Kadınları destekleyerek, kadınların karşılaştığı güçlükleri ve daha eşit bir dünya için oluşturdukları çözümleri görünür kılmayı hedefleyen WOW – Dünya Kadınlar Festivali, ‘Şehirde Kadın Olmak’ ana temasıyla gerçekleşiyor.WOW Vakfı ortaklığında, British Council ve Sabancı Vakfı iş birliği ile Türkiye’de, 5-6-7 Mart tarihlerinde düzenlenecek festivalde, toplumsal cinsiyetin hayatlarımızı nasıl etkilediği Şehir Hayatına Katılım, Şehrin Görünmeyen Yüzü, Şehirde Dayanışma alt temaları çerçevesinde ele alınacak. Dijital ortamda gerçekleşecek festivalde, sanat ve sivil toplum alanlarından kadınların imza attığı çalışmalara yer verilecek. Kapsayıcı, kesişimsel, adil ve herkese açık bir platform görevi gören festival kadınların sesini duyurmak için imkân yaratıp yeni fikirlerin doğmasına zemin hazırlayacak.İlk kez 2010 yılında Londra’da WOW Vakfı Kurucusu ve Direktörü Jude Kelly CBE tarafından düzenlenen WOW Dünya Kadınlar Festivali , bugüne dek altı kıtaya yayılarak, 70’ten fazla festivalle 2 milyondan fazla katılımcıya ulaştı. Bu yıl Mart ayında, Dünya Kadınlar Günü’nü kutlamak amacıyla WOW Festivalleri İstanbul dışında Birleşik Krallık,New York, Nepal,Bangladeş,Pakistan,Tayvan ve Batı Avustralya ,Türkiye ve Birleşik Krallık’tan sivil toplum temsilcileri, akademisyenler ve sanatçıların bir araya geleceği ‘WOW Paneller’ bölümünde, festivalin alt temaları ele alınacak. ‘WOW Büyük Fikirler’ bölümünde ise Türkiye’den, engelleri ve sınırları aşan kadınların cesaretlendiren hikayeleri paylaşılacak.WOW İstanbul Festivali programlaması British Council Sanat Direktörü Esra A. Aysun liderliğinde, Sabancı Vakfı Programlar Koordinatörü Ayşegül Bayar Sabancı Vakfı Programlar Yöneticisi Özen Pulat’ tan oluşan kürasyon ekibi, Asena Günal (Anadolu Kültür), Aslı İkizoğlu Erensü (Sabancı Üniversitesi), İpek Bozkurt (Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu),Özlem ECE (İKSV), Rümeysa Çamlıdere (Havle), Ülker Uncu (BGST)’dan oluşan danışma kurulu desteği ile kolektif olarak oluşturulmuştur.Festival, Birleşik Krallık ve Türkiye’den, farklı disiplinlerde çalışan kadın sanatçıları da ağırlayacak. Birleşik Krallık’tan Selector Radyo, Serious Müzik ve MAYK Tiyatrosu iş birlikleri ile Birleşik Krallık’tan davet edilen ve British Council’ın ‘Kadın Sanatçılar için Kültürde Kadın Gücü Destek Programı’ ile Türkiye’den seçilen müzisyen ve gösteri sanatları profesyonellerinin, pandemi koşulları nedeniyle seyirciyle buluşamamış üretimleri, ‘WOW Sesler’ ve ‘WOW Performans’ bölümlerinde yer alacak. Festival kapsamında gerçekleşecek ‘WOW Konser’ bölümlerinde; EFG Londra Caz Festivali’ni düzenleyen Serious’un programlamasını yaptığı açılış konserinin yanı sıra, Türkiye’den müzisyenlerin performansları da yer alacak.Pozitif organizasyonuyla gerçekleşecek WOW İstanbul Festivali’nde toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşları ile iş birliği içinde oluşturulan ‘WOW Sivil Alan Dayanışma Atölyeleri’ çevrimiçi ve interaktif bir program ile katılımcılarla buluşacak.WOW İstanbul Festivali, Erişilebilir Her Şey danışmanlığında herkes için daha erişilebilir olmayı hedefliyor. Festival yayınlarında, simultane Türk İşaret Dili çevirisi, Türkçe ve İngilizce altyazı çevirileri ve simultane Türkçe sesli çeviri yapılacak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) tarafından Anadolu Ajansının global iletişim ortaklığında düzenlenen “Kültürel Kodlar ve Kadın” temalı 5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin gala yemeğine katılarak bir konuşma yaptı.
Bahariye Mevlevihanesi’nde düzenlenen programda konuşan Emine Erdoğan, tüm katılımcıları selamlayarak, yurt dışından gelen yabancı konuklara da “Hoş geldiniz” dedi.
Zirve vesilesiyle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Emine Erdoğan, KADEM’in farklı temalarla her yıl düzenlediği zirvelerin, kadınlara dair evrensel meseleleri mercek altına aldığını, kördüğüm hâline gelmiş sorunların çözümlerine işaret ettiğini söyledi.
KADEM’in bugüne kadar yaptığı çalışmalarla, büyük bir ihtiyacı karşıladığına değinen Emine Erdoğan, derneğin kadın çalışmaları alanındaki tek sesliliğe, kendi medeniyet ve inanç dünyalarından yaklaşımlarla güçlü bir cevap verdiğini, kadınların, ailenin, toplumun yanında durduğunu dile getirdi. Tüm KADEM ailesine teşekkür eden Emine Erdoğan, derneğin başarılı çalışmalarının devamını diledi.
“KADINI HAKİKATİNDEN KOPARARAK YENİDEN ŞEKİLLENDİRMEYE ÇALIŞAN BİR GÜNDEMİN İÇİNDEYİZ”
Kadınların tarih boyunca hep tartışma konusu olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya, her dönemde kadınlara dair yeni kodlar, yeni söylemler ve yeni roller üretmiştir. Buna rağmen kadınla erkeğin birbirini tamamladığı, fıtratın adalet terazisi olduğu bir dünya hâlâ kurulamadı. Maalesef, kadını hakikatinden kopararak yeniden şekillendirmeye çalışan bir gündemin içindeyiz. Kadınlar, sınırları her gün genişleyen popüler kültürün tahakkümü altında büyük mağduriyetler yaşıyorlar. Çünkü kadınlara vadedilen tüm hak, özgürlük ve başarıların ön koşulu öz kimliklerinden vazgeçmeleri. Kadınlar ötekileştirilmemek, sosyal hayattan dışlanmamak ya da işini kaybetmemek için bu koşulu kabul etmek zorunda kalıyorlar. O nedenle küreselleşmenin ve popüler kültürün, gözlerimizin önünde inşa ettiği yeni kodları, kılı kırk yararak irdelemeliyiz. Mesela, iş, teknoloji ve sanat dünyasına ait kültür kodlarının, kadınlarla ilgili neler söylediğine kulak kabartmalıyız.”
Modern dünyanın aileye yönelik tasarımının deşifre edilmesi gerektiğini belirten Emine Erdoğan, son zamanlarda öne çıkarılan rol modellere bakıldığında kadının bir özne olarak ailenin dışında, konumlandırıldığının görüldüğünü vurguladı.
Kadının emeği ev içinde kaldıysa, emeğinin de kendinin de görünmediğini dile getiren Emine Erdoğan, şunları söyledi: “İş yerlerinde kadın başarılı sayılırken, evdeki kadın hakir görülen bir konumda kalıyor. Evi ve işi arasında savrulan kadınların, ‘eşitlik’ adı altında sarf ettikleri insanüstü efor ve yaşadıkları çelişkiler göz ardı ediliyor. Benzer olarak annelik, kadının kendini gerçekleştirmesinin önündeki bir bariyer olarak sunuluyor. Evdeki kadının nesil yetiştiren, aile hayatını organize eden, her dakikası üretim ve sorumluluk dolu yaşamına tepeden bakılıyor. İşte tüm bunlar kadınları dar kalıplara mahkûm etmektir. Hayatın zenginliklerini, terazisini ve sunduğu seçenekleri yok etmektir.”
“KADINLARIMIZIN MEDENİYETİMİZ İÇİNDEKİ GÜÇLÜ VARLIĞINI HATIRLATMAMIZ GEREKİYOR”
Gerçek eşitlik ve özgürlüğün, kadınların fıtri hasletlerini korumalarına imkân sağlayacak ekosistemi oluşturmakla başladığını ifade eden Emine Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kadınların hayatın tüm alanlarında, kendi tabiatlarıyla var olmalarını sağladığımızda adalet ve denge ekseninde bir dünya zaten oluşacaktır. Hükûmetimiz bu anlayışla kadınların çalışma, sosyal ve eğitim hayatlarına yönelik reform niteliğinde iyileştirmeler yaptı. Kamusal yasakların kaldırılması da kadın meselelerinin en başta bir insan hakları mücadelesi ölçeğinde ele alınmasıyla başarıldı. Bu tecrübe, insanlık adına büyük bir kazanım olduğu gibi, evrensel bir referans noktasıdır. O nedenle bu başarılar sadece bizim gündemimiz olmamalı. El birliğiyle kadınlar adına kazandığımız hakları ve kadını örseleyen sistemlere karşı dik duruşumuzu tüm dünyaya anlatabilmemiz lazım. Zira bugün özgürlüğü sadece kendi değerleriyle tanımlayan dünyanın en medeni sayılan ülkelerinde bile kadınlar, ideolojik kıyımların kurbanı olabiliyorlar. Kamusal yasaklarla, mahalle baskısıyla, yaşamları görünmez prangalar içinde geçiyor.”
Emine Erdoğan, “Şu bir gerçek ki ana akım söylemler artık geçerliliğini yitirmiştir. Çözüm ise kadınların, hakikatlerinden koparılmadan var olabilecekleri reçeteler üretebilmektir. Dinimizin, kadın ve erkek arasında gözettiği, hassas dengeyi unutmayalım. Bizim inancımızda kadın ve erkek bir bütünün iki yarısıdır. Farklı fıtratlar ve farklı kabiliyetlerle hayatta yer alır, iş birliği içinde var olurlar. Dinimiz, kadınların ve erkeklerin, insan onuruna yaraşır hayatlar yaşamasının yollarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu noktada bizim ödevimiz, bu prensipleri hayata aktarmaktır” dedi.
Dünyanın önemli bir dönemeçten geçtiğini vurgulayan Emine Erdoğan, ailenin DNA’sını bozmaya, kadını aileden koparmaya çalışanların çocuklar üzerinden çok çirkin hesaplar yaptığını dile getirdi.
Kadın hakları her konuşulduğunda cinsiyet kavramını belirsizleştiren küresel hareketin ortaya atıldığına dikkati çeken Emine Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bizler büyük bir dayanışma içinde, bu dayatmaları bertaraf edecek güçlü formüller üretmek zorundayız. En başta da kadınlarımızın kendi medeniyetimiz içindeki güçlü varlığını onlara hatırlatmamız gerekiyor. Cesareti, azmi, rikkati ve vakarıyla temayüz eden Anadolu kadını, zamanlar üstü bir rol modeldir. Topraklarımızdan geçen seyyahların tarihe bıraktığı kayıtlar, Anadolu kadınının yüzyıllar öncesinde dahi sergilediği liderliğin delilleridir. Hanım sultanların vakıf eserleri, medeniyetimizde kadınların topluma yön veren figürler olduğunu anlatır. Şifahaneler, imaretler, aşevleri, camiler ve külliyeler ile donattıkları şehirler kadının dönüştürücü gücünü gösterir. Anadolu medeniyetinde ve İslam medeniyetinde çok güçlü bir kadın tarihi var. Bu tarihin güncel söylemlerle gün yüzüne çıkarılmaması, gerçekten çok düşündürücü. Tarihimize ve medeniyetimize, mührünü vurmuş kadınların örnekliğini geleceğe aktaracak projelerin hayati olduğuna inanıyorum.”
Programa; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Saliha Okur Gümrükçüoğlu, Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, Azerbaycan Aile, Kadın ve Çocuk Sorunları Devlet Komitesi Başkanı Bahar Muradova, Tanzanya Toplumsal Gelişim, Toplumsal Cinsiyet, Kadın ve Özel Gruplar Bakanı Onesphoro Gwajima, Libya Sosyal İşler Bakanı Wafaa Abu Bakhr Mohamed Al Kilani’nin yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, akademisyenler ve KADEM temsilcileri katıldı.
TÜRKSOY’un seçme eserlerinin yer aldığı 2000 adet kitap Almatılı okurlara hediye edildi.Hediye edilen eserlerin arasında 3 dilde hazırlanan Abay, Üç Arıs, Oljas Süleymanov, Cengiz Aytmatov gibi prestij eserler de yer aldı.
Etkinliğe Kazakistan Yazarlar Birliği Başkanı Ulugbek Esdaulet, TÜRKSOY Kazakistan Ülke Temsilcisi Bakıtjan Omarov, Daire Başkanı Sancar Mülazımoğlu ve Kazakistan edebiyat camiasının temsilcileri katıldı.
Kazakistan Cumhuriyetinin bağımsızlığının 30. yılı anısına düzenlenen etkinlikte, TÜRKSOY tarafından hediye edilen eserler Kazakistan’ın Almatı şehrinde bulunan farklı kütüphanelere dağıtılacak.
Etkinliği takiben, Karabağ’ın düşman işgalinden kurtarılması mücadelesini dünya kamuoyuna çalışmalarıyla duyuran Kazakistan medyasının temsilcilerinden Nurgali Jusipbay ile Serik Maleyev’e TÜRKSOY Basın Ödülü takdim edildi. Medya çalışanlarına ödüllerini TÜRKSOY Kazakistan Ülke Temsilcisi Bakıtjan Omarov takdim etti.
SOCAR Türkiye, 8 Kasım Karabağ Zaferi’ni ve şehitlerin hatırasını ölümsüzleştirmek üzere İzmir’in Aliağa ilçesinde ‘Azerbaycan Karabağ Hatıra Ormanı’ kurdu. 20 bin ağaçlık hatıra ormanının fidan dikim töreni, SOCAR Türkiye CEO’su Zaur Gahramanov’un ev sahipliğinde, Aliağa Kaymakamı Ömer Kocaman, Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar ve İzmir Orman Bölge Müdürü Zafer Derince’nin katılımlarıyla gerçekleşti.
Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi SOCAR’ın iştiraki olan SOCAR Türkiye, 30 yıldır işgal altında olan Karabağ’ın 8 Kasım 2020’de yeniden Azerbaycan topraklarına katılması zaferini ölümsüzleştirmek ve 44 gün süren mücadelede şehit olanların anısını yaşatmak üzere ‘Azerbaycan Karabağ Hatıra Ormanı’ kurdu. SOCAR’ın Türkiye’deki en büyük yatırımlarının konuşlandığı İzmir’in Aliağa ilçesinde kurulan hatıra ormanı için 22 Kasım’da fidan dikim töreni gerçekleştirildi.
SOCAR Türkiye CEO’su Zaur Gahramanov’un ev sahipliğinde ve SOCAR Türkiye çalışanlarından oluşan SOCAR Gönüllüleri’nin de katılımıyla gerçekleşen törene, Aliağa Kaymakamı Ömer Kocaman, Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar ve İzmir Orman Bölge Müdürü Zafer Derince katıldı. Samurlu mevkiinde bulunan 55 dönümlük alana dikilmek üzere Orman Genel Müdürlüğü’ne 20 bin adet kızılçam ve sedir ağacı fidanı bağışlanırken, törene katılan konuklar sembolik olarak fidan dikimi gerçekleştirerek, Karabağ Zaferi’ni ve şehitlerini andı.
“İKİ KARDEŞ ÜLKE OLARAK AZİZ ŞEHİTLERİMİZİ BİRLİKTE ANIYORUZ”
SOCAR Türkiye CEO’su Zaur Gahramanov, törende yaptığı konuşmada Karabağ Zaferi’ni iki devlet tek millet ülküsüyle kutladıklarını belirterek şunları söyledi: “SOCAR Türkiye olarak Azerbaycan Karabağ Hatıra Ormanımızı, bu zaferi ve şehitlerimizin hatırasını ölümsüzleştirmek için kurduk. İki kardeş ülke olarak, Karabağ’ı yeniden Azerbaycan toprağı yapan ve bize büyük bir zafer armağan eden aziz şehitlerimizi birlikte anmaktan gurur ve mutluluk duyuyorum.