Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Başbakanı Scholz ile düzenledikleri ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Şansölye Scholz ile üzerinde durduğumuz önemli konu başlıklarından biri de savunma sanayi alanındaki iş birliğimizdi. Savunma sanayi ürünlerinin tedariki bağlamında geçmişte yaşanan bazı sıkıntıları artık geride bırakarak iş birliğimizi geliştirmeyi arzu ediyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Almanya Federal Cumhuriyeti Başbakanı Olaf Scholz, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’ndeki baş başa görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin başında ülkeler arasındaki dostluk anlaşmasının 100. yıl dönümünü kutladıklarını dile getirdi.
“ALMANYA İLE İKİ BÜYÜK DEVLET ARASINDA OLABİLECEK HER ALANDA YOĞUN İLİŞKİLERE SAHİBİZ”
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in de nisan ayında Türkiye’yi ziyaret ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün de Sayın Şansölye’yi ve kıymetli heyetini ülkemizde ağırlamanın memnuniyetini yaşıyoruz. NATO müttefikimiz Almanya ile iki büyük devlet arasında olabilecek her alanda yoğun ilişkilere sahibiz. Son dönemde ülkelerimiz arasında gerçekleşen üst düzeyli ziyaretler bu durumun açık tezahürüdür. Bu ilişkilerin lokomotifi, beşeri bağlarımız ve ortak menfaatlerimizdir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya’da nüfusu 3,5 milyonu geçen Türk toplumunun yaşadığını, her yıl Türkiye’yi 6 milyonu aşkın Alman turistin ziyaret ettiğini söyledi.
Bu sayıların artmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugünkü görüşmelerimizi bu zengin gündem üzerine inşa ettik. Ülkelerimiz arasındaki ilişkileri tüm boyutlarıyla kapsamlı şekilde ele aldık. İkili ticaretimiz 50 milyar dolara ulaştı. Hedefimiz ise 60 milyar dolara ulaşmak. Bu hedefi gerçekleştirmek için gayretlerimizi artırmış bulunuyoruz” ifadesini kullandı.
“İSLAM DÜŞMANI VE YABANCI KARŞITI AŞIRI SAĞCI AKIMLAR AVRUPA’DA YÜKSELİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Başbakanı Scholz ile üzerinde durdukları önemli konu başlıklarından birinin savunma sanayi alanındaki iş birliği olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Savunma sanayi ürünlerinin tedariki bağlamında geçmişte yaşanan bazı sıkıntıları artık geride bırakarak iş birliğimizi geliştirmeyi arzu ediyoruz. Bu konuda değerli dostum Scholz’un gayretlerini takdirle karşıladığımı bugün bir kez daha ifade etmek istiyorum. Görüşmelerimizin gündeminde Almanya’daki Türk toplumu da tabiatıyla yer aldı. İslam düşmanı ve yabancı karşıtı aşırı sağcı akımlar Avrupa’da yükseliyor. Birçok ülkede iktidar ortağı olacak güce ulaşan akımlar bilhassa yurt dışında yaşayan kardeşlerimizi de tedirgin ediyor. Alman hükûmetinin izlediği birleştirici tutum üzerinde özellikle durduk. Almanya’nın kamu güvenliği bakımından da ciddi tehdit teşkil eden PKK ve FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle ortak mücadelenin önemine ve birlikte terörle mücadele kararlılığına ulaştık.”
Bu alanda somut adım atılmasına dair beklentiyi Almanya Başbakanı Scholz ile paylaştığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgesel ve küresel meselelerde de fikir alışverişinde bulunduklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya’nın Avrupa Birliği (AB) içindeki anahtar rolünden hareketle birlikle ilişkilere dair görüş ve beklentileri Almanya Başbakanı Scholz’a aktardığını dile getirdi.
“ULUSLARARASI TOPLUM OLARAK ELİMİZDEN GELENİ YAPMAMIZ ŞART”
Gümrük Birliğinin güncellenmesi ve vize serbestisi diyaloğu başta olmak üzere AB’nin atacağı adımların herkesin menfaatine olduğunu görüşmede vurguladığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail’in, Gazze ile işgal altındaki Filistin topraklarında uyguladığı soykırım ve Lübnan’daki saldırılar ele aldığımız bir diğer önemli başlıktı. Bölgede yaşanan insanlık dramı maalesef devam ediyor. Daha önce de defalarca ifade ettiğim üzere acilen kalıcı ateşkesin sağlanması, insani yardımların ulaştırılması ve İsrail üzerindeki gerekli baskının oluşturulması için uluslararası toplum olarak elimizden geleni yapmamız şart” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin ve Lübnan’daki katliamlar devam ettikçe bölgenin ve ötesinin huzur bulmasının mümkün olmadığının altını çizdi.
Bölgede 50 bini aşkın insanın öldürüldüğüne işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vicdan ve basiret sahibi tüm siyasi aktörlerin artık inisiyatif almasını, İsrail’in saldırgan politikalarına ‘dur’ demesini bekliyoruz. Türkiye olarak ilk günden beri ortaya koyduğumuz vicdanlı duruşu bundan sonra da devam ettireceğiz” diye konuştu.
Almanya Başbakanı Scholz ile heyetine teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantının hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı.
Bir basın mensubunun Gazze’deki soykırıma ilişkin sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, 50 bini aşkın insanın öldürüldüğü bir katliamın söz konusu olduğunu söyledi.
Bu katliamda çocuk, kadın, yaşlı demeden bütün insanların öldürüldüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bütün bu insanların öldürülmesi konusunda başta Güney Afrika olmak üzere Lahey Adalet Divanı’na onların müracaatıyla başlayan sürece biz de dâhil olmak üzere birçok dünya ülkesi Lahey Adalet Divanı’na bu müracaatı onlar da tazelemiştir, zenginleştirmiştir. Bu ülkelerden bir tanesi de biziz. Çünkü 50 bin insanın öldürülmesi, 100 bini aşkın insanın yaralı hâlde olması, herhalde ‘F-35’lerle iyi vurdunuz, iyi yaptınız.’ dedirtmez. Bunlara ‘Siz nereye gidiyorsunuz?’ dedirtir. O zaman bu Adalet Divanı niye kurulmuştur? Bu Adalet Divanı’na müracaat etmek niyedir? Bundan dolayıdır ve yapılan budur. Ben inanıyorum ki basın mensubu arkadaşlar dün İsrail Dışişleri Bakanı’nın şahsımla ilgili yaptığı açıklamayı da bir takip ederseniz, onu şöyle bir öğrenirseniz, herhâlde ‘Niçin Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’na İsrail Dışişleri Bakanı bu şekilde saldırdı veya saldırıyor?’, bunun hesabının sorusunu siz de sorarsınız. Ben de sizlerden bunu bekliyorum” diye konuştu.
