Bizimle iletişime geçin

GÜNCEL

Ankara Sanayi Odası Temmuz ayı olağan Meclis Toplantısı Gerçekleştirildi

Haberler

on

Ankara Sanayi Odası Temmuz ayı olağan Meclis Toplantısı Meclis Başkanı Celal Koloğlu başkanlığında video konferans yöntemiyle yapıldı. ASO Başkanı Nurettin Özdebir toplantıda ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. Özdebir’in toplantıda yaptığı konuşma şöyle:

“Dünya Sağlık Örgütü’nün COVID-19 olarak adlandırdığı salgın hastalığın küresel ölçekte hızla yayılması ve ülkeleri hazırlıksız yakalaması, küresel bir sağlık krizinin yansıra, ekonomik krize ve milyonlarca insanı yoksulluğa iten bir insani krize de yol açmıştır.
Pandemiyle birlikte yaşanan sürecin belki de en ayırt edici özelliği, artık küreselleşmenin tersine bir sürecin işlemiş olmasıdır. Dünyada sınırların öneminin azalmış ve mesafelerin kısalmış olması nedeniyle çarpıcı bir hızla yayılan bu hastalıkla mücadele edebilmek için, ilk aşamada hem sosyal hem de ekonomik anlamda mesafe tedbirlerinin ve sınırların katı bir şekilde uygulanması gerekliliği ortaya çıkmış ve küreselleşmenin tersi bir süreç işlemiştir.
Dünya hem sağlık krizi hem ekonomik krizle mücadeleye devam ederken, ekonomik krizin uzun vadede ülkelerin politika tercihlerinde ulusal otonom üretken kapasitelerini artırma yönünde bir dönüşüme neden olacağı öngörülmektedir.
Bu durum, ülkelerin mevcut ekonomi politikası uygulamalarının incelenmesi ve özellikle gelişmekte olan ülkelerin politika tasarımını sınırlayan faktörlerin araştırılması gereğini de beraberinde getirmektedir.
Krizin temel ekseni belirsizliktir. Belirsizliğe yol açan bir çok neden bulunmaktadır. Salgının uzunluğu ve uygulanan izolasyon ile tecrit tedbirleri, harcamaları etkileyen zorunlu ve gönüllü sosyal mesafe uygulamaları bunların başında gelmektedir.
Ayrıca, işinden olmuş çalışanların yeniden istihdam edilebilmeleri, kapanan firmaların ve işgücü kayıplarının ekonomik aktivitenin sıçrama yapmasını güçleştirmesi, firmaların arz kesintilerine karşı dayanıklılıklarını artırmak gerekecektir. Küresel tedarik zincirlerindeki yeniden yapılandırmalarının gelecekte verimliliğe etkilerinin nasıl olacağı da ayrı bir soru işaretidir.
Diğer yandan, daha zayıf dış talepten ve fon eksikliklerinden kaynaklanan sınır ötesi yayılmaların boyutunun ne olacağı, varlık değerlemeleri ile ekonomik faaliyet beklentileri arasındaki mevcut kopukluk gibi unsurlar da belirsizliğin önemli nedenleri arasında yer almaktadır.
Haziran ayından itibaren izolasyon tedbirleri birçok ülkede gevşetilmiştir ve ekonomik faaliyetler kademe kademe başlatılmıştır. Buna karşın COVID 19’un etkileri ve hükümetlerin pandeminin beşerî ve ekonomik etkilerini sınırlamak için uygulayacakları politikalar hakkında hala çok fazla belirsizlik bulunmaktadır.
Mevcut politika tartışmaları; sağlık krizi ve ekonomik kriz yaşayan ülkelerin ekonomik performanslarının ve iyileşme yolunun nasıl gelişeceği ve krizin etkilerini azaltmak ve toparlanma sürecini hızlandırmak için en etkili politika tepkilerinin neler olacağı ekseninde cereyan etmektedir.
Öte yandan COVID-19 krizi, dünya genelinde ulusal ve korumacı politikaların önemini de artırmıştır. Pandemi sürecinde küresel tedarik zinciri kesintilerine karşı ulusal bağımsızlığı korumaya yardımcı olan stratejik sektörlerin tanımlanmasının ve bu sektörlere yatırım yapılmasının gerekliliği anlaşılmış, aynı zamanda uzun vadeli sanayileşme fırsatlarının desteklenmesi yönündeki ulusal politik tercihler de güç kazanmıştır.
Birçok devlet, firmaların küreselleşme stratejileri ve tedarik zincirlerinin dünyaya yayılması karşısında ülkenin ulusal çıkarlarını yeniden konumlandırma arayışındadır.
Ekonominin içinde bulunduğu bu durumda COVID-19 krizinin etkilerini yumuşatacak ve ekonomiyi işler halde tutacak görece kısa vadeli önlemler ve ekonominin temel yapısal sorunlarını çözüme kavuşturacak ve krizlere karşı kırılganlığını azaltacak orta-uzun vadeli politika arayışları öne çıkmaktadır.
