Bizimle iletişime geçin

DÜNYA

KURUCU CUMHURBAŞKANI ELBAŞI NURSULTAN NAZARBAYEV’İN KAZAKİSTAN’IN MODERNLEŞMESİNDEKİ ROLÜ

Haberler

on

“1 Aralık Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı Günü” münasebetiyle
KURUCU CUMHURBAŞKANI ELBAŞI NURSULTAN NAZARBAYEV’İN KAZAKİSTAN’IN MODERNLEŞMESİNDEKİ ROLÜ


Modernleşme süreçleri
Modernleşme olarak tanımladığımız süreç, devletlerin uluslararası arenada güçlü bir devlet olarak ayakta kalma çabasıdır. Bu kavram Avrupa ülkelerinin 17. yüzyılda uluslararası politikada ön plana çıkmasıyla gündeme gelmiş ve o günden bu güne gündemdeki yerini kaybetmemiştir. 19. yüzyılın sonuna doğru Japonya’nın başarılı bir şekilde modernleşmesi, Avrupa dışındaki ülkelerin de modernleşebileceği anlayışını oluşturmuştur.
Yirminci yüzyılda dünyanın çeşitli yerlerinde bir dizi modernizasyon atılımları gerçekleşmiştir. Özellikle İslam Dünyasında Türkiye bir model olarak ön plana çıkmıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki dönemde sömürgeci imparatorlukların dağılmasıyla bağımsızlıklarına kavuşan Asya ve Afrika ülkeleri de modernleşme süreçlerini başlattı. 1970’lerde önce Tayvan, Singapur, Hong Kong ve Güney Kore gibi “Asya Kaplanları” dalgası, sonra Çin’in başarısı gündeme gelmiştir. Günümüzde de Brezilya, Endonezya, Meksika ve diğer ülkelerde modernleşme süreci yaşanmaktadır. Bu örneklerde uluslar, tarihsel gelişimin zorluklarını aşmayı, dünya hiyerarşisinde daha üst sıralara tırmanmayı ve devletlerini radikal bir şekilde yenilemeyi başarmışlardır.

Nazarbayev Etkeni
1990’larda Kazakistan da modernleşme yolculuğuna başladı. Ülkemizin yeniden doğuşu ve ileriye doğru atılım dönemi 1990’ların zor tarihsel aşamasına denk gelmiştir. Bu dönem, uluslararası güvenlik, enerji ve petrol piyasası alanında önemli olayların yaşandığı ve ayrıca “Avrasya” adında yeni bir bölgenin oluşma dönemi idi. Kazakistan bu olayların tam ortasında ve bu yeni bölgenin tam merkezinde bulunmaktaydı. Bu dönem, 70 yıldan uzun süredir var olan uluslararası siyasi sistemin keskin bir şekilde yıkıldığı ve dünya oyuncularının hala bilinmeyen koşullarda diyalog ve işbirliği için uygun bir format aradığı bir belirsizlik ve küresel türbülans zamanıydı
Kazakistan’ın devlet olarak oluşumu böyle bir “kaynayan” uluslararası ortamda gerçekleşti. Bugün, bağımsız Kazakistan’ın gelişme yolunun ne olabileceği ile ilgili farklı görüşler olabilir. Ancak, ülkenin ilk liderinin kişiliğinin cumhuriyet tarihinde en önemli etken olduğu aşikârdır. Bir kişinin tarihin akışını değiştirdiği pek çok kez görülmüştür. Sorumluluk alma, ülkenin kalkınması hakkında net bir görüşe sahip olma ve onu savunabilme yeteneği gibi özellikler tarihin kritik dönüm noktalarında yönetimde bulunan insanlara hastır. Bu bağlamda Nursultan Nazarbayev’in Kazakistan tarihinde oynadığı rol; Türkiye’de Mustafa Kemal Atatürk, Fransa’da Charles de Gaulle, Malezya’da Mahathir Muhammed, Singapur’da Lee Kuan Yew ve Çin’de Deng Xiaoping’in ülkelerinin gelişiminde oynadığı rollerle kıyaslanabilir. Halk tarafından 1 Aralık 1991’de cumhurbaşkanı olarak seçilen Nazarbayev, kendi sözüyle “uçurumun kenarında duran” bir devletin tüm yükünü kendi omuzlarına almıştır.

