“Türkiye’yi kendi vatandaşlarımız yanında dünyadaki tüm bilim insanları için de bir cazibe merkezi hâline getirmeyi hedefliyoruz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜBİTAK ve TÜBA Bilim Ödülleri Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Türkiye’yi kendi vatandaşlarımız yanında dünyadaki tüm bilim insanları için de bir cazibe merkezi hâline getirmeyi hedefliyoruz. Bu kapsamda, Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı vasıtasıyla 21 farklı ülkeden 127 üst düzey araştırmacı çalışmalarını Türkiye’ye taşıdı” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen TÜBİTAK ve TÜBA Bilim Ödülleri Töreni’ne katıldı.
Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl, TÜBİTAK ödüllerinde 18 bilim insanını, TÜBA ödüllerinde ise 43 bilim insanının takdir edildiğini belirterek, ödül almaya hak kazanan bilim insanlarını tebrik etti.
“EĞİTİM-ÖĞRETİM SİSTEMİMİZ ÜZERİNDE KURULAN TÜM BARİYERLERİ KALDIRDIK”
Türkiye’nin, son 18 yılda ortaya koyduğu başarıları, ilim ve irfan medeniyetine sahip çıkmasına borçlu olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu başarının en önemli mimarlarının çocuklarının eğitimi üzerine titreyen ana-babalar ile milleti ve insanlık için katma değer üreten bilim insanları olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, keşfetmeye, araştırmaya, üretmeye devam eden her bilim insanının yanında olarak, üzerlerine düşeni yapmaya çalıştıklarını ifade ederek, şöyle devam etti: “Bu anlayışla her kademede eğitimi ve bilimsel çalışmayı desteklemeyi, önceliklerimizin en başına yerleştirdik. Gerek ilk ve orta öğretimde, gerekse yükseköğretim seviyesinde gerçekleştirdiğimiz reformlarla, kendini yetiştirmek ve geliştirmek isteyen her evladımıza bu imkânı sağladık. Daha önceki dönemlerde kısır ideolojik bakış açılarıyla eğitim-öğretim sistemimiz üzerinde kurulan tüm bariyerleri kaldırdık. Erkek ve kız tüm evlatlarımızın, diledikleri düzeye kadar ve istedikleri her yerde eğitim-öğretim alabilmelerini temin ettik. Zorunlu eğitimi 8 yıldan 12 yıla çıkararak, lise seviyesinde okullaşma oranını yüzde yüze yaklaştırdık. Öğretmen başına düşen öğrenci sayımızı ilkokul düzeyinde 28’den 17’ye, ortaöğretimde ise 18’den 11’e indirdik. En büyük atılımlarımızdan birini ise yükseköğretimde gerçekleştirdik. Üniversite sayımızı 76’dan 207’ye çıkardık, okullaşma oranını yükseköğretim seviyesinde yüzde 15’ten yüzde 44’e çıkardık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ortaöğretim ve yükseköğretim seviyesindeki okullaşma oranlarının artık OECD ortalamasını yakalamış durumda olduğuna dikkat çekerek, şimdi okul öncesi eğitime odaklandıklarını söyledi.
“Biz geldiğimizde yüzde 10 civarında olan okul öncesi eğitim oranını 5 yaş grubunda yüzde 75’lere kadar yükselttik” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, hedefin bu oranı en kısa sürede yüzde 100’e taşımak olduğunu açıkladı.
Düzenlenen araştırma projesi yarışmaları, ulusal ve uluslararası bilim olimpiyatları ile çocukları, bilim insanı olma ve girişimcilik konusunda geleceğe hazırladıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TEKNOFEST yarışmalarıyla gençlerimizi büyük bir heyecanla icat peşinde koşmaya teşvik ediyoruz. DENE-YAP teknoloji atölyelerinde genç yeteneklerimizi geleceğin mucit adayları olarak, yükselen teknolojilerle buluşturuyoruz. Nitekim son iki yılda 159 öğrencimiz, uluslararası ve bölgesel bilim olimpiyatlarından 144 madalya ve 8 mansiyon derecesi ile döndü” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni Stajyer Araştırmacı Programı ile bin 500 lisans öğrencisini, AR-GE ve yenilik süreçlerine dâhil ettiklerini, TÜBİTAK Sanayi Doktora Programı ile de bugüne kadar bin 162 doktora öğrencisi yetiştirildiğini kaydederek, TÜBA’nın genç bilim insanlarına yönelik ödüllerini de bu açıdan çok önemli gördüğünü söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üstün yetenekli genç bilim insanlarının ödüllendirilmesinin gelecekteki çığır açıcı çalışmalara kapı açacağını vurguladı.
Bilim ve teknolojinin, insanlığın faydasına kullanılabildiği, başkalarına aktarılabildiği ölçüde kıymetli olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Bir ilmin sadece eyleme dönüşmesi yeterli değildir, elzem olan faydalı hâle gelmesidir. Sizlerin ortaya koyduğu bilimi, ürettiği teknolojiyi özgün ve değerli kılan işte bu hassasiyettir. Eğer ailenizden, kendinizden feragat ederek yürüttüğünüz, hayatınızı adadığınız çalışmalar insanlığa fayda sağlamıyorsa, o zaman şöyle oturup ne yaptığımızı bir düşünmemiz lazım” değerlendirmesinde bulundu.
“BİLİM VE TEKNOLOJİYİ DİĞERLERİNE ÜSTÜNLÜK KURMAK İÇİN BİR SÖMÜRÜ ARACI OLARAK KULLANAN ÜLKELER VAR”
Her medeniyetin kendi teknolojisini, her teknolojinin de kendi kültürünü ve değerini ürettiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bilim ve teknolojiyi yıkıcı güç olarak gören, diğerlerine üstünlük kurmak için bir sömürü aracı olarak kullanan ülkeler var. Bizim medeniyetimiz işte tüm bu noktada diğerlerinden ayrılıyor. Bu medeniyetin evlatları, bilimi sadece ve sadece insanlık yararına üretir, teknolojiyi insanlık yararına geliştirir. Onlar yeni bir teknoloji geliştirdiğinde, uzak coğrafyaları antrenman sahası olarak kullanır, yeni savaşlar başlatır. Biz yeni bir teknoloji geliştirdiğimizde ise bunu, o coğrafyalarda sefaletin, insanlık dışı görüntülerin önüne geçmek, hayatlarını değiştirmek için kullanırız. Bizim medeniyetimize yakışan da dünyanın Türk bilim insanlarından beklediği de işte bu duruştur. Türkiye’yi kritik teknolojilerin pazarı değil, üreticisi yapma hedefimizin altında yatan ana sebep de budur.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilim insanlarına seslenerek; “Sizlerin laboratuvarlarda, araştırma-geliştirme merkezlerinde yaptığınız çalışmaların gün yüzüne çıkması, somutlaşması hedeflerimiz bakımdan çok önemlidir. Bu çerçevede, dünyanın Koronavirüs salgını ile boğuştuğu bir dönemde bilim insanlarımızın sağlık alanında da elde ettikleri gelişmeleri dikkatle takip ediyoruz” dedi.
Salgın henüz Türkiye sınırlarına dayanmadan kurdukları TÜBİTAK KOVID-19 Türkiye Platformu ile adeta bir bilim seferberliği başlattıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, platformdaki 436 araştırmacının, aşı ve ilaç geliştirme odaklı 17 proje yürüttüklerini açıkladı.
“KENDİ AŞISINI ÜRETEN BİR ÜLKE OLARAK ULUSLARARASI ARENADA ÖNDE GELEN BİR OYUNCU KONUMUNA GELECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda üç yenilikçi aşı adayının faz çalışmalarına başlama arifesinde olunduğunu bildirerek, “Hocalarımızın çalışması, kendi kategorilerinde dünyada klinik aşamaya geçen üçüncü aşı adayı olma potansiyeline sahiptir. Ayrıca, mevcut inaktif aşılardan daha etkin olma potansiyeline sahip bir aşımız ile ikinci nesil bir aşımızın çalışmaları da hızla devam ediyor” bilgisini paylaştı.