Yine kısa vadede değerlendirildiğinde, kaynak yetersizliği nedeniyle COVID-19 krizinin sarstığı toplumun bütün kesimlerinin ve tüm ekonomik sektörlerin aynı anda anlamlı bir şekilde desteklenmesi mümkün olmadığından; dramatik ölçüde azalan talebi en fazla uyaracak ve krizden en ağır darbeyi alan kesimleri desteklemeyi hedefleyen politikaların uygulanması gerekmektedir.
Türkiye ekonomisinin en önemli iki yapısal problemi, yetersiz ve bağımlı üretim ile buna bağlı olarak yeterli düzeyde istihdam yaratılamaması nedeniyle giderek artan işsizliktir.
Üretime ilişkin kronik problemler ise üretimin ithal girdilere yüksek ölçüde bağımlı oluşu ve küresel tedarik zincirlerinde genellikle katma değeri yüksek aşamalarda yer alınmayışıdır.
Sanayi sektörü, diğer sektörlere göre daha yüksek verimlilik artış oranlarına sahiptir. Özellikle imalat sanayisinin geliştirilmesi, ekonominin genelinde verimliliği artırmaktadır ve uzun vadeli reel büyüme ve artan refah beklentileri için hayati önemdedir.
Nitekim imalat sanayisi, yüksek katma değeri yaratan AR-GE faaliyetlerinin, teknolojik gelişmenin ve yeniliklerin gerçekleştiği, çarpan etkisi güçlü, ekonominin geneline yayılan dışsallıkların ve bağlantıların en fazla yaşandığı sektördür.
İmalat sanayisinin gelişmesi ayrıca, istikrarlı ve geniş ölçekli istihdam olanaklarını tarıma ve hizmetler sektörüne göre daha fazla artırmaktadır. Ekonomide daha geniş faaliyet alanlarına dinamizm sağlaması, işsizliği azaltması, ihracat gelirlerinin daha yüksek ve istikrarlı olması ve katma değer üretiminin daha yüksek olması nedeniyle, sanayi sektörünün ilerleyen dönemlerde büyümenin temel kaynağı haline getirilmesi, ülkemiz için elzem bir durumdur.
Makroekonomik gelişmeler hakkında da kısa bir bilgi vererek konuşmamı sonlandırmak istiyorum.
Sanayi üretiminde Nisan ayında en kötüyü hep beraber gördük. Mayıs ayı ile birlikte aylık bazda %17,4 ile bir ivmelenme oldu. 1 Haziran’dan itibaren normalleşme süreci ile birlikte beklentimiz bu ivmelenmenin artmasıdır.
Yüksek teknoloji üretiminde %30’un üzerinde artışın ortaya çıkması oldukça önemlidir. Bu süreçte görüyoruz ki en hızlı toparlanma sanayi sektöründe gerçekleşiyor. Esas olan büyüme de sanayi sektörü ile gerçekleşen büyümedir.
Burada tek olumsuz nokta, geçen aya göre toparlanma var ancak, Mart ayından Nisan ayına birçok alt sektör hala negatif bölgede bulunmaktadır.
Yaşadığımız olumsuz gelişmeler bir takım fırsatları da beraberinde getirmektedir. Pandemi sürecini iyi bir şekilde yönetmemiz Türkiye algısını olumlu yönde değiştirdi. Bu algıyla önümüzdeki dönemde yurtdışından siparişlerimizde bir artış ortaya çıkacağını düşünüyorum.
Diğer yandın, Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık %12,62, aylık %1,13 arttı. Haziran ayında gıda fiyatlarındaki düşüşe rağmen enflasyonun artması enflasyonla mücadelenin önemini bir kez daha ortaya koymuştur.
2018 yılında kur geçişgenliğine bağlı olarak yükselen enflasyonun, kurdaki düşüşe rağmen uzun süre yüksek kalmasının nedeninin gıda enflasyonu olduğu unutulmamalıdır.
Yüksek enflasyon ortamında sürdürülebilir büyüme zorlaşmaktadır. Özellikle iç talebi canlandırmaya yönelik politika tercihleri karşısında arz tarafında yeterli artış gerçekleşmez ise enflasyonist baskı artmaya devam edecektir.
Makroekonomik sorunları kalıcı olarak çözebilmek için öncelikle enflasyonu düşürmemiz gerekiyor. Enflasyon, piyasaların sığlaşmasına, dış finansman kalitesinin düşmesine ve kurda oynaklığa neden olarak faiz oranlarının yükselmesine neden olmaktadır. Faizi artışının da uzun vadeli yatırımları azaltarak, sağlıklı büyümeyi olumsuz yönde etkileyeceği unutulmamalıdır.
Öte yandan, son dönemde ekonominin istihdam yaratma kapasitesinde düşüş söz konusu, bu da işsizlik rakamlarına olumsuz yansımaktadır. Ancak kısa ve orta vadede işsizlik bu seviyelerde devam edecek gibi gözükmektedir.
Son 1 yılda 2,6 milyon istihdam kaybı var ve bu durum ekonominin istihdam yaratma kapasitesinin hala zayıf kaldığını göstermektedir.
İşsizlik oranlarında iki rakama dikkatinizi çekmek istiyorum. İlki; %28,7 seviyesindeki kayıt dışı istihdam ki, bu rakam verimlilik açısından dikkat edilmesi gereken önemli bir veri. Diğeri ise, gençler arasında %29,1 civarında olan, ne işte, ne de istihdamda olanların oranı.