Sovyet Sisteminin Çöküşü
SSCB’nin çöküşünün arifesinde Kazakistan’ın durumu oldukça kötü idi. İstatistiklere göre, kendisi de ekonomik ve teknolojik olarak gelişmiş ülkelerden geride kalan Sovyetler Birliği’nde, Kazakistan en son sıraların birindeydi. Açıkçası, SSCB’de Kazakistan’a sadece tarım ve hammadde deposu rolü biçilmişti. Dolayısıyla, Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra, Kazakistan’ı zorlu bir süreç beklemekteydi. Öncelikle ülke coğrafik olarak dezavantajlı konumdaydı. Rusya ve Çin gibi büyük güçler ile istikrarsız güney arasında, uluslararası sulardan uzakta, kıtanın iç tarafında yer almaktaydı. Bu coğrafik konum bir yandan jeopolitik tehdit oluştururken, diğer yandan ekonomik zorluklar yaratmaktaydı. Buna ek olarak, ülkenin demografik yapısı da belirli çatışma riskini barındırmaktaydı.
SSCB’nin dağılmasıyla Kazakistan’ın ekonomik durumu daha da kötüleşmişti. 1990-1994 yılları Kazakistan’daki endüstriyel üretim hacmi yarıya, ulaşım 2/3’ye, tarım %30’a azalmıştı. Kömür, madencilik ve diğer sektörlerdeki sanayi devlerin çalışmaları durmuştu. İşsizlik artmış, kitlesel ekonomik göç başlamıştı. Bu şartlarda Kazakistan SSCB’de hüküm süren etkisiz ekonomik modelin üstesinden gelmek zorunda kalmıştır.

Kazakistan Modeli
Piyasa ekonomisine geçmek için çabalayan ülkede hantallaşmış devlet kurumları söz konusuydu. 130’dan fazla etnik gruptan ve 30’dan fazla dini mezhepten oluşan toplumda barışı ve uyumu korumak önemliydi. Dış politikada ise dünya toplumundaki yerimizi aramamız gerekmekteydi.
Bütün bu dikenli yollardan genç Kazakistan, Birinci Cumhurbaşkanının önderliğinde geçti. İlk yıllardaki zorluklar ve meydan okumalar başarılı bir şekilde aşıldı. Birçok kriz fırsata dönüştürüldü. Kazakistan Lideri, zamanında ve doğru kararlar verdi ve ülkeyi kriz ortamından yeni bir gelişme seviyesine getirmeyi başardı.
Nazarbayev dünyadaki kalkınma ve atılım yapma deneyimleriyle yakından ilgilenmekteydi. Başarılı ulusların tarihini derinlemesine incelemişti. Japonya, Güney Kore, Malezya ve Çin’in kalkınma yolları model olarak Nazarbayev’in masasında bulunmaktaydı. Ancak şunu açıkça belirtmemiz gerekir ki, Kazakistan hiçbir zaman yabancı kalkınma modellerini kopyalamamıştır. Ne Asya, ne Avrupa, ne de Amerika modelleri Kazakistan için tam olarak uyabilirdi. Çünkü bunlar; farklı politik, sosyal ve ekonomik koşullarda, farklı tarihsel dönemlerde ve farklı devletlerde uygulanmış modellerdi. Dünya deneyimlerinden evrensel ilkeleri çıkartan Nazarbayev, onları ulusal ortama ustaca uygulayabildi ve kendisinin etkili reformlar, kalkınma ve etkili yönetişim modelini oluşturdu.
1990’ların başından itibaren Nursultan Nazarbayev, devlet kalkınmasının tüm alanlarında hızlı bir reform programını geliştirdi ve ulusal modernleşmeyi başarıyla uyguladı. Kendi kalkınma formülünü “Önce Ekonomi, Sonra Siyaset” olarak belirledi. Diğer bir deyişle, demokratik kurumların gelişmesi için önce ekonomik kalkınmanın gerçekleşmesi gerekmekteydi. Bugün bu deneyim, “Nazarbayev Modeli” veya “Kazakistan Yolu” olarak da bilinmektedir. Bu modelin temelinde düşünceli ve aşamalı bir şekilde reform edilen devlet binası bulunmaktadır. Kazakistan’ın otuz yıllık kalkınma tarihini özetleyecek olursak, Kazakistan Birinci Cumhurbaşkanı’nın çabalarını üç temel reform ve kalkınma aşaması olarak ele alabiliriz.

Üçlü Modernleşme: Ekonomi, Toplum ve Politika
1990’ların başında Kazakistan’da birinci modernizasyon gerçekleşti. O dönemdeki hedef; kamu yönetim sistemini yeniden inşa etmek, piyasa ekonomisinin temellerini oluşturmak ve dünya topluluğuna entegre olmaktı. Bu dönemde Kazakistan ekonomik, sosyal ve politik alanlarda “üçlü modernleşme” gerçekleştirdi. Kazakistan, devlet aygıtının politik gelişiminde model olarak demokrasiyi seçti. 1995’teki yeni Anayasa temelinde, yürütme, yasama ve yargı yetkilerinin ayrılmasıyla siyasi bir sistem oluşturuldu ve hukukun üstünlüğünün temeli atıldı. Devlet derin ekonomik dönüşümler gerçekleştirdi ve piyasa ekonomisinin kilit mekanizmalarını oluşturdu. Belirsizlik ortamına karşı Kazakistan, istikrarı sağladı ve toplumdaki etnik ve dini uyumu koruyabildi.
Kazakistan kendisini barışçıl devlet olarak ilan etti ve SSCB’den miras kalan en büyük 4. nükleer cephaneliğinden vazgeçti. Genç devlet dünyanın çoğu ülkesi ile diplomatik ilişkiler kurdu, dünya toplumunun bir üyesi haline gelerek uluslararası alanda tanınmış oldu.
Bu süreçte Kazakistan beklenmedik bir hamle yaparak devletin uzun vadeli gelişimi için bir strateji geliştirdi. 1997 yılında Nursultan Nazarbayev, “Kazakistan-2030 Stratejisi”ni ilan etti. Sovyet sonrası ülkeler acil sosyal, ekonomik ve iç siyasi meseleleri çözmekle uğraşırken, Kazakistan’ın ilk cumhurbaşkanı ülkesini otuz yıl sonrası ufkunun ötesine bakmaya çağırdı.