“SURİYE’DEN ÜLKEMİZE GELEN MÜLTECİLER KONUSUNDA KAPIMIZ ONLARA HEP AÇIK OLMUŞTUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin de göç konusuyla ilgili sorusunu şöyle cevapladı: “Şunu açık ve net söylememde fayda var. Malum, Suriye’den ilk etapta bize 4 milyon civarında mülteci geldi. Şu anda da 3,5 milyon civarında Suriyeli mülteci ülkemizde. Biz, onları şu anda ülkemizde ağırlıyoruz ve Sayın Merkel döneminde de bunları birlikte görüşerek, birlikte bunlara yönelik her türlü desteği vererek bu süreci çalıştırdık. Şu an itibarıyla de Suriye’den ülkemize gelen mülteciler konusunda kapımız onlara hep açık olmuştur, şu anda da açıktır. Hele hele böyle bir savaş döneminde, oradan Türkiye’ye gelebilecek olanlar olursa ki bunların içerisinde Lübnan da var. Lübnan’dan da ülkemize gelenler olursa biz onlara da kapımızı açık tuttuk. Hele hele şu anda Lübnan’da ciddi manada Türkmenler de var ve bu Türkmen soydaşlarımızı da bizler aynen içeriye alırız. Onlara da kapımızı açık tuttuğumuzu söyledim, söylüyorum. Kapımız onlara açık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam karşıtlığıyla ilgili bir soru üzerine de şu değerlendirmelerde bulundu: “Ağırlıklı olarak Avrupa’da maalesef İslam düşmanlığı yaygın bir şekilde devam ediyor. Maalesef yine üzülerek söylüyorum, Almanya’da İslam düşmanlığı yaygın bir şekilde devam ederken bunun da başını PKK, FETÖ, bu örgütler çekiyor. Bu konuda da bugün değerli dostumla, Şansölye’yle bizim, bu terör örgütlerine karşı ortak bir tavır takınmak suretiyle, ortak bir mücadeleyi de sürdürelim kararını birlikte verdik. Bu terörle mücadeleyi Almanya’da birlikte sürdüreceğiz. Gerek Dışişleri Bakanım gerek istihbarat örgütümüz, muhataplarıyla birlikte burada dayanışma içinde olacaklar ve dayanışma hâlinde de bu mücadeleyi inşallah sürdürecekler.”
“LÜBNAN’DA DA KATLİAMLARINI ACIMASIZ BİR ŞEKİLDE İSRAİL DEVAM ETTİRİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı ülkelerin Gazze ve Lübnan’a saldıran İsrail’e desteğinin hâlâ devam etmesine ilişkin bir soru üzerine şunları kaydetti: “Her şeyden önce İsrail’in, Netanyahu’nun kafa yapısında çok açık, net bu savaşı sadece belli, fasit bir dairede tutmak değil, yayma anlayışı var. Zira İsrail’in tabii elindeki imkânlar diğer ülkelerle mukayese edilemeyecek derecede fazla. Şu anda F-35’leri de kullanma noktasına geldi. Öbür tarafta roket, füze, bütün bu imkânlar şu anda İsrail’in elinde var. Bunlarla birlikte ne yapıyor, bir yayılma periyoduna giriyor. Bu yayılma periyodunda da işte önce Gazze’de başlayan bu savaş sonunda nereye yayıldı, Lübnan’a kadar yayıldı. Lübnan’da da bu ne yazık ki katliamlarını acımasız bir şekilde İsrail devam ettiriyor. Netanyahu devam ettiriyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birçok liderin şehit olması bunlar için âdeta bir zevk meselesi. Batı, zil takıp oynuyor. Başta Amerika’nın yaklaşım tarzı bu süreç içerisinde hiç de farklı değil. Bunu aynı şekilde devam ettiriyorlar. Zaten İsrail için silah, mühimmat, araç, gereç, bunları temin etmek zor bir iş değil. Bunlar da kendilerine yoğun bir şekilde geliyor ve bu imkânlarla da İsrail bu bölgede katliamını sürdürüyor. Bütün bunlar karşısında özellikle gıda, mühimmat, bütün bunlarla ilgili olarak biz Türkiye ne yaparız, bunlara bakıyoruz. Elimizden geldiği kadarıyla da bölgeye bu imkânlarımızı, başta Kızılay’ımız olmak suretiyle onlara aktarıyoruz. Aktarmaya da devam edeceğiz” diye ekledi.
ALMANYA BAŞBAKANI SCHOLZ: (İSRAİL-FİLİSTİN) “ATEŞKES BU ÇATIŞMANIN YAYILMASINI ENGELLEMEK İÇİN ŞARTTIR”
Almanya Başbakanı Scholz da Orta Doğu’daki krizin herkesi meşgul ettiğini anlatarak İsrail konusunda farklı görüşlere sahip olduklarını söyledi.
“7 Ekim’deki Hamas’ın saldırısı korkunç bir suçtu” diyen Almanya Başbakanı Scholz, herkesin kendini savunma hakkının olduğunu dile getirerek, “Tırmanmanın azalması ve bir ateşkes, bu çatışmanın yayılmasını engellemek için şarttır. İki devletli bir çözüm olmalı. Hem Filistinliler için hem İsrail varlığı için biz bu konuda çaba harcıyoruz” ifadesini kullandı.
Emine Erdoğan, “Birleşmiş Milletler (BM) Sıfır Atık Yüksek Düzeyli Şahsiyetler Danışma Kurulu”nun üçüncü resmî toplantısına başkanlık etti.
Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’ndeki programda konuşan Emine Erdoğan, toplantının moderatörlüğünü üstlenen BM-Habitat İcra Direktörü Anaclaudia Rossbach’a teşekkür etti.
Toplantıların ilkini 1 Kasım 2023’te yaptıklarını anımsatan Emine Erdoğan, 5 Haziran’da ikincisi gerçekleştirilen toplantının herkes için yeni ufuklar açtığını ve oldukça verimli bir buluşma olduğunu kaydetti.
Emine Erdoğan, üyelere verdikleri ilham ve gösterdikleri gayret için teşekkür ederek, “Fikir teatilerimiz neticesinde, hepimiz notlarımızı aldık ve heybemiz dolu, yapılacak birçok proje tasarısıyla ayrıldık. Her birinizin değerli önerilerini not ettiğimizi, hızla hayata geçirilmesi için girişimlere başladığımızı ifade etmek isterim” diye konuştu.
Kaybedecek bir dakika bile olmadığını dile getiren Emine Erdoğan, “Son toplantımızdan yalnızca 54 gün sonra Dünya Limit Aşım Günü’ne ulaştı. Bu, doğanın bir yılda yenileyebileceği kaynakları 7 ayda tükettiğimiz anlamına geliyor. O tarihten bugüne, yaptığımız her tüketimle aslında gelecekten çaldığımızı gösteriyor. 2024 yılı, küresel ısınma sınırı olarak belirlenen 1,5 derecenin aşıldığı, kritik eşiğin geçildiği ilk yıl olarak tarihe geçti. İklim değişikliğine bağlı doğal felaketlerin sayısı rekor seviyeye ulaştı” ifadelerini kullandı.
“SIFIR ATIĞIN, BİR YAŞAM FELSEFESİ OLARAK BU GİDİŞATI TERSİNE ÇEVİREBİLECEK BİR YOL HARİTASI SUNDUĞUNU BİLİYORUZ”
Emine Erdoğan, şöyle devam etti: “İspanya’da tarihin en yıkıcı sel felaketi, Amerika’da yüksek can kaybına sebep olan Helen Kasırgası’nı gördük. Afrika’da yaşanan aşırı yağış ve kuraklık 7 milyon insanı doğrudan etkiledi. Bu yıl itibarıyla iklim değişikliğine bağlı afetler nedeniyle dünya genelinde 120 milyondan fazla insan yerinden edilmiş durumda. ‘Hiç kimseyi geride bırakmama’ sözüyle ortaya konan 2030 hedeflerine 5 yıl kaldı ve vadedilen noktadan maalesef hâlâ çok uzaktayız.”