Bu oranın, gelecek dönemde genç kesimde ümitsizliğe ve sosyolojik sorunların ortaya çıkmasına neden olabileceği unutulmamalıdır.
Diğer taraftan, pandeminin ekonomik etkilerinin azaldığını gösteren önemli göstergeler olan güven endekslerinde Mayıs ve Haziran aylarında önemli bir toparlanma görülmektedir.
Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2019 Araştırmasında, Ankara Sanayi Odası üyesi 36 sanayi kuruluşunun yer alması yine gurur kaynağımız oldu. Gerçi bir önceki yıla göre sayımız 3 firma azalsa da, Ankara firmaları, listede 166 sanayi firması olan İstanbul ve 41 firması olan İzmir’den sonra en çok firması olan üçüncü kentimiz oldu.
36 firmamızdan 4 tanesi meclisimizde, 3 tanesi de komitelerimizde temsil edilmektedir. Listede yer alan tüm firmalarımızla birlikte onları da kutluyorum.
500 Büyük araştırmasına genel olarak baktığımızda dikkat çeken noktalardan bir tanesi borç/aktif oranının 2004 yılında %45,5 iken, 2019’da %68,4’e yükselmesidir.
2004 yılında borçlar öz kaynakların 0,8 katı iken, 2019’da 2,2 kata çıkmıştır. 500 büyük içinde yer alan firmaların özkaynakların bilançodaki payı ise 2008’de 47,3 iken 2019 yılında %31,6 seviyesine gerilemiştir.
Firmaların yıllar itibariyle borçluluğunun arttığı önemli bir gösterge olarak karşımızda dururken, son dönemde sanayi sektörü, borç ve düşük faize bağımlı bir performans ortaya koymuştur.
Diğer taraftan, duran varlıkların bilanço payı 2007’de %48 oranında iken, 2019’da %39 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu rakamlar, firmaların makine ve teçhizat gibi üretken sabit kıymet yatırım eğilimlerinin zayıfladığını ortaya koyuyor. Ekonominin daraldığı, nakit akışlarının yavaş seyrettiği dönemde firmalar bütün fonlarını, yurt dışından ve ülkedeki bankalardan elde ettiği döviz borçlarını ödemeye ayırdılar.
2019 yılında yeni yatırımların olmadığı yeni kapasitelerin artmadığı bir dönemi de yaşamış olduk. Ortaya çıkan büyüme ise daha çok kredi genişlemesine bağlı bir büyüme performansı idi.
Tablo böyleyken bu yıl bir de pandemi süreci yaşadık.  Dolayısıyla firmalarımızın borçlulukları daha da arttı. Bu süreçte hükümetimiz özellikle, kredi kanallarının açılmasıyla finansmana erişimin kolaylaştırılması ve vergi yükümlülüklerinin ertelenmesi gibi önemli adımlar attı. Ancak ertelenen vergi yükümlülüklerinin ödeme zamanı yaklaşmaktadır. Pandemi sürecinin ortaya çıkardığı belirsizlikler devam ettiğinden firmalarımızın kamuya yönelik yükümlülüklerini yerine getirmesi zorlaşmaktadır. Bu açıdan ödenme süreçlerinin ertelenmesi ya da ödeme kolaylığı sağlanması, firmalarımız için büyük önem arz etmektir.  
Pandemi sürecinde çalışanlarımıza önemli destekler sağlayan kısa çalışma uygulamasının bu belirsizlikler sonuçlanıncaya kadar devam ettirilmesi de yerinde olacaktır.
İlk 500 araştırmasında Ankara’ya ilişkin birkaç tespitimi de paylaşmak istiyorum. Araştırmada, Ankara’yı ön plana çıkaran rakamlardan bir tanesi ihracat rakamları. İstanbul’da ihracat bir önceki yıla göre %14,9 azalırken, Ankara’da bir önceki yıla göre ihracatımız %7,6 artmıştır. Üretimden satışlarda bir önceki yıla göre %25,76, Net satışlarda 29,68 ve brüt katma değerde ise %74,74’lük bir artış olmuştur.
Listede yer alan üyelerimiz üretim alanlarıyla Ankara’nın yüksek teknoloji üretme kapasitesini net bir biçimde ortaya koymuşlardır. Savunma ve havacılık sanayisinde Türkiye’nin en önemli 7 Ankara firmasının da listede yer alması Başkentimiz için ayrı bir gurur kaynağı olmuştur. Hem verimlilik hem de 4. Sanayi devrimi anlamında büyük bir dönüşüm içinde olan Ankara, Başkentin Sanayiinden, sanayinin başkentine’ hedefine adım adım ilerlemektedir.
Daralan piyasa koşullarına rağmen Ankaralı sanayicilerimizin bu başarısından büyük bir gurur ve mutluluk duyduk. Listede yer alan tüm firmalarımızı canı gönülden kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum.
Belirsizliğin azalmasıyla öngörülebilirliğin artması büyüme açısından olumlu bir sinyal olacaktır. Türkiye ekonomisi üretim odaklı bir yaklaşımla, yüksek katma değer yaratan ve ithalata bağımlı olmayan bir üretim modeli ortaya koyması ile sağlıklı bir büyüme modeline kavuşacaktır”