Yenilikçi aşı adaylarının yerli ve millî üretimi konusunda özel sektör kuruluşlarını da seferber ettiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, Amerika ve Çin’den sonra, KOVID-19 konusunda en çok aşı projesi yürüten üçüncü ülke durumunda olduğunu bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu alana yapılan yatırımların sadece salgın dönemiyle sınırlı olmadığını da belirterek, “İnşallah kendi aşısını tasarlayan, geliştiren ve üreten bir ülke olarak, uzun yıllardır ihmal edilmiş bu alanda, uluslararası arenada önde gelen bir oyuncu konumuna geleceğiz” ifadelerini kullandı.
“Medeniyet coğrafyamızın büyüklüğü, bizim en önemli gücümüzdür” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu gücü değerlendirebilmek için, öncelikle elimizdeki potansiyeli kullanılabilir hâle getirmemiz gerekiyor. Bu amaçla, Türk-İslâm medeniyeti havzasında farklı dillerde ve farklı lehçelerde üretilmiş telif, tercüme ve şerh eserleri çeviri, tıpkı-basım ve harf-çevirisi yoluyla günümüze kazandırıyoruz. TÜBA’nın 2014 yılında başlattığı TÜBA Türk-İslâm Bilim Kültür Mirası Projesi kapsamında pek çok eser genç kuşaklarla buluştu” dedi.
“2025 YILINDA DÜNYA BİLİM FORUMU’NA EV SAHİPLİĞİ YAPMAYA TALİP OLDUK”
TÜBA’nın bilim diplomasisi kapsamında uluslararası çatı kuruluşlar nezdinde yürüttüğü temsil faaliyetlerinin de Türkiye’nin bilim dünyasındaki etkinliğinin artırılması bakımından çok kıymetli olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu çerçevede, 2025 yılında Dünya Bilim Forumu’na ev sahipliği yapmaya talip olduk, hazırız” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Diğer yandan, Türkiye’yi kendi vatandaşlarımız yanında dünyadaki tüm bilim insanları için de bir cazibe merkezi hâline getirmeyi hedefliyoruz. Bu kapsamda, Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı vasıtasıyla 21 farklı ülkeden 127 üst düzey araştırmacı çalışmalarını Türkiye’ye taşıdı” açıklamasında bulundu.
Fransa’nın ve dünyanın önde gelen araştırma kuruluşlarından birinde 36 yıldır temiz ve güvenli enerji konusunda çalışmalar yürüten Prof. Dr. İskender Gökalp’in, iklim değişikliği alanında çok önemli çalışmaları olan ve Hükûmetlerarası İklim Değişikliği Paneli üyesi Prof. Dr. Erik Jeppesen’in çalışmalarını Türkiye’ye taşıdığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dr. Hasan Demirci’nin de Stanford Üniversitesi’ndeki laboratuvarını Türkiye’ye taşıyarak, yapısal biyofizik, yapısal biyoloji ve protein mühendisliği çalışmalarını Türkiye’de yürüteceğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl TÜBA ödülü almaya hak kazanan bilim insanlarından Dr. Rodica Eliza Gheorghe, Dr. Savaş Taşoğlu ve Dr. Ayşegül Doğan’ın da Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı kapsamında Türkiye’ye gelen isimler arasında yer aldığını aktararak, “Tüm bu bilim insanlarımızı, kıymetli çalışmaları için bir kez daha tebrik ediyorum. İnşallah, bu yıl içerisinde yeni bir çağrı daha açarak, alanının en iyisi en az 100 araştırmacıyı daha ülkemize kazandıracağız” ifadesini kullandı.
Daha gidecek çok yolları ve yapılacak çok işleri olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sahip olduğumuz sinerji ve potansiyelin bizleri en kısa sürede hedeflerimize ulaştıracağına yürekten inanıyorum” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile TÜBİTAK ve TÜBA’ya teşekkür ederek, ödül alan tüm bilim insanlarını tekrar tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından TÜBİTAK ve TÜBA Bilim Ödülleri’ne layık görülen bilim insanlarına ödüllerini takdim etti.
2020 TÜBA Uluslararası Akademi Ödülleri Prof. Dr. Erik Jeppesen, Prof. Dr. Okyay Kaynak Prof. Dr. Murat Günel Prof. Dr. Tayfun Özçelik’e, Prof. Dr. Wael B. Hallaq yerine ise İbn Haldun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Şentürk’e takdim edildi.
2020 TÜBA-GEBİP Ödülleri; doğa bilimleri alanında Doç. Dr. Serdar Akbayrak, Doç. Dr. Yaşar Akdoğan, Dr. Ghaith Makey, Dr. Korhan Özkan ve Doç. Dr. Rifat Onur Umucalılar’a mühendislik bilimleri alanında Doç. Dr. Abdullah Aksu, Doç. Dr. Kamil Boratay Alıcı, Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık, Prof. Dr. Necip Atar, Dr. Ayşegül Doğan, Doç. Dr. Ozan Erdinç, Doç. Dr. Ozan Erdinç, Doç. Dr. Aysel Kantürk Figen, Prof. Dr. Yusuf Kaynak, Dr. Savaş Taşoğlu ve Dr. Hüseyin Cumhur Tekin’e Kutup çalışmaları alanında ise Uzm. Dr. Güneş Güner, Doç. Dr. Zerrin Sezgin Bayındır, Doç. Dr. Fatma Sezer Şenol Deniz, Doç Dr. Mustafa Oğuz Afacan, Dr. Muhammet Zahit Atçıl, Dr. Eliza Gheorge, Doç. Dr. Hulusi Kafalıgönül, Dr. Mert Moral, Dr. Betül Özbay, Doç. Dr. Ahmet Şensoy, Dr. İhsan Efe Tokdemir, prof. Dr. Mehmet Gökhan Hakıcı, Prof. Dr. Didem Özçimen, Doç. Dr. Burcu Özsoy ve Prof. Dr. Cengiz Yıldırım’a tevdi edildi.
2020 TÜBA-TESEP Ödülleri’ne Prof. Dr. Alp Can’ın “Yaşam Bilimlerinde A’dan Z’ye: Mikroskopi”, Doç. Dr. Ersin Erdoğan’ın “Hakem Kararlarının kesin Hüküm Etkisi”, Prof. Dr. Altay Tayfun Özcan’ın “Hazar Kağanlığı ve Etrafındaki Dünya”, Ar. Gör. Kübra Fettahoğlu “Rasathane-i Amire (1868 – 1922)”, Dr. Ömer Gezer’in “Kale ve Nefer: Habsburg Serhaddinde Osmanlı Askeri Gücü (1699 – 1715)”, Doç. Dr. Evren Küçük’ün “Savaşta Diplomasi: Adana – Yenice Gizlice Görüşmeleri (30-31 Ocak 1943) ve Fatma Betül Altıntaş’ın “Tarihsel Eleştiri Yöntemleri: Tenkidi ve İslami Rivayetlere Uygulanması Sorunu” adlı eserlerine takdim edildi. Ayrıca 2020 Yılı TÜBİTAK Bilim Ödülü’nü mühendislik bilimleri alanında TÜBA Asli Üyesi Prof. Dr. Hilmi Volkan Demir aldı.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, reeskont kredilerinin maliyetinin yeni yıla girerken 6 puan düşürüldüğünü belirterek, “İhracat reeskont kredi finans maliyeti yüzde 29,9’a düşürülmüştü. İhracat finansmanındaki maliyet önümüzdeki ay da inşallah yeniden düşürülecek, finansman maliyetinde yeni bir indirim müjdesini alacağız.” dedi.