Toplantı masası etrafında toplananların yaşanan felaketlerle üretim ve tüketim alışkanlıkları arasındaki doğrudan bağlantıyı gördüklerini belirten Emine Erdoğan, “Sıfır atığın, bir yaşam felsefesi olarak bu gidişatı tersine çevirebilecek bir yol haritası sunduğunu biliyoruz. Bu bilincin anlaşılması ve yaygınlaştırılması, kurulumuzun en öncelikli gündemi olmalıdır. 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü’nü bu açıdan değerlendirmeliyiz” dedi.
30 MART ULUSLARARASI SIFIR ATIK GÜNÜ KUTLAMA HAZIRLIKLARI
Emine Erdoğan, her sene dünya çapında yüzlerce etkinlikle kutlanan 30 Mart’ın gelecek yıl BM Genel Kurul Salonu’nda yüksek düzeyli etkinlikle kutlanmasını önemsediğini dile getirerek, “Sıfır Atık Vakfımız iş birliğinde, 30 Mart kutlama hazırlıkları için geniş katılımlı görev gücü de oluşturduk. Bu vesileyle daha önce de zikrettiğim Küresel Sıfır Atık Ödülleri’nin tanıtımını da gerçekleştirebiliriz. Yerel düzeyde keşfedilmeyi bekleyen sayısız cevher var. Cumhurbaşkanı eşi olarak dünyanın çok farklı yerlerini ziyaret etme imkânı buldum” açıklamalarında bulundu.
Bu ziyaretlerin bazen çevre dostu yaşam konusunda ilham verici keşiflere dönüştüğünü vurgulayan Emine Erdoğan, “G20 dolayısıyla gittiğimiz Japonya’da ziyaret ettiğim Kamikatsu Belediyesi böyle bir örnekti. 42 farklı geri dönüşüm kalemiyle atıklarının yüzde 80’inden fazlasını dönüştüren şehir, ender rastlanabilecek bir başarı hikâyesiydi. Kurulumuzca öne çıkarılan İspanya’daki plastiksiz ada örneği de aynı şekilde atıksız şehirleşmenin mümkün olduğunu gösteren bir emsal” şeklinde konuştu.
Emine Erdoğan, bunlar gibi nice başarı örneğinin, yol gösterdiği kadar tanık olanları harekete geçirecek bir ilhamı da içinde taşıdığını anlatarak, şu ifadeleri kullandı: “Buradaki esas mesele, farklı coğrafyalardaki çabaları bir araya getirecek ve iradeleri ortak vizyonda birleştirecek küresel liderlik ihtiyacıdır. Geniş kitleleri, çözüm yolunda ardında toplayacak liderlik rolünü kurulumuz üstlenmelidir. 2025 yılında bir diğer önemli buluşmayı, Sıfır Atık ve İklim Değişikliği Forumu’nu hayata geçirmeyi planlıyoruz. Sıfır Atık Forumu, Sıfır Atık Vakfımızın ev sahipliğinde, ülkeleri, sektörleri, ilgili kurum ve kuruluş temsilcilerini buluşturacak uluslararası büyük bir organizasyon olacak. Bütün bu programların, ‘Küresel Sıfır Atık Fonu’, ‘Sıfır Atık İyi Niyet Elçileri’ gibi önemli projelerimize dönük somut ve etkili adımların atılacağı buluşmalar olmasını diliyorum. Bunun şüphesiz bir örneği de geçtiğimiz ay Azerbaycan’da düzenlenen 29. KOP Zirvesi oldu. Sıfır atığın etkili şekilde çevre gündemine alındığı zirvedeki etkili liderliği için bir kez daha kardeş ülke Azerbaycan’ı tebrik ediyorum.”
Dünyanın büyük krizlerle sarsıldığına dikkati çeken Emine Erdoğan, bunlar karşısında büyük hayalleri ve yıkılmayan umutları olduğunu söyledi.
Emine Erdoğan, bu yola çıkarken kurdukları en büyük hayalin, daha adil ve daha yaşanabilir bir dünya olduğunu belirterek, “İklim krizinin derinleştirdiği mevcut eşitsizlikleri görmezden gelerek bu hayali gerçekleştiremeyiz. Sorunda payı olmadığı hâlde, sonuçlarından orantısız bir şekilde etkilenen ülkeleri desteklemek, gelişmiş ülkelerin ödemesi gereken bir borçtur. İhtiyaçları karşılamaktan uzak olan mevcut iklim finansman hedefinin bile zorlukla sağlanıyor olması, kabul edilemez bir durumdur. Üstelik iklim yardımında sınıfta kalan gelişmiş ülkelerin, yeri geldiğinde bütçelerinden milyarlarca doları başka ülkelerin savaş ve yıkım politikaları adına rahatlıkla harcayabildiğini görüyoruz” diye konuştu.
Finanse edilen bu yıkımların, çevrede kalıcı ve onarılması zor yeni tahribatlar yarattığının altını çizen Emine Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “İkinci Dünya Savaşı’nın doğada bıraktığı izlerin bir kısmı hâlâ silinememişken, bugün bir ülke, New York’un yarısı büyüklüğündeki sivil bir yerleşim alanına 3 atom bombasına denk patlayıcı bırakabiliyor. BM Çevre Programı’nın raporu, Gazze’deki yıkımda ortaya çıkan atıkların temizlenmesinin onlarca yıl alacağını söylüyor. Tahmini 39 milyon ton enkazdan bahsediyoruz; yarısının bile geri dönüştürülmesinin yaklaşık 45 yıl alacağı bir enkaz. Elimizdeki imkânlar, yıkımı artırmak yerine tahrip edilmiş dünyamızı onarmak ve sonraki nesiller için daha yaşanabilir kılmak amacıyla kullanılmalıdır.”
“DAHA ADİL BİR DÜNYA, ORTAK ÇABALARIMIZLA MÜMKÜN”
Emine Erdoğan, modern çağın sunduğu yeni teknolojilerin daha fazla tüketime ve açgözlülüğe değil, sürdürülebilir geleceğe hizmet etmesi gerektiğini dile getirerek, “Her şeye rağmen daha adil bir dünya mümkün. Daha adil bir dünya, ortak çabalarımızla mümkün. Bizler, bu hayalin ortaklarıyız” dedi.
Toplantıya, Sıfır Atık Danışma Kurulu Üyeleri; BM Avrupa, Orta Asya ve Amerika’dan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Miroslav Jenca, BM-Habitat İcra Direktörü Anaclaudia Rossbach, Surinam Devlet Başkanı’nın eşi Melissa Santokhi-Seenacherry, Sierra Leone Devlet Başkanı’nın eşi Fatima Maada Bio, José Manuel Moller, Prof. Dr. Muhammad Yunus, Carlos Silva Filho, Laura Reyes, Lara Van Druten, Prof. Dr. Saleem Ali, Hakima El Haite, Gino Van Begin, Vijay Jagannathan, Türkiye Cumhuriyeti Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ve Sıfır Atık Vakfı Başkanı Samed Ağırbaş katıldı.