DÜNYA

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar İngiliz Parlamentosu’nda düzenlenen resepsiyona katıldı

Haberler

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, parlamenterler, büyükelçiler, düşünce kuruluşu temsilcileri, Birleşik Krallık basın mensupları, iş dünyası ve sivil toplum temsilcilerinin katıldığı bir resepsiyonda konuşma yaptı.
“Kıbrıs Sorununun 60 Yılı” başlıklı etkinlik, Holbeach’li Lord Taylor ve Kuzey Kıbrıs için Özgürlük ve Adalet kampanyası tarafından Parlamento Binası’ndaki The Pavilion’da gerçekleşti.

Cumhurbaşkanı Tatar burada yaptığı konuşmasında şunları söyledi:

“Kıbrıslı Türklerin Cumhurbaşkanı olarak, halkımın gelişimini olumsuz etkileyen izolasyon ve kısıtlamaların kaldırılmasını talep ediyorum. Halkımın izole edilmesinin bu çağda yeri yoktur, çünkü halkım Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm bulunması için tüm müzakere süreçlerinde yoğun çabalar ortaya koydu. Kıbrıs Türk halkı, Kıbrıs sorununa adil, pratik ve sürdürülebilir olacak müzakere edilmiş bir çözüm bulunmasını istemektedir”.

Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Kıbrıs’ta iki Devlet arasında istikrar ve iş birliği istiyoruz. Kıbrıs’ta son 60 yıldır fiilen iki devlet bulunmaktadır ve ileriye dönük doğru yol, Kıbrıs’a sadece 60 km mesafede bulunan Türkiye üzerinden taşınması mümkün olan doğal kaynaklar konusunda iş birliği yapmaktır.”

