Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından bu yıl 35’incisi düzenlenen İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası etkinlikleri kapsamında “Güçlü İletişim Güvenli İşyeri İyi Uygulama Yarışması” düzenlendi. Türkiye’nin önde gelen sanayi kuruluşlarından Kibar Holding, “Hep Beraber Yaşam Güvenliği” projesiyle birincilik ödülü almaya hak kazandı.
İş kazalarının önlenmesi, işçi sağlığı ve güvenliğinin öncelik olarak belirlenmesi, bu kapsamda işçi ve işveren taraflarında farkındalık yaratılması amacıyla her yıl 4-10 Mayıs tarihleri arasında İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası kutlanıyor, Bakanlık ve çeşitli kuruluşlar tarafından etkinlikler düzenleniyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından bu yıl 35’inci kez düzenlenen İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası kapsamında bir dizi etkinlik gerçekleştirildi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in katılımıyla gerçekleşen “Güçlü İletişim Güvenli İş Yeri İyi Uygulama Yarışması” ödül töreni pandemi nedeniyle online platform üzerinde yapıldı. Yarışma kapsamında Türkiye’nin önde gelen sanayi gruplarından Kibar Holding, Bakanlık tarafından düzenlenen “Güçlü İletişim Güvenli İşyeri İyi Uygulama Yarışması“nda birincilik ödülüne layık görüldü. Kibar Holding CEO’su Haluk Kayabaşı, konu ile ilgili yaptığı açıklamada “Yarım asra yaklaşan tarihimiz ve kurulduğumuz günden bu yana Kibar Grubu olarak tüm faaliyetlerimizin merkezinde önce sağlık, önce yaşam güvenliği yer aldı. İş sağlığı ve güvenliği konusunda sürekliliği sağlamak adına faaliyet gösterdiğimiz hemen her sektörde öncü rol üstlendik. Bu farkındalık ve bilinçle pek çok yenilikçi proje ve uygulamayı hayata geçirirken, İş Sağlığı ve Güvenliği kurallarını uyulması gereken bir zorunluluk değil, bir yaşam biçimi ve kurum kültürü olarak benimsenmesini sağlamaya odaklandık. Çalışan kadromuzda farkındalığı artırmak ve sürekli iyileştirmeyi sağlamanın sürekli ve etkili iletişim ile mümkün olabileceğinin bilincindeyiz. İletişim bizim için birbirimizi anlamak ve doğru uygulama ve yöntemlerin doğru aktarımının sağlanmasıdır. Bunun için ‘Hep Birlikte Yaşam Güvenliği’ adını verdiğimiz projemizle ciddi bir adım atıyor, her zaman olduğu gibi Kibar Grubu olarak BİZ Birlikte Güçlüyüz diyoruz” ifadelerini kullandı.
Kibar Holding’in farkındalık yaratan özgün projesinde çalışanlar sürece ortak katılım gösterdi. Kibar Grubu şirketlerinde her yıl iş sağlığı ve güvenliği profesyonellerinin katılımıyla çalıştaylar düzenleniyor. Bir önceki yılın değerlendirmesi yapılırken, bir sonraki yılın planlamaları üzerinde ortak bir çalışma gerçekleştiriliyor, saha ziyaretleri, İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası etkinlikleri ve İş Güvenliği yarışmasının planlamaları yapılıyor. Grup şirketleri kendi içlerinde geniş katılımlı bilgi yarışmaları düzenliyor. Kazananlar Grup genelinde düzenlenecek bir üst yarışmaya dahil oluyor ve kazanan çalışanlar ödüllendiriliyor. Bu sayede hem birbirinden öğrenme kültürü destekleniyor hem motivasyon sağlanıyor. Ayrıca bilgilerin sürekli güncellenmesi mümkün kılınarak farkındalık yaratılıyor.