Emine Erdoğan’ın açılış konuşmasının ardından toplantının gündemi, moderatör Rossbach tarafından katılımcılara aktarıldı.
Toplantıda, “2024 Yüksek Düzeyli Etkinliklerde Savunuculuk ve Stratejik Katılım, İleriye Bakış: 2025-2026 Çalışma Planının Geliştirilmesi” ve “2025-2026 Taslak Çalışma Planı” konuları ele alındı.
Sunum yapan katılımcılar, Emine Erdoğan’a misafirperverliği ve Sıfır Atık Projesi’ne olan adanmışlığı için teşekkür etti.
Hakima El Haite, sıfır atık uygulamalarının Afrika ülkelerinde de uygulanabilmesi için Emine Erdoğan’dan destek talebinde bulunurken, Carlos Silva Filho çalışmaları için Sıfır Atık Vakfına tebriklerini sundu.
Prof. Dr. Saleem Ali, gençler arasında sıfır atığın yaygınlaştırılabilmesi için adım atılması ve bu kapsamda çevresel okuryazarlık dersi verilmesi gerektiğini belirterek, Türkiye’nin bu konuda öncülük etmesi temennisinde bulundu.
Emine Erdoğan’ın kapanış konuşmasıyla sona eren toplantının ardından kurul aile fotoğrafı çektirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Somali Cumhurbaşkanı Mahmud ve Etiyopya Başbakanı Ali ile birlikte yaptığı açıklamada, “Somali ve Etiyopya’nın ülkemize duydukları güven neticesinde, bundan yaklaşık sekiz ay önce başlattığımız Ankara Süreci’nde önemli bir aşamaya geldik. Böylece, birtakım kırgınlıkları ve yanlış anlamaları beraberce aşmak suretiyle, Somali ve Etiyopya arasında barış ve iş birliğine dayalı yeni bir başlangıcın ilk adımını atmış olduk” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ve Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed Ali ile görüşmesinin ardından, konuk liderlerle birlikte ortak basın toplantısı düzenleyerek, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Konuklarını ve heyetlerini Türkiye’de ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek sözlerine başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Somali ve Etiyopya’nın Türkiye’ye duydukları güven neticesinde yaklaşık sekiz ay önce başlatılan Ankara Süreci’nde önemli bir aşamaya gelindiğini bildirdi.
“AFRİKA’NIN BU GÜZİDE KÖŞESİNDE BARIŞ VE İSTİKRARIN SAĞLANMASI TEMEL BEKLENTİMİZDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylece birtakım kırgınlıkları ve yanlış anlamaları beraberce aşmak suretiyle Somali ve Etiyopya arasında barış ve iş birliğine dayalı yeni bir başlangıcın ilk adımını atmış olduk. Ülkelerin egemenliği, birliği ve toprak bütünlüğünün sağlanmasına yönelik ilkesel tutumumuzun bir sembolü olarak, Afrika’nın bu güzide köşesinde barış ve istikrarın sağlanması temel beklentimizdir” ifadelerini kullandı.
Mayıs ayından itibaren tarafların rızasıyla dışişleri bakanlarının iki defa Ankara’da, bir kere de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu vesilesiyle Türkevi’nde bir araya geldiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Yüz yüze yapılan bu toplantıların yanı sıra birçok kez de telefon irtibatımız oldu. Tüm bu süreç boyunca tarafların hassasiyetlerini, önceliklerini ve beklentilerini dikkatle dinledik. Her iki ülkenin değerli katkılarıyla da bugün mutabık kaldığımız ortak bildiri metnini ortaya çıkardık. Bu ortak bildirileri, geçmişe değil geleceğe odaklanmakta, bizim için çok önem taşıyan bu iki dost ülkenin bundan sonra inşa edecekleri ilkeleri kayda geçirmektedir. Büyük özverilerle bu tarihî uzlaşıya vardıkları için değerli kardeşlerimi gönülden tebrik ediyor, kendilerine yapıcı tutumlarından dolayı teşekkür ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Somali ve Etiyopya’nın bulunduğu bölgenin, geçmişte birçok haksızlığa uğramasına ve ciddi çatışmalara sahne olmasına rağmen tarihte parlak dönemler yaşamış ve insanlığa önemli katkılar yapmış bir coğrafya olduğuna işaret etti.
“BÖLGE İNSANININ HUZUR VE REFAHINI ARTTIRACAK PROJELERİ BERABERCE HAYATA GEÇİRECEĞİZ”
Bölge insanının zorlukların üstesinden gelme bilgeliğini hep gösterdiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biraz önce mutabık kalınan ortak bildirinin önümüzdeki dönemde karşılıklı saygı temelinde bölgede iş birliği, ekonomik kalkınma ve refah için sağlam temel oluşturacağına inanıyorum. Bu aynı zamanda devlet adamlarının gelecek nesillere karşı görev ve sorumluluğudur. Burada ilan ettiğimiz uzlaşı böylesi bir vizyonun ürünüdür. Bundan sonra atacağımız adımları birlikte kararlaştırıp, bölge insanının huzur ve refahını arttıracak projeleri beraberce hayata geçireceğiz” diye konuştu.
Somali Cumhurbaşkanı Mahmud ve Etiyopya Başbakanı Ahmed’e teşekkürlerini sunan Erdoğan, şunları kaydetti: “Özelikle Etiyopya’nın denize açılma talepleri doğrultusunda inşallah bugünkü yaptığımız ilk toplantıdan sonra bunun devamını da yapıp, denize açılma konusunda Şeyh Mahmud kardeşimin de gereken ilgi, alaka ile desteği vereceğine inanıyorum. Bu dünya hepimize yeter. Burada hep birlikte yerimizi muhakkak inşallah alacağız ve bunun adımlarını da beraber inşallah atacağız.”
Somali Cumhurbaşkanı Mahmud basın toplantısında yaptığı açıklamada; ülkesi ile Etiyopya arasındaki anlaşmazlığın çözülmesi konusunda sunduğu gayretler için Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür ederek, “Bir açıdan bu bir son çünkü bizim anlaşmazlıklarımıza bir son getiriyor. Son zamanlarda Etiyopya ve Somali iki komşu ülke” dedi.
İki ülkenin de ortak çıkarlara sahip olduğunu vurgulayan Somali Cumhurbaşkanı Mahmud, “Türkiye’nin gayretlerine müteşekkiriz. Somali, Etiyopya’nın gerçek dostu olacaktır, gelecekte ve önümüzdeki yıllarda da. Bu ilişkinin halklarımız için faydası olmalı. Bölgemize barış ve istikrar bizim için ve halklarımız için ilk öncelik” diye konuştu.
ETİYOPYA BAŞBAKANI AHMED: “CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, İNİSİYATİF ALARAK GÖRÜŞMELERİ BAŞLATTI”
Etiyopya Başbakanı Ahmed de konuşmasında, Afrika Boynuzu bölgesinde barış ve istikrarın sağlanması için gösterdiği gayretlerden dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, hükûmetine ve Türkiye halkına teşekkürlerini sundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, inisiyatif alarak Etiyopya ve Somali arasındaki uzlaşma görüşmelerini başlattığını belirten Etiyopya Başbakanı Ahmed, tarafların geçmişte dışişleri bakanları düzeyinde görüşmeler yaptığını hatırlattı.