Dünyanın İlk 30 Ülkesi Arasına Girme Hedefi
Kazakistan’ın ikinci modernizasyonu 1990’ların sonlarında başladı ve 2010’ların ortasında tamamlandı. Bu dönemde devlet olarak oluşan ve ayaklarında durmayı öğrenen Kazakistan, 1990lı yılların başındaki çetin reformlarının meyvelerini toplamaya başladı. Nazarbayev önderliğinde ekonomi, sürdürülebilir büyüme yakaladı. Ülkede modern bir devlet kurumları ve orta sınıf oluştu. Reformların sonucu olarak toplumun refah seviyesi yükseldi. 1990’ların başında kişi başına GSYİH 700 dolar iken, bu rakam 2013 yılında 12.000 dolara ulaştı. Bundan dolayı Dünya Bankası Kazakistan’ı orta gelirli ülkeler arasına aldı.
İkinci modernizasyon döneminde Kazakistan’ın önemli bir başarısı, bugün Birinci Cumhurbaşkanı Nur-Sultan’ın adını taşıyan devletin yeni başkentinin taşınması ve yeniden inşasıydı. Yeni başkent, devletin kalkınmasının bir dizi stratejik sorununu çözdü ve ülkemizin yeni tarihsel döneminin sembolü haline geldi. 2012 yılında Kazakistan, dünyanın en rekabetçi 50 ülkesi arasında girdi. Aynı yıllarda Nursultan Nazarbayev, “Kazakistan-2050 Stratejisi”ni açıkladı. Hedef, birkaç on yıl içinde dünyanın 30 ileri ülkesi arasına girmektir.

Manevi Modernleşme
Nazarbayev 2017’de Üçüncü Modernizasyonu açıkladı. Kazakistan, büyüme potansiyelini ortaya koymuştu. Nursultan Nazarbayev’in politikaları sayesinde Kazakistan’ın GSYİH’si 22 milyar dolardan 184 milyar dolara yükselmişti. İş faaliyeti koşullarını geliştirme çabaları, ülkeyi Dünya Bankası’nın “Doing Business” derecelendirmesinde 2005 yılındaki 86. sıradan 2019’da 25. sıraya taşımıştı.
Bu yeni kalkınma hedefine ulaşmak için topluma karşı sorumlu ve profesyonel bir devletin oluşturulması gerekmekteydi. Bu yeni dönemin öncelikleri arasında ekonominin etkili gelişimi, yurtdışından yatırım çekme, yenilikçi sanayileşme, daha fazla sosyal modernleşme ve halkın birliğinin korunması bulunmaktadır. Bu dönemde ulusal kalkınma, “Ruhaniy Jangıru” (Manevi Modernleşme) özel programı çerçevesinde beşeri sermayenin geliştirilmesine dayanmaktadır.
Hedefleri birbiriyle uyumlu olan üç modernizasyon, bütünsel bir güncelleme ve geliştirme sürecini oluşturmaktadır. İstikrarlı bir devlet yapısı ve güçlü başkanlık sistemi, ülkede reformların gerçekleşmesini mümkün kıldı. Genel olarak, ana sonuç şudur ki modern Kazakistan 1990’ların hayatta kalma mücadelesini çoktan aşmış ve en gelişmiş ülkeler arasında kendine özel yerini almak için küresel rekabete girişmiş bulunmaktadır.

Dengeli Dış Politika
Nazarbayev’in dış politika anlayışına da değinmek gerekirse, “çok vektörlülük” olarak tanımlanan dengeli politika sayesinde Kazakistan’ın güvenliği sağlandı ve ülke uluslararası toplumunu saygın bir üyesine dönüştü. Kurucu Cumhurbaşkanın uluslararası arenada ortaya attığı fikir ve girişimlerinin çoğu uygulandı. Kazakistan, küresel nükleer güvenlik alanındaki kilit ülkelerin biri haline geldi. Barışı koruma politikalarında ve Dağlık Karabağ, İran nükleer krizi, Ukrayna, Suriye ve diğer ülkelerdeki çatışmaların çözümünde bir takım sonuçlar elde etti. Kazakistan’ın barışçıl politikası, ülkenin AGİT, Şanghay İşbirliği Örgütü, İslam İşbirliği Teşkilatı, 2017-2019’da BM Güvenlik Konseyi’nin daimi olmayan üyeliği ve diğer uluslararası kuruluşların başkanlığına seçilmesine katkıda bulundu. Nazarbayev’in Avrasyacı fikri temelinde Avrasya Ekonomi Birliği oluşturuldu. Kazakistan DTÖ’ye üye oldu ve büyük altyapı projelerinin uygulanması sayesinde, Doğu ile Batı arasındaki ulaştırma ve ticaret koridorları bakımından merkezi ülke haline geldi.