Bakan Bolat, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Dış Ticaret Kompleksi’nde düzenlenen toplantıda 77 maddelik İhracatta 2025 Yılı Eylem Planı’nı açıkladı
İhracatın Türk ekonomisi için öneminden, yatırım, üretim, istihdam ve döviz getirisi açısından ülke ekonomisine büyük katkılar sağladığından bahseden Bolat, bu nedenle kırmızı çizgilerinin, “mal ve hizmet ihracatını her hal ve şartta artırmayı başarmak” olduğunu söyledi.
Ticaret Bakanı Bolat, ihracatı artırırken ithalatı azaltmak için çalışmaları sürdürdüklerini kaydederek, dış ticaret açığını azaltarak cari işlemler açığını düşürmeyi, bu sayede döviz kuru piyasalarında istikrar sağlamayı, öngörülebilirliği artırmayı, fiyatlama noktasındaki belirsizliği ortadan kaldırmayı hedeflediklerini anlattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2025 yılı için 390 milyar dolarlık mal ve hizmet ihracatı hedefi koyduğunu anımsatan Bolat, bunu başaracaklarının altını çizdi.
“Enflasyonda birkaç ay içinde yüzde 30’lu rakamları konuşuyor olacağız” Bakan Bolat, geçen yıl 375 milyar dolarlık mal ve hizmet ihracatı sağladıklarını, mal ihracatında yüzde 2,5’lik artışla 262 milyar dolara ulaştıklarını ve Cumhuriyet rekorunu kırdıklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mal ithalatında da yüzde 5’e yakın azalışla 344,1 milyar dolara geriledik. Böylece dış ticaret açığımızı 82,2 milyar dolara geriletmiş olduk. Bu önemli bir hamle çünkü 2023’te 106,4 milyar dolardı. Toplamda dış ticaret açığımızı 24,2 milyar dolar azalttık. İhracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 76,1 seviyesinde gerçekleşti. Orada da 5,5 puanlık artış sağladık.”
Enflasyondaki gerilemeye işaret eden Bolat, enflasyonun yokuş aşağı inmeye başladığını belirtti.
Bolat, “İnşallah birkaç ay içinde yüzde 30’lu rakamları TÜFE enflasyonunda konuşuyor olacağız. Yani yüzde 40’ın altına gerileyeceğiz. Yıl sonunda da hedef biliyorsunuz yüzde 21 TÜFE enflasyonu. Fiyatlamada istikrar sağlandıkça büyüme hızı artacaktır.” diye konuştu.
“Hizmetler ihracatında 61 milyar dolarlık dış ticaret fazlamız var” Ticaret Bakanı Bolat, hizmet ihracatında aralıkta yıllıklandırılmış olarak 113,6 milyar dolara ulaştıklarını belirterek, “2024’ü 114 milyar dolarlık hizmet ihracatıyla kapatacağız. Yaklaşık 8 milyar dolarlık artış sağlamış olacağız. Hizmetler ticaretinde 61 milyar dolar dış ticaret fazlamız var. Bununla mal dış ticaretindeki 82 milyar dolarlık açığımızı kapatmaktan istifade ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Cari işlemler açığındaki düşüşe, dezenflasyon programının çıktısına, kur artışının sınırlı kalmasına, küresel pazarlardaki daralma ve durgunluğa, batı pazarlarındaki ithalatın düşüşüne ve uluslararası korumacılık eğiliminin hız kazanmasına dikkati çeken Bolat, gelecek hafta göreve başlayacak ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’ın uluslararası ticarette ve ithalatta alacağı kararların merakla beklendiğini söyledi.
Bakan Bolat, 2025 yılına ilişkin ihracat eylem planını tüm sektör paydaşları ve ülkenin önde gelen STK’leri ile istişare ederek ve koordineli bir şekilde hazırladıklarını, onların görüşlerini aldıklarını, mal ve hizmet ihracatını artıracak yeni destek mekanizmaları hazırladıklarını ifade etti.
İhracatta 2025 Yılı Eylem Planı’nın 77 eylem maddesinden oluştuğunu vurgulayan Bolat, bunlar arasında projeler, ticaret diplomasisinin güçlendirilmesi, gümrük süreçlerinin kolaylaştırılması ve ihracat finansmanının uygun hale getirilmesinin bulunduğunu bildirdi.
Bakanlık bütçesinden ihracatçılara 33 milyar liralık destek ayrıldı Bakan Bolat, eylem planlarındaki ilk bölümün Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) desteklerini, ikincisinin mal ihracatına yönelik destek mekanizmaları ile iyileştirmeleri, üçüncüsünün hizmet ihracatına ilişkin destekleri, dördüncüsünün ticaret diplomasisi ve çok taraflı bölgesel ikili ilişkileri, beşincisinin gümrüklerde alınacak ve ihracatı kolaylaştıracak tedbirleri, altıncısının ise ihracatın finansmanını içerdiğini söyledi.
Türkiye Yüzyılı’nı ihracatın yüzyılı yapmak için çalıştıklarını vurgulayan Bolat, Türkiye’nin 9 aylık büyüme rakamlarına ihracatın sunduğu katkılara dikkati çekti.
Ticaret Bakanı Bolat, 2024’te DFİF desteklerini iki kat artırarak 17,6 milyar liraya yükselttiklerini, toplamda 23 bin 215 ihracatçı firmanın bu desteklerden faydalandığını kaydederek, hizmetler ihracatında da DFİF desteklerinin 3 kat artışla 7,1 milyar liraya ulaştığını, toplam 2 bin 240 hizmet ihracatçısı firmanın bu destekden faydalandığını söyledi.
Bakanlığın bütçesinin 2025’te 56 milyar liraya çıkarıldığını anımsatan Bolat, “Bunun içinde 33 milyar lira mal ve hizmet ihracatçılarına DFİF destekleri olarak ayrılmıştır. Tahminimiz 27 bin 700-28 bin civarında ihracatçımız bu desteklerden faydalanacak. İhracatçılarımızın en büyük sıkıntısı olan finansmana erişim noktasında gerçekten bütün imkanlarımızı kullandık. 13,5 milyar lira olan Eximbank sermayesi 18 ayda tam 4 katı artışla 55 milyar liraya yükseltildi.” şeklinde konuştu.
Reeskont kredilerinin maliyetinin yeni yıla girerken 6 puan düşürüldüğünü hatırlatan Bolat, “İhracat reeskont kredi finans maliyeti yüzde 29,9’a düşürülmüştü. İnşallah bir hayırlı haber de önümüzdeki ay bu müjdeyi almak için çalışıyoruz. İhracat finansmanındaki maliyet önümüzdeki ay da yeniden düşürülecek, finansman maliyetinde yeni bir indirim müjdesini alacağız. Bu konuda Merkez Bankamız, Hazine ve Maliye Bakanlığımız ve Ticaret Bakanlığı olarak ortak bir çalışma yürütüyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Bu yıl 8 bin 500 yeni ihracatçımıza yeşil pasaport vermeyi hedefliyoruz” Ticaret Bakanı Bolat, bu yıl 269 ticaret heyeti programı yapacaklarını, 85 alım heyeti organizasyonu gerçekleştireceklerini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“65 yurt içi fuara, 330 yurt dışı fuara, 1650 bireysel fuar katılımı destekleriyle ihracatçılarımızın yanında olacağız. 50 adet UR-GE projesini hayata geçireceğiz ve küresel tedarik zinciri (KTZ) programı çerçevesinde 40 adet yeni KTZ projesini hayata geçireceğiz. 12 bin adet de pazara giriş belgesine yönelik yeni ve genç ihracatçılara destek vereceğiz. Bunun dışında 61 yeni şirketin 63 markasını da bunları şu anda projelendirilen başvurular kapsamında bu rakamları veriyorum, marka ve Turquality kapsamına alacağız.