Etiyopya Başbakanı Ahmed, “Bu çabalar bugünkü toplantıya bizi getirdi ve liderler düzeyinde bu toplantıyı gerçekleştirdik” ifadesini kullanarak, geçen yıllar içinde taraflar arasında oluşan yanlış anlaşılmaları ele aldıklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, basın toplantısının ardından araçlarına kadar eşlik ettiği Mahmud ve Ahmed’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nden uğurladı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kolaylaştırıcılığıyla Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti ve Somali Federal Cumhuriyeti’nin Ankara Bildirisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Suriye’deki hadiselerin 13 yıllık serencamını bilen herkes, Türkiye’nin adil bir barış için verdiği hasbi mücadelenin en yakın şahididir. Şunu da en başından beri tekrar tekrar ifade ediyoruz: Suriye ile ilgili hassasiyetimiz hiçbir zaman menfaat eksenli olmamıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Sözlerimin hemen başında bu sabah Isparta Keçiborlu’da eğitim uçuşu esnasında kaza kırıma uğrayan askeri helikopterimizde şehit olan altı kahramanımıza Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Şehitlerimizin ailelerine, sevenlerine, silah arkadaşlarına ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize başsağlığı diliyorum, milletimizin başı sağ olsun.
“TÜRKİYE, ÖZ GÜVENLİ, KARARLI VE SABIRLI BİR ŞEKİLDE HEDEFLERİNİ GERÇEKLEŞTİRMEKTEDİR”
Türkiye Yüzyılı’nı içeride ve dışarıda attığımız adımlarla günbegün gerçeğe dönüştürüyoruz. Üstat Necip Fazıl’ın kabinemizin misyonunu da belirleyen şu önemli sözlerini kendimize rehber kıldık: ‘Devler gibi eserler bırakmak için karıncalar gibi çalışmak lazım.’ Biz de hem bugün halkımızın hem de yarın ruz-i mahşerde Hakk’ın huzuruna görevini layıkıyla yerine getirmiş, geride hayır dualarla anılan eserler bırakmış olarak çıkmanın derdindeyiz, bunun peşindeyiz. İnsanımızın şöyle içinden gelerek söylediği bir, Allah ondan razı olsun, cümlesi bizim için en büyük payedir, şereftir, gurur ve mutluluk kaynağıdır.
Bugüne kadar halka hizmet Hakk’a hizmettir düsturuyla ülkemize ve milletimize aşkla hizmet ettik. Şimdi de diplomatik temaslarla, iyi hesaplanan stratejik hamlelerle açılışını yaptığımız proje, yatırım, hizmet ve eserlerle Türkiye’yi her alanda yüceltmenin gayretindeyiz.
Şunu büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim: Türkiye, ayağına ve iradesine vurulan zincirleri tek tek parçalamaktadır. Türkiye, öz güvenli, kararlı ve sabırlı bir şekilde hedeflerini gerçekleştirmektedir. Türkiye, güçlü demokrasisiyle, büyüyen ekonomisiyle, köklü kurumlarıyla dünya meselelerinin seyrini değiştiren barışçı ve aktif politikalarıyla tarihe yön vermekte, hem kendi tarihini ve hem de insanlık tarihini yeniden yazmaktadır. Allah’a binlerce kez hamdolsun ki bugün dünden daha güçlüyüz, bugün dünden daha özgürüz, bugün dünden daha itibarlıyız, bugün dünden daha öz güvenliyiz.
İnşallah, yarın her alanda çok daha iyi yerlerde olacağız. Milletimizi sığ sulara hapsetmek isteyen vizyonsuzluklara inat umuda tutunmaya, umudu büyütme devam edeceğiz. Siyasi hayatımızın hiçbir döneminde milletimize hayal kırıklığı yaşatmadık. Bundan sonra da aziz milletimize mahcup olmayacak, milletimizi sükûtu hayale biiznillah uğratmayacağız. Son 22 yıldır olduğu gibi Türkiye’yi başarıdan başarıya koşturacak, Türkiye’ye yeni rekorları, yeni sevinçleri, yeni heyecanları yaşatacağız.
Türkiye Cumhurbaşkanı olarak bir gerçeği tekrar vurgulamak durumundayım: 85 milyon olarak biz muazzam ve muhteşem bir aileyiz. Hepimiz daha mutlu, daha müreffeh, daha kudretli bir Türkiye hayal ediyoruz. Gerçekleştirdiğimiz her hedefi daha büyük hedeflerin mihenk taşı, başlangıç noktası olarak görüyoruz. Tamamladığımız, hizmete verdiğimiz, şehirlerimize kazandırdığımız her eser yeni hizmetler, yeni projeler için azmimizi kamçılıyor, heyecanımız artırıyor. Kalbimizdeki vatan ve millet aşkı gökte bir şimal yıldızı gibi parlıyor, yeniden büyük ve güçlü Türkiye davamızda yolumuzu aydınlatıyor.
Allah’ın izniyle bu millet her engeli aşacak, her saldırıyı savuşturacak güce ziyadesiyle sahiptir. Kardeşliğimize sıkıca sarıldığımız, istikrar ve güven ortamını koruduğumuz, iç cephemizi tıpkı aşılmaz bir kale gibi sağlım tuttuğumuz müddetçe çok daha güzel günler göreceğimizden asla şüphe duymuyoruz. Ülkemizin istikrarlı yürüyüşünü rayından çıkarmak, ilerleyişini kesmek veya yavaşlatmak isteyenlere de millet olarak fırsat vermeyeceğimize inanıyorum.
Son kabine toplantımızdan bu yana iç siyasette ve dış politikada yoğun bir gündemle çalışmalarımızı sürdürdük. Diyanet İşleri Başkanlığımızın her beş yılda bir düzenlediği Din Şûralarının 7’ncisinde hocalarımızla ve kanaat önderlerimizle bir araya geldik. ‘Dijitalleşen Dünyada Diyanet Hizmetleri’ başlığıyla gerçekleştirilen şûranın küresel kültürün teşvik ettiği yapay din tehdidiyle mücadelede bir uyanışa vesile olmasını ümit ediyoruz.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri ile Yaşayan İnsan Hazineleri Ödülleri’ni takdim ettiğimiz üstat ve ustalarımızı bu vesileyle tekrar tebrik ediyorum.
28 Kasım’da Umman’dan ülkemize devlet başkanı seviyesinde ilk resmî ziyareti gerçekleştiren Umman Sultan Heysem bin Tarık’ı Türkiye’de misafir etmekten özellikle bahtiyar olduğumu söyleyebilirim. Bu tarihî ziyareti farklı alanlarda imzaladığımız 10 anlaşmayla taçlandırdık. Umman’ın krizlerin çözümünde üstlendiği yapıcı rolü takdir ediyor, inşallah bundan sonra Ummanlı kardeşlerimizle daha yakın çalışmayı umuyoruz.
Aynı zamanda Filistin halkıyla dayanışma günü olan 29 Kasım’da artık kendi alanında bir marka hâline gelen TRT World Forum’unun 8’incisine iştirak ettik.
‘Küresel Ticaret Burada’ temasıyla tertiplenen 20. MÜSİAD EXPO Fuarı ise 88 ülkeden iş adamlarını, tüccarları, girişimcileri ülkemizde bir araya getirdi. 1990 yılından bu yana Türkiye’nin ekonomide, ticarette ve demokraside şaha kalkması için emek veren MÜSİAD camiasını bir kez daha kutluyorum.