Sonuç olarak, Nazarbayev’in önderliğinde gerçekleşen üç modernleşmenin neticesi olarak, Kazakistan “zaman sıçraması” yapmayı başardı. Diğer bir ifadeyle, ülke bir siyasi-tarihsel dönemden yeni bir döneme, bir ekonomik sistemden diğerine geçiş yaptı. Nazarbayev’in Kazakistan için yaptıklarını gelecek nesillere aktarmak amacıyla 2011 yılında, onun ilk olarak Cumhurbaşkanı seçildiği 1 Aralık günü Birinci Cumhurbaşkanı Günü olarak ilan edildi.

DÜNYA

Türkiye-Kazakistan Dostluk Parkı açıldı

Haberler

on

TBMM BAŞKANI ŞENTOP, KAZAKİSTAN MECLİS BAŞKANI KOŞANOV İLE BİRLİKTE, “TÜRKİYE-KAZAKİSTAN DOSTLUK PARKI”NIN AÇILIŞINI GERÇEKLEŞTİRDİ

TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, “Bugün olduğu gibi gelecekte de gerek Türkiye ve Kazakistan arasındaki ikili ilişkilerde gerekse bağımsız Türk devletleri arasındaki çok taraflı ilişkilerde kardeşlik, işbirliği ve dayanışma irademizi her zeminde ortaya koymaya devam edeceğiz.” dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, “Bugün olduğu gibi gelecekte de gerek Türkiye ve Kazakistan arasındaki ikili ilişkilerde gerekse bağımsız Türk devletleri arasındaki çok taraflı ilişkilerde kardeşlik, işbirliği ve dayanışma irademizi her zeminde ortaya koymaya devam edeceğiz.” dedi.

Mamak Belediyesince yaptırılan Türkiye-Kazakistan Dostluk Parkı’nın açılışında konuşan Şentop, Türkiye ve Kazakistan arasında dostluğun pekiştirilmesi için atılan her adımın mutluluk verdiğini söyledi.

Kazakistan’ın bağımsızlığından beri ilerleyen ilişkilere kardeşlik bilinci ve duygusunun yol gösterdiğini belirten Şentop, “Soydaş ve kardeş bir devlet olarak Kazakistan’ın sevincini kendi sevincimiz bildik, Kazakistan’ın kederini kendi kederimiz gibi gördük ve hissettik. Dostluk ve kardeşlik ilişkilerimiz, gerçek bir bağ olduğunu kara günlerde de ispatlamıştır. Türkiye olarak yaşadığımız deprem felaketinde bize yürekten gelen, dost elini uzatan Kazakistan’ın gösterdiği dayanışma ve destek bizim için çok kıymetlidir.” diye konuştu.

Türk Devletleri Teşkilatında (TDT) somutlaştığı gibi hükümetler arasındaki ilişkilerin çok derin ve boyutlu olduğunu dile getiren Şentop, iki ülke arasında 10 yılı aşkın süredir yüksek düzeyli, stratejik işbirliği olduğu vurguladı.

İki ülke cumhurbaşkanının, devletleri ortak amaç ve istikamette beraberce ilerletmek için iradelerini her zaman açıkça ifade ettiğini anlatan Şentop, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Enerji ve savunma gibi alanlarda yaptığımız işbirliği, ülkelerimizin tam bağımsız duruşuna güç katmaktadır. Bu güzel parkı ziyaret eden insanlar, halkımız, Kazakistan’a ve Kazakistan halkına duyduğu kardeşlik hislerini yakından tekrar yaşayacaktır. Ankara’nın kalbinde Kazakistan’a adanmış diğer abidelerde olduğu gibi bu parkta Kazakistan’ın yüreğimiz de tuttuğu yerin nişanesi olacak, dostluğumuzu somut olarak sergileyecektir. Bugün olduğu gibi gelecekte de gerek Türkiye ve Kazakistan arasındaki ikili ilişkilerde gerekse bağımsız Türk devletleri arasındaki çok taraflı ilişkilerde kardeşlik, işbirliği ve dayanışma irademizi her zeminde ortaya koymaya devam edeceğiz.”

Programa, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Jülide Sarıeroğlu, AK Parti Ankara Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeş, Mamak Belediye Başkanı Murat Köse, iki ülkenin diplomatik temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı.