Böylece yeni 61 şirket ve 63 markayla birlikte toplamda 355 şirketin 380 markasını desteklemeyi hedefliyoruz. Bu yıl 8 bin 500 yeni ihracatçımıza yeşil pasaport vermeyi, bilgilendirme faaliyetlerimizde 30 bin kişinin katılmasını hedefliyoruz. Yurt dışındaki ticaret ataşelerimiz ve ticaret müşavirlerimizle bilgilendirme faaliyetlerini eksiksiz sürdüreceğiz. Bunun yanında teknoloji ve yeni pazar odaklı faiz ve kar payı desteğimizi de ihracatçılarımızla buluşturacağız.”
Bakan Bolat, AB’nin Sınırda Karbon Düzenlemesi’ne firmaların hazır olması için verecekleri desteklere vurgu yaparak, şu ifadeleri kullandı:
“Buradaki amacımız sürdürülebilir odaklı, yeşil ekonomiye uyumlu, uluslararası rekabetçiliği yüksek firmalarımızın sayısını artırmaktır. Yurt içi fuarların destek kapsamına alınmasının şartlarını hafifletiyoruz. Prestijli fuar imkanı statüsünü yurt içi fuarlara da sağlayacağız. Bunlar uluslararası nitelikteki yurt içi fuarlar. Böylece prestijli fuar uygulaması ile yurt içi fuarlarda da desteğe esas tutar uygulamasını yüzde 50’den yüzde 70’e yükseltmiş olacağız. Kolay İhracat Platformumuzun ikinci fazını şubatta bir lansmanla faaliyete geçireceğiz ve platformumuzu güncelleyeceğiz. Küresel perakende zincirlerine yönelik özel nitelikli alım heyetleri düzenleyeceğiz. Küresel büyük perakende zincirlerinin ülkemize gelerek ihracatçılarımız ile tedarik noktasında görüşmelerini organize edeceğimiz programlarımızı artıracağız.”
Ticaret Bakanı Bolat, özellikle Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında ithal edilmek istenen ürünleri üreten yurt içi üreticilere ilişkin verilerin kullanıcılar ile paylaşılması ve yurt içinden girdi teminini teşvik etmek amacıyla bir rehber çıkaracaklarını, böylece yerli tedarik sistemini devreye alacaklarını vurguladı.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, “2025 yılı için ümitliyiz. Tepenin büyük bölümü aşılmış durumda ve 2025 yılı baharından itibaren ekonomimizdeki büyüme de hızlanmaya başlayacak.” dedi.
Ticaret Bakanlığının destek yönetim sistemi süreçlerini sadeleştireceklerini belirten Bolat, gıda ve tarım ihracatındaki teknik engellerin aşılması amacıyla yapılacak çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Hizmetler ihracatına yönelik programlardan bahseden Bolat, hizmetler ihracatında ABD, Avrupa, Körfez ülkeleri, Türk cumhuriyetleri, Afrika ülkeleri olmak üzere 42 yurt dışı etkinlik organizasyonu yapacaklarını, 1200 bireysel katılımlı yurt dışı fuar desteği vereceklerini, 20 de bireysel katılımlı yurt içi etkinlik gerçekleştirmeyi planladıklarını anlattı.
Bakan Bolat, ihracatçılara yönelik hususi damgalı pasaport uygulamasını geliştirmek üzere çalışmalara devam edeceklerine işaret ederek, şunları kaydetti:
“Turizm, kara, hava, deniz, demir yolu, lojistik sektörleri, sağlık turizmi, eğitim turizmi, yazılım danışmanlık hizmetleri, yazılım programları ve dizi, film ihracatı gibi birçok alanda 114 milyar dolarlık ülkemize döviz kazandıran hizmetler sektörünü ihracatta destekliyoruz. Yurtdışı Lojistik Dağıtım Ağları projemiz için Türk Eximbank prefinansman imkanını genişletti. Fuar Alanı Yapım Desteği ile yüksek standartlara haiz olacak uluslararası fuar alanlarının yapılmasına imkan sağlayacağız.
Sağlık turizminde 2 milyon sağlık turistini ağırlayarak 3,5 milyar dolarlık bir hizmet ihracatı orada kazanmayı hedefliyoruz. Nisan ayında Uluslararası Sağlık Turizm Zirvesi’ni gerçekleştireceğiz. Eylem Planı’mızın bir önemli ayağı da ticaret diplomasisi, çok taraflı ve bölgesel ikili ilişkiler. Ticaret diplomasi faaliyetlerimiz çok yoğun bir şekilde devam ediyor. Göreve geldiğimizden bu yana neredeyse 200’e yakın diğer ülkelerin bakanlarıyla, heyetleriyle, Türkiye’de ve bizim gittiğimiz programlarda yurt dışında görüşmeler yaptık.”
Gerçekleştirilen toplantılara değinen Bolat, planlanan diğer toplantı takvimleriyle ilgili katılımcıları bilgilendirdi.
Bolat, “Bütün bunlar ticaret diplomasisi faaliyetleri. Sayın Cumhurbaşkanımız bizim önümüzde, bütün dünya ülkeleriyle kuzey-güney, doğu-batı demeden yoğun şekilde ‘Türkiye’nin mal ve hizmet ihracatını daha fazla ne kadar artırabiliriz, üretime, yatırıma, döviz kazandırmaya faydası olacak hangi faaliyetleri yapabiliriz, bunun koşturmacasını yapıyoruz, sıkıntılı durumlar varsa onları çözmeye çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Geçen yıl 71 ülke ile temas, 14 ülke ile KEK ve 8 ülke ile JETCO toplantısı yaptık” Bakan Bolat, 23 ülke ile serbest ticaret anlaşması (STA) olduğuna işaret ederek, şu an 13 ülke grubuyla devam eden STA müzakereleri bulunduğunu bildirdi.
Bu alanda yapılan çalışmalar ve devam eden süreç hakkında bilgi veren Bolat, şunları kaydetti:
“Japonya ile ekonomik işbirliği anlaşması müzakeresi devam ediyor. Geçen yıl başlattığımız Körfez İşbirliği Konseyi ile STA müzakerelerimiz olumlu yönde ilerliyor, Endonezya ile görüşmeler devam ediyor. Birleşik Krallık ile devam eden, son derece başarılı şekilde ilerleyen mal ticareti bazındaki STA’mızı hem tarım hem hizmetlere genişletme anlamında müzakerelerimiz bir tur yapıldı. İngiltere’de yeni hükümet kuruldu, yakında zamanda müzakere turları başlayacak. İran, Azerbaycan, Pakistan, Özbekistan, D-8 ülkeleri ve TPS-OIC olmak üzere yürürlükte 6 Tercihli Ticaret Anlaşmamız (TTA) bulunmaktadır. Maldivler ile ise TTA müzakereleri tamamlanmış olup İstanbul’da imzalanmıştır.
Cezayir ile TTA müzakere sürecimiz ve Özbekistan ile de ürün listelerinin genişletilmesine dönük müzakerelerimiz devam etmektedir. Geçen yıl 71 ülke ile temas, 14 ülke ile KEK ve 8 ülke ile JETCO toplantısı yaptık. Ayrıca, OECD Bakanlar Konferansı, D-8 Ticaret Bakanları Toplantısı, Balkan Yatırım ve İş Forumu ve Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Ticaret Diyaloğu gibi 203 üst düzey temas ve 25 uluslararası toplantıya katılım sağladık. Dün AB Ankara Büyükelçisi ziyaretimize geldi ve Gümrük Birliği’nin genişletilmesi, hizmetler sektörünü kapsaması noktasındaki müzakereler noktasında AB’nin olumlu görüşe sahip olduğunu bir kez daha ifade etti.”
Bakan Bolat, 2025 yılında yapılması planlanan toplantılar hakkında da bilgi verdi.
“2024 yılı itibarıyla etkilendirilmiş Yükümlü Statüsüne sahip firma sayısı 754” Bakan Bolat, eylem planının son ayağı olan “Gümrüklerde İhracatı Kolaylaştırıcı Faaliyet ve Projeler” konusuna da değindi.