“DEPREM BÖLGEMİZİ ESKİSİNDEN DAHA DAYANAKLI BİR ŞEKİLDE AYAĞA KALDIRACAĞIZ”
30 Kasım Cumartesi günü Kahramanmaraş’taydık. Maraş’ta hem partimizin il kongresini yaptık hem de deprem konutlarının kura ve anahtar teslim törenini icra ettik. Tören alanından canlı bağlantıyla Hatay’ımızda 5 bin 900, Malatya’mızda 2 bin 313, Adıyaman’ımızda 6 bin 912, Gaziantep’imizde 257, Diyarbakır’ımızda 674, Adana’mızda 668, Şanlıurfa’mızda 2 bin 929, Elazığ’ımızda bin 407, Kahramanmaraş’ımızda 3 bin 499 olmak üzere toplamda 24 bin 559 yuvamızı daha hak sahibi kardeşlerimize teslim ettik. 2024 sonuna kadar 11 ilimizde toplam 201 bin 688 bağımsız bölümü afetzede kardeşlerimize teslim edeceğiz.
Bir depremzedenin elinden tutmak yerine, kimi zaman hakaret ederek, kimi zaman afaki sözler vererek bu sürece köstek olanları tarih affetmeyecektir. ‘Erdoğan bu enkazın altında kalır’ diyerek tüm umudunu milletin sıkıntılarının çoğalmasına bağlayan kifayetsizleri hayal kırıklığına uğratmaya devam ediyoruz. Son depremzede hak sahibi kardeşimiz de güvenli yuvasına kavuşana kadar bize durmak, dinlenmek, soluklanmak yok. İnşallah devlet millet birlikteliğiyle yaralarımızı saracak, deprem bölgemizi eskisinden daha dayanaklı bir şekilde ayağa kaldıracağız.
2 Aralık Pazartesi günü Karadağ Cumhurbaşkanı değerli dostum Jakov Milatoviç’i ülkemizde ağırladık. Partimiz tarafından düzenlenen Engelsiz Türkiye Programı’nda engel tanımayan kardeşlerimizle bir araya geldik. Hükûmetlerimizin engeli vatandaşlarımızın hayata katılımı noktasında gösterdiği samimi çabalar herkesin malumudur. Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı dâhil, kamudan özel sektöre, spordan çeşitli sosyal haklara kadar geniş bir yelpazede engellerimizin yanında olduk. İnşallah bundan sonra da aynı anlayışla yolumuza devam edeceğiz.
3 Aralık tarihinde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüzce yapımı tamamlanan 564 tesis, proje ve hizmeti resmen devreye aldık. Toplam yatırım bedeli 98 milyar lira olan bu tesislerin ülkemize ve milletimize tekrar hayırlı olmasını diliyorum.
Bu sene Japonya ile diplomatik ilişkilerimizin tesisinin 100’üncü Yıl dönümünü kutluyoruz. Bu anlamlı yıl dönümü münasebetiyle Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito ve refikasını ülkemizde misafir ettik. 6 Şubat deprem felaketinin ardından Japon hükûmeti ve halkının milletimizle sergilediği dayanışmayı her zaman şükranla yâd ediyoruz.
7 Aralık Cumartesi günü Gaziantepli kardeşlerimizin misafiriydik. Millî Mücadele’mizin meşale şehirlerinden olan Antep, bugün de üretim ve ticaret başta olmak üzere pek çok alanda âdeta destan yazıyor. Gaziantep halkının Suriyeli mazlumlara sahip çıkması zaten her türlü takdirin üzerindedir. Gaziantep’te ilk önce 5 bin 113 konutun anahtar ve tapu teslim törenini yaptık. Ardından partimizin 8’inci Olağan İl Kongresi’ni her zamanki gibi yine büyük bir coşkuyla gerçekleştirdik. Türkiye’nin ikinci büyük kütüphanesi olan Şahinbey Millet Kütüphanesini açarak gençlerimizle hasbihal ettik. Bu vesileyle 2024-2025 akademik yılında üniversite öğrencilerine verilen burs ve kredi tutarında yüzde 50 oranında artışa gittiğimizin müjdesini paylaştık. Buna göre ön lisans ve lisans için 2 bin lira olan rakamı 3 bin liraya, yüksek lisansta 4 bin lira olan miktarı 6 bin liraya, doktora öğrencilerimiz 6 bin lira olan tutarı 9 bin liraya çıkardık. Yeni burs miktarlarının üniversite öğrencilerimize ve ailelerine hayırlı olmasını temenni ediyorum.
“SURİYE’NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜN KORUNMASINI SAVUNDUK”
Bölgemiz ancak demokrasi ve bir dönüm noktası ifadesiyle tarif ve tahlil edilecek evsafta kritik gelişmelere sahne oluyor. Komşumuz Suriye’de 13 yıldır devam eden iç savaş dün itibarıyla artık yeni bir boyut kazandı. Halep, Hama, Humus ve son olarak Şam, asıl sahiplerinin kontrolüne geçerken; 61 yıldır kanla, zulümle, baskıyla ve zorbalıkla ayakta kalan Baas diktatörlüğü de tamamen çöktü. Verilen sözlere rağmen yıllardır bölücü örgütün işgali altında bulunan Tel Rıfat ve Münbiç’in teröristlerden arındırılmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Tabii eski rejimin, çekilirken dahi kimi şehirleri bölücü terör örgütünün Suriye uzantısına bırakması, aralarındaki kirli ittifakı bir kez daha teyit etmiştir.
Ülkemizdeki ana muhalefetin son ana kadar umudunu kesmediği Esed rejimi, bu süreç boyunca ‘Türkiye karşıtı’ tutumunu bir an olsun terk etmemiştir. Suriye ihtilafını diyalog yoluyla çözme çağrılarımız eski rejim tarafından küstahça reddedilmiş, ülkemizin uzattığı elin değeri bilinmemiş, manası anlaşılmamıştır. Esed, arkasında 1 milyona yakın insanın katledildiği, 12 milyon insanın göç etmek zorunda kaldığı, birçok şehri enkaza dönmüş bir Suriye bırakarak kaçmıştır. ‘Zulüm ile abad olunamayacağı’ hakikati, Suriye’de bir kez daha tecelli etmiştir.
Şunu milletimizin ve uluslararası kamuoyunun bilmesini isterim: Türkiye, Suriye ihtilafının başından beri komşuluk hukukunun ve büyük devlet olmanın icaplarını harfiyen yerine getirmiştir. Barıştan, özgürlükten, diyalogdan, adaletten, Suriye’nin bir an önce huzura kavuşmasından yana olduk. Devrik rejimin hasmane tutumuna rağmen her şart altında Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve üniter yapısının korunmasını savunduk. Elbette haksızlığa, hukuksuzluğa, baskıya, zulme karşı sesimizi yükseltmekten, tepkimizi ortaya koymaktan hiçbir zaman çekinmedik, ama bunu açık bir düşmanlığa, kör bir husumete de dönüştürmedik. Suriye’deki hadiselerin 13 yıllık serencamını bilen herkes, Türkiye’nin adil bir barış için verdiği hasbi mücadelenin en yakın şahididir.