Güçlü iletişim, güvenli işyeri
Kibar Holding bünyesindeki tüm şirketler, İş Sağlığı ve Güvenliği profesyonellerinin saha ziyaretleri ve bu ziyaretler süresince bölüm yöneticilerine doğrudan bilgi aktarımı sayesinde güçlü iletişimi sağlıyor. Gelişime açık noktalar değerlendirilerek ek projeler geliştiriliyor. Grubun çatısı altında faaliyet gösteren tüm şirketler, Kibar Holding’in vizyonunu benimseyerek “Güçlü İletişim Güvenli İşyeri” ilkesine uyum gösteriyor.
Türk Hava Yolları, DP World Tour’un Antalya’da düzenlenecek olan prestijli golf turnuvasına yeniden ev sahipliği yapacak.
Dünyanın en çok ülkesine uçan havayolu Türk Hava Yolları, Türkiye Golf Federasyonu ile yaptığı sponsorluk anlaşmasıyla Turkish Airlines Open’ın bir kez daha isim sponsoru oldu. Turkish Airlines Open altı yıl aranın ardından DP World Tour’un Race to Dubai takviminde yeniden yer alacak. Turnuva 8-11 Mayıs 2025 tarihleri arasında Antalya’da yer alan Regnum Carya Golf & Spa Resort’ta gerçekleştirilecek.
Sponsorluk imza töreni, Türk Hava Yolları Genel Yönetim Binası’nda Türk Hava Yolları Genel Müdürü Bilal Ekşi, Türkiye Golf Federasyonu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nihat Özdemir ve DP World Tour Turnuva İş Birlikleri Direktörü Mark Casey ve diğer üst düzey yöneticilerin katılımlarıyla gerçekleşti.
İmzalanan Sponsorluk anlaşmasıyla ilgili açıklamalarda bulunan Türk Hava Yolları Genel Müdürü Bilal Ekşi, “Türk Hava Yolları olarak biz, misyonumuzu yolcu taşımacılığının çok ötesinde görüyoruz. İnsanları ve kültürleri buluşturmak misyonuyla spora ve sporculara verdiğimiz desteğin yeni bir adımı olan Turkish Airlines Open turnuvamızın golf sporu, markamız ve ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum.” ifadelerini kullandı.
Türkiye Golf Federasyonu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nihat Özdemir, sponsorluk anlaşması ile ilgili, “Mayıs ayında düzenlenecek Turkish Airlines Open turnuvası ile Avrupa’nın en büyük profesyonel golf turunun bir bacağı ülkemize geri gelmiş oluyor. Bu noktaya gelmemizde en büyük katkıyı sağlayan, turnuvanın ana sponsoru Türk Hava Yolları’na teşekkürlerimizi sunmak istiyorum.” dedi.
DP World Tour Turnuva İş Birlikleri Direktörü Mark Casey ise anlaşmaya dair, “Türk Hava Yolları’nın bu sezon Race to Dubai’ye geri dönen Turkish Airlines Open’ın isim sponsoru olmasından mutluluk duyuyoruz. Bir kez daha golfün merkezi Antalya’ya gelmeyi, Türk Hava Yolları, Türkiye Golf Federasyonu ve tüm turnuva ortaklarıyla birlikte çalışarak unutulmaz bir hafta geçirmeyi dört gözle bekliyoruz.” açıklamasında bulundu.
Türk Hava Yolları’nın 2013 yılında isim sponsorluğunu üstlendiği Turkish Airlines Open, 2019 yılına kadar Tiger Woods, Sergio Garcia, Tyrrell Hatton, Justin Rose ve Rory Mcllroy gibi dünyadaki öncü profesyonel golf oyuncularını Antalya’da ağırlamıştı. Ayrıca Türk Hava Yolları’nın 2013’ten beri düzenlediği, dünyanın en büyük amatör golf turnuvası olma özelliğini taşıyan Turkish Airlines World Golf Cup bu yıl 73 ülkede 117 destinasyonda gerçekleştiriliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sağlık Çalışanları ile İftar Programı’nda yaptığı konuşmada, “Her alanda olduğu gibi, sağlıkta da şiddete asla müsamahamız yoktur. Bu konuda ilkemiz sıfır toleranstır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde Sağlık Çalışanları ile İftar Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, sofralarını sağlık çalışanlarıyla paylaşmanın memnuniyeti içerisinde olduğunu söyledi.
Türkiye’nin 81 vilayetinde millete fedakârca hizmet eden, toplam sayısı 1,5 milyonu bulan sağlık ordusunun her bir mensubuna ayrı ayrı şükranlarını sunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün aynı zamanda 14 Mart Tıp Bayramı’nın idrak edildiğini, hekimlerle birlikte tüm sağlık çalışanlarının bayramını gönülden kutladığını belirtti.
Tıp Bayramı’nın ülke, millet ve sağlık çalışanları için hayırlara vesile olmasını yüce Allah’tan niyaz ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, programı düzenleyen Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu ve ekibine teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Malumunuz 14 Mart, tıp tarihimizde iki önemli vakanın yıl dönümüdür. Bunlardan ilki tıp eğitimiyle ilgilidir. Bundan tam 198 yıl önce 14 Mart 1827’de ordumuza hekim yetiştirmek üzere Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire kurulmuştur. Böylelikle ülkemizde modern tıp eğitimi resmen başlamıştır. 14 Mart’ın tekabül ettiği diğer bir hadise ise tıbbiyelilerin beyaz önlüklerini bayrak yaparak başlattıkları muhteşem kıyamdır. İstanbul’un ve okullarının işgal edilmesine itiraz eden tıbbiyeliler, 14 Mart 1919’da okulun iki kulesi arasına astıkları büyük bir Türk bayrağı ile tüm öğrencileri toplantıya çağırmışlardır.”
Direnişin önderlerinden Dr. Memduh Necdet’in duygu ve cesaret yüklü cümlelerinin bugün bile herkes için ilham verici olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Memduh Necdet, tıbbiyenin salonunu dolduran genç hekimlere şöyle seslenmiştir; ‘İtiraf ediyoruz ki vatan, bilhassa onun kalbi, beyni olan İstanbul, bu dakikada korkunç bir buhran geçiriyor ama korkmuyoruz, buradayız, burada kalacağız. İstanbul bizimdir çünkü halife ve hakan yatağıdır. İstanbul bizimdir çünkü şehitler ve tarih buradadır. İstanbul bizimdir çünkü istiklal buradadır.’ Bu muazzam ve muhteşem sözler sadece tıbbiyenin salonunda değil adeta tüm İstanbul’da yankılanmış, işgalciler neye uğradığını şaşırmış, toplantıyı şiddet kullanarak dağıtmaya çalışmışlardır” diye konuştu.
“TÜM SAĞLIK PERSONELİMİZE, ÜLKEM VE MİLLETİM ADINA TEŞEKKÜR EDİYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tıbbiyelilerin İstiklal Harbi’nde hem cephe hattında hem cephe gerisinde hayatlarını riske atarak, kahramanca mücadele ederek şehit düştüklerini ve gazilikle müşerref olduklarını anımsattı.
Hekimlerin ve sağlık çalışanlarının, genç Cumhuriyet’in büyümesi ve güçlenmesinde de hep önde yer aldıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son olarak Kovid-19 salgınına karşı yürüttüğümüz savaşın ilk safında yine sağlık çalışanlarımız bulunuyordu. Hocasından doktoruna, hemşiresinden teknik personeline kadar sağlık ordumuzun tüm neferlerinin gayretine ve özverisine hem salgında hem de 6 Şubat depremlerinde milletçe hep beraber şahitlik ettik. Günlerce hatta haftalarca evlerinden, evlatlarından uzakta kalan, bir cana şifa olmak için gerektiğinde kendi canını tehlikeye atan, hekim olmanın, sağlık çalışanı olmanın omuzlarına yüklediği ağır mesuliyetle ülkesine ve milletine sevda ile hizmet eden siz kardeşlerimizin çabalarını, emeklerini asla ve asla unutamayız. Rabb’im sizlerden, tüm sağlık camiamızdan razı olsun diyorum. Sizlerin şahsında tüm sağlık personelimize, ülkem ve milletim adına bugün bir kez daha teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlık çalışanlarının zor günlerde gösterdikleri fedakârlıkların millet tarafından her zaman şükranla yâd edileceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vazife esnasında vefat edenler başta olmak üzere dar-ı bekaya uğurladıkları tüm sağlık çalışanlarına rahmet diledi.
Bir gerçeği hatırlatmakta fayda gördüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Salgınla mücadeleyi Amerika ve Avrupa’sı dâhil imkân bakımından bizden ileri düzeyde olan ülkelerden daha iyi yönetmemizde, şu an çatısı altında bulunduğumuz Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi gibi sağlık tesislerimiz de oldukça kritik roller oynamışlardır. Ülkemizdeki muhalefetin ‘israf’ dediği, engellemek için her yolu denediği hatta akla ziyan mazeretler üreterek bağlantı yollarını dahi yapmadığı bu hastaneler, binlerce insanımızın hayatının kurtulmasına vesile olmuştur. Tabii, sel gider ama balçığı kalırmış. Her ne kadar salgını atlatmış olsak da olumsuz etkilerini hâlen müşahede ediyoruz” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgının ardından toplumun ertelenmiş sağlık hizmeti talebinde çok ciddi artışlar yaşandığını, tüm dünya gibi Türkiye’nin de bu yeni durumla sınandığını belirtti.
Son 2 yılda sağlık sisteminde ilave bir yük oluşturan bu talebin doğru dağıtılması ve karşılanması amacıyla farklı adımlar attıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaşın sağlık hizmetlerine ilk başvuru kapısı olan aile hekimliğinin yeniden yapılandırılması ve koruyucu hekimliğin ön plana çıkartılması bunlardan sadece bir tanesidir. Her iki çalışmamızın da müspet neticelerini sahada görmeye başladık. Hekimlerimizin de çabalarımızı sahiplenmesiyle birlikte insanımızın doğru yerde, doğru zamanda etkin tedaviye ulaşmasını sağlayacak, inşallah hastanelerimizdeki yoğunluğun da azaltılmasını temin edeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldiklerinde önem ve öncelik vereceklerini ilan ettikleri alanlardan bir tanesinin de sağlık olduğunu anımsatarak, sözlerine şöyle devam etti: “İnsanı merkeze alan, insan hayatına ve sağlığına değer veren bir anlayışla sağlık alanında 22 yıl boyunca pek çok reforma imza attık. Üniversite ve özel hastane kapılarının bütün vatandaşlarımıza açılmasını sağladık. Hastane, poliklinik, sağlık ocağı sayılarının arttırılmasından sağlık kuruluşlarımızdaki şartların ve teçhizatın modernleştirilmesine, sağlık alanında hizmet veren personelimizin sayı, özlük ve imkânlarının iyileştirilmesinden şehir hastaneleri gibi özgün projelerin sağlık sistemine kazandırılmasına kadar geniş bir yelpazede çok önemli işler yaptık. Çam ve Sakura’nın da içinde olduğu toplamda 37 bin 367 yataklı 25 şehir hastanemiz hamdolsun hizmete girdi. Hâlen toplam 13 bin 950 yataklı 11 şehir hastanesinin yapımı sürüyor. İhale, proje ve arsa süreci devam edenlerle birlikte hepsi tamamlandığında, toplamda 57 bin yatak kapasiteli 45 şehir hastanemiz olacak. Tomografi, MR, diyaliz cihazı, ambulans, hava ambulansı gibi birçok alanda geçmişle kıyaslanamayacak seviyelere ulaştık. İlk defa dönemimizde uygulamaya aldığımız evde sağlık hizmetleriyle bugün 2 milyon 753 bin insanımızın ayağına sağlık hizmetini götürüyoruz. Sağlıkta yaptığımız devrimleri burada tek tek anlatmaya kalksak değil iftarı, sahuru da herhalde burada yaparız.”
“SAĞLIK PERSONELİMİZE EL KALDIRILMASINI ASLA KABUL ETMEYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’dan Hakkari’ye, Van’dan Muğla’ya, Antalya’dan Trabzon’a, ülkenin dört bir yanındaki vatandaşların sağlık hizmetlerinin son 22 yılda nereden nereye geldiğini zaten çok iyi bildiğini belirtti.
“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” düsturuyla emanetini taşıdıkları millete en kaliteli sağlık hizmetini sunabilmek için gece-gündüz demeden koşturduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Değerli dostlar, değişen ihtiyaçlara ve beklentilere cevap verebilmek amacıyla inşallah önümüzdeki dönemde kamunun sağlık alanında üstlendiği öncü rolü güçlendirmeyi, vatandaşın acil sağlık hizmet talebinde ambulanstan taburcu olduğu aralığa kadar sağlık hizmet sunumunun kalitesinin artırılmasını, kronik hastalıkların erken teşhisi, takibi ve tedavisinin yanı sıra gereksiz ilaç kullanımının önlenmesini, aşırı kilo ve hareketsizlik yanında madde, tütün ve teknoloji bağımlılığıyla mücadeleyi daha etkin bir şekilde yürütmeyi hedefliyoruz. Her alanda olduğu gibi sağlıkta da şiddete asla müsamahamız yoktur. Bu konuda ilkemiz sıfır toleranstır. Hayat kurtaran, insanın en değerli nimeti olan sağlığına kavuşmasına yardımcı olan hekimlerimize ve sağlık personelimize el kaldırılmasını asla kabul etmeyiz. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet konusunda zaten en üst düzeyde olan hassasiyetimizin değişmeyeceğini tekrar altını çizerek söylüyorum.”
“2025’TE SAĞLIK TEŞKİLATIMIZI 37 BİN YENİ PERSONEL İLE DAHA DA GÜÇLENDİRECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 sene boyunca ne yaptılarsa, başta doktorlar olmak üzere sağlık çalışanlarıyla birlikte dayanışma içinde yaptıklarını kaydederek, “Neyi başardıysak, hekimlerimizle, hemşirelerimizle, sağlık çalışanlarımızla birlikte omuz omuza vererek başardık. İnşallah bu şekilde de yola devam edeceğiz” dedi.
Sağlık camiasının beklediği önemli bir müjdeyi sağlık çalışanları ve aziz milletiyle paylaşmak istediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah 2025 senesi içinde sağlık teşkilatımızı, istihdam edeceğimiz 37 bin hekim dışı yeni personelle daha da güçlendireceğiz. Hayırlı uğurlu olsun diyorum. Bu düşüncelerle, hekimlerimiz başta olmak üzere ülkemizin dört bir ucunda sabır, şefkat ve metanetle insanımıza hizmet etmeyi görev bilen tüm sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı’nı tekrar tebrik ediyorum” diye konuştu.
SABUNCUOĞLU ŞEREFEDDİN ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Hazreti Muhammed’in tüm insanlığa rahmet olarak gönderildiğini ve ahlaki mükemmelliğini anlatan “kâinatın iftihar tablosu”nu günün anısına takdim etti.
Konuşmaların ardından 14 Mart Tıp Bayramı kapsamında düzenlenen Sabuncuoğlu Şerefeddin Ödülleri törenine geçildi. Törende, ödülleri Cumhurbaşkanı Erdoğan takdim etti.
Yaptırdığı normal doğum oranı yüksek, sezaryen doğum oranı düşük olan kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Sevdenur Su “hizmet ödülleri” kategorisinde, Konya-Ankara yolundaki trafik kazasında yaralanan 8 yaşındaki Eymen’e kendi çorabını giydiren acil tıp teknisyeni Aysen Göçer “vefa ödülü” kategorisinde ödül aldı.
Kovid-19 nedeniyle Haziran 2020’de vefat eden hemşire Dilek Akçabelen’in eşi Tansu Akçabelen ve oğlu Tunç Akçabelen’e de özel plaket verildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Sağlık Bakanı Memişoğlu, ödüle değer görülenlerle hatıra fotoğrafı çektirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye çalışma ziyaretinde bulunan Polonya Başbakanı Donald Tusk ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Polonya Başbakanı Tusk’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Türkiye ve Polonya bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Polonya Başbakanı Tusk, daha sonra baş başa görüşmeye geçti.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. www.kimlerburada.com Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. www.kimlerburada.com Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.