarına ödüllerini TÜRKSOY Kazakistan Ülke Temsilcisi Bakıtjan Omarov takdim etti.
SOCAR Türkiye, 8 Kasım Karabağ Zaferi’ni ve şehitlerin hatırasını ölümsüzleştirmek üzere İzmir’in Aliağa ilçesinde ‘Azerbaycan Karabağ Hatıra Ormanı’ kurdu. 20 bin ağaçlık hatıra ormanının fidan dikim töreni, SOCAR Türkiye CEO’su Zaur Gahramanov’un ev sahipliğinde, Aliağa Kaymakamı Ömer Kocaman, Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar ve İzmir Orman Bölge Müdürü Zafer Derince’nin katılımlarıyla gerçekleşti.
Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi SOCAR’ın iştiraki olan SOCAR Türkiye, 30 yıldır işgal altında olan Karabağ’ın 8 Kasım 2020’de yeniden Azerbaycan topraklarına katılması zaferini ölümsüzleştirmek ve 44 gün süren mücadelede şehit olanların anısını yaşatmak üzere ‘Azerbaycan Karabağ Hatıra Ormanı’ kurdu. SOCAR’ın Türkiye’deki en büyük yatırımlarının konuşlandığı İzmir’in Aliağa ilçesinde kurulan hatıra ormanı için 22 Kasım’da fidan dikim töreni gerçekleştirildi.
SOCAR Türkiye CEO’su Zaur Gahramanov’un ev sahipliğinde ve SOCAR Türkiye çalışanlarından oluşan SOCAR Gönüllüleri’nin de katılımıyla gerçekleşen törene, Aliağa Kaymakamı Ömer Kocaman, Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar ve İzmir Orman Bölge Müdürü Zafer Derince katıldı. Samurlu mevkiinde bulunan 55 dönümlük alana dikilmek üzere Orman Genel Müdürlüğü’ne 20 bin adet kızılçam ve sedir ağacı fidanı bağışlanırken, törene katılan konuklar sembolik olarak fidan dikimi gerçekleştirerek, Karabağ Zaferi’ni ve şehitlerini andı.
“İKİ KARDEŞ ÜLKE OLARAK AZİZ ŞEHİTLERİMİZİ BİRLİKTE ANIYORUZ”
SOCAR Türkiye CEO’su Zaur Gahramanov, törende yaptığı konuşmada Karabağ Zaferi’ni iki devlet tek millet ülküsüyle kutladıklarını belirterek şunları söyledi: “SOCAR Türkiye olarak Azerbaycan Karabağ Hatıra Ormanımızı, bu zaferi ve şehitlerimizin hatırasını ölümsüzleştirmek için kurduk. İki kardeş ülke olarak, Karabağ’ı yeniden Azerbaycan toprağı yapan ve bize büyük bir zafer armağan eden aziz şehitlerimizi birlikte anmaktan gurur ve mutluluk duyuyorum.