Cumhurbaşkanı Tatar, birkaç gün önce Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile bir görüşme gerçekleştirdiğini belirterek şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz ile enterkonnekte konusunda önemli görüşmeler yaptık. Kıbrıs’ın hem kuzeyini hem de güneyini, zaten AB’ye bağlı olan Türkiye üzerinden birbirine bağlayabileceğimiz, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasında bir köprü olabilecek ve geleceğe yönelik güveni arttıracak çok daha uygulanabilir bir proje öneriyoruz. Kıbrıs’ta ilerlemenin yolu iki devletin enerji, su, mayın temizleme ve düzensiz göç gibi Ada’nın karşı karşıya olduğu güçlüklerin ele alınması gibi farklı alanlarda iş birliği yapmasından geçmektedir. Sizlere burada, Parlamenterler Meclisinde hitap ederken, uluslararası topluma Kıbrıs Rum tarafını Kıbrıslı Türklerle iş birliği yapmaya teşvik etmeleri çağrısında bulunuyorum, zira KKTC’nin statüsünün güçlendirilmesi anlamına geleceği bahanesiyle bizimle iş birliği yapmayı reddediyorlar. Ancak, Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki kurucu ortağından biri olduğu, self-determinasyon hakkına sahip olduğu, tarihi ve kültürü nedeniyle ve Ada’nın Türkiye’ye coğrafi yakınlığı nedeniyle Kıbrıs meselesinin bir tarafı olduğumuz gerçeğini kimse inkâr edemez. Ada’ya sadece 40 mil uzaklıkta bulunan ve Ada’nın refahı için bize büyük bir fırsat sunan Anavatan Türkiye ve Kıbrıs Türk halkının rızası olmadan hiç kimse Kıbrıs sorununa çözüm bulamayacaktır.”

Türkiye’nin bugün 80 km’lik deniz altı boru hattıyla KKTC’ye yılda 75 milyon m3 tatlı su taşıdığınıa değinen Cumhurbaşkanı Tatar, “Küresel ısınma ve yağışların azalması nedeniyle su kaynakları çok azalan ve kuraklığın pençesindeki ülkemize Cumhurbaşkanı Erdoğan sayesinde Türkiye’den su taşıyoruz. Bu su, Kıbrıs Adası için çok kıymetlidir. Turizm, tarım ve diğer sektörlerimiz için çok önemli. Dolayısıyla biz diyoruz ki bunu Kıbrıslı Rumlarla paylaşabiliriz. Eğer adil, pratik ve sürdürülebilir bir çözüm bulabilirsek, Türkiye limanlarını Kıbrıs Rum gemi ve deniz araçlarına ve diğer tesislere açacaktır. Türkiye’nin hava sahası da Larnaka’ya doğrudan uçuşların yapılabilmesi için açılacak, Kıbrıslı Rumlar çok daha fazla refaha ulaşabilecekler. Bu da gelecek nesillere çok daha fazla refah, barış ve işb irliği sunmamızı sağlayacaktır” dedi.

İngiliz halkının bu vizyonu destekleyeceğine inanç belirten Cumhurbaşkanı Tatar, “Kıbrıs’ta iki Egemen İngiliz Üssü bulundurmaktadır. Ortak bir tarihimiz ve kültürümüz var, İngilizlerin adalet ve herkes için eşitlik değerlerini paylaşıyoruz. Birleşik Krallık’ta yaşayan en az 350,000 Kıbrıslı Türk var, bunlar ülkede hayatın farklı alanlarında başarı elde ettiler ve Anavatanları KKTC ile de güçlü bağları vardır.. Uzun süredir sürüncemede olan Kıbrıs sorununa adil, gerçekçi ve sürdürülebilir bir çözüm bulmak gelecek nesillere borcumuzdur” dedi.