“KALBİMİZİN BİR YARISI GAZİANTEP, HATAY İSE DİĞER YARISI HALEP’TİR, ŞAM’DIR”
Şunu da en başından beri tekrar tekrar ifade ediyoruz: Suriye ile ilgili hassasiyetimiz hiçbir zaman menfaat eksenli olmamıştır. Biz bu konuya hep vicdan penceresinden baktık, hep merhamet nazarından yaklaştık, insani mülahazalarla hareket ettik. Bugün de aynı yerde sapasağlam duruyoruz. Tekrar söylüyorum; Suriye halkı, bizim kardeşimizdir. Tüm kesimleriyle, tüm inanç gruplarıyla can dostumuzdur. Bir uçtan diğer uca Suriye’yi karış karış süsleyen türbeler, köprüler, çeşmeler, hanlar, camiler bizim ezelden ebede uzanan kardeşliğimizin nişaneleridir.
Evet, sınırlar ülkeleri fiziken birbirinden ayırabilir, ama kalplere hangi güç sınır çizebilir? Asırlardır birlikte yaşadığımız aramızdaki sınır uzunluğu 910 kilometre, 910 kilometrelik sınırı paylaştığımız komşularımıza sırtımızı dönmemizi bizden kim bekleyebilir? Kalbimizin bir yarısı Antep’se, Hatay’sa, Şanlıurfa’ysa; diğer yarısı Afrin’dir, Halep’tir, Hama’dır, Humus’tur, Şam’dır.
“TÜRKİYE, ZOR BİR DÖNEMDE ZOR BİR İMTİHANI ALNININ AKIYLA VERMEYİ BAŞARMIŞTIR”
Tarihin ve coğrafyanın bize hatırlattığı bu gerçekleri son 13 yıldır ülke ve millet olarak bizzat yaşadık, bilfiil tecrübe ettik. Komşumuzun evinde yangın çıktığında ilk koştuğu yer biz olduk. Devrik rejimin ve terör örgütlerinin saldırılarından kaçan Suriyeli kardeşlerimiz canlarını kurtarmak için ilk önce bizim kapımızı çaldı. Az değil, 4,5 milyon Suriyeli bizim evimizde misafir oldu. Bir dönem nüfusu 3 milyon 700 bine ulaşan, ancak şimdi sayıları 2,9 milyona düşen Suriyeli muhacirlere 13 yıl boyunca biz ensarlık yaptık. Bunu da açık söylüyorum: yüksünerek, şikâyet ederek değil, inancımızın ve komşuluk hukukumuzun gereği olarak memnuniyetle yerine getirdik.
Biz muhalefetle bu konuda ne kavgalar verdik. Onlar ‘İktidar olur olmaz sizi kovacağız.’ derken biz tam aksine biz ensarız, onlar muhacirdir demek suretiyle onları evimizde misafir etmenin erdemine ulaştık. Yüzyıllardır mazlumların eman bulduğu bu ülke Allah’a hamdolsun, Suriyeli mazlumlara da güvenli, korunaklı, müşfik bir liman oldu. Bu emsalsiz misafirperverlik insanlık tarihine altın harflerle yazılacaktır. Türkiye, zor bir dönemde zor bir imtihanı alnının akıyla vermeyi başarmıştır. Türk milleti kara günlerinde Suriyeli mazlumlara kucak açmasının izzetini bir şeref payesi olarak ebediyen taşıyacaktır.
“SURİYE İSTİKRARA KAVUŞTUKÇA GÖNÜLLÜ, GÜVENLİ, ONURLU VE DÜZENLİ GERİ DÖNÜŞLER DE ARTACAKTIR”
Bugün bir kez daha muhalefetin kışkırtmalarına aldırmadan, mazluma kol kanat geren necip milletimin her bir ferdine şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Cumhur İttifakı’nda birlikte yol yürüdüğümüz ortaklarımıza bu süreçte sergiledikleri merhametli duruş için aynı şekilde şükranlarımı sunuyorum. Fakat oy hesabıyla nefret söylemlerine başvuran ırkçı lümpenleri, vatanını kaybetmiş yetim ve öksüzlere kin kusan vicdan fukaralarını, sırf Meclis’te üç, beş koltuk kapabilmek uğuruna faşizmin en pespaye biçimine haftalarca sessiz kalanları ise önce Allah’a, sonra haklarına girdikleri Suriyeli mazlumlara ve elbette mahşeri vicdana havale ediyorum.
Suriye’de zalim Esed rejimiyle beraber ülkemizde mülteci düşmanlığını körükleyen necis zihniyette kaybetmiştir. Burada şunu özellikle vurgulamak istiyorum: Suriye’yi etkisi altına alan kuvvetli değişim rüzgârının başta muhacirler olmak üzere tüm Suriye halkı için hayırlı sonuçlara vesile olacağına inanıyorum. Suriye istikrara kavuştukça inşallah gönüllü, güvenli, onurlu ve düzenli geri dönüşler de artacaktır.
Suriyeli kardeşlerimizin 13 yıldır süren vatan hasreti, inancım ve duam odur ki, artık yavaş yavaş son bulacaktır. Bunun şimdiden emarelerini görmeye başladık. Yığılmalarını önlemek ve trafiği kolaylaştırmak amacıyla Yayladağı Hudut Kapısı’nı da geçişlere açıyoruz. Muhacirlerin gönüllü geri dönüş sürecini de yine tarihimize, kültürümüze ve 13 yıllık müstesna ev sahipliğimize yaraşır şekilde yöneteceğiz. Hiç kimsenin bu insani sürece leke bulaştırmasına müsaade etmeyeceğiz. Suriye kriziyle ilgili politikası dün itibarıyla iflas eden ana muhalefet kendilerini hesaba çekmek, hatalarıyla yüzleşmek yerine çok çirkin, ırkçı bir dille Suriyeli mazlumlar üzerinden yeni istismar alanları oluşturmaya çalışıyor. Ana muhalefetin eski ve yeni yönetimine devrik Şam rejiminin yasını tutmaktan süratle vazgeçip, Suriye halkının sevincine ortak olmalarını tavsiye ediyorum. Kendilerini hapsettikleri cam fanustan çıksınlar, dünyada ve bölgede olanlara kulak kabartsınlar. Bir kez olsun hadiseleri Ankara merkezli okumayı denesinler, yoksa partilerini trajik komik duruma düşürmeye devam ederler.
“TÜRKİYE’NİN BAŞKA BİR ÜLKENİN TOPRAĞINDA VE EGEMENLİĞİNDE GÖZÜ YOKTUR”
Dün itibarıyla artık Suriye’de karanlık bir dönem kapanmış, aydınlık bir dönem başlamıştır. Türkiye binlerce yıllık tecrübe sonucunda billurlaşan devlet aklıyla hadiseleri okumakta, Suriye’deki duruma çok geniş bir perspektiften bakmaktadır. Bugün bazı parametreleri bir kez daha ifade etmek durumundayım: Türkiye’nin başka bir ülkenin toprağında ve egemenliğinde gözü yoktur. Sınır ötesi harekâtlarımızın yegâne amacı vatanımızı ve vatandaşlarımızı terör saldırılarından korumaktır.