сәуірде Анкарадағы Мамак муниципалитетінде Қазақстан-Түркия достық паркінің салтанатты ашылуы өтті.
Аталған іс-шараға Түркі мемлекеттері Парламенттік Ассамблеясының ХІІ пленарлық отырысына қатысу үшін Түркияға жұмыс сапарымен келген Қазақстан Республикасының Парламент Мәжілісінің төрағасы Ерлан Қошанов пен Түркия Республикасы Ұлы Ұлттық Мәжілісінің төрағасы Мұстафа Шентоп, Мамақ муниципалитетінің төрағасы Мурат Көсе, Қазақстан Республикасының Түркиядағы Елшісі Еркебұлан Сәпиев, Түркия Республикасы Сыртқы істер министрінің орынбасары Мехмет Кемал Бозай, зиялы қауым және диаспора өкілдері, қала тұрғындары және бұқаралық ақпарат құралдары қатысты.
Мәжіліс спикерлері парктің ашылу салтанатында сөйлеген сөздерінде осындай игі істер – түбі бір, мәдениеті мен тарихы ортақ тамырлас екі елдің достығы мен ынтымағын одан әрі нығайта түсетінін атап өтті.
Саябақ Анкараның көне тарихи орталығы – Мамак ауданында орналасқан. Ауданы 14 мың шаршы метр. Онда отбасылық демалыс, жүгіру және дене шынықтырумен айналысу үшін барлық жағдай жасалған. Саябақта Күлтегін, Білге Қаған, Тоныкөк жазба ескерткіштері орнатылған. Сондай-ақ қазақтың ұлы ақыны Абай Құнанбайұлы мен дана философ Әл-Фарабидің мүсіндері бар.

OKUMAYA DEVAM ET

DÜNYA

TBMM-KAZAKİSTAN PARLAMENTOSU ARASINDA İŞ BİRLİĞİ PROTOKOLÜ İMZALANDI

Haberler

on

Kazakistan’da 19 Mart’ta gerçekleştirilen parlamento seçimlerinden dolayı tebriklerini ileten Meclis Başkanı Şentop, “Yeni Meclisin, kardeş Kazak halkının esenliği ve refahı için faydalı çalışmalar yapacağından eminim. Yeni dönemin hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

Meclis Başkanı Şentop, 6 Şubat depremlerinden dolayı Kazakistan’ın desteği için de teşekkür ettiği konuşmasında, “Böylesi acıların yaşandığı bir dönemde kardeşlerimizin yanımızda olduğunu bilmek bizler için en büyük teselli kaynağı oldu” diye konuştu.

İkili ilişkiler ve bölgesel sorunların da ele alındığı görüşmede Şentop, Kazakistan’ın istikrarının hem bölgesi hem bütün Türk dünyası için büyük önem taşıdığını vurguladı. Kazakistan’ın, Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) kurumsallaşmasında öncü rolü olduğunu belirten Şentop, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin gözlemci üyelik statüsü almasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Şentop, “Bu kararın ardından, KKTC’nin TÜRKPA’da bulunmaması büyük bir eksiklik olurdu. Bu toplantı vesileyle, KKTC Cumhuriyet Meclisinin TÜRKPA’ya gözlemci üyeliği de inşallah tamamlanmış olur ve liderlerimizin Türk dünyası için attığı güçlü adımlara biz de ayak uydurmuş oluruz. Kuzey Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin on yıllardır uğradığı insanlık dışı ambargo ve izolasyona Türk dünyasının razı olmadığını bundan böyle somut eylemlerimizle de göstermemiz gerektiği kanaatindeyim” dedi.

Meclis Başkanı Şentop ayrıca, parlamentolar arasında imzalanan “İşbirliği Protokolü”nün de iki ülke arasındaki temasları daha da artıracağına olan inancını dile getirdi. “Bu Protokol, iki Parlamento arasındaki dostluk ve kardeşliği güçlendirme konusunda duyduğumuz arzunun ve ortak iradenin bir göstergesidir” değerlendirmesinde bulundu.

Kazakistan Meclis Başkanı Yerlan Koşanov da konuşmasında, Türkiye’de meydana gelen deprem felaketinden dolayı üzüntülerini dile getirdi. Koşanov, ilk yurtdışı ziyaretini Türkiye’ye yaptığını vurgulayarak, bunun sembolik olarak önemine işaret etti. Kazakistan Meclis Başkanı Koşanov, Türkiye’nin izlediği dış politikayı yakından takip ettiklerini ifade eden Koşanov, özellikle Ukrayna Rusya savaşı konusunda arabulucu rolüne dikkat çekti. Koşanov, parlamentolar arasında imzalanan protokolün de iki ülke ilişkilerinin temposunu daha da yükselteceğine olan inancını dile getirerek, “Protokol, parlamentolarımız arası ilişkilere ivme kazandıracaktır” dedi.