BM Genel Sekreterinin Maria Angela Holguin Cuellar’ı yeni bir süreç başlatmak üzere iki taraf arasında ortak bir zemin olup olmadığını araştırmak üzere Özel Temsilcisi olarak atadığını belirten Cumhurbaşkanı Tatar, “Egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüzle ilgili olarak bizi tatmin edecek hususları ilettik. İki devletli çözüm için yeni bir vizyonumuz var. İki devletli çözüme giden yolda, egemen eşitliğimizin ve eşit uluslararası statümüzün kritik önemde olduğunu ve teyit edilmesi ve kabul edilmesi gerektiğini belirttik. Bunlar tarihten gelen ve Kıbrıs ortaklık Cumhuriyetini kuran 1960 anlaşmalarında yer alan doğal haklarımızdır. Kıbrıslı Türkler eşit doğal haklara sahip cumhuriyetin kurucu ortaklarıdır” dedi.
Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk Halkı’nın egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünün teyit edilmeden yeni ve resmi müzakerelere başlanamayacağının da altını çizdi.

Kıbrıs Adası’nın tarihine de değinen Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk Halkı’nın yarım asrı aşkın bir süredir çözüme ulaşmak için her zaman çetin çabalar ortaya koyduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Tatar, “Uzun yıllar süren müzakerelerin ardından Nisan 2004’te Annan Planı olarak bilinen BM Kapsamlı Çözüm Planı Ada’nın her iki tarafında ayrı ayrı eş zamanlı referanduma sunuldu. Kıbrıs Rum Tarafı planı ezici bir çoğunlukla yüzde 76 oranında reddetmiştir. Kıbrıs Türk Halkı ise planı yüzde 65 oranında kabul etti. Bir hafta sonra Kıbrıslı Rumlar AB’ye üye olarak kabul edilirken, Kıbrıslı Türkler bu denklemin dışında tutuldu. Uluslararası toplum tarafından izolasyonumuzun sona erdirilmesi, yani ülkemle doğrudan uçuşların ve doğrudan ticaretin engellenmesi konusunda verilen sözlerin hiçbiri yerine getirilmedi. Sporcularımız bile önde gelen önemli uluslararası spor turnuvalarına katılamıyor. Buse Savaşkan isimli bir Kıbrıslı Türk atlet, Türkiye milli takımında yer alarak Paris Olimpiyatlarına katılabildi. Futbol kulüplerimiz ceza alacakları için başka ülkelerin kulüpleriyle uluslararası dostluk maçları bile yapamıyor. Nerede benim halkıma adalet ve eşit muamele? Uluslararası topluma ve garantör güçlerden biri olan İngiltere’ye bu politikaları gözden geçirmeleri ve izolasyonumuza son vermeleri için çağrıda bulunuyoruz. Bu ele alınması gereken bir insan hakları meselesidir” dedi.
Cumhurbaşkanı Tatar, Annan Planı döneminde görev yapan İngiltere eski Dışişleri Bakanı Jack Straw’un bugün Kıbrıs’ta iki devletli bir çözümü desteklediğini ve çözümden önce Kıbrıs Rum tarafının AB üyesi olmasının hata olduğunu söylediğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Tatar, Lord Holbeach’e, Parlamenterlere, Büyükelçilere, düşünce kuruluşu temsilcilerine ve tüm seçkin konuklara etkinliğe katıldıkları için teşekkür etti.
Lord Holbeach ise Cumhurbaşkanı Tatar’a şunları söyledi:

“Cumhurbaşkanı Tatar, kendisine göre iki devletli çözümün tek yol olduğunu açıkça ifade etti. Bizim çıkarlarımızın da Kuzey Kıbrıs devletini inşa etmekte yattığını görebiliyorum. Onun gibi zeki bir adamın bu ülke için bir övünç kaynağı olduğunu ve Kıbrıs Türk halkı için çabaladığını söyleyebilirim. Birçok yönden onların Anavatanını temsil ediyor ve kendisini burada ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyorum.”

Kuzey Kıbrıs için Özgürlük ve Adalet kampanyası eş başkanları Çetin Ramadan ve Rikki Williams da resepsiyonda, kampanyanın hedefleri ve projeleri hakkında bilgi verdiler.

OKUMAYA DEVAM ET

DÜNYA

OSB SAYISI 362’YE ULAŞTI

Haberler

on

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Edirne Uzunköprü Atatürk OSB ve Gaziantep Nurdağı OSB ile organize sanayi bölgelerimizin sayısını 362’ye çıkardık. 120 bin hektarlık alanda, 362 OSB ile üretim altyapımızı sağlamlaştırdık.” dedi.