Ne PKK ve Suriye’deki uzantıları ne DEAŞ ülkemizin muhatabı değildir, bilakis muarızıdır. Suriye’nin toprak bütünlüğünün mutlaka ama mutlaka korunması gerekiyor. Suriye tüm etnik, dinî, mezhebi kimlikleriyle Suriyelilerindir. Suriye’nin bugününe de, geleceğine de karar verecek olan Suriye halkıdır. Komşuları ve kardeşleri olarak bize düşen Suriye halkının ülkelerini yeniden toparlama, yeniden ayağa kaldırma, yeniden mamur etme çabalarına güçlü bir şekilde destek olmaktır. Tekrar söylüyorum: Arap, Türkmen, Kürt, Sünni, Alevi, Nusayri, Hıristiyan fark etmeksizin Suriyelilerin tamamının sulh içinde yaşadığı bir Suriye, Türkiye’nin en büyük özlemi, hayali ve hedefidir. Şurası da kesinlikle unutulmamalıdır: İstikrara kavuşmuş bir Suriye hem kendi vatandaşları hem de bölgedeki diğer ülkeler için güven kaynağı olacaktır.
“TÜRKİYE SINIRLARININ ÖTESİNDE YENİ TERÖR ÇIBANBAŞLARININ ORTAYA ÇIKMASINA GÖZ YUMMAYACAKTIR”
Komşu ülkelerin güvenliği yine Suriye’nin güven içinde, istikrar içinde olmasından geçiyor. Öte yandan bölücü örgütün Suriye uzantısının kargaşayı fırsata çevirmeye dönük aşırı heveskâr tutumunu da dikkatle takip ediyoruz. Kendi akıllarınca farklı hesap yapanlara şunu hatırlatmak istiyorum: Çok önemli, atalarımız güzel söylemiş, çakal ne kadar hile bilirse, kurtta o kadar yol bilir. Türkiye sınırlarının ötesinde yeni terör çıbanbaşlarının ortaya çıkmasına göz yummayacaktır. 13 yıldır her türlü zulme maruz kalan Suriyeli kardeşlerimize yeni acılar, yeni sıkıntılar, yeni dramlar yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur.
Buradan kardeş Suriye halkına da seslenmek istiyorum: Aziz Suriyeli kardeşlerim; Türkiye ve Türk milleti dün olduğu gibi bugün de, yarın da yanınızdadır. Siz tüm imkânsızlıklara rağmen kanınızla, canınızla, dişiniz, tırnağınızla destan yazdınız. Zulme ve zalime asla boyun eğmediniz. En zor zamanlarda dahi yeise kapılmadınız. İlk günden itibaren hep ‘Allah büyüktür’ dediniz; ‘O Rahman ve Rahim olandır’ dediniz; ‘O âlemlerin Rabbi’dir’ dediniz; yalnız O’na güvendiniz, yalnız O’ndan yardım dilediniz. Düştüğünüz yerden çok daha güçlü bir şekilde tekrar ayağa kalktınız. Böylece nesilden nesile gururla aktarılacak muhteşem bir kahramanlık hikâyesine imza attınız.
Kardeşlerim; unutmayın men sabera zafera, ‘yenilgi yenilgi büyüyen’ bu şanlı zaferin asıl sahibi sizlersiniz. Sizleri ülkem ve milletim adına saygıyla selamlıyorum, zaferiniz hayırlı mübarek olsun diyorum. Hürriyet ve adalet mücadelenizde sizi nasıl yalnız bırakmadıysak inşallah, kalkınma mücadelenizde de tüm imkânlarımızla sizi destekleyeceğiz. Gönül gönüle verecek, zorlukların, sıkıntıların üstesinden birlikte geleceğiz. Suriye’nin kalıcı barışa, istikrara ve güvenliğe kavuşması için elimizden gelen her şeyi yapmaya hazır olduğumuzu bilmenizi isterim. Hama katliamından beri Suriye’nin özgürlüğü yolunda can veren şehitleri bugün bir kez daha rahmetle yâd ediyorum.
Suriye’nin esaretten kurtulan şehirlerinde sevinç gözyaşları döken, dua eden, şükür secdesine kapanan, yıllar sonra evlerine, yuvalarına, ailelerine, sevdiklerine kavuşmanın mutluluğunu yaşayan tüm kardeşlerime selam ediyorum.
“EĞİTİMİN ALTYAPISINA YAPTIĞIMIZ YATIRIMLARIN EĞİTİMİN KALİTESİNE OLUMLU YANSIDIĞINI GÖRÜYORUZ”
Bugünkü kabine toplantımızda Suriye’deki güncel gelişmelerin yanı sıra, enerjiden eğitime ve sağlığa çeşitli konuları da ele aldık. Eğitimin altyapısına 22 yıldır yaptığımız devasa yatırımların eğitimin kalitesine de olumlu yansıdığını görüyoruz. Uluslararası İzleme Araştırmalarında matematik ve fen bilimlerinde dördüncü ve sekizinci sınıf öğrencilerinde ülkemizin grafiği sürekli yükseliyor. 2023 yılının oranları bunu bir kez daha ortaya koymuştur. Yani eğitim modelimiz özellikle süratle gelişiyor ve bu iyileşme inşallah hızlanacaktır.
“SAĞLIKLI TÜRKİYE YÜZYILI PROGRAMI’NI HAYATA GEÇİRİYORUZ”
Koronavirüs döneminde güçlü sağlık altyapımızın önemini tecrübe etmiştik, şimdi bu alanda yeni bir adım daha atıyoruz. Koruyan, geliştiren ve üreten sağlık modeliyle Sağlıklı Türkiye Yüzyılı Programı’nı hayata geçiriyoruz. Üçlü sarmak modelimiz ile Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığımız TÜSEB öncülüğünde üniversitelerimizi ve özel sektörümüzü buluşturuyoruz. Kritik ilaç, aşı, kit ve tıbbi cihaz ürünlerimizi belirledik. Üreten sağlık modelimiz ülkemizin ekonomik büyümesine ve kalkınmasına katkı sunacak marka ve katma değer oluşturacak bir süreci geliştirecektir. Yeni modelimizin şimdiden hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
Yarından itibaren asgari ücret tespit komisyonu görüşmelere başlıyor. Hem çalışmalarımızın beklentilerini gözetecek hem de ülkemiz ekonomisine taşınması ağır bir yük getirmeyecek bir anlayışla sürecin yürütüleceğine özellikle inanıyorum. Açık artırma usulüyle asgari ücret açıklayan muhalefeti de ülke ve millet hayrına bir iş yapacaklarsa SGK’ya olan birikmiş borçlarını ödemeye onları davet ediyorum.
Bir diğer güzel haberimiz; Tip 1 Diyabet hastalığıyla mücadelede eden evlatlarımız ve ailelerine yöneliktir. Daha önce bilindiği gibi diyabet hastalarımızın glikoz takibi için gerekli cihazlar geri ödeme kapsamındaydı. Buna ilave olarak artık 18 yaş altındaki Tip 1 Diyabet hastası evlatlarımız için sensörlü cilt altı glikoz izlem cihazlarını, Sosyal Güvenlik Kurumumuz tarafından geri ödeme kapsamına alıyoruz. Acil şifa dileklerimle, evlatlarımıza ve ailelerine hayırlı olsun diyorum.”
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. www.kimlerburada.com Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. www.kimlerburada.com Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.