Görüşme sonrasında iki Meclis Başkanı, Kazakistan Parlamentosu ve TBMM arasında İş Birliği Protokolü’nü imzaladı.

Meclis Başkanı Şentop, Kazakistan Meclis Başkanı Koşanov ile birlikte Mamak’ta açılışı gerçekleştirilecek olan Türkiye-Kazakistan Dostluk Parkı’na kendi kullandığı TOGG araç ile geçti.

Кеше Мәжіліс төрағасы Ерлан Қошанов бастаған депутаттар тобы Анкараға, Түркі мемлекеттері Парламенттік Ассамблеясының ХІІ пленарлық отырысына қатысу үшін арнайы келді.
Ұшақтан түсе сала ресми шаралар басталып кетті.
Түркия Республикасы Ұлы Ұлттық Жиналысының ғимаратында екі елдің заң шығарушы органдарының басшылары – Ерлан Қошанов және Мұстафа Шентоп бастаған делегация түбір халықтардың өзара достық, экономикалық және стратегиялық байланыстарды тереңдету жайын сөз етті.
Жиын соңында екіжақты ынтымақтастық туралы хаттамаға қол қойды.
Кеше Анкараның тарихы терең аудандарының бірі – Мамак муниципалитетінде Қазақстан-Түркия достық саябағы ашылды. Шараның ресми ашылуында Мәжіліс төрағасы бауырлас екі тамыры терең тарихына, дипломатиялық байланысына, екі ел басшыларының берік ұстанымдарына ерекше тоқталды.
Биыл Түркия Республикасының құрылғанына – 100 жыл! Осы ғасырлық саяси жеңіс қарсаңында ашылған саябақтан түбі бір бабаларымыз Күлтегін, Білге Қаған, Тоныкөктің тасқа жазып, тарихқа қаттаған рухты сөздері орын алыпты.
Сонымен бірге, ұлы данышпан Әбу Насыр әл-Фараби мен һакім Абайға саябақ аумағында арнайы бюст орнатылған.
700 мың халқы бар Мамак ауданы тұрғындарының серуеніне арналған ғажайып саябақта сейілдеген жандар Қазақ-Түрік бауырластығын ешқашан ұмытпайтыны даусыз.
Бүгін Ұлы Ұлттық Жиналысы ғимаратында Түркі мемлекеттері Парламенттік Ассамблеясының Кеңесі отырысы мен Түркі мемлекеттері Парламенттік Ассамблеясының ХІІ пленарлық жиына өтеді.
Сол отырысқа қатысатын боламыз.

OKUMAYA DEVAM ET

DÜNYA

Emine Erdoğan, Kadın ve Adalet Zirvesi’nin gala yemeğine katıldı

Haberler

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) tarafından Anadolu Ajansının global iletişim ortaklığında düzenlenen “Kültürel Kodlar ve Kadın” temalı 5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin gala yemeğine katılarak bir konuşma yaptı.

Bahariye Mevlevihanesi’nde düzenlenen programda konuşan Emine Erdoğan, tüm katılımcıları selamlayarak, yurt dışından gelen yabancı konuklara da “Hoş geldiniz” dedi.

Zirve vesilesiyle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Emine Erdoğan, KADEM’in farklı temalarla her yıl düzenlediği zirvelerin, kadınlara dair evrensel meseleleri mercek altına aldığını, kördüğüm hâline gelmiş sorunların çözümlerine işaret ettiğini söyledi.

KADEM’in bugüne kadar yaptığı çalışmalarla, büyük bir ihtiyacı karşıladığına değinen Emine Erdoğan, derneğin kadın çalışmaları alanındaki tek sesliliğe, kendi medeniyet ve inanç dünyalarından yaklaşımlarla güçlü bir cevap verdiğini, kadınların, ailenin, toplumun yanında durduğunu dile getirdi. Tüm KADEM ailesine teşekkür eden Emine Erdoğan, derneğin başarılı çalışmalarının devamını diledi.

“KADINI HAKİKATİNDEN KOPARARAK YENİDEN ŞEKİLLENDİRMEYE ÇALIŞAN BİR GÜNDEMİN İÇİNDEYİZ”

Kadınların tarih boyunca hep tartışma konusu olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya, her dönemde kadınlara dair yeni kodlar, yeni söylemler ve yeni roller üretmiştir. Buna rağmen kadınla erkeğin birbirini tamamladığı, fıtratın adalet terazisi olduğu bir dünya hâlâ kurulamadı. Maalesef, kadını hakikatinden kopararak yeniden şekillendirmeye çalışan bir gündemin içindeyiz. Kadınlar, sınırları her gün genişleyen popüler kültürün tahakkümü altında büyük mağduriyetler yaşıyorlar. Çünkü kadınlara vadedilen tüm hak, özgürlük ve başarıların ön koşulu öz kimliklerinden vazgeçmeleri. Kadınlar ötekileştirilmemek, sosyal hayattan dışlanmamak ya da işini kaybetmemek için bu koşulu kabul etmek zorunda kalıyorlar. O nedenle küreselleşmenin ve popüler kültürün, gözlerimizin önünde inşa ettiği yeni kodları, kılı kırk yararak irdelemeliyiz. Mesela, iş, teknoloji ve sanat dünyasına ait kültür kodlarının, kadınlarla ilgili neler söylediğine kulak kabartmalıyız.”