Gümrüklerin modernize edilmesi, iyileştirilmesi noktasındaki çalışmaların tam gaz devam ettiğini belirten Bolat, yılın yarısında Ağrı-Gürbulak’taki gümrük modernleştirme çalışmalarının tamamlanacağını ve bütünüyle hizmete açılacağını bildirdi.
Ticaret Bakanı Bolat, “Bunun yanında Suriye ile olan ticaretimizde önemli bir gümrük kapımız olan Şanlıurfa Akçakale Gümrük Kapımızı modernleştirme çalışmalarımızı devam ettiriyoruz, alanı genişletiyoruz.” dedi.
Genişletme iyileştirme çalışmalarının devam ettiği diğer gümrük kapıları hakkında bilgi veren Bolat, “2024 yılı itibarıyla etkilendirilmiş Yükümlü Statüsü (YYS) sahibi firma sayısı 754. Ayrıca, Gümrüklerde İhracat Taşımalarını Kolaylaştıran İzinli Gönderici Uygulaması’na sahip taşımacı firma sayımız 69’a yükselmiştir. İlaveten, İhracatta Yerinde Gümrükleme yetkisine sahip firma sayısı 70 olarak gerçekleşmiştir. Gümrüklerde dijitalleşme çalışmalarımız da hızla devam ediyor.” ifadelerini kullandı.
Bakan Bolat, Havayolu İşlemlerinin Dijitalleştirilmesi Projesi’ni Türkiye’deki tüm hava yollarında uygulamayı planladıklarını anlattı.
“Hedefimiz 2030’a kadar e-ihracatın toplam ihracat içindeki payını yüzde 10’lara yükseltmek” E-ihracatın dev adımlarla ilerlediğini belirten Bolat, “2022’de toplam ihracatımızın sadece yüzde 0,9’u olan e-ihracatta 2024 yılını yüzde 2,7’lik payla kapattık, 2 yılda 3 kat arttı. Hedefimiz 2030’a kadar e-ihracatın toplam ihracat içindeki payını yüzde 10’lara yükseltmek.” dedi.
“2025 yılı için ümitliyiz.” diyen Bolat, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Tepenin büyük bölümü aşılmış durumda ve 2025 yılı baharından itibaren ekonomimizdeki büyüme de hızlanmaya başlayacak ve 2025 yılında depremin kamu bütçesindeki yükünün azalmaya başlamasıyla 2025’in ikinci yarısında ve özellikle 2026’da hem toplumumuzum tüm kesimleri hem de iş dünyamız, üreticilerimiz, ihracatçılarımız iyi bir rahatlama yaşayacaklar. Hükümet olarak bu anlamda gereken kararlılığa, cesarete, vizyona, iradeye sahibiz. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ihracatımızı mal ve hizmet bazında artırarak, Ticaretin Yüzyılı hedeflerine sizlerle birlikte koşmaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aile Yılı Tanıtım Programı’nda yaptığı konuşmada, “Güçlü fertlerin güçlü aileye, güçlü ailenin güçlü millete, güçlü milletin de güçlü devlete giden yolun taşlarını döşediği yalnızca sosyolojik bir tespit değil aynı zamanda tarihî bir hakikattir. Bu hakikatin ışığında aile yapımızı korumak, tahkim etmek ve bizden sonraki kuşaklara zengin bir miras bırakmak hepimizin görevidir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Aile Yılı Tanıtım Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, son kabine toplantısında 2025 senesini “Aile Yılı” olarak ilan ettiklerini, bu önemli haberi de milletle paylaştıklarını söyledi.
Aile Yılı kapsamında, ilgili bakanlıkların koordinasyonunda aile kurumunun korunması, güçlendirilmesi ve değerlerin gelecek nesillere aktarılması amacıyla yıl boyunca çok önemli çalışmalar yapacaklarını ifade ettiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Öncelikle şu hususu net bir şekilde tekraren ifade etmek istiyorum. Aile Yılı çerçevesinde icra edeceğimiz çalışmaları, etkin ve verimli nüfus politikalarıyla destekleyip uzun vadede güçlü ve sürdürülebilir bir zemine taşımak, en büyük önceliklerimizden biridir. 25 Aralık’ta Aile Bakanlığımız bünyesinde faaliyet gösterecek iki önemli kurumu, Aile Enstitüsü ve Nüfus Politikaları Kurulu’nu ihdas ettik. Kurul, hiç vakit kaybetmeden faaliyetlerine başladı, ilk toplantısını da 9 Ocak Perşembe günü geniş bir katılımla Külliyemizde gerçekleştirdi. Bu yeni kurulumuz, sağlıklı bir nüfus yapısı için kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler geliştirecek. Enstitümüz ise milletimizin geleceği açısından bir beka meselesi olarak gördüğümüz aileye ilişkin ilmi, akademik ve politika geliştirici faaliyetler yürütecek. Değerlerimizin ve nesillerimizin devamı için kritik bir sorumluluğu yüklenen her iki yeni oluşuma da çalışmalarında şimdiden başarılar diliyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa’nın 41’inci maddesinde açıkça zikredildiği üzere ailenin toplumun temeli olduğunu vurguladı.
Bir başka ifadeyle “Aile küçük bir toplumdur, toplum da büyük bir ailedir” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Aile, bizim en kadim, en köklü müesseselerimizden biridir. Sosyal ve kültürel dokumuzun örülmesinde, asırlar ötesinden süzülüp gelen değerlerimizin bugüne ulaşmasında aile daima hayati rol oynamıştır. Toplumun özünü, cevherini, çekirdeğini teşkil eden aile kurumu, millî manevi değerlerimizin muhafazasında, bizler için vazgeçilmez bir yere ve öneme sahiptir. Tarihimize göz attığımızda, aile kurumu etrafında şekillenen toplumsal bilincin yüksek olduğu dönemlerde, devletin de milletin de güçlü bir konumda olduğunu görürüz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güçlü fertlerin güçlü aileye, güçlü ailenin güçlü millete, güçlü milletin de güçlü devlete giden yolun taşlarını döşediği yalnızca sosyolojik bir tespit değil aynı zamanda tarihî bir hakikattir. Bu hakikatin ışığında aile yapımızı korumak, tahkim etmek ve bizden sonraki kuşaklara zengin bir miras bırakmak, hepimizin görevidir. Tabii eğer aileyi güçlü kılmak istiyorsak, işe evvela aile fertlerinden başlamamız gerektiği de açıktır” diye ekledi.
“ÇOCUKLARIMIZI VE GENÇLERİMİZİ AİLE VE TOPLUM YAPIMIZI TEHDİT EDEN SAPKIN İDEOLOJİLERDEN KORUMAK HEPİMİZİN ORTAK SORUMLULUĞUDUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, temel ne kadar sağlam atılırsa, binanın da o kadar kuvvetli, dayanıklı olacağını dile getirdi.
Bilinçli anne babaların yetiştireceği evlatların, geleceğin mimarları olarak millî kimliğin yanı sıra, aile kurumunu da koruyacağını, yaşatacağını, yarınlara taşıyacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Çocuklarımızın gerek aile içinde gerekse eğitim kurumları bünyesinde bilgiyle, görgüyle, güzel ahlakla yetişmeleri son derece mühimdir. Millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy, bu gerçeği, ‘Bu cehalet yürümez, asra bakın asr-ı ulum, başlasın terbiyeniz ailelerden oğlum” ifadeleriyle dile getirmektedir. Evet, merhum Mehmet Akif’in bu veciz dizelerle ifade ettiği üzere, eğitim, ahlak, terbiye ve şahsiyet inşası, önce ailede başlar. Bilinçli bir ana babanın elinde, huzurlu bir yuvanın çatısı altında büyüyen çocuklar evvela ailelerine, daha sonra da milletlerine ve insanlığa faydalı, örnek kişiler hâline gelir. Vatanına, milletine, bayrağına, mukaddesatına bağlı; tarihini, köklerini ve kim olduğunu bilen, bilgisi ve vizyonuyla çağı iyi okuyabilen bir gençlik hepimizin arzusudur, hedefidir, muradıdır. Çocuklarımızı ve gençlerimizi zararlı akımlardan, zehirli düşüncelerden, aile ve toplum yapımızı tehdit eden sapkın ideolojilerden korumak da hepimizin ortak sorumluluğudur.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında kelimenin tam anlamıyla tuhaf zamanlarda yaşandığını, neo-liberal kültür akımlarının sınırları aşarak dünyanın dört bir yanına nüfuz ettiğini ve toplumsal dokuyu şekillendirdiğini söyledi.