Bakan Kacır, sosyal medya adresi X üzerinden yaptığı paylaşımda, “Türkiye üretiyor, güçleniyor. Edirne Uzunköprü Atatürk OSB ve Gaziantep Nurdağı OSB ile organize sanayi bölgelerimizin sayısını 362’ye çıkardık. Her yeni Organize Sanayi Bölgesi, üretim kapasitemizi artırıyor, ekonomimize katkı sağlıyor. 120 bin hektarlık alanda, 362 OSB ile üretim altyapımızı sağlamlaştırdık. Türkiye’nin her bölgesinde istihdam ve yatırım fırsatlarını büyütüyoruz. Sanayimizi daha da güçlendirecek adımlar atmaya devam ediyoruz. Yatırımlarımızla Türkiye’nin kalkınma yolculuğuna hız kesmeden devam ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

362 OSB’YE ULAŞILDI

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca, 2 yeni OSB’ye daha sicil verilerek tüzel kişilik kazandırıldı. Toplam OSB sayısı 362’ye yükseldi. Yeni kurulan 100 hektar büyüklüğündeki Edirne Uzunköprü Atatürk OSB ve 100 hektarlık Gaziantep Nurdağı OSB ile toplamda yaklaşık 120 bin hektarlık alanda kurulu 362 OSB’ye ulaşıldı.

OKUMAYA DEVAM ET

DÜNYA

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Üyesi Kıratlı’nın yemin törenine katıldı

Haberler

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Metin Kıratlı’nın yemin törenine katıldı.

Anayasa Mahkemesi (AYM) Yüce Divan Salonu’nda gerçekleştirilen törene gelişinde Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya tarafından karşılanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra törenin düzenlendiği salona geçti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Kıratlı’nın üyelik yeminini ve kisvesinin giydirilmesi töreni ile Anayasa Mahkemesi Başkanı Özkaya’nın konuşmasını takip etti.

OKUMAYA DEVAM ET

DÜNYA

DÜNYA3 gün önce

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar İngiliz Parlamentosu’nda düzenlenen resepsiyona katıldı

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, parlamenterler, büyükelçiler, düşünce kuruluşu temsilcileri, Birleşik Krallık basın mensupları, iş dünyası ve sivil toplum temsilcilerinin katıldığı bir...

DÜNYA4 gün önce

OSB SAYISI 362’YE ULAŞTI

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Edirne Uzunköprü Atatürk OSB ve Gaziantep Nurdağı OSB ile organize sanayi bölgelerimizin sayısını...

DÜNYA4 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Üyesi Kıratlı’nın yemin törenine katıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Metin Kıratlı’nın yemin törenine katıldı. Anayasa Mahkemesi (AYM) Yüce Divan Salonu’nda gerçekleştirilen...

DÜNYA7 gün önce

Türk Devletleri Teşkilatı Adalet Bakanları Konseyi’nin ilk toplantısı Kazakistan’ın Astana şehrinde yapıldı.

Kazakistan Astana

DÜNYA1 hafta önce

Emine Erdoğan, İstanbul Çocukları Vakfı Koruyucu Aile Şenliği’ne katıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, İstanbul Valiliğince düzenlenen İstanbul Çocukları Vakfı Koruyucu Aile Şenliği’nde koruyucu aileler ve çocuklarla...

DÜNYA2 hafta önce

Mısır Cumhurbaşkanı es-Sisi Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde

“Türkiye’ye Hoş Geldiniz”

DÜNYA2 hafta önce

30 Ağustos Zafer Bayramı: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anıtkabir’de düzenlenen törene katıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Günü nedeniyle Anıtkabir’de düzenlenen törene katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın,...

DÜNYA2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ’30 Ağustos’ mesajı

“Büyük Zafer, milletimizin Anadolu topraklarındaki varlığını ebediyen tescil etmiştir”Cumhurbaşkanı Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajda, “Gazi Mustafa Kemal...

DÜNYA3 hafta önce

Türk Hava Yolları, Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Ana Sponsoru Oldu

Türk Hava Yolları

DÜNYA3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nu kabul etti

Kabulde, TC Lefkoşa Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim ile Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı da hazır bulundu. Bakan Uraloğlu’nu, Cumhurbaşkanlığı’na...

EN ÇOK OKUNAN HABERLER

seers cmp badge
tr_TRTurkish