Modern dünyanın aileye yönelik tasarımının deşifre edilmesi gerektiğini belirten Emine Erdoğan, son zamanlarda öne çıkarılan rol modellere bakıldığında kadının bir özne olarak ailenin dışında, konumlandırıldığının görüldüğünü vurguladı.

Kadının emeği ev içinde kaldıysa, emeğinin de kendinin de görünmediğini dile getiren Emine Erdoğan, şunları söyledi: “İş yerlerinde kadın başarılı sayılırken, evdeki kadın hakir görülen bir konumda kalıyor. Evi ve işi arasında savrulan kadınların, ‘eşitlik’ adı altında sarf ettikleri insanüstü efor ve yaşadıkları çelişkiler göz ardı ediliyor. Benzer olarak annelik, kadının kendini gerçekleştirmesinin önündeki bir bariyer olarak sunuluyor. Evdeki kadının nesil yetiştiren, aile hayatını organize eden, her dakikası üretim ve sorumluluk dolu yaşamına tepeden bakılıyor. İşte tüm bunlar kadınları dar kalıplara mahkûm etmektir. Hayatın zenginliklerini, terazisini ve sunduğu seçenekleri yok etmektir.”

“KADINLARIMIZIN MEDENİYETİMİZ İÇİNDEKİ GÜÇLÜ VARLIĞINI HATIRLATMAMIZ GEREKİYOR”

Gerçek eşitlik ve özgürlüğün, kadınların fıtri hasletlerini korumalarına imkân sağlayacak ekosistemi oluşturmakla başladığını ifade eden Emine Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kadınların hayatın tüm alanlarında, kendi tabiatlarıyla var olmalarını sağladığımızda adalet ve denge ekseninde bir dünya zaten oluşacaktır. Hükûmetimiz bu anlayışla kadınların çalışma, sosyal ve eğitim hayatlarına yönelik reform niteliğinde iyileştirmeler yaptı. Kamusal yasakların kaldırılması da kadın meselelerinin en başta bir insan hakları mücadelesi ölçeğinde ele alınmasıyla başarıldı. Bu tecrübe, insanlık adına büyük bir kazanım olduğu gibi, evrensel bir referans noktasıdır. O nedenle bu başarılar sadece bizim gündemimiz olmamalı. El birliğiyle kadınlar adına kazandığımız hakları ve kadını örseleyen sistemlere karşı dik duruşumuzu tüm dünyaya anlatabilmemiz lazım. Zira bugün özgürlüğü sadece kendi değerleriyle tanımlayan dünyanın en medeni sayılan ülkelerinde bile kadınlar, ideolojik kıyımların kurbanı olabiliyorlar. Kamusal yasaklarla, mahalle baskısıyla, yaşamları görünmez prangalar içinde geçiyor.”

Emine Erdoğan, “Şu bir gerçek ki ana akım söylemler artık geçerliliğini yitirmiştir. Çözüm ise kadınların, hakikatlerinden koparılmadan var olabilecekleri reçeteler üretebilmektir. Dinimizin, kadın ve erkek arasında gözettiği, hassas dengeyi unutmayalım. Bizim inancımızda kadın ve erkek bir bütünün iki yarısıdır. Farklı fıtratlar ve farklı kabiliyetlerle hayatta yer alır, iş birliği içinde var olurlar. Dinimiz, kadınların ve erkeklerin, insan onuruna yaraşır hayatlar yaşamasının yollarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu noktada bizim ödevimiz, bu prensipleri hayata aktarmaktır” dedi.

Dünyanın önemli bir dönemeçten geçtiğini vurgulayan Emine Erdoğan, ailenin DNA’sını bozmaya, kadını aileden koparmaya çalışanların çocuklar üzerinden çok çirkin hesaplar yaptığını dile getirdi.

Kadın hakları her konuşulduğunda cinsiyet kavramını belirsizleştiren küresel hareketin ortaya atıldığına dikkati çeken Emine Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bizler büyük bir dayanışma içinde, bu dayatmaları bertaraf edecek güçlü formüller üretmek zorundayız. En başta da kadınlarımızın kendi medeniyetimiz içindeki güçlü varlığını onlara hatırlatmamız gerekiyor. Cesareti, azmi, rikkati ve vakarıyla temayüz eden Anadolu kadını, zamanlar üstü bir rol modeldir. Topraklarımızdan geçen seyyahların tarihe bıraktığı kayıtlar, Anadolu kadınının yüzyıllar öncesinde dahi sergilediği liderliğin delilleridir. Hanım sultanların vakıf eserleri, medeniyetimizde kadınların topluma yön veren figürler olduğunu anlatır. Şifahaneler, imaretler, aşevleri, camiler ve külliyeler ile donattıkları şehirler kadının dönüştürücü gücünü gösterir. Anadolu medeniyetinde ve İslam medeniyetinde çok güçlü bir kadın tarihi var. Bu tarihin güncel söylemlerle gün yüzüne çıkarılmaması, gerçekten çok düşündürücü. Tarihimize ve medeniyetimize, mührünü vurmuş kadınların örnekliğini geleceğe aktaracak projelerin hayati olduğuna inanıyorum.”

Programa; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Saliha Okur Gümrükçüoğlu, Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, Azerbaycan Aile, Kadın ve Çocuk Sorunları Devlet Komitesi Başkanı Bahar Muradova, Tanzanya Toplumsal Gelişim, Toplumsal Cinsiyet, Kadın ve Özel Gruplar Bakanı Onesphoro Gwajima, Libya Sosyal İşler Bakanı Wafaa Abu Bakhr Mohamed Al Kilani’nin yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, akademisyenler ve KADEM temsilcileri katıldı.

OKUMAYA DEVAM ET

DÜNYA

DÜNYA5 ay önce

Türkiye-Kazakistan Dostluk Parkı açıldı

TBMM BAŞKANI ŞENTOP, KAZAKİSTAN MECLİS BAŞKANI KOŞANOV İLE BİRLİKTE, “TÜRKİYE-KAZAKİSTAN DOSTLUK PARKI”NIN AÇILIŞINI GERÇEKLEŞTİRDİ TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop,...

DÜNYA5 ay önce

TBMM-KAZAKİSTAN PARLAMENTOSU ARASINDA İŞ BİRLİĞİ PROTOKOLÜ İMZALANDI

Kazakistan’da 19 Mart’ta gerçekleştirilen parlamento seçimlerinden dolayı tebriklerini ileten Meclis Başkanı Şentop, “Yeni Meclisin, kardeş Kazak halkının esenliği ve refahı...

DÜNYA11 ay önce

Emine Erdoğan, Kadın ve Adalet Zirvesi’nin gala yemeğine katıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) tarafından Anadolu Ajansının global iletişim ortaklığında düzenlenen “Kültürel...

GÜNCEL2 sene önce

Techxtile Start-Up Challenge ödülleri sahiplerini buldu

Bu yıl üçüncüsü düzenlenen TechXtile Start-Up Challenge, genç girişimcileri sektöre kazandırırken, Türkiye genelindeki sektör paydaşları ve ihracatçı birlik başkanlarını da...

DÜNYA2 sene önce

TÜRKSOY’un seçme eserlerinin yer aldığı 2000 adet kitap Almatılı okurlara hediye edildi.

TÜRKSOY’un seçme eserlerinin yer aldığı 2000 adet kitap Almatılı okurlara hediye edildi.Hediye edilen eserlerin arasında 3 dilde hazırlanan Abay, Üç...

ENERJİ2 sene önce

2018 yılında bin 541 olan kadın çalışan sayısını 3 binin üzerine çıkarmayı başardık

OPET Yönetim Kurulu Üyesi Filiz Öztürk, “2018 yılında bin 541 olan kadın çalışan sayısını 3 binin üzerine çıkarmayı başardık. ”...

DÜNYA2 sene önce

SOCAR Türkiye, Karabağ Şehitleri Anısına ‘Azerbaycan Karabağ Hatıra Ormanı’ Kurdu.

SOCAR Türkiye, 8 Kasım Karabağ Zaferi’ni ve şehitlerin hatırasını ölümsüzleştirmek üzere İzmir’in Aliağa ilçesinde ‘Azerbaycan Karabağ Hatıra Ormanı’ kurdu. 20...

İŞ DÜNYASI2 sene önce

ATO BAŞKANI BARAN ANTOD’UN TOPLANTISINA KATILDI

ATO’DAN SAĞLIK TURİZMİ İÇİN HİSER PROJESİ BARAN: “ANKARA SAĞLIK TURİZMİNDE DE BAŞKENT OLMAYA ADAY” 27 KASIM 2021-Ankara Ticaret Odası (ATO)...

EĞİTİM2 sene önce

CW Enerji’nin Geleneksel Bayi Buluşmasında Gövde Gösterisi

Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük güneş paneli üreticisi CW Enerji, Türkiye’nin dört bir yanında hizmet veren bayilerini ağırladı. Sektörün öncüsü...

DÜNYA2 sene önce

Kazakistan Senfoni Orkestrası,CSO ADA Ankara’da konser verecek.

Kazakistan’ın bağımsızlığının 30. yıl dönümü dolayısıyla 27 Kasım Cumartesi günü saat 20.00’de CSO ADA Ankara’da Avrasya Senfoni Orkestrası konser verecek. ...

EN ÇOK OKUNAN HABERLER

seers cmp badge
tr_TRTurkish