Dijital platformlardaki yayınlara işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dijital platformlarda yer bulan diziler, filmler, yayınlar ve daha pek çok içerik, çoğu zaman kültür erozyonu ve kimlik aşınması gibi telafisi zor süreçlere sebep oluyor. Bilinçli, kasıtlı, ısrarlı ve sistematik bir şekilde servis edilen bu içerikler; başta cinsiyetsizleştirme politikaları olmak üzere, LGBT ve diğer gayri fıtri akımların da alan kazanmasına yol açıyor. Gelinen noktada şunu çok net bir şekilde görebiliyoruz; LGBT’nin ‘koçbaşı’ olarak kullanıldığı cinsiyetsizleştirme politikalarının öncelikli hedefi ailedir ve aile kurumunun kutsiyetidir” diye konuştu.
Daha önce de bu konuyu defalarca vurguladığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk etapta “kişisel tercih” denilerek meşrulaştırılmak istenen bu anomalinin bugün faşizan bir dayatmaya dönüştüğünü ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “LGBT eleştirisi, tıpkı siyonizme yönelik getirilen haklı eleştiriler gibi anında susturulmaktadır. Fıtratı, ahlakı ve aileyi savunan herkes ağır bir baskıya maruz kalmakta, küresel kültürün silahşorları tarafından yokluğa mahkûm edilmektedir. Bunun siyasetteki örneklerini hepimiz biliyoruz” diye konuştu.
“KÜRESEL CİNSİYETSİZLEŞTİRME POLİTİKALARI KARŞISINDA KAZANILACAK HER MEVZİ, İNSANLIĞIN GELECEĞİ ADINA TARTIŞMASIZ BÜYÜK BİR BAŞARIDIR”
Bu zorbalığın sadece siyasetle de sınırlı olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş dünyasından medyaya, sinema sektöründen spora, oyunlardan dijital mecralara kadar hemen her alanda daha nobran, daha baskıcı, daha ürpertici bir gerçeklikle karşı karşıya olunduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Henüz 2-3 yaşındaki masum sabiler bile oyunlar ve çizgi filmler üzerinden çok erken yaşlarda bu ‘şenaate’ muhatap oluyor. Birkaç ay evvel, tedbir uyguladığımız dijital bir oyun platformunda tespit edilen ahlaksızlıklar, bunun en çarpıcı örneğidir. Günden güne kesifleşen bu iklime, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu dâhil her platformda cesaretle itiraz eden nadir ülke ve liderlerden biriyiz. Önümüzdeki dönemde bu duruşumuzu daha da sağlamlaştıracağız. Sırasıyla bireyi, aileyi, toplumu ifsat eden cinsiyetsizleştirme politikalarına tepki göstermeye kararlılıkla devam edeceğiz. Kim ne derse desin, bu konuda Türkiye’nin tavrı bellidir, bundan geri adım asla söz konusu olmayacaktır.”
Birleşmiş Milletler bünyesinde verdikleri mücadelenin herkesin malumu olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çabaları, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Türk Devletleri Teşkilatı başta olmak üzere diğer uluslararası kuruluşlara da teşmil ettiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün bir kez daha tüm kalbimle ifade etmek isterim; küresel cinsiyetsizleştirme politikaları karşısında kazanılacak her mevzi, insanlığın geleceği adına tartışmasız büyük bir başarıdır. İlgili kurumlarımızla birlikte akademi, medya, kültür sanat ve sivil toplum camiamızın bu konuda daha aktif sorumluluk alacağına inanıyorum. Yerel yönetimlerin, millî varlığımızın taşıyıcı kolonlarına hamle yapan bu akımlara prim vermemesi gerektiğini tekrar hatırlatmak istiyorum.”
“TÜRKİYE, GENÇ VE NİTELİKLİ NÜFUS BAKIMINDAN KAN KAYBETMEKTEDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir diğer önemli hususun, genç ve nitelikli nüfusun devamı olduğunu belirterek, her şeyden önce bunun demografik bir sınamadan öte, varoluşsal bir tehdit niteliğinde olduğuna işaret etti.
Bin yıldır bu topraklara mührünü vurmuş bilgisi, erdemi ve müktesebatıyla medeniyet coğrafyasını karış karış yeşertmiş güçlü nesillerin devamının, gelinen aşamada ülke için “hayat-memat meselesine” dönüştüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şayet büyük ve güçlü bir Türkiye iddiasını taşıyorsak, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu hayata geçirmek istiyorsak, yarınlarımızı güvence altına almayı arzu ediyorsak, hâsılı, yakın gelecekte hem hedeflerimize ulaşmayı hem de beka sorunu yaşamamayı temenni ediyorsak şimdiden harekete geçmek zorundayız. Bunu hamaset yapmak için değil, bazı acı gerçeklerle yüzleştiğimiz için söylüyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, doğurganlık oranı ve nüfus artış hızının alarm verdiğine dikkati çekerek, şu bilgileri verdi: “2001 yılında toplam doğurganlık hızımız 2,38 iken, bugün bu rakam 1,51’e düşmüştür. Nüfusun yenilenme düzeyinin 2,1 olduğu dikkate alındığında, durumun vahameti daha iyi anlaşılacaktır. Yıllık nüfus artış hızımız ise 2022 yılında binde 7 iken, 2023’te binde 1,1’e gerilemiştir. Çocuk ve genç nüfusumuz azalırken, yaşlı nüfusumuz tarihimizde ilk defa yüzde 10’un üzerine çıkmış, ortalama yaşımız da 34 sınırına dayanmıştır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Tüm bunlarla birlikte evlenme yaşı önemli ölçüde yükselmiş, boşanma oranları ise aynı nispette artmıştır. Evlenme hızı 2023’te binde 6,63 olarak gerçekleşti. 1000 nüfus başına düşen boşanma sayısını ifade eden ‘kaba boşanma hızı’ ise 2,01’e çıktı. Boşanmaların yüzde 33,4’ünün evliliğin ilk 5 yılı içinde, yüzde 21,7’sinin ise evliliğin 6 ila 10’uncu yılları arasında meydana geldiği göze çarpıyor. Ülkemizde ilk evlenme yaşının kadınlar için 26’ya, erkekler için ise 28’e yükseldiğini görüyoruz. İlk anne olma yaşı, geçmişte görülmemiş biçimde, 29’u aşmış vaziyette. Bütün bu verilerin, oranların ve istatistiklerin anlattığı şudur; Türkiye, genç ve nitelikli nüfus bakımından, üzülerek söylüyorum, kan kaybetmektedir. Gerekli önlemleri bir an önce almaz, ihtiyaç duyulan politikaları kısa sürede uygulamazsak sorun telafi edilemez boyuta varacaktır. Allah korusun böyle bir durumda yalnızca nüfus değil, nüfuz kaybı da yaşamamız kaçınılmazdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, karşılarına dikilen bu tehlikeyi yaklaşık 20 sene evvel sezdiklerini, 2007’de doğurganlık ve nüfus artış hızındaki gerilemeye dikkat çekme adına “en az üç çocuk” çağrısı yaptıklarını anımsattı.
“BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE İDEALİMİZİ GÜÇLÜ AİLE VE GÜÇLÜ NÜFUS YAPISIYLA GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRECEĞİZ”
Bu çağrıdan dolayı hem şahsen hem de hükûmet olarak ciddi baskı gördüklerini, itibar suikastlerine uğradıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Muhalefetin kışkırttığı birçok grup, yazar-çizer, sanatçı, sözüm ona aydın taifesi, bizi özel hayata müdahaleyle suçladı. Soruna her dikkat çektiğimizde ise bu saldırıların ve ithamların dozu daha da arttı. Şimdi geriye doğru baktığımızda ne kadar haklı olduğumuz, bize yönelik bühtanların da ne kadar mesnetsiz olduğu ortaya çıkıyor. Türkiye’nin güvenliğine, geleceğine, kalkınmasına ve huzuruna dair her konuda çuvallayanlar, burada da aynı yanlışı tekrarlamışlardır. Tabii bunun sadece bir öngörüsüzlük mü, yoksa arkasında çok daha sinsi emellerin mi olduğunun takdirini milletimizin yapacağına inanıyorum. Şahsi fikrim, nüfus planlaması kisvesi altında yürütülen çalışmaların kesinlikle art niyet taşıdığı şeklindedir. Zamanın, bu konuda da bizi teyit edeceği kanaatindeyim. Tabii biz, doğru bildiğimiz yolda sabırla yürümekten asla vazgeçmedik. Her fırsatta en az üç çocuk çağrımızı tekrarladık.”
Milletin istikbalini garanti edecek çalışmalara devam ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10’uncu Kalkınma Planı’na “Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması” başlıklı dönüşüm programını ekleyerek, doğurganlık hızının artırılmasını nüfus politikasının öncelikli hedefi hâline getirdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12’nci Kalkınma Planı ile doğurganlık oranının nüfusun kendini yenileme seviyesinin üzerine çıkarılmasını kendilerine gaye edindiklerini vurgulayarak, “Politikalarımızı destekleyici düzenlemeleri, projeleri, reform ve hizmetleri tek tek hayata geçirdik. Hak ve özgürlükleri genişlettik, eksiklikleri giderdik, kadın hakları ve aile yapısının iyileştirilmesini merkeze alan devrim niteliğinde adımlar attık. İnşallah bundan sonra da büyük ve güçlü Türkiye idealimizi güçlü aile ve güçlü nüfus yapısıyla gerçeğe dönüştüreceğiz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2025 yılını “Aile Yılı” ilan ettiklerini, bu kapsamda birçok yeni projeyi de hayata geçirdiklerini belirtti.
“AİLE KURMAYI TEŞVİK EDECEK MADDİ DESTEKLER, DANIŞMANLIK HİZMETLERİ VE GENÇ ÇİFTLER İÇİN KONUT DESTEKLERİ GİBİ UYGULAMALARI DEVREYE ALACAĞIZ”
14-28 Mayıs seçim sürecinde millete söz verdikleri “Aile ve Gençlik Fonu”nu geçen sene deprem bölgesinde başlattıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu fonla evliliğe ilk adımını atan gençlere 48 ay vadeli, 2 yıl geri ödemesiz, 150 bin lira tutarında faizsiz kredi desteği sunulduğunu söyledi.
Bunu bir adım daha öteye taşıdıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni evlenecek gençlerimize Aile ve Gençlik Fonu dâhilinde verdiğimiz faizsiz kredi desteğini 81 ilimizin tamamında uygulamaya alıyoruz. Aile ve Gençlik Fonundan artık 81 vilayetimizdeki tüm gençlerimiz istifade edebilecek. Dünya evine girecek gençlerimiz bu imkândan faydalanmak üzere bugün itibarıyla başvurularını yapabilirler. Yuva kuracak tüm gençlerimiz için şimdiden hayırlı uğurlu olsun, diyorum” şeklinde konuştu.
Bu yıl doğum yardımlarını da önemli ölçüde artırdıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu kapsamda, yeni doğacak ilk çocuk için verdiğimiz tek seferlik doğum yardımını bundan sonra 5 bin liraya yükseltiyoruz. Ayrıca, ikinci çocuk için her ay bin 500 lira, üçüncü ve sonraki çocuklar için de her ay 5 bin lira olacak şekilde çocuk yardımlarını devreye alıyoruz. Yeni doğacak ikinci ve sonraki çocuklar için hiçbir şart gözetmeksizin vereceğimiz çocuk yardımlarını her ay annelerimizin hesabına yatıracağız. Bu müjdemizin de ailelerimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Aile kurmayı teşvik edecek maddi destekler, danışmanlık hizmetleri ve genç çiftler için konut destekleri gibi uygulamaları devreye alacağız. Esnek ve uzaktan çalışma modelleriyle kadınların, ev ve iş hayatlarını rahatlatacak yeni imkânları hayata geçireceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çalışan anne babalar için ücretsiz veya düşük maliyetli çocuk bakım hizmetlerini güçlendireceklerini belirterek, çocuk sahibi olmayı teşvik edecek veya kolaylaştıracak tıbbi imkânları ailelerin istifadesine sunmayı da önemsediklerinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun haricinde geniş bir alanda faaliyetleri, projeleri ve müjdeleri de yıl boyunca ailelerle paylaşacaklarını bildirdi.
“ÖYLE TALEPLER ÖNE SÜRÜLÜYOR Kİ GENÇLERİMİZ YUVA KURMAKTAN KORKUYOR”
Kanayan bir yaraya da dikkati çekmek istediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Peygamber Efendimiz, aile kurarken bakınız bizlere neyi öğütlüyor. ‘En bereketli nikâh, külfeti en az olanıdır’ buyuruyor. Dolayısıyla nikâh merasimlerinin sade, gösteriş, aşırılık ve israftan uzak olması Efendimiz tarafından bizlere tavsiye ve telkin ediliyor. Ancak, son yıllarda bu alanda sorunlarımız katlanarak artıyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle sosyal medya platformlarının yaygınlaşmasıyla birlikte ataların tabiriyle “Eski köye yeni adetlerin” geldiğini gördüklerini söyledi.
“Öyle talepler, öyle listeler öne sürülüyor ki açık söylüyorum, gençlerimiz yuva kurmaktan korkuyor, çekiniyor, ürküyor, daha yolun başındayken umutları kırılıyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, evlenenlerin ise ödemesi en az 4-5 yıl süren ağır faturalarla karşılaştığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, genç çiftlerin, aynı çatı altında beraberce yaşamayı öğrendikleri hassas dönemde, mevcut sıkıntılara ilaveten popüler kültürün veya geleneğin dayatması sebebiyle yüklendikleri maddi külfetlerle uğraştığı değerlendirmesinde bulunarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Erken dönemde yaşanan boşanmaların ana nedenlerinden biri, ‘olmasa da olur’ diyebileceğimiz aşırı talepler dolayısıyla ortaya çıkan işte bu masraflardır. Gençlerimiz bundan fevkalade mustariptir, şikâyetçidir. Aileye, ahlaka, fıtrata, çocuklara yönelik saldırıların arttığı ve medeniyet değerlerimize uygun hayat sürmenin zorlaştığı günümüzde, yuva kurmak isteyen gençlerimize yardımcı olmak mecburiyetindeyiz. İster kız tarafı ister erkek tarafı olsun her kim bunu zorlaştırıyorsa, gençlerin dünya evine girmesine engelliyorsa, büyük bir vebal altındadır. Toplumun bilinçlendirilmesi noktasında Diyanet İşleri Başkanlığımıza ve sivil toplum kuruluşlarımıza gerçekten önemli görevler düşmektedir. İnşallah ‘2025 Aile Yılını’ vesile kılarak, bu sorunların da üzerine kararlılıkla gideceğimize inanıyorum. Rabb’im, evlenecek tüm gençlerimizin yardımcısı olsun diyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2025 Aile Yılı’nın ülke, milleti ve tüm aileler için hayırlı uğurlu olmasını temenni etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aydın-Denizli Otoyolu Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Siyasette bizim tek bir gayemiz vardır. O da işte bugün burada olduğu gibi, ülkemizi ve şehirlerimizi hak ettiği yatırımlarla buluşturmaktır. Ulaştırma alanında, bugüne kadar tarihimizin en büyük atılımlarını gerçekleştirdik” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aydın-Denizli Otoyolu Açılış Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende yaptığı konuşmasında, hem Aydın’ı hem de bölgeyi büyütmeye, kalkındırmaya, her alanda daha ileri noktalara taşımaya devam ettiklerini söyledi.
İller arasındaki kara yolu bağlantılarının çeşitlendirilmesi ve yolculuk sürelerinin azaltılmasının önceliklerinin ilk sıralarında yer aldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ticari ve turistik trafiğin ana güzergâhlarından biri olan bölgenin ulaşım altyapısını daha önce hizmete açtıkları İstanbul-İzmir Otoyolu ve İzmir-Aydın Otoyolu ile önemli ölçüde güçlendirdiklerini anlattı.
“KESİNTİSİZ BİR OTOYOL AĞINI HAYATA GEÇİRMENİN GURURUNU YAŞIYORUZ”
Resmî açılışını yaptıkları Aydın-Denizli Otoyolu’yla Ege, Akdeniz ve İç Anadolu bölgeleri arasındaki kara yolu ağını biraz daha genişlettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “3 gidiş, 3 geliş olmak üzere 6 şeritli 140 kilometre ana yol ve 2 gidiş, 2 geliş olmak üzere 4 şeritli 23 kilometre bağlantı yolundan oluşan Aydın-Denizli Otoyolumuz toplam 163 kilometre uzunluğa sahip. Otoyol bünyesinde uzunluğu 5 bin 712 metreye ulaşan 61 köprü, 19 köprülü kavşak, toplam 11 bin 622 metre uzunluğunda 18 viyadük, 30 üst geçit, 80 alt geçit ve 5 otoyol hizmet tesisi yer alıyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, otoyolun Kuyucak Kavşağı ile Kocabaş Kavşağı arasındaki 93 kilometrelik kesimini 3 Kasım 2023’te açtıklarını anımsatarak, “Aydın çevreyolundan başlayıp Kuyucak Kavşağı’nda son bulan 70 kilometrelik bölümünü ise 17 Ekim 2024’te hizmete vermiştik. Otoyol güzergâhının 3 Kasım 2023’te trafiğe açılan ilk etabı Kocabaş’tan başlayıp Pamukkale, Kumkısık, Sarayköy ve Buharkent’ten geçerek Kuyucak’a ulaşmıştı. 17 Ekim’de açılan ikinci etabı ise Kuyucak’tan başlayıp Nazilli, Yenipazar ve Köşk ilçelerini geçerek Aydın’da sonlanmıştı” dedi.
Otoyolun tüm kesimlerini resmî olarak Aydın’la birlikte tüm Ege Bölgesi’nin istifadesine sunduklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “D-320 devlet yolu üzerinden 11 ilçe geçilerek 2 saati bulan yolculuk süresi, otoyolumuzun hizmete girmesiyle birlikte 1 saatin altına iniyor. Denizli-Batı Çevreyolu Kavşağı ile İzmir merkezi-Liman Kavşağı arasındaki 220 kilometrelik otoyol geçiş süresi 1 saat 40 dakikaya inmiş oluyor. Devlet yolu üzerinden Aydın’dan Denizli’ye ulaşım ile İzmir’den Denizli’ye ulaşım süresi ise birbirine eşit hâle geliyor. Böylelikle zamandan 6,4 milyar lira, akaryakıttan 1 milyar lira olmak üzere yıllık toplam 7,4 milyar lira tasarruf edeceğiz. Karbon emisyonunu 61 ton azaltmış olacağız. Projenin tamamlanmasıyla Kapıkule’den başlayıp İstanbul üzerinden Marmara ve Ege bölgelerini katederek Akdeniz’e ulaşan kesintisiz bir otoyol ağını hayata geçirmenin gururunu yaşıyoruz.”
“YOL DEMEK, BÖLGESEL VE KÜRESEL EKONOMİYLE ENTEGRASYON DEMEKTİR”
Her fırsatta “yol medeniyettir” gerçeğini hatırlattıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Yol demek ulaşım demektir, sanayi, üretim, turizm, kültür, emniyet, kalkınma demektir. Yol demek, bölgesel ve küresel ekonomiyle entegrasyon demektir. Yol olmadan bunların hiçbiri olmaz. Aynı durum Aydın-Denizli Otoyolu için de geçerlidir. Aydın-Denizli Otoyolu’nun hizmete sunulmasıyla birlikte sanayi ve tarım ürünlerimiz, Denizli üzerinden bölgenin en önemli ihracat merkezi olan İzmir ve Aliağa Limanı’na çok daha kısa sürede nakledilecek. Bilhassa yaz aylarında yoğunluğun arttığı Pamukkale, Efes, Didim, Kuşadası gibi turizm merkezlerimize ulaşım daha az sürede ve konforlu bir şekilde sağlanacaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli ve yabancı ziyaretçilerin turistik beldelerde daha fazla zaman geçirmelerine ve farklı yerleri keşfetmelerine imkân verecek bu durumun, turizm gelirlerini de artıracağını belirterek, “Aydın-Denizli Otoyolumuz, turizm sektöründe bölgeye yapılan yatırımları arttıracak, yeni turizm tesislerinin açılmasına öncülük edecek ve böylelikle yeni istihdam imkânları oluşturarak bölge ekonomisini kalkındıracaktır. Kısacası ticaret, turizm, taşımacılık, sanayi açısından gerçekten tarihî bir projenin açılışını bugün burada gerçekleştiriyoruz” ifadelerini kullandı.
“İNSANLARIMIZ SEYAHATLERİNİ DAHA HIZLI, GÜVENLİ VE KONFORLU BİR ŞEKİLDE YAPABİLİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ulaştırma yatırımlarımızı eleştirenlere de iki çift lafım var. Sizinle bizim aramızda sadece vizyon ve ufuk farkı yok. Sizinle bizim aramızda niyet farkı, anlayış farkı, zihniyet farkı var. Biz ‘kule’ deyince para kulesi, ‘belediye’ deyince yeme aklına gelen bir kadro değiliz, hiçbir zaman da olmadık. Biz, 22 yıldır Türkiye’yi büyütmek ve kalkındırmak için çalışıyoruz. Siyasette bizim tek bir gayemiz vardır. O da işte bugün burada olduğu gibi ülkemizi ve şehirlerimizi hak ettiği yatırımlarla buluşturmaktır. Ulaştırma alanında bugüne kadar tarihimizin en büyük atılımlarını gerçekleştirdik.”
Bölünmüş yol uzunluğunu da artırdıklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bin 714 kilometre olan otoyol ağımızı 2 bin 82 kilometre artırarak 3 bin 796 kilometreye ulaştırdık. Yollarımızda ortalama hız 40 kilometreydi. Şimdi yaklaşık 90 kilometre. Yani artık insanlarımız seyahatlerini daha hızlı, daha güvenli ve konforlu bir şekilde yapabiliyor. İnşallah, çok daha iyi seviyelere geleceğiz” bilgilerini verdi.
Dua edilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aydın-Denizli Otoyolu’nun bu hâle gelmesinde emeği geçen başta Karayolları Genel Müdürlüğümüz olmak üzere, Ulaştırma Bakanlığımız, yüklenici firma olarak FERNAS’a, işçisinden, mühendisine, mimarına kadar hepsine şahsım milletim adına teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. www.kimlerburada.com Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. www.kimlerburada.